22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

u Bazı izleyicilerin bilme- diği bir de yazarlık tec- rübeniz var. Geçen yıl sanırım ilk romanınız olan Plutonun Düş’üşü, İtha- ki Yayınları’nda yayımlandı. Yazıy- la haşır neşir olmaya nasıl başladınız? Bize kitaptan söz edebilir misiniz? Okumayı erken sökenlerdenim, yazıyla hep iç içeydim. Uzun yıllar günlük tuttum, çocuk der- gilerinde uzun yıllar kendimce köşelerim var- dı, kitapları da severdim, kendi kendime kara- lardım. Tabii ki hiçbir zaman bir kitap yazaca- ğım diye bir hayalim olmadı, kendi kendime ka- raladığım bir hikâyenin uzaması ve ailemin de bunun üzerine desteğiyle bir kitap yolculuğuna evrildi hikâye. Hastalık, aşk, yalnızlık gibi kav- ramları ressam bir kızla tartışıyoruz ve onunla birlikte sınırlarda dolaşıyoruz... 15 OCAK 2023 4 İyilik dizisinin “tartışmalı” ismi Damla’yı oynayan Sera Kutlubey, önemli olanın karakterle bütünleşmek olduğunu söylüyor ‘inandığım kadar sınırsızım’ vli bir adamla yaşadığı ilişkiy- psikolojik ama aynı zaman- ları da, travmaları da çok güzel le izleyiciyi etik tartışmasının da fiziksel bi durum, 12 sa- işlendi... Tek taraıfl bakmadık için sokan Damla, Fox TV’de ya- at boyunca gülerek oy- hiç. Ben de hep onu anla- yımlanan İyilik dizisinin en çar- namanın verdiği hissi- maya çalışarak oynadım. Epıcı karakterlerinden. İşin ilginç yatla ağlayarak oy- u Sahnelere yönelik kısmı Damla’nın tüm bu tartışmaların öte- namanın hissiyatı bir müzik seçimleriniz oldu sinde, dizilerin alışılmış “kötü kadın” imge- olamaz. sanırım. Özgür çevik’in sinden sıyrılmış olması ve izleyicinin onun- u Evli bir adamla Ceren Gündoğdu ile ses- la empati kurabilmesi. Bu ilişki yaşayan kadın lendirdiği Tutsak şarkısı farkı ortaya çıkaran isim- karakter son dö- ile bağlantılı ilginç de bir lerin başında da Damla’ya nemde farklı dizilerde öykünüz var. anlatabilir yaşam veren Sera kutlu- sıkça işleniyor. ancak misiniz? bey geliyor. Başarılı oyun- pek azı Damla kadar Evet. Damla için iki şarkı cu, “tartışmalı” rölünün izleyiciyle olumlu bir bağ seçmiştim. Damlanın modu- kendisindeki yansıması- kurdu. Burada sizin role nu yükseltmek istediğim an- nı anlattı. kattığınız duygunun da önemi larda Ekin Beril - körkütük dinli- u İyilik çok hareketli ve yordum. Daha dramatik anlarda öze-l DEn İz olsa gerek. Siz Damla’yı nasıl değer- gözü ekrandan ayırmamayı likle Özgür’den Tutsak’ı dinliyordum. Set- lendirirsiniz ve rolü oynarken nasıl bir yorum ülkü TEkİn gerektiren bir dizi. Bu açıdan te de çok çok çaldık, dinledik. Bu ka- katıyorsunuz? izleyiciyi dizinin odağında dar bu şarkıyla karakteri bağdaştırmışken Damla’yı sadece karanlık boyutuyla de- tutmak konusunda oyunculuk becerisi önemli Özgür’ün Damla’nın psikoloğu olması ina- ğil bir insan olarak ele aldık.a yrıca çok da bir yer tutuyor. Siz dizinin temposuna kendinizi nılmaz tatlı bir tesadüf oldu... iyi yazıldı, klişelere kaçılmadı. Genel olarak nasıl eşlediniz? birçok iyi karakterden de da- u “Deneyimleme haliyle iç içeyim” dedi- Genel hikâyeden bağımsız olarak karak- ha iyi yazıldığını düşünüyo- ğiniz bir an yakaladım. Deneyime açık terle bütünleşmek bence mesele... karak- rum; iyi kalabildiği yanla- olmak, oyunculuğun ilk kurallarından terin temposunun yolculuğu çok ayrı ve rı da, çocuksu halleri de, olsa gerek. Siz deneyim kavramını nasıl dimin daha iyi veya daha farklı bir versiyo- bir kere o akışa girdikten sonra kopmak da zaaf- ları da, tutku- tanımlarsınız, yaşamınıza nasıl bir etkisi nunu görmem yine bundan geçiyor. zor oluyor. Damla’nın modunun yüksek ol- var? duğu zamanlarla bunalımda olduğu za- u Oyunculuk mesleğinde kalıpları yıkmak bir Deneyim insanı diri tutar. çün- manlarda benim de ruh halim deği- misyon mudur? “Rol gerektiriyorsa yaparım” kü temelinde merak güdü- şiyor. Bu denir sık sık ama karakterin kitlelere ulaştığını sü vardır. Bu bahsettiğim fü- düşünürsek oyunculuğun hem düşünsel hem tursuzca bir deneme de- de eylemsel olarak insanları geride bırakan ğil tabii ki. çok sevdiğim tabuları yıkmak gibi bir amacı da var mıdır? bir büyüğümün, çok Tabuları yıkmak gibi bir misyonum oldu- sevdiğim bir sözü ğunu hiç hissetmedim. Tabii ki rol ne ge- var: “Bir kere yaşa- rektiriyorsa yaparım, karakteri her zaman mak yetmeli.” Dene- hakkını vererek giymek isterim ama bu de- yimlemeye açık ol- diğim gereklilik kisvesi altında her şeyi ya- madan bunun müm- pacağım anlamına da gelmez. İnandığım kün olduğunu dü- kadar sınırsızımdır. şünmüyorum. ken- Sera kutlubey’in u l eave me alone/ amaarae Spotify’da son u antidepresan/ Mabel Matiz u Derinden/ Barış Diri dinledikleri Bir kraliçenin imgesinde hapsolmuş ve boğulan kadınların sessiz haykırışı Asi ve kederli bir kraliçenin portresi: Korsaj adın olmak hiçbir şartta, yerde ya da konum- da kolay değil. Belki bir Versailles kraliçe- si, belki bir Galler prensesi, belki bir ünlü ya da güzel bir film yıldızı... Sonuç aynı. Ayrı- Kcalıklarla dolu bir dünyanın “korselediği” ya- şamlarda “süslü” ıstıraplar içerisinde kıvranan, bazen bir sarayda bazen de yalnızca idealize edilmiş bedenlerde ve dünyalarda yaşamak zorunda kalan kadınlar... Korsaj (Corsage), tıpkı daha önce tarihin monarşiler, çalkantılı saraylar, sonsuz protokoller, kolalı elbiseler, pe- ruklar ve davetler arasına sıkışmış kadın figürlerini betim- lemiş eşdeğerleri gibi, bilindik bir kişiliğin izini sürüyor ve Avusturya-Macaristan kraliçesi Elizabeth’i, namı di- ğer Sissi’yi anakronik bir çerçevede betimliyor. Yakın za- manda izlediğimiz Pablo Larrain imzalı Spencer, Sofia Coppola’nın aY’a SEYaHaT Marie Antoinette’i ya da ana ka- rakterinden fazlasıyla nefret etti- ği için ısınamadığım fakat Marilyn Monroe’nun hüznü ve melankoli- siyle konuya uygun olan Blonde... rının üzerinde ağırlık yapan tacını atma cesareti gösteren Hepsi güzellikleri kadar keder ya bir kadın olarak betimleyerek resmi tarihe meydan oku- da talihsizlikleriyle ünlenmiş bu yor. Ve bu meydan okumayı kadrajına yerleştirdiği dö- karakterlerin en ünlülerinden bi- neme ait olmayan plastik bir kova, bir traktör ya da mo- ri kuşkusuz, filmin adına da esin Başak Bıçak dern bir yorumla sunduğu klasik müzik fonuyla gerçekleş- olan sımsıkı bağladığı korsesi ve tiriyor. Avusturyalı yönetmen Marie Kreutzer’in kamera- basakbicak incecik beliyle ünlü Sissi... Ancak sı ana karakterini yüceltirken bir yandan da onu boğan her @gmail.com burada korse sırf gerçek anlamıy- ayrıntıyı resmediyor. 40’ına basmış Elizabeth, büyük ve la değil, kadınların formüle edilen kasvetli salonlarda, kendisini var eden saray “zemininde” bedenler ve yaşamlar içinde hap- yatarak sigara içerken nasıl baygınlık rolü yaptığını anlatı- solmuşluklarının, nefeslerini kesecek kadar daraltılan dün- yor, köpeklerine sevgisini dile getirirken sadakatsiz kocası yalarının simgesi olarak görünürlük kazanıyor. Nitekim Franz Joseph’i iğneliyor; bir yandan saatler süren güzellik filmin açılışı da bu imgeyle paralel bir anlam barındırıyor. bakımları, durmadan yaptığı egzersiz ve hastalığa varan Elizabeth, hizmetlilerinin korku dolu bakışları karşısında diyetleriyle yaşlanmaya savaş açarken öte yandan “İkili suyun altında nefesini tutmuş bir şekilde küvette yatıyor Monarşi”deki rolünü ve sözde gücünü sürdürüyor. ki bu sahneyi kısa bir süre sonra akıl sağlığından mustarip kişileri ziyaret ettiği hastanede karşılaştığı, su içinde teda- pahalı bir korse içinde yok olmak vi amacıyla kendisine elektrik verilen kadının görüntüsü- Korsaj dünyanın gördüğü ilk büyük savaşı başlatan nün peşi sıra yeniden izliyoruz. Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph’i ve ül- Görkemli bir yaşamın, moda ikonluğunun ve en önem- kenin içinde bulunduğu siyasal çalkantıları, büyük oran- lisi güzelliğiyle nam salmış bir kraliçenin perde arkasında, da Elizabeth’in hayatının vinyeti haline getiriyor. “Bü- Korsaj’da, suyun altında “nefesi kesilmiş”, yalnız, mut- yük Savaş”a giden yolda, karakterin ve ülkenin melan- suz, hırçın ve çoğu zaman ölüme yakın bir kadın var. Ve kolisi birbirine karışıyor; farklı zamanlarda çocuklarını film sırf kadın olduğu için, bir sahnede de belirtildiği üze- kaybeden Elizabeth’in acısı, Vicky Krieps’in donuk ifa- re, “doğal olarak melankoliye meyyal” bu kraliçeyi sessiz desinde somutlaşıyor. Elizabeth’in yaşamı seven ve can- bir isyan içinde portrelese de ustalıklı bir yaklaşımla onu lı yapısının tersine, ifadesine yansıyan mutsuzluk ve do- yüceltmek ya da feminist bir idol çıkarmak peşine düşmü- nuk bakışlar filmin tezat anlatısının temellerini inşa edi- yor. Tarihi gerçekliğin dışına çıkarak onu yeni icat olmuş yor. Şatafat içinde sefalet çekmek, pahalı bir korse içinde sinemanın kıymetli bir parçası, bazen protokollere karşı yok olmak... Korsaj, sınıf ayrımı gözetmeksizin “boğulan duran huysuz bir hanedan üyesi veya hiç kesmediği saçla- ve yok edilen” kadınların bir tezahürü... Hastalık, aşk, yalnızlık puanım: 7.5/10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle