Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 2lye 022
2
eDitörDen
Altı ay doldu
ve yalnız
Kaşıkla
ireysel yaşantılarımı-
anne sütüyle
zın kendimize ait ol-
beslenme
duğunu düşünürüz.
süresinin
Kendi kararlarımı-
B
zı veriyor olmak bizi
besleme sonuna geldik.
özgün kılar. Kendimizden bir ta-
Peki şimdi ne
ne daha olmaması belki de bizim
için yaşamdaki en önemli histir.
yapacağız?
Bu sayede egomuzu besleriz, ge-
leceğe yönelik umutlar ve amaç-
BLW’ye
lar oluştururuz. Bu duygu yıkıma
uğramaya başladığında ise çö-
küntü ile baş başa kalmamız ola-
sıdır. Kendiliğimizi kaybetmek,
kısır bir döngünün içinde hapsol-
muş gibi hissetmek birçoğumu-
karşı
zun yaşantısının belli dönemle-
rinde yaşadığı duygulardır.
zay’ın altıncı ayını doldurduğumuz sa-
Oysa benliğimizi yaratan özel-
bah şarkılarla kalkmıştım. “Başardık
liklerimiz yalnız kendi gelişimi-
Uzay, çak! Sadece anne sütüyle tam
miz sonucu ortaya çıkan bir ben-
altı ay! DSÖ’den (Dünya Sağlık Ör-
lik yansıması değil. Pek çok yö-
Ugütü) plaketimizi isteyelim!” Uzay da
nümüzü de miras alırız. Aileden,
beni anlamış gibi çaksın diye uzattığım eli-
çevreden, toplumdan ve tabii ki
me sağlı sollu bir iki tokat yerleştirmiş-
kökenlerimizden...
bebe 101
ti. Sıra yeni dokular ve tatlardaydı… Ma-
HHH
manın tersine anne sütünün tadı annenin
Çağdaş zamanların en büyük
yediklerine göre değiştiği için aslında ye-
savlarından olan, üstün medeni-
ni tatlar konusunda deneyimsiz sayılmazdı
yet ölçütleri belirleyip tüm in-
Uzay. Belki de bu yüzden mamayla besle-
sanlığı aşamalı olarak bu ölçütle-
nen bildiğim diğer bebeklere göre ek gıda-
re uyumlu duruma getirme ama-
ya geçtiğimizde ne versek kabul etti. Hat-
cı kimi yönleriyle yaşam biçimi-
ta geçen akşam balığın yanında dal dal ro-
miz açısından kazanımlar içer- ka ve acı soğan yedi. On buçuk aylık olma-
se de kökenlerimizle bağlantıları- sına karşın hâlâ bir tane bile diş çıkmamış
Dai D
ağzını şapırdatarak roka saplarını damağın-
mızı kısmen kopardığı da bir ger-
Çi
da eze eze bir yiyişi vardı ki çıkan sesler-
çek. Günlük yaşamda davranışla-
den annem utandı. Peki bu noktaya nasıl
rımızın tek tipleşmesi, kökenleri-
geldik? Her şey o altıncı ay sabahında baş-
mizden edindiğimiz alışkanlıkla-
ladı. Doğumdan itibaren Uzay’ın doktoru
rın törpülenmesi düşleri ve düş-
ği küçük parçalar halinde yani “parmak şeklinde” u “İyi bir yeme alışkanlığı geliştirdiği için obe-
olan Prof. Dr. Tuğba Erener Ercan altıncı ay rutin
lerdeki imgelerin, seslerin uzan-
sunuluyor. Bebek yiyeceklere dokunarak yapıla- ziteyi önler.” – Obez olmayacakları kesin ama or-
kontrolünden sonra bize üç gün kuralını, Uzay’ın
tısı olan anıları daha da önemli
talamanın altında gelişim gösterme riskleri oldukça
rını keşfediyor, kokularını ve tatlarını alıyor ve
daha yoğun dokulara alışabilmesi için çor-
kıldı. Nitekim psikolojinin, Sana-
kendi kendine yiyor. yüksek. BLW ile bebeklerin yeterli enerjiyi alabil-
badan çok püreler ile devam etme-
yi Devrimi’nin dünyaya yayılma-
2002 yılında DSÖ, önerilen “yalnız an- diklerini savunan yalnız bir iki çalışma var.
miz ve ilk ay içinde haftada iki
sı sonrası düşlerle çok daha fazla u “BLW yöntemiyle beslenen bebeklerin motor
ne sütü ile beslenme” süresini 4 ay-
olmak üzere mutlaka kuzu
ilgilenir olması boşuna değildi. becerileri daha hızlı gelişir.” – Akademik olarak
dan 6 aya çıkararak bebek beslen-
kıymaya başlamamız ge-
kanıtlanmamış bir öngörü bu. Yine de biz bir yan-
HHH
me kılavuzunu değiştirmiş. Bu
rektiğini, püreleri na-
dan kaşıkla beslerken önüne, boğulma riski taşıma-
Günümüzde ise bilginin eski-
da tamamlayıcı gıdalara baş-
sıl hazırlayacağımı-
yan parmak gıdalar da koyuyoruz.
sine göre çok daha hızlı ve ge- lama zamanının altı aya çı-
zı ayrıntılı biçim-
u “BLW ile beslenen bebekler daha az yemek
niş bir alana yayılması insanlığı karılması anlamına geliyor.
de anlattı. Ek gı-
seçme davranışı gösterir” – Yanlış bilgi. İki besle-
sadece akılcı bir yaklaşımla çev- Bebekler dört aylıkken ek
da konusunu sağ-
me yöntemi arasında gıda kabulünde bir fark olma-
resinde olan biteni değerlendir- gıdalara başladıklarında
dan soldan oku-
dığı bulunmuş.
meye yöneltmiyor, aynı zaman- kendilerini besleyemeye-
muştuk ama dok-
BLW kulağa hoş geliyor ama ne yazık ki uygu-
cek kadar küçük oldukla-
da aydınlanma döneminin akılcı-
torumuz ne der-
lamada işler biraz daha farklı işliyor. Daha eğitim-
rı için püre verilmesi ge-
lık yönelimi içinde kaybolan kö-
se onu uygulaya-
li ebeveynler tarafından uygulandığı bilinen bu be-
rekse de BLW savunu-
kenlerimizle bağlantılarımıza da
caktık. Bu neden-
bek besleme yöntemini gülünç bir şekilde çok az
cuları, altı aylık bebekle-
ulaşmamızı sağlıyor. Ve bu ge-
le son yılların mo-
araştırma incelemiş, bu nedenle akademik güve-
rin daha gelişmiş oldukla-
lişmenin önemi sandığınızdan da ek gıda akımı
nilirliği meçhul. Ayrıca doktorumuz gibi pek çok
rı için püreye ve başka biri
çok daha büyük! BLW’den uzak du-
sağlık uzmanı boğulma olasılığı, demir eksikli-
tarafından beslenmeye gerek-
rup geleneksel yönte-
HHH
ği gibi risklerinden ötürü BLW’ye temkinli yakla-
sinim duymadıklarını öne sürü-
mi seçtik.
Bu hafta sayfalarımıza konuk
şıyor. Sonuç olarak biz geleneksel kaşıkla besle-
yor. BLW’nin avantajlarını ise şöy-
Türkçeye de BLW ola-
olan çizer ve araştırmacı Bartu
me yönteminin yanı sıra bazen önüne boğulma ris-
rak geçen bebek önderli- le sıralıyorlar:
Bölükbaşı ile desenleriyle zen-
ki oluşturmayan parmak gıdalar koyuyoruz. Böyle-
ğinde sütten kesme (Baby-led-
ginleştirdiği, Türk Mitoloji At-
likle hem Uzay’ın ne kadar yediğini biliyoruz hem
BlW neDen öneriliyor?
weaning) 2005 yılında Gill Rapley ta-
lası isimli çalışmasını konuş-
de kendi kendine yeme deneyimi yaşıyor.
u “BLW bebeklerin açlık ve tokluk hislerini
rafından tanıtıldığından beri giderek ünleniyor.
tuk. Türk ulusunun İbrahimi din-
anlamasını sağlar.” -Allah aşkına ister püreyle is-
BLW, ebeveynin bebeği kaşıkla beslediği yönte-
ler öncesi ortak belleğine yönelik
ter BLW ile beslensin bir bebeğin acıktığını ve-
min tersine altı aydan itibaren bebeğin kendi ken-
en geniş kapsamlı çalışmalar ara-
ya doyduğunu anlamaması mümkün mü? Lepistes
dine beslenmesini teşvik eden bir bebek besleme
sında yer alan bu yapıtla ve ko-
mi bu? Aksine BLW’de bebekler önündekilerle
yöntemi. Genellikle bebeğe buharda yumuşatıl-
nunun güncel siyasetle bağlantı- Cameron, S. L., Heath, A. L. M., & Taylor, R. W. (2012). How
mış havuç, patates, kabak gibi sebzeler ve armut, oynayıp yemekleri etrafa saçabildiği için aç kal-
feasible is baby-led weaning as an approach to infant feeding? A
larıyla ilgili söyleşimizi keyifle
elma gibi meyveler, elleriyle tutup kavrayabilece- ma olasılığı daha yüksek. review of the evidence. Nutrients, 4(11), 1575-1609.
okuyacağınızı düşünüyorum. He-
pinize iyi pazarlar.
Deniz ÜlkÜtekin
deniz.ulkutekin@cumhuriyet.com.tr
Distopya, ütopya veya teknoloji
ir soru; “Harari’nin tek- yoktu. Çiftçi ile kral arasında fizik- den bağımsız değildir. Teknoloji kelimesinin
noloji ve insan üzeri- sel ve bilişsel anlamda fark yoktu. kendisinde distopya veya ütopyaya gönderme
ne yaptığı konuşmalar, Ama şimdi beden, beyin ve zihinle- yapan herhangi bir anlam bulunmamaktadır.
yazdığı kitaplar bizi ba- ri yapabilme gücüyle ekonomik eşit-
Galeati Yayıncılık
‘Bir Grup’ insan
Bzı tehlikelere karşı uya- sizlikler gerçek eşitsizlik haline ge-
Teknolojinin distopya veya ütopya ile iliş-
rıyor mu veya teknoloji ile aramız- lebilir.”
kilendirilmesi makinenin (araç) ne olduğu-
da zaten pamuk ipliğine bağlı olan Harari’nin çizdiği tablo teknolojik
na bağlı olarak değişir. Kitleler sermayenin
ilişkiyi koparıyor mu?” gelişmeler hesaba katıldığında zen-
artırılmasında birer araç olarak mı kullanıl-
şe aarc
Yanıt aramaya çalışalım. ginler için bir ütopya, yoksullar için-
maktadır? Veya araç kitlelerin iyiliği için ya-
Harari’nin Dünya Ekonomi se bir distopyadır. Yani, “Teknolo-
ratma eyleminin bir ürünü müdür? Teknolo-
Forumu’nda söz sahibi olan bir sı- ji nedir” sorusuna verilecek yanıt
ji kimin içindir? Dışarıda kimseyi bırakma-
nıfın sözcüsü olduğu gerçek. Bu detayı atla- bir anlamda sınıfsaldır. Sınıflardan bağım-
dan “tüm insanları kapsayarak” insan için mi-
yarak analizde bulunmak eksik okuma yap- sız olarak “teknoloji” kavramının ne anlama
dir yoksa “bir grup” insan için midir? Hara-
mamıza neden olabilir. Teknokratların/ser- geldiğine de bakalım.
ri bir grup insanın süper insana dönüşeceği-
maye sahiplerinin üst düzeyde yer aldığı bir
ni söylüyor. Senaryo çok açık; uzun ömürlü,
yaratma eylemi
forumda popüler bir konuşmacı olmak sö-
siborglaşmış (siborg: biyolojik ve yapay kı-
KARGO DAHİL 30 ¨
olarak teknoloji
zü edilen sınıfın varlığından bağımsız olma-
sımları olan varlıklar) zenginlerle hiçbir işe
sa gerek. Antik Yunan’da yalnız bir “araç” değil “bir
yaramayan insan yığınları karşı karşıya ka-
açığa çıkarma biçimi” olarak değer-
lacaktır. Siborgların, yığınları yeryüzünden
Harari,
Harari ne Diyor?
lendirilen “tekhne” kavramı zanaatsal
silip atabileceği bir gelecek bizi beklemek-
Gelecekte sınıfsal eşitsizli-
edim, beceri ve aynı zamanda “poi-
teknoloji
tedir. Gelecek çoktan hazırlanmıştır. Durum
ğin teknoloji aracılığıyla iyi-
esis” (yaratma faaliyeti) ile ilişkisin-
böyle olunca insanın moral bozukluğu yaşa-
aracılığıyla
ce derinleşeceğini, zenginlerin
de, varlığa getirme olarak sanatsal
yıp teknolojiye mesafeli durması, olan biten-
bir tür süper insana, yoksulla-
kendileri bir duruma gönderme yapar. “Tekh-
leri yalnızca seyretmesi normaldir.
rınsa işe yaramaz yığınlara dö-
ne” aynı zamanda Platon bağlamın-
Ya “bir grup” insan tam da böyle olması-
için ütopik,
nüşeceğini söyleyen Harari’nin
da “görme kuvvetini harekete geçi-
nı istiyorsa?
“İnsani Gelişme Zirvesi”ndeki
geri kalanlar ren” bir özelliğe sahiptir. “Tekhne”
Harari’nin okuması tek yanlı, “yığın-
sözlerini hatırlayalım:
terimindeki bu anlam belli bir yetkin-
lar” olarak tanımlanan insanların eğili-
içinse distopik
“Biyoteknolojiler ve yapay
liğe eriştiğinde “diamekhanesastha”
mini, zekâsını hiçe sayan bir okumadır.
KARGO DAHİL 85 ¨
zekâ yardımıyla insanlar, ken-
bir gelecek
sözcüğüne gönderme yapar. Bu ke-
Harari’nin gelecek okumalarında sınıflar di-
2 KİTAP, KARGO DAHİL 115 ¨ YERİNE
dilerini tanrı seviyesine çıkar-
limenin kökeninde yer alan “mekha-
hazırlayan bir namik değildir. Yaptığı okumada diyalektik
dı. 21’inci yüzyılın temel ürün-
ne” düzenek, araç, inşa edilmiş yapı
(çelişik birlik) sanki bilinçli olarak göz ardı
¨
leri bedenler, beyinler ve zihin- sınıf adına mı
anlamına gelir ve bugün kullandığı-
100
edilmekte ve “işe yaramaz insanlar” olarak
ler olacak. Zenginler zihinsel
mız “makine” kelimesinin kökenini
konuşuyor? adlandırılan yoksulların eğilimleri değerlen-
ve bedensel olarak süper insan-
oluşturur. (*)
dirmelerde dikkate alınmamaktadır.
+90 539 669 60 69
lar haline gelebilir. Eskiden de
Yaratma eylemine gönderme ya-
www.galeatiyayinevi.com galeatiyayincilik gletiyayincilik galeati2017
zengin, fakir, işçi sınıfı ve aristokrasi ara-
pan “tekhne” kelimesini bütünüyle karşılama-
(*) Oğuz Haşlakoğlu, Platon Düşüncesinde
sında farklar vardı. Ama gerçek farklılıklar
sa da “teknoloji” kelimesi tekhne kelimesin-
Tekhne, Sentez Yayınları.
ay
eleb
lş
lü