26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 MAYIS 2021 5 BAŞARILI OYUNCU OZAN DOLUNAY: Siyah “ Yaşadığımız gezegenin ve imkânlarının bir sınırı olduğunun farkında değiliz. Bu beni çok rahatsız ediyor.” olmadan beyaz da olmuyor O zan Dolunay, oyunculuk kariyerinde emin adımlarla ilerliyor. Yüksek Sosyete ve Zalim İstanbul gibi yapımlarda farklı rollere başarılı bir şekilde hayat verdi genç oyuncu. Her anlamda “kendi”nden sıyrılıp hayat verdiği karakterin derinliklerine nüfuz etti, izleyicinin hafızasında iz bıraktı. Son olarak Gain’de yayımlanan Bizi Ayıran Çizgi isimli dizinin başrol oyuncusu olarak karşımıza çıktı. Bu kez yaşadığı kayıp sebebiyle zamanmekân, hayalgerçek arasındaKABULLENMEYI ÖĞRENDIM u Çocukluğunuz boyunca babanızın mesleği sebebiyle sık sık taşınmışsınız. Ayrıca lisede bir senelik ABD tecrübeniz var. Bu kadar sık yer değiştirmenizin oyuncu olmanıza bir etkisi oldu mu? Oyuncu olmama etkisi oldu mu bilmiyorum fakat oyunculuk yaparken bana çok faydalı olduğu aşikâr. Sık sık taşındığım için çok fazla insanla tanışma fırsatım oldu. Farklı kültürel altyapılardan gelen bir sürü insan tanıdım, aynı olayın iki farklı insanı başka şekilde etkileyebileceğini, başka şekilde tepki vermelerine sebep olabileceğini gördüm. Bu da insanları anlamamı dolayısıyla empati yapabilmemi kolaylaştırdı. Yargılamak yerine kabullenmeyi öğrendim. Bir oyuncu olarak bu durumun çok faydasını görüyorum. ğiniz karakterler size ne kattı veya sizden ne aldı, ne feda etmenizi istedi? Hepsinin bende bıraktığı izler var tabii ki teker teker bakarsak. Hepsi farklı kökenleri, farklı fikirleri ve dünyaları olan ama en önemlisi özünde benim benliğimin parçası olan karakterler. Böyle farklı karakterleri oynamak da insana hem kendisiyle yüzleşme hem de hayata farklı bakış açılarıyla bakabilme fırsatı veriyor, dolayısıyla empati yeteneğinizi aşırı geliştiriyor. Herhalde oynadığım karakterlerin bana kattığı en büyük şey kuvki dengeyi adım adım kaybeden Sinan’a havetli bir empati yeteneğidir. yat veriyor. Kendisiyle önce Sinan’ı konuştuk. Ardından söz oyunculuğa ve karakter eşleşmesinde oyuncunun “kendisini” tanıma ve içsel uzlaşma sürecine geldi. Sözü kendisine bıraktık... okuduk, bütün sahneleri detaylı olarak çalıştık, sete çıktığımızda tamamen hazırdık. Dolayısıyla çekimlerde çok zorlandığımı söyleyemem, zorlandığım zamanlarda da yönetmenim Caner ve partnerim Hazal Subaşı babaşka bir karaktere ait olduğunu bildiğiniz sürece sizin fazladan bir şey yapmanıza gerek kalmıyor. Bazen “Kesinlikle yapmam” dediğiniz bir şeyi yapmak, “Bu da söylenmez ki” dediğiniz şeyi söylemek durumunda kalıyorARTIK DAHA UMUTLUYUM u Sinan, Sarp, Cenk, Mert. Hayat verdiğiniz bu karakterleri tek tek değerlendirirseniz “kendim” dediğiniz karakterler içinde u Bizi Ayıran Çizgi, hayal ile gerçeğin, geçmiş ile şimdinin birbirine karıştığı bir evrende geçiyor. Karakteriniz Sinan da bu evrenin merkezinde yer alıyor... Sinan’a hayat vermek zor muydu? Sinan ağır psikolojik bunalım yaşayan bir karakter. İç dünyası da içinde yaşadığı dünya kadar karmaşık Sinan’ın. Çok travmatik bir olayı, her gün tekrar tekrar yaşıyor ve her seferinde başarısız oluyor. Büyük bir sıkışmışlık hissi var, aynı anda hem umudu hem de çaresizliği yaşadığı anlar var. Bu açıdan bakınca zor bir karakter gibi duruyor evet. Fakat o konuda kendimi şanslı hissediyorum çünkü çekimlere başlamadan önce uzun bir prova süreci geçirdim. Senaryoyu defalarca na yardımcı oldular. HER DAVRANIŞIN SEBEBİ VAR u “Hepimizin içinde birçok farklı karakter yatar. Bunların içinde en baskın olanı da ‘kendim’i oluşturur. Diğer yan karakterler hayatımızda hep vardır ve oyunculukta bu yan karakterlerden çok yardım alırız...” demişsiniz. Bu yorumunuzu çok değerli buldum. Bir karakteri ele alırken ve ona rol verirken alt benlikleriniz ve baskın benliğiniz arasındaki uzlaşıyı nasıl sağlıyorsunuz? Uzlaşı kendi kendine sağlanıyor diyebilirim. Sonuçta yaptığınız şeyin aslında kendi benliğinize ait olmadığını, sunuz. Böyle durumlarda alt benliklerinizle olan ilişkiniz ve empati yeteneğiniz devreye giriyor. Aslında sergilenen her davranışın bir sebebi var, davranışı yargılamak yerine davranışın sebebini anlamakla ilgilendiğiniz zaman zaten o çatışmayı ortadan kaldırıyorsunuz ve uzlaşı kendiliğinden sağlanıyor. u Bir önceki soruyla bağlantılı olarak, oyunculuğu kendini tanıma ve içindekileri keşfetmeye dayanan bir yolculuk olarak tanımlıyorsunuz. Şimdiye kadar rol verdiBizi Ayıran Çizgi hangisi ne kadar derinde, ne kadar yüzeyde yaşıyor? Sinan ve Cenk aşırı derinlerde. Kendi benliğime en uzak karakterler onlar sanırım. Mert ve Sarp ise daha yüzeyde. u Hayat verdiğiniz onca karakter sizi insan doğasıyla ilgili daha umutlu mu yaptı, yoksa insanlığa dair umutlarınızda bir kırılmaya mı sebep oldu? Bu benim de üzerine çok düşündüğüm bir konu. İlk başlarda umutlarımda kırılmaya sebep oluyordu bu durum, çok farklı kişilikler ve farklı yaklaşımların var olduğunu bilmek korkutucu olabiliyor. “Herkes birbirinden farklı, herkesin bir konu üzerinde hemfikir olması mümkün değil dolayısıyla dünya her zaman kaos içinde olacak” gibi geliyordu. Fakat zamanBazı duygular için la, aslında dünyanın bir dengesinin olduğunu keşfettim. Siyah olmadan beyazın olamayacağını anladım, dolayı‘ayıp’ etiketi var u Tiyatroyu insanı iyileştirebilecek bir ğunu bastırarak yaşıyoruz. Bazı duysıyla farklılıklardan korkmak yerine onları kabul Tiyatro etmeyi öğrendim. Artık daha umutluyum diyebilirim. alan diye tanımlıyorsunuz. Tiyatro sahne gulara “ayıp” etiketi yapıştırıp yok sasinde olmak setten farklı olarak biraz da yıyoruz. Tiyatro sahnesinde bu tarz decesaret işi olsa gerek. İyileşmekten kastı ğer yargıları yok, yargılanmadığınız özcanlı nız cesaret mi? Yoksa içinizde gizli kalan gür bir alan. İyileştiriciliği de bu özgürlükları, bastırdıklarınızı açığa çıkarmaktan ten geliyor. mı bahsediyorsunuz? u Killology ilk oyununuzdu ve Afiu Sanırım salgın süreci tiyatrodaki hedef ve planlarınıza sekte vurdu. Kısa süre önce Zorolmalı u Dijital sahne nasıl bir deneyimdi, bu deneyime tiyatroİçinizdekileri açığa çıkartmaktan bah fe Jale Ödülleri’nde En İyi Genç Yetenek lu Dijital Sahne’de Bir Yaz Gecesi nun geleceği diyebilir misediyorum. Sahnede olmak kamera önün Ödülü’ne aday gösterildiniz. Ayrıca ÜsRüyası’nda rol aldınız... siniz? de olmaktan farklı ve evet biraz daha cesa tün Akman Yılın Umut Veren Oyuncusu Pandemiden dolayı birçok sanat faaliyeKeyifli bir deneyimdi, farklıyret gerektiren ve biraz daha gergin bir du Ödülü’nü kazandınız. Bu kadar kısa süti sekteye uğradı, tiyatroyu seyirciyle sadedı. Ne sahnede olmak gibiydi ne de kamera karrum fakat iyileştiriciliği kesinlikle yadsına rede böylesi başarı zihninizin bir köşesince dijital ortamdan buluşturabiliyoruz bir sü şısında olmak gibi. İkisinin karışımıydı diyebilimaz. İnsan olmanın getirdiği birçok duy de hep o sahneye hazırlık yaptığınız hissiredir. Bir Yaz Gecesi Rüyası da Zorlu Dijital rim. Bu dönemde başka alternatif olmadığı için gu var ve biz günlük hayatta bunların ço ni uyandırdı bende. Sahne’nin bu ortamda sergilediği oyunlardan işe yarar bir yöntem ama asla tiyatronun geleTiyatro hayatımda her zaman var olacak. bir tanesiydi. Shakespeare’in en bilinen ve be ceği olmamalı bence. Canlı izlemek ve ekran Oyunculuk mesleğinin kökenidir tiyatro, olnim de en sevdiğim komedi oyunlarından bi karşısında izlemek arasında çok madan olmaz. rinde yer almak çok keyifliydi benim açımdan. büyük bir fark var çünkü. Fotoğraf: Vedat Arık Gain dizisi Bizi Ayıran Çizgi ile ekranlara dönen genç oyuncu Ozan Dolunay’la yeni karakteri Sinan’ı, role hazırlanma süreçlerini biraz da kendisini konuştuk: “Adaletsizlik ve eşitsizlik hassas olduğum konular.” DEN IZ ÜLKÜTEKIN Sinan, İstanbul’da yaşanan bir terör saldırısında kaybettiği sevgilisi Sinem’in ardından gerçekle bağını koparır, sevgilisiyle kendisini ayıran çizgiye geri dönüp onu kurtarmak için çabalar. “Spor yapmaya sağlıklı beslenmeye ve uyumaya özen gösteriyorum. Bütün insanlar için zinde olmak önemli olmalı bence.” YARIN YOKMUŞ GIBI YAŞIYORUZ u Koç Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunusunuz. Ancak siz oyunculuğu tercih ettiniz. Bu tercihinizi cesaret gerektiren bir tercih olarak görüyor musunuz? Malum mühendislik birçok aile için çocuklarının yapmasını istediği bir meslek. Aileniz size mesleki kararınızı alırken bir tereddüt yaşattı mı? Benim için bayağı cesaret gerektiren bir tercihti diyebilirim. Şansın ve iyi insanların çok yardımı dokundu tabii ki bu süreçte bana. Annem ve babam biraz kaygılıydı ilk başlarda ama onlar da benim ne kadar istekli olduğumu görünce zamanla bu kaygıdan sıyrıldılar. u Mühendis olsaydınız nasıl bir projede yer almak isterdiniz? İnsanlık olarak çok duyarsızız, yarın yokmuş gibi yaşıyoruz. Yaşadığımız gezegenin ve imkânlarının bir sınırı olduğunun farkında değiliz. Bu beni çok rahatsız ediyor. Dolayısıyla çevre kirliliğini azaltmak üzerine veya yenilenebilir enerji üzerine bir projede yer almak isterdim. EŞITSIZLIK HASSAS OLDUĞUM BIR KONU u Güncel meselelerde sözünüzü sakınmıyorsunuz. Özellikle kadına şiddete yönelik çok sayıda paylaşımınız var. Neler yapılmalı sizce? Evet adaletsizlik ve eşitsizlik hassas olduğum konular, elimden geldiğince farkındalık yaratmaya çalışıyorum. Sosyal medya gibi bir güç var elimde, takip eden, düşüncelerimi okuyan birçok insan daha da önemlisi çocuk var. Onların zihninde ufacık bir kıvılcım çakmasına sebep olsam bile kârdır diye düşünüyorum. Bu tarz, insanlığın temel problemi haline gelmiş durumların çözümü genelde çocukları eğitmekten ve eşitsizliğin her türlüsüne karşı duyarlı olmalarını sağlamaktan geçiyor. Yasalar ve cezalar sadece caydırıcı oluyorlar fakat onların da önemi yadsınamaz. Bu konuda çok eksik olduğumuz, her gün yaşanan onlarca tecavüz, taciz, aile içi şiddet vakasından belli oluyor. Öncelikle bu konuda ülke olarak eksik olduğumuzu kabul ederek başlayabiliriz bence.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle