27 Eylül 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 16 MAYIS 2021 Kadın bedenine odaklanıyor Moravia’nın iki romanı lberto Moravia 19071990 yılları arasında yaşamış, dilimizde de çok sayıda yapıtı yayımlanmış ünlü bir İtalyan roman ve öykü yazarı. A Ondan epey zaman önce okuduğum ilk kitap “Evlilik” adlı, küçük oylumlu sayılacak romanıdır. Tahsin Yücel çevirisi olan bu romanı kısa süre önce bir kez daha okudum. Yine kısa süre önce okuduğum ikinci bir romanı ise ünlü “Romalı Kadın” oldu. Zaten “Evlilik”i bir kez daha okuma gereğini duymamın nedeni de “Romalı Kadın”dır. Çünkü bu yazarda insana (özellikle de kadına) bakışta ilgimi çeken bazı özelliklerin iki romandaki ortak yönlerine ilişkin sezgilerimi daha iyi kavrayıp aydınlatmak istedim. Çok da yanılmamış olduğumu gördüm. HHH Moravia’nın romancılığı konusunda ayrıntılı bir irdeleme yapmak gibi bir niyetim yok. OKUDUKLARIM İZLEDİKLERİM DÜŞÜNDÜKLERİM Yapıtlarındaki akıcı dil ve genellikle sağlam olay örgüsüyle, iyi bir yazar olduğu kuşkusuz. Genellikle diyorum çünkü örneğin “Romalı Kadın”da olaylar sona doğru, içlerine geneldeki gerçekçilikle pek bağdaşmayan öğeler de katılaATAOL BEHRAMOĞLU rak fazla hızlandı. Amacım, sözünü ettiğim konuda, her iki romanda benzer bulduğum birkaç noktaya değinmek. “Bütün ahlak kurallarından HHH “Romalı Kadın” romanının kahramanı kadının (daha doğdaha güçlü bir canlılık...” rusu genç kızın) ağzından yazılmış. Erkek bir yazarın kadın kahMoravia’nın bu iki romanında ortak olan ramanının ağzından yazması, kadın dünyasını iyi tanıma savını içeren cüretkâr bir girişim olmalı... anafikir tek bir cümlede Nitekim sözünü ettiğim iki roman üst üste okunduğunda yazarın bu dünyada gözü peközetlenecek olsa... çe dolaştığını görüyorsunuz... “Evlilik”in erkek olan anlatıcısının (aldatılan kocanın) Alberto Moravia söz konusu dünyayı pek iyi tanımadığı anlaşılıyorsa da bu onun sorunu… Zaten yazarın, romanını bu sorunun çözümü üzerinde kurguladığı sanırım söylenebilir. Nitekim sorun sona doğru çözülür gibi de oluyor… HHH Bilmece gibi konuşmayı bırakarak söylemek istediğimi, özetleyerek de olsa, dile getirerek yazımı tamamlayayım... Moravia, bana kalırsa, beden, özellikle de kadın bedenine odaklanıyor... Bunu yaparken bedenle kişilik özellikleri arasındaki ilişkiye ustaca değiniyor… Amacı da sanırım bunu yapmak, bu ilişkiyi vurgulamak... “Romalı Kadın”ın kahramanı olan genç kız, sevdiği adam tarafından aldatıldıktan sonra artık yaşamak istemediğini düşünürken, vücudunun onun bu ölme arzusunu hiçe sayarak “kendi hesabına yaşamayı sürdürdüğünü” duyumsuyor... “Evlilik”te karısı tarafından (üstelik çirkin ve sıradan bir erkekle) aldatılan koca ise ona evlilik öncesinde yaşadığı ilişkilerinin öykülerini anlatan karısını dinledikten sonra şöyle düşünüyor: “Anılarının şehvetle ilgili yönü üzerinde fazla durmazdı hiçbir zaman, ama bunu sesindeki zenginlikle, sözlerine bütün varlığını katışıyla duyururdu sanki. Canlanırdı, daha güzel olurdu. O gün, karım sözlerini bitirince onda bütün ahlak kurallarından daha güçlü bir canlılık bulunduğunu (...) anlar gibi oldum”... HHH “Bütün ahlak kurallarından daha güçlü bir canlılık...” Alberto Moravia’nın bu iki romanında ortak olan anafikir tek bir cümlede özetlenecek olsa sanırım öne çıkacak cümle bu oluyor... ARİF KIZILYALIN Aslında antrenman tesislerine geçenlerde asılan bir pankart her şeyi anlatmaya yetiyordu: “Bu kaderi biz yazmadık, ama bozacak olan biziz.” Evet, Adana Demirspor o yazgıyı bozdu ve 26 yıl önce gözyaşlarıyla veda edip, neredeyse amatör kümenin soluğunu hissederken, “Devler Sahnesi” Süper Lig’e geri döndü. Gerçekten kara bir yazgıyla baş başa kaldılar ama yılmadılar. Samet Aybaba 26 yıllık hasret bitti, işçilerin takımı artık birinci ligde Ölümüne tutku Demirspor D emiryolu işçilerinin, ilk göz ağrısıdır Demirspor. 1938 yılındaki siyasal iklim gereği 500 kişiden fazla işçi çalıştıran özel ve kamu kuruluşlarının spor kulübü kurmaları zorunluluğundan, 28 Aralık 1940’ta resmen tescil olur. Sonrası kartopu gibi gelişir. Bölgedeki Çukurova Ligi’nde üst üste 16 yıl şampiyon olmaları, Erzincan depremzedeleri için yardım maçına çıkmaları, Türkiye adına Yugoslavya, İran ve Suriye’de uluslararası maçlara çıkmaları hep sıra dışı adımlardır. Keza Süper Lig’in kuruluş yılı 1959 sonrası 19601961 sezonunda İstanbul, Ankara ve İzmir’in dışında şimdiki Süper Lig heyecanını bölgeye getiren ilk takımdır. Türk yüzme ve sutopuna kattığı renk, bisiklet, basketbol, güreş, voleybol gibi olimpik branşlarda vardır. Demirspor’u Demirspor yapan unsur ise taraftarıdır. Kendilerini işçi takımı olarak tanımlayan Adana Demirspor taraftarları, ilerleyen yıllarda tıpkı Çarşı grubu gibi kamuoyunun sesi olacaktır. Yeri gelir politik tezahürat yaparlar, yeri gelir toplumsal hassasiyetin dengesini pankartlarla sağlarlar. Müslüm Baba’nın da (Gürses) koreografisi yapılır maden işçisinin de. Hatta hunharca katledilen Özgecan için hazırladıkları pankart çok konuşulur: “Sayenizde erkek olduğumuzdan utandık!” Şimşekler adını verdikleri taraftar topluğunda her kesimden insan bulunur aslında ama tribüne çıkıldığında tek ses olurlar. Siyasi görüş olarak kendilerine yakın buldukları İtalya’nın Livorno takımıyla Adana’da yapılan maç o günlerin tarihine önemli bir kayıt olarak geçer. 2000’li yılların başlarında 7 taraftar takımın kötü gidişini açlık greviyle protesto eder. Bu eylem futbolcuların verdikleri sözlerle biterken, 2010 yılında “dibin” görüldüğü günlerde dönemin Başkanı Bekir Çınar “söz verip ödeyemediği” çekler nedeniyle intiharı seçer; kendisini astığı apartman boşluğundaki ipler lacivertmavidir. Görüldüğü gibi taraftar Demirspor için yaşam damarıdır... Yine Demirspor deyince akla Yılmaz Güney gelir. Bir hapishane mektubundaki “Bilir misin ki, Demirspor’da ben çocukluğumu, ilk gençlik yıllarımın hüzünlü anısını buluyorum. İçimi ezen bir duygu tahta perdeli, tel örgülü Adana stadına kadar götürüyor beni” sözleri her Demirspor taraftarı için sızıdır yüreklerde. Caner Cindoruk, Gökhan Özoğuz ve Behzat Uygur Adana ekibinin son dönemdeki gözde taraftarı olarak görülürken LacivertMavili ekibin futboldaki en önemli temsilcisi ise Adana Demirspor’dan Galatasaray’a transfer olan ve Türk futbolunun seyrini değiştiren Fatih Terim’dir. VE PATRONLU YILLAR! Emekçinin, işçinin, halkın takımı Adana Demirspor, hâlâ bu kimliğini koruyor kuşkusuz ancak kulübün başkanı Murat Sancak, siyasi duruşu, eylem ve söylemleri ile farklı bir görüntü çiziyor. Adı tank palet fabrikası ile sıkça anılmaya başlayan AKP’nin iş dünyasındaki önemli ismi Ethem Sancak’ın kardeşi olan Murat Sancak, 17 Eylül 2020’de yapılan olağanüstü kongrede yetki alıp yılların Adana Demirspor’unu A.Ş. modeline çevirdi. Kulübün adı da Adana Demirspor A.Ş. oldu. Bu şirketleşme olayına sıcak bakılmasa da endüstriyel futbolun getirdiği inanılmaz borçlar taraftarı ve camiayı “kabullenilmiş” çaresizliğe yöneltti. Taraftarına göre Adana Demirspor’u sevmek aslında “ölümüne bir tutku”dur. Süper Lig’de son olarak 1994/95 sezonunda mücadele eden Adana Demirspor, bu sezon 70 puanla şampiyon oldu, özlem dindi. LİM İTSİZ DÜŞÜŞ YILLARI 1993/94 sezonunda Çanakkale Dardanelspor’u playoff finalinde mağlup etti, 1 yıl sonra Süper Lig’e dönmeyi başardı. O yıllarda birçok teknik adamla çalıştı. 1994/95 sezonuna Samet Aybaba ile giren Adana ekibi, iyi bir başlangıç yapsa da sezonu son sırada tamamladığı için küme düştü. 1994/95 sezonunda TFF 1. Lig’e inen Adana Demirspor, takip eden üç sezonda lige yükselme başarısı gösteremezken 1998/99 sezonunda bir alt lige düştü. Üç yıllık aranın ardından ikinci lige döndü. Lige yükseldiği ilk sezonu 10. sırada tamamladı. 2003/04 sezonunda ise ligi 16. sırada tamamlayarak yine küme düşen Adana ekibi, sekiz yıllık üçüncü lig döneminin ardından 2011/12 sezonunda ikinci lige yükseldi. İKİ KEZ FİNALDE KAYBETTİ 2012/13’te ikinci lige döndü, ilk sezonunda playoff’a kalmayı başardı ancak Manisaspor’a ilk turda elendi. Sonra dört kez Süper Lig’e yükselme ihtimali yakalayan Akdeniz ekibi, iki kez ilk turda elenirken 2016’da Alanyaspor’a, geçtiğimiz yıl ise Karagümrük’e finalde kaybederek yükselme şansını yitirdi. 12 MAÇLIK YEN İLMEZLİK 23 Şubat’ta oynanan Ümraniyespor maçı ile takımın başına geçen Samet Aybaba, 12 maçlık yenilmezlik serisiyle takımı şampiyon yaptı. 12 maçta sadece 2 beraberlik alan Adana Demirspor, 10 galibiyet alarak Samet Aybaba yönetiminde 32 puan topladı. AYBABA: SÜPER LİG ADANA’YA İYİ GELECEK! A dana Demirspor’un şampiyonluğu Çukurovalı’yı kendinden geçirdi. Herkes çok sevindi ama en çok da Samet Aybaba sevindi. Çünkü Samet Hoca, Adana evladı. Asıl önemlisi yıllar önce Adana Demirspor’u çalıştırdığı 9495 sezonunda LacivertMavili takımın küme düşmesi. Tam 26 yıllık borcu ödedi Samet Aybaba, “Hikâyesi olan şampiyonluk” derken de bu olayı kastediyordu. Aybaba, “Mutluluğumu tarif edemem. Memleketimin takımı 26 yıldır bekliyordu bu zaferi. Adana güzel yerdir, güzel insanları vardır, potansiyeli vardır. Ancak futbolda uzun yıllardır baskı altındaydı. Ucuna kadar gelip Süper Lig’e çıkamıyordu. Bu şampiyonluk Adana için kıvılcım olacaktır. Herkesi canı gönülden kutlarım. İnanılmazı başardılar. Göreve geldiğimde önceki teknik direktörlerin emeği üzerine bir şeyler koyduk. Ne istediğimizi biliyorduk. Arkadaşlık arttı, takımdaşlık arttı. Başkanımız da iyi giden takıma ekonomik olarak büyük katkılar koydu. Her isteği yerine getirdi. Bizlere herkes gönül bağıyla bağlandı. Bu şampiyonluk Adana’ya çok yakıştı. Adana Demirspor marka takımdır. Rakiplerimizin hepsini yendik. Şampiyonluğumuz apayrı bir hikâye. Dünyadaki sayılı şampiyonluk hikâyelerinden biri. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Süper Lig Adana’ya çok iyi gelecektir. Adana Demirspor’un katılımıyla Süper Lig çok renklenecektir” derken gözyaşlarına da engel olamadı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle