Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 MART 2025
4
Çok yönlü müzisyen
Ceren Gündoğdu,
dört yıl sonra ikinci
‘Insan olmak albümü “Işık Olur
Gözlerin”i yayımladı
yaralı olmaktır’
nu ilk olarak sesiyle Çünkü aslında baktığımızda bu ister bir
tanıyorsunuz. Gazetemizin gönül meselesi olsun ister hayatın seni
müzik yazarı Murat daha katmanlı derin yerlerden vurduğu
Beşer’in sözleriyle, “Kate bir nokta olsun, şöyle bir etrafımıza
O Bush’vari bir semavilik baksak, kimse yok ki hiçbir şekilde
içinde gezinen, tül gibi ince bir soprano incinmemiş... Hayat oradan ya da
Ceren Gündoğdu”. Ancak şarkılarını buradan, bir şekilde hepimizi bir yerden
dinleyerek tanımaya başladıkça söylemek incitiyor ve biz bütün o incinmişliğe
ORHUN
istediği derin anlamlar olduğunu fark rağmen bir şekilde ayağa kalkacak ve
ATMIŞ
ediyorsunuz, incinen kalplerin omzuna hayata karışacak gücü buluyoruz.
uzatılan bir el, “Her şey yoluna girecek”
u Albümde bunlar nasıl kendine yer
diyen bir ses gibi. Yine de melankolik
buluyor?
şarkılar, karanlık, her gün felaket haberlerine
Şuna inanıyorum, benim dikkatimi çeken ya da
uyandığımızı kabulleniyorlar sanki. Ceren
içimde var olan acıları ne kadar çok anlatırsam,
Gündoğdu’nun yeni albümü “Işık Olur Gözlerin”
bir başkası da kendi incinmişliğiyle o kadar
duygu yüklü bir hikâye anlatıcılığı vaat ediyor.
çabuk ve kolay kucaklaşabilecek. Birincisi,
Albümde 12 şarkı yer alıyor. 11’inin sözü ve
insan kurban psikolojisinden çıkıyor. Bu kadar
müziği Gündoğdu’ya, son şarkı “Sevdan Ateşten
farklı hikâye içerisinde hepimizin ortak yaşadığı
Gömlek”in sözleriyse kendisi de bir müzisyen
birtakım duygular var. Kırılmalar, üzüntüler,
olan annesi Ferahnaz Gündoğdu’ya ait. Ceren
zaman zaman aşk... Mutluluğun tezahür
Gündoğdu, önceki çalışmalarında olduğu gibi
ettiği noktalar da var albümde. Bu duyguların
bu albümde de şarkı sözlerinde derinlere inmeye
ortaklığını fark edince de “Bir dakika, sakin.
çalışıyor. Müziğinde hepimize tanıdık gelen
Bu bir tek benim başıma gelmiyor, hayat böyle
nostaljik tınılarla modern pop ezgileri birleşiyor.
bir şey, yaralı olmak insan olmakla ilintili
Kendine özgü bir müzik tarzı var ve bunu “lirik
bir durum” diyorsun. Bunu fark etmek hem
pop” olarak adlandırıyor. Yeni albümün ilk konseri
kendini daha güçlü hissetmeni sağlıyor hem
16 Nisan’da Babylon’da olacak. Bu konserde
de kurban psikolojisine girmeni engelliyor.
ayrıca Gündoğdu’nun kendisinin her şarkının ne
Öte yandan başka insanların da halinden
‘Sürekli kötü
anlattığıyla ilgili hislerini okuyabileceğiniz bir
anlamaya başlıyorsun. Yani bu farkındalık hem
albüm kitapçığına da sahip olabileceksiniz.
bireysel bir iyileşmeye aracı oluyor hem de
buluyoruz belki de. Bu yüzden albümün ismi “Işık
hissettiren
Yeni albümünü ve anlatmak istediklerini
birbirini anlamaya, hoşgörüye meyilli insanlara
Olur Gözlerin”. Aksi halde bu kadar kederli bir
Gündoğdu’yla konuştuk.
dönüştürdüğü için toplumsal bir iyileşmeden
dünyada bence zaten yaşayamazdık.
bir sistem’
bahsetmek mümkün olabiliyor. Bu yüzden de
GÜÇLÜ HISSEDEBILMEK...
u Neyi daha çok yapabilmeyi
‘MÜZISYENLIK BAŞKA...’
şarkılarımla duygudaşlığımızın altını çizme
dilerdiniz?
u Albümün ilk çıkış noktasından
çabamı anlamlı buluyorum.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi
u Tepkiler nasıl şu ana kadar?
başlayalım. Ne zaman fikir oluştu?
İkincisi de tema. Yani, neden
olanların iç dengemi bozmasına izin
İnsanlar burada bütüncül bir iş olduğunu
Albümün başlangıç noktası
‘Zamansız bir iş
“Işık Olur Gözlerin”? Tamam, vermemeye çalışıyorum bir süredir.
hissediyorlar. Şarkılar yazılmış ve arka arkaya
temaya karar verdiğim
Epey de bir yol kat ettim bu noktada
kabul ettik hayatın hepimizi
sıralanmış gibi bir durum değil, söylemek istediği
yapmaya çalışıyorsan...’
noktaydı. Bir buçuk sene ama yine de gelgitler oluyor zaman
bir şekilde incittiğini.
bir şey var bu kadının diyorlar. Ben de birazcık o
zaman. Kendi iç sesime ve fikirlerime
sürdü albümün yazım
Nasıl köşeyi dönünce
u Neden teklilerle ilerlemek yerine
yüzden bu albümü yaptım. Çünkü havuz çok büyük
daha da büyük bir özgüvenle sarılmayı
ve yapım aşaması
umut var? Nasıl
bir albüm daha?
ve birtakım dijital olanaklar sebebiyle müzisyen olan
başarabilmek isterim. Her kadın
ama o temanın ilk
Dönemlerin ruhu her zaman değişir ama zamansız
güç buluyoruz?
ve müzisyen olmayıp şarkı söyleyen insanlar aynı meslektaşım için de aynı şeyi temenni
aklıma düşmesi iki
bir iş yapmaya çalışıyorsan dönemin ruhundan
Hepimizin hayatında
ederim. Çünkü ne olursa olsun çevresel
potada değerlendiriliyor. Müzisyen olmak başka bir
çok kendi ideallerin, kalbin, aklın sana ne yapmanı
seneye yayılan bir
en azından bir
faktörler kararlarımızı çok etkiliyor.
şeydir, şarkı söylemek başka bir şeydir. Yani, ben de
söylüyorsa onu yaparsın. Ben de onun peşinden koşan
süreç. Albümde
kişi var ki o Hele de bu kadar her şeyin popülarite
çok iyi bir yemek yapabilirim evde uğraşıp ama asla
biriyim. Hiçbir zaman stratejik olmadım. Tabii ki bu kadar
birkaç tema var
üzerine kurulu olduğu, son derece
kişinin gözünün
hızlı tüketimin olduğu yerde kolay değil bağımsız bir bir aşçı değilim. Ben de bu albümle galiba birazcık
sınıfsal bir başarıdan bahsediyoruz.
aslında. Albümü
içine baktığımız
müzisyen olarak kendi albümünü yazmak ve yapmak.
böyle bir iddia koymak istedim ortaya, yani bir
Eski lord, padişahlık falan sisteminin
şu şekilde tasvir
zaman, en bitap
Sadece bir yorumcu olarak değil çünkü şarkı yazarı
fark yaratma derdi de var orada. Ben yazan, çizen,
yerini başka bir şey, sosyal statü
ediyorum ben:
olarak da yapımcı olarak da co-prodüktör olarak
düştüğümüz
derdi olan ve bu derdini başka insanların derdiyle
meselesi aldı. Sürekli sana böyle kötü
Bu albüm benim da çoğu şarkının, neredeyse bütün şarkıların
durumda dahi bir
buluşturmak için ortaya koymak isteyen bir kadınım. hissettiren bir sistemin içerisinde çok
aranjesinde benim emeğim var. Bağımsızlık
incinmiş kalplerin
şeylerin yoluna
kulaklarını tıkayamıyorsun. O yüzden
meselesinin altını çiziyorum. Senin için
u Ferahnaz Gündoğdu kendi şarkısını dinleyince
kucağına bırakmak
gireceğine, günün er
neyi daha çok başarabilmek isterdim?
çalışan 100 kişilik bir ekiple sınırsız bir
neler hissetti? Şarkı, ne zaman yazılmış?
istediğim bir ninni.
ya da geç doğacağına Gerçekten daha az duymayı ve daha
finansmanla yapmıyorsun bunu.
Çok mutlu oldu ve çok duygulandı. Bence albümün
Bu incinmişlik meselesi,
çok içimi dinleyebilmeyi başarmak
ilişkin bir inanç kaplıyor
Ama zaten hep sorunlar
albümün öne çıkan şarkılarından biri. 90’larda
yaralı olma meselesi aslında isterdim. Daha hızlı akardı o zaman pek
içimizi. Umudu yeşerten
gelişmeni sağlıyor.
çok şey.
yazılmış şarkı. Bir sonraki klip şarkısı o olacak.
çıkış noktasında olan bir durum.
şeyi birbirimizin gözünün içinde
Fakat Majeste Bogos Nubar Paşa bu haberi olmakmış, kaçmalıymış. Eee hepsi millici
yalanladı. Mustafa Kemal... Bu adam olmasa bunların. Nereye kaçacaklar? Anadolu’ya ama
Ermenilerin bir şansı olurdu... Türkleri uyarmamız nasıl? Adnan Adıvar gelir Yakup Kadri’nin aklına,
Adım adım işgale
yeterli değildir daha sert hareket etmeliyiz... “O bir yolunu bulur” diye düşünür. Ancak ne
Mustafa Kemal’in askerleri hiç para almıyor, onları
Adnan’a ne Halide’ye ne Hamdullah Suphi’ye
harekete getiren vatan aşkıdır...
ulaşır. Yer yarılmış içine girmişlerdir. Girmeyen
asum vatandaşlarımızın yolu “Mutlaka muvaaff k olacağız” der. Ev halkı mı?
2 Mart 1920: Türkiye bir donanmaya
milliciler emperyalist avının kurbanı olur. Malta’ya
üstünde sehpalar burada Hepsinin üstüne ümitsizlik çökmüştür. Yalnız
sahip olamaz. Mali komisyon Türklerden
götürülmek üzere Bekirağa Bölüğü’nde toplanır.
kuruldu. Gençlerimiz üstüne hala kızları değil Manisa’dan kaçıp gelen erkekli
kurulmayacaktır. Suriye’deki birliklerimiz
Kimler yoktur ki aralarında...
zindan kapıları burada kapandı. kadınlı çoluk çocuk onlarca akraba sığınmıştır
oradan çıkacak yani bunun masraafl rını biz
Yakup Kadri gazetesine gelir. İşgal emri ondan
“MGurbet ve sürgün yollarının
buraya ve hepsi şaşkın bakmaktadır Yakup
mi ödeyeceğiz. Böyle saçma şey olur mu,
önce gelmiştir. “Millicilik propagandasına son
ilk menzili burası oldu. Düşünen kafalar burada
Kadri’ye. Şaşkınlığın altında “Bu ne olacağı
Türkler ödemelidir... Türklerin altın stoklarını ele
verilecektir.” Verilmezse? Başlarında yeni bir bela
kırıldı. Yazan eller burada kesildi. Türk milleti en
belirsiz memlekete neden geldin” sorgusu vardır.
geçirmeliyiz...
vardır. Gücünü hukuktan değil işbirlikçiliğinden
güzide evlatlarını burada kurban verdi...”
Sorarlar ona,
10 Mart 1920:
alır o. Nemrut Mustafa Paşa ve onun savaş
Burası, İstanbul’dur. Yakup Kadri 105 yıl önce
Avrupa hakkımızda
İstanbul resmen
mahkemesidir o. (Karaosmanoğlu, 49)
bugün yüz yüze kaldıkları felaketleri böyle sıralar. ne düşünüyor
işgal edilecektir
Yakup Kadri “Küçük Hikâye”ler kaleme alır özü
Ağır bir hastalıktan İsviçre’de gördüğü tedavi diye. Der ki “Bizi
ve buna bahane
sonucu kurtulmuş, vatanına dönmüştür. Tarihler 2 parçalamak millici olan. Başlık sayesinde sansüre takılmaz.
olarak Türkiye’deki
Ekim 1919’u göstermektedir. Vatanı işgal altındadır, istiyorlar. Türkiye Takılanları kurtarır Nemrut Mustafa’nın eşkıya
azınlıklara kötü
tıpkı ana ocağı Manisa gibi. Anası mı? Yatalaktır.
deyince yaralı yatağından. Neden eşkıya yatağıdır? Bu mahkeme
davranıldığı ileri
Yunan işgalinde felç
bir avın üstüne siyasi tutuklular hakkında ölüm cezası verir.
sürülecektir. Türklere
inmiştir sol tarafına.
üşüşen köpekler Sonra oluşturulan teşkilat bunları kurtaracağız
barış koşullarını kabul
İtalya’dan vapurla
gibi havlıyorlar.
diye fidye belirler. Ödeyen kurtulur. Bunlardan
ettirirken çıkacak
gelir İstanbul’a.
Fakat teslim
biri de Falih Rıfkı olur. Onun için konan fidyenin
ayaklanmalara
İstanbul, kazazede olmayacağız.”
pazarlığını adliye nezareti müsteşarı ünlü din
karşı koymak
bir gemi gibidir. Ya Evin havası yine
adamı Sait Molla ile Yakup Kadri yapar. Fidye
için İstanbul’daki
herkes bir tarafa inançsızlık.
1000 liradan 600’e iner, Falih Rıfkı özgür kalır.
milliyetçi liderler
kaçmış ya da boğulup İkdam’da baş
(Karaosmanoğlu, 52-53)
tutuklanacaktır.
gitmiştir. Kadıköy
yazılar kaleme
Emperyalistlerden kurtulamayan Ahmet Emin
16 Mart 1920.
vapuruna biner.
almaya başlar
ŞADUMAN HALICI
Malta’ya gönderilmeden son yazısını 20 Mart 1920
Tarihi ve artistik
Çevresine “bel bel
Yakup Kadri.
günü yazar. “Hastalığın Sebebi” başlığını taşıyan
değeri olan mallar
sadumankaragozhalici@gmail.com
bakar”.
Kemalistleri
yazısında şöyle der:
alınıp götürülecektir.
“Birtakım ‘zenci’ ve destekler çünkü henüz işgal olmayan işgal onur
İtalyanlar kendileri için istediklerinin listesini “Bünyemizdeki hastalığı yenmek istersek
Hintli askerlerden, kırıcıdır. Adnan Adıvar ve Ahmet Emin Yalman ile
veriyor. (Ulubelen; 227-235) kuvvetlerimizi bir araya koymalıyız şahıslarla
İngiliz ve İtalyan subaylarından ve Türkçeden faytondadırlar bir gün. Tam Sirkeci’den geçerken
değil. Meselelerle uğraşmalıyız, programlar
başka her türlü diller konuşan ne olduğu belirsiz İngiliz trafik polisi sert el hareketi ve keskin IŞGAL BAŞLIYOR
etrafında birleşmeliyiz. Hastalığın sebeplerini
insan kalabalığından başka bir şey” göremez. bir azarlamayla durdurur onları. Donakalırlar.
Sabahın kör karanlığında İngilizlerin
görmek devasını bulmanın ilk adımıdır.”
Gerçi kalabalığın arasında birkaç Türk de yok Tam karşılarında İngiliz yüzbaşının kendilerini
Şehzadebaşı Karakolu’nda yaptıkları katliamla
Devayı bulan Kemalistlerdir. Sait Molla’ya ne
değildir ama üçüncü plana atılmış sığıntı ruh
seyrettiğini görünce Ahmet Emin’i kurban ederler başlar resmi işgal. Sanki çoktan başlamamış
mi olmuştur? Evini yakıp sigortayı dolandırdığı,
gibidir. Onun ruhu endişelidir. Kime sığınacak,
“Git şuna halimizi anlat” derler. Ne mümkün, gibi Fransız Yüksek Komiserliği baş tercümanı
üstüne bir de yetim hakkı yediği anlaşılınca tıpkı
kimde kalacaktır? Akrabalar yerinde midir? daha o ağzını açamadan gök gürültüsü gibi bir M. Ledoux, Vahdettin’i ziyaret eder. “İstanbul
Nemrut Mustafa gibi yurtdışına kaçmıştır. (Halıcı,
“Keşke telefonu bir yere not etseydim” diye ses duyulur. “Bir Türk, Büyük Britanya Ordusu bugünden itibaren işgal edilecek” der. Padişah
80 vd)
hayıafl nır. Birden abone rehberi gelir aklına. Hızla erkânından birine ne cüretle hitap edebilir?” notayı üzüntüyle aldığını bildirir sadece... (Şimşir,
bulur rehberi, merakla karıştırır ve işte bulur o (Karaosmanoğlu, 18-40). 182, 208-209)
ismi. Çevirir numarayı... Sivas’taki millicilerin isteği olmuş, Osmanlı Aynı saatlerde Yakup Kadri, İstanbul’a gitmek
KAYNAKÇA
Kuzenini gönderirler ona. Fevzi Lutfi şimdi Meclisi açılmıştır aynı günlerde. Açılmakla için Kadıköy’deki evinden çıkmış, ölüm sessizliği
Bilâl N. Şimdir, Malta Sürgünler, Milliyet Yayınları,
yağız bir delikanlı olmuştur. Yolda, ortak akrabaları kalmamış, Erzurum ve Sivas kongrelerinden
içinde çevredeki İngilizlere anlam vermeye çalışır.
İstanbul, 1976.
Halit Paşa’nın Rum komşularının ihbarıyla nasıl
süzüp gelen Misakı Milli’yi kabul etmiştir. İskeleye geldiğinde gazeteci arkadaşlarını görür.
Erol Ulubelen, İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye,
katledildiğini anlatır Fevzi. O Halit Paşa değil
Fransızlar Maraş’ta Türk yumruğunu yemiş kenti Akşam’dan Necmettin Sadık, Kâzım Şinasi, Ali
Aykaç Y., İstanbul, 1967.
midir kıtlıkta kendi ambarını komşularına açan, terk etmiştir. Emperyalistler şubat ayından beri Naci, Vakit’ten Ahmet Emin ve Enis beyler.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Vatan Yolunda, Selek
kızlarının çeyizini düzen, harap evlerini onaran. Londra’da toplantı halindedir. Ahmet Emin’in Mühürdar’daki evine giderler.
Y, İstanbul, 1958.
Odur ama... 28 Şubat 1920: Bay Cambon Ermeni Patriğine Telaş ve korku. Ahmet Emin aranıyormuş, Şaduman Halıcı, Mütareke Döneminin İşbirlikçileri
Fevzi umutludur. O millici yani Kemalisttir. dayanarak “Maraş’ta Ermeniler kesildi” dedi. tutuklanacakmış, suçu millicilerden yana Yüzellilik Gazeteciler, Cumhuriyet Yayınları, 2021.
KÖPRÜBAŞI