Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                21 EYLÜL 2025
3
Halkevi Binası
Kazan, kazan, 
kazandır
TOLGA 
AYDOĞAN
apitalist düzen 
bunun hesabını yapamamıştı. 
içinde Batı 
Henry Ford kauçuk ağaçlarına 
kültüründe 
yakın olmak için Amazon 
ortaya atılan 
Ormanlarında çok miktarda 
K kazan-kazan 
ağaç kestirdi fakat işleyen 
mantığının değerli, işlevsel 
fabrikalar kuramadı. Onca 
ve ahlaki olduğuna 
ağaç boşuna 
inanılır. Kazan-
kesildi ancak bu 
kazan anlayışı, 
vesileyle onun bu 
“sen kazan ama 
girişimi Amazon 
karşındaki de 
Ormanlarının 
kazansın” anlamı 
satılık olduğu 
taşır. Takas 
gerçeğini aç gözlü 
ekonomisinde veya 
dünyaya gösterdi. 
nkara Halkevi, 2 Nisan 1941 Türk operası “Özsoy” ile gerçekleşti.
parayla bir şey 
Kazan-kazan isteği 
Salı akşamı oldukça hareketlidir. İzlediği operalar arasında en sevdiği ise “Tosca” 
satın aldığımızda 
“kazanmak için 
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, oldu. Atatürk’ün bu esere ilgisi anılarda sıkça 
PROF. DR. 
kazan-kazan 
yok et” davranışına 
Meclis Başkanı Abdülhalik 
karşımıza çıkar. 6 Aralık 1931’de, Sofya’daki 
ÜSTÜN 
söz konusudur. 
dönüştü. 
A Renda, Milli Eğitim Bakanı 
bir temsilin ardından söylediği “Gençliğimi 
Hırsızlık olayında 
DÖKMEN Gogol’ün Ölü 
Hasan Åli Yücel, birçok bakan ve milletvekili 
bıraktım Sofya’da. Bir kız sevdim ama bana 
kazan-kazan 
Canlar romanında 
İnönü
başlayacak olan temsili sabırsızlıkla 
vermediler” sözü, Dimitrina Kovaçev ile olan 
yoktur, ben 
da başlangıçta 
beklemektedir. Devlet erkânı geceye büyük bir 
ilişkisine bağlanmıştır. Dimitrina’nın Bulgar 
kazanayım o kaybetsin 
kazan-kazan vardı; Çiçikov 
Yücel
önem verirken haber yapması için gazeteciler Savaş Bakanı General Kovaçev’in kızı olduğu ve 
anlayışı vardır. Vatandaşı zenginlerden, ölmüş 
de çağrılmıştır. O isimlerden biri olan Emin evlenmelerine izin verilmediği de birçok kaynakta 
veya müşteriyi kandırmak söz mujiklerinin yani toprağa 
Karakuş, yıllar sonra yaşadıklarını şöyle dile getirilmiştir.
konusuysa yine kazan-kazan bağımlı kölelerinin isimlerini 
anlatır:
yoktur. para karşılığı satın alıyordu. 
‘ÇAL BAKALIM ŞU TOSCA’YI’
“Derken ışıklar söndü, orkestra ses vermeye 
Her iki taraf da Çiçikov da 
9 Kasım 1963’te Ankara Radyosu’nda, keman 
KAZAN-KAZAN başladı. Önümdeki milletvekillerinden biri diğerine, 
köle sahibi de kazanıyordu 
virtüözü Necdet Remzi Atak özel bir hatırasını 
‘Yahu niye karanlıkta dinletiyorlar? Şöyle aydınlıkta 
AHLAKİ Mİ?  
ama bir süre sonra Çiçikov 
anlatır. Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün kendisine, 
çalsalar da ağız tadıyla dinlesek olmaz mı?’ 
Kazan-kazan bazı 
topladığı isimleri yaşıyor 
Remzi Atak
“Çal bakalım şu Tosca’yı” dediğini aktarır:
dedi. Öbürü, ‘Canları böyle istemiş olacak’ diye 
durumlarda ahlaki ve adil 
gibi gösterip nemalanmaya, 
“Belliydi ki çok uzak bir anısının içine 
karşılık verdi. Orkestra çalarken bu iki milletvekili 
olabilir. Ancak insanın 
para kazanmaya çalışır 
gömülmek istiyordu. Cavaradossi’nin aryasını çalmaya başladım. 
durmadan konuşuyor, ben de dinlemek zorunda kalıyordum. 
kazanma hırsı bazen 
oldu. Bir yanda kazan-
Atatürk gözleri kapalı, melodiyi huşu içinde mırıldanırken 
Milletvekillerinden biri, ‘Elimize bir program verdiler, orada 
kazan-kazan görüntüsü 
kazan vardı ancak öte yanda 
gözlerinden sicim gibi yaşlar akıyordu.”
operanın konusu da yazıyor. Bunu okuyunca seyretmenin ne 
altında üçüncü şahısların 
devlet, toplum dolandırılmak 
Keman virtüözü Enver Kapelman da Atatürk’ün Sofya’da 
tadı kalır?’ diyordu. Onlar konuşurken perde açıldı. Ufak tefek 
kaybetmesine yol açıyor. 
isteniyordu. Ölü canlardan 
izlediği Tosca’daki bir sopranoya hayran olduğunu, yıllar geçse 
yapılı bir kadın sahneye girip çıktıkça, milletvekili şişman 
Bu duruma birçok örnek 
nemalanma isteği günümüzde 
de bu sevgiyi unutmadığını anlatır: “Akşamları ona defalarca 
arkadaşına dirseğiyle vuruyor, ‘Garıya bah!’ diyordu. Şişman 
verilebilir. 
de yok mu?
Tosca’dan parçalar çalardım.”
milletvekili, bir bacağını altına almış, yana kaykılmış, elindeki 
Bazen iki büyük firma 
KAZAN-KAZAN-
tesbihi şakırdatıyordu. Derken sahneye boylu poslu bir hanım 
aralarında anlaşırlar, 
İLK GÖSTERİM
KAZANDIR çıktı. Tiz sesler çıkarınca iri yapılı milletvekili tesbihini cebine 
piyasayı tekellerine alırlar, 
Atatürk’ün yaşamını yitirmesinin sonra Tosca’nın Türkçeye 
koydu, arkadaşına dirsek vurarak ‘Garı buna derler!’ dedi. O 
küçük firmaları birer birer Yukarıdaki örneklere 
çevrilmesi 1940’ta gündeme geldi. Devlet Konservatuvarı’nın 
gece operadan bir şey anlamamış ama bu iki milletvekilinin 
yok etmeye başlarlar. Bu bakarak kazan-kazan ilkesinin 
ilk mezunları “Tatbikat Sahnesi” adıyla 
konuşmalarından bir hayli eğlenmiş olarak ayrıldım.”
durumda görünüşte kazan- görünürde şık olduğunu ama 
temsillere başlamıştı. Tosca’nın çevirisi, 
Türk opera tarihinin bu özel gecesinde böyle bir tanıklık 
kazan olmuştur, iki büyük pratikte ahlak ve akıldışı 
o sırada Çankırı Cezaevi’nde bulunan 
yaşanmıştı. Ertesi gün gazeteler genç sanatçıların başarısından 
firma da kazanmıştır ancak davranışlara yol açtığını 
Nâzım Hikmet’e verildi. 
gururla söz etse de Karakuş için gece düş 
üçüncü firmaların kaybı söz düşünebiliriz. Bu durumda 
Tosca’yı sahnede Semiha 
konusudur. Rakipsiz kalan önerim kazan-kazan yerine kırıklığı, sözü geçen iki milletvekili içinse 
Berksoy canlandırdı. 
iki büyük firma aralarında “kazan-kazan-kazandır” alışılmadık bir deneyim olmuştu. Oysa 
Eserin yalnızca ikinci 
anlaşarak fiyatları istedikleri ilkesinin benimsenmesidir.* sahnelenen opera, Atatürk’ün en sevdiği eser 
perdesi oynanabildi. 
şekilde artırabilirler. Böyle Alışverişte bulunan iki taraf olarak bilinen Tosca idi.
Nâzım Hikmet izleyemedi 
olunca da küçük firmalar kazanırken üçüncü şahıslar 
Nâzım Hikmet
ATATÜRK VE TOSCA ama 25 Nisan 1941’de 
kadar tüketiciler de zarara da kazanmalı, en azından 
Berksoy’a yazdığı 
Mustafa Kemal Paşa, 27 Ekim 1913-20 Ocak Semiha 
uğrar. zarara uğratılmamalıdır. 
Berksoy
mektupta, “Harikulade sesinin dalgalarıyla 
1915 tarihleri arasında Sofya’da askeri ataşe 
Çehov’un oyunundaki vişne Bu mümkündür. Örneğin 
Nurullah 
olarak görev yaptı. Balolara katıldı, Batılı avundum, müteselli oldum” diyerek radyodan 
bahçesi gibi bir bahçeniz veya sanayileşmiş ülkeler Kyoto 
Şevket
eğlence anlayışına tanıklık etti. Bu dönemde dinlediğini aktardı. Berksoy da temsil 
bir zeytinliğiniz var diyelim. sözleşmesini imzalayarak 
fotoğraflarını cezaevine yolladı.
Carmen, Aida ve Tosca gibi klasik operaları 
Siz bunları müteahhitlere dünyanın daha az zarar 
Atatürk’ün açtığı yolda, Özsoy’dan sonra 
izleme fırsatı buldu. 19 Mayıs 1914’te Sofya’daki 
satarsanız hem müteahhit hem görmesini sağlayabilirler. 
Saygun’un “Taş Bebek”, Akses’in “Bay Önder” 
İvan Vazov Tiyatrosu’nda “Aida”yı Fethi (Okyar) 
de siz çok kazanırsınız. Siz Hırsa kapıldıklarında daha 
operaları sahnelendi. Türk Beşleri de alana önemli 
ve Şakir (Zümre) beylerle birlikte izlemiş, çok 
meyve veya zeytin satarak 50 çok kâr için bu seçeneği göz 
katkılar sundu. Yakın zamanda ise Tan Sağtürk’ün 
etkilenmişti. O gece uyuyamayıp Şakir Bey’e, 
yılda kazanacağınız parayı ardı etmekte, adeta bindikleri 
girişimleriyle 50 yıldır sahnelenmeyen Cemal 
“İşte Balkan Savaşı’nda yenik düşmemizin 
bir mevsimde elde edersiniz, dalı kesmektedirler. 
sebebini daha iyi anlıyorum” demişti. Bulgarların Reşit Rey’in “Çelebi”si ve 42 yıldır bekleyen 
müteahhit de üst üste katları Bindiği dalı kesme metaforu 
sanatkârlar ve müzisyenler yetiştirdiğini, muhteşem Saygun’un “Gılgamış” operası ilk kez sahnelendi. 
çıkarak hatırı sayılır bir Golding’in “Sineklerin 
bir opera binası yaptıklarını söyleyerek yalnızca Murat Karahan döneminde ise 1941’deki temsilden 
kazanç elde eder. Sonuçta Tanrısı” romanında da ortaya 
askeri değil kültürel olarak da yenildiklerini ifade 81 yıl sonra Tosca, Semiha Berksoy’un kızı Zeliha 
kazan-kazan olduğu kesindir çıkar. Bu romanda bir grup 
etmişti. Ardından, “Acaba günün birinde bizim Berksoy’un yönetiminde yeniden Ankara’da 
ancak gerek doğa gerekse çocuk okyanusta bir ıssız 
memlekette de opera yapılabilir mi” diye sormuştu. sahnelendi.
torunlarınız çok şey kaybeder. adaya düşmüştür. Ralph 
Atatürk’ü Sofya’da derinden etkileyen 
Bu, aslında gerçekleşmesini arzuladığı bir düştü. 
Kazan-kazan bazen üçüncü geçen gemilerin dumanını 
Tosca, yalnızca bir opera değil Türk operasının 
O hayal 19 Haziran 1934’te Ankara Halkevi’nde, 
şahısların “kazıklanmasına görmeleri için sürekli ateş 
Semiha 
Şah Rıza Pehlevi’nin huzurunda Atatürk’ün gelişiminde önemli adımların atılmasına aracı olan 
yol açabilir. yakılmasını önerir. Jack 
Berksoy
konusunu verdiği ve olanakları seferber ettiği ilk özel bir eser olarak tarihteki yerini aldı.
“Maden arıyoruz” ise çok sayıda arkadaşıyla 
gerekçesiyle Kaz Dağları domuz avına odaklanmıştır, 
   
efsanesini yok ettik. Akbelen dumanla ve kurtulmakla BERRIN KARADENZI
v ‘Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923-1933
Ormanları da gitti. Şimdi ilgilenmemektedir. Bu 
berrin.karadeniz@cumhuriyet.com.tr
BB Kültür ve İBB Miras, Ankara’nın 
zeytinliklerin maden aramaya avcılar, küresel ısınmayla 
İbaşkent olarak kuruluşunun ilk 10 
açılması bir başka doğa ilgilenmeyen yetişkinlere 
yılına odaklanan “Bir Şehir Kurmak: 
felaketine yol açacaktır. benzemektedir. Gerçek avcılar 
Kültür rotası
Ankara 1923-1933” sergisini Müze 
Zeytin ihraç eden bir Anadolu’da kaplan, pars, dağ 
Gazhane’de İstanbullularla buluşturuyor.  
ülkeyken zeytin ithal eden keçisi bırakmamışlardır. 
Sonbahar esintilerinin eşlik ettiği festivaller, 
Koç Üniversitesi VEKAM desteğiyle, Ali 
bir ülkeye dönüşmemiz söz Bilye oynayan çocuklardan 
Cengizkan ve Müge Cengizkan’ın küratörlüğünde hazırlanan sergi, savaş 
tiyatrolar; yazın son güneşinin uzandığı sergiler... 
konusu olabilir. Madenlerden birisi bazen bütün bilyeleri 
yorgunu bir ülkede “yeni” bir şehrin nasıl kurulduğunu olgularla birlikte 
Eylül ayında sanat dünyasında hangi etkinlikler 
para gelmesi elbette “üter” yani kazanır. Fakat 
ele alıyor. Sergi,  22 Mart 2026’ya kadar ücretsiz olarak ziyaret edilebilir. 
işlevseldir fakat bunun oyunu sürdürebilmek için 
var? Kültür rotasında...
karşılığında gelecek nesillerin bilyesiz kalan arkadaşlarına 
tarım ürünlerinden mahrum birkaç tane bilye verir. Bu 
v ‘İstanbul Tiyatro Festivali’nde 
kalmaları kabul edilebilir bir “kazan-kazan-kazandır” 
görkemli açılış
şey midir? mantığına uygun bir 
Bir süre önce hesaptan davranıştır. Atmosferi . İstanbul Tiyatro Festivali 
kitaptan, gerçekten çok kirleterek küresel ısınmaya ve 29açılışını 20 Ekim’de Galeati Yayıncılık
iyi anlayan değerli bir iklim değişikliğine yol açan Avrupa’nın gözde koreografı 
YENİ
siyasetçimiz, “Patates veya başka ülkeleri işgal eden Marcos Morau’nun Hollanda’nın 
tarlasına lastik fabrikası ülkelerin mahalle arasında köklü dans topluluklarından 
yaptık” diye övünmüştü. bilye oynayan çocuklar kadar Scapino Ballet Rotterdam’la 
Otomotiv sektörü elbette öngörüleri yok galiba. işbirliğinden doğan Katedral, Arvo 
önemlidir ancak nüfusun Pärt ile Bir Akşam ile yapacak. Katedral, Arvo Pärt ile 
hızla arttığı dünyamızda yarın Bir Akşam, güçlü estetiği ve Arvo Pärt’in  müzikleriyle 
KAYNAKÇA
toprakta yetişen her şeyin izleyicilere seyir zevki yüksek bir gösteri vadediyor.
* Dökmen, Ü. (2001). Varolmak, 
altından değerli olma ihtimali 
Uzlaşmak, Gelişmek. İstanbul: 
v Galeri Duende’den ‘Modern Mitolojiler’
yüksektir. O siyasetçimiz Remzi Kitabevi.
ökyüzüne bakmak, insanın en eski alışkanlıklarından 
Gbiri. Geçmişte yıldızlarda ilahi işaretler arayan insan, 
 
İmtiyaz Sahibi: 
 
21 EYLÜL 2025 SAYI: 1850 bugün aynı gökyüzünde bilimsel formüller ve kozmik 
CUMHURİYET VAKFI adına 
KARGO DAHİL 350 ¨ YERİNE
n Yayın Koordinatörü 
bilinmezlikler görüyor.  Sanatçı Ağıt Uğur Uludağ’ın 
ALEV COŞKUN
DENİZ ÜLKÜTEKİN
Genel Yayın Yönetmeni 10. kişisel sergisi “Modern Mitolojiler”, bu iki bakışı bir 
n Reklam Genel Müdürü ¨
MİNE ESEN
300
araya getiriyor. Eserler,  bilinçaltının rüya mekânlarına 
EVSUN SİNEM ALKAN
Sorumlu Müdür
pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr
BETÜL BERİŞE
hem de evrenin sınırsız boşluğuna açılıyor. Emine 
+90 539 669 60 69
Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve 
Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık 
Özkarslıoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği sergi, Gallery 
Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017
AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul 
No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım 
Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 e-posta: 
Duende’de 8 Ekim’e kadar görülebilir.
Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın
reklam@cumhuriyet.com.tr Uets: 25999-15079-37611
Bir operadan da öte
            
    
