01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 3 OCAK 2021 Modern şizofreni çağı! 1 Gençlikte yılbaşı kutlamalarına heyecanla hazırlanırDünya “yeni normal” kavramını da tartışıyor. Doğrusu bunca değişime benim makinem uygun değil. dık. Arkadaş evinde top Bedenim, aklım kavramakta güçlanmak için fırsat kollayan genç lük çekiyor. Sanal meyhane kurup lerdik. Kızlı erkekli eğlenmek pek kadeh kaldıranlara katılmam mümkolay değildi. Ailelerimiz yanında kün değil. Pek insan canlısı sayılisterdi bizi. Geç saatlere dek dışarı mam ama tamamen sanal ortama da olmak kaygılandırıyordu. ayak uyduracak halim de yok. Yılbaşı yemeklerini ailelerimizİnsan varoluşa dair sorularını çele yer, sonra kimin ev koşulları uy şitlendiriyor. Öz hep aynı, yıkıcı, gunsa orada toplanırdık. Dans eder, ürkütücü yabancılık hali! şarkı söyler, çakırkeyif olur, gün aydınlanana dek sürdürürdük eğlenceyi. Yeni yıl, temiz sayfa demekti, bir öncekinden kalan düşlerin gerçekleşeceğine inanılırdı. Genç insanın uçsuz bucaksız düşleri vardır, hepimiz gönlümüzü birine kaptırmış halde olurduk. Karşılık bulduysak tadını çıkaracak düşler kurardık, eğer tersiyse vaziyet, kavuşmayı dilerdik... 2 Melih Cevdet, “Kişi yaşlı olduğunu bilmez” der. Hakkı 5 Kadın cinayetlerinin/düşmanlığının tahammül edilemez seviyeye geldiğini ibretle görüyoruz. Sene biterken vahşet sürüyor. Her eğitim seviyesinde, iktisadi koşulda şiddet sürüyor. Katliam desek daha doğru! Mücadeleyi bırakmak istemiyor insan, neticede umut kırılıyor, direnç azalıyor. Teslim olacak halimiz yok, lakin “yeni olan yıl güzellikler getirecek” temennisi pek ikna edici değil. Bazen kimselere söylemezsin var. Aksi halde yaşama tutunmak ama içinde tedirginlik büyür, kamümkün müdür? Şu ya da bu şe ranlık kaplar ruhunu... kilde, büyük oranda güdülerimizTemel sorun toplumun geniş kele soluk almaya desimlerinin sağırlığı, vam etmek isteriz. İnkörlüğü. Dar aydın, sanın garip özellikleentelektüel çevre dırinden biri de hiçbir şında “kadın” mesefelaketin, kötülüğün lesi pek de tartışılmıbaşına gelmeyeceğini yor. Gericilik azgın sanmasıdır. Geçen yısaldırısını sürdürüyor. la baktım, bildik, orHayat dolu kadınları tak sorunlar dışında, toprağa vererek girildi benim için ayrıca zoryeni (!) yıla! 6 B lnyrTghbötdlştsllsynrrgddduıaaııiieaeeaaüaiyeaeöeeerl”,urt,ımçlDdktmndğvknlrgibğehkaçtsbee“mmuıaeiaaaleroaıaaiamonnşiauerlnlçaşşfsyimebkgkhelaymelrltz,stmşekıtaaikdunioöçekiaşoeadkloelar.ançıatrışiyreiyğılimeğuhrvykBfüşıoa!narhmgdş”eıknoı.neaa.nnklzeaiamüuiv.döıtpArtmşedBçmıüyzskoçlğsmusilyiaıimtrıikmküğrauanizyaaz,yhridnkuşeimrkzml,moaıooaa,ikbaık”ı?nan,,zkdrkrsy“fiauaayıdf.u“iaahctmeYtlşİsşorsgzaanayiyYttüyanradkıuıtdngearkaaasnbmkasodıaa.rlşaedikueşka.nıeiğ”i.,nlenrnre,ğagsifiöşıih.zreŞüizrudnuDd,KEddddlüth“UNıaöeeüöenşşhenrRVsşEbnmnıümideşaŞçntEeüeeanvıURğvdmldmprdNeailaAtüçaünKYbersminmemASmanadutöllylELıaaandkia.iğeyVa?EmryİıdezbrYknuEMşynoeeeuıiedRimanrcnkmntnieeâaaşicil.lltııgeenğ!ğiıaninçb,ağuysçlnlnndllcckltplytıiieaaaaedaaiaeaeuoaorşmşrrlrlr.naakkinraiı.çri!ddd“Hmlkkaıd,sr.ruOıaanBkzüasel”.ay“Ke”nncalaıealşknAmueanraiftsvdtedbhugrarfeçüııtrhm“niazililinamlaeıosbmaöylmaanedcincçlkygelrundelkkauıdioiigıaiotio,nlnsbrlerelşienguzimknldi.adnkeyitveki,ıarklibun”üPelinikgmrsui“heşgpi,islrnykiualmiiryırynmnuuı“a”siyooksdbyazeoaryvelsuarn.udageaeuşduoılnrleoinoslbBuknaaeonze,rıiygrtılmrelrinaıietl3 Yıl sonunda basın neler olupbitti diye döker önümüyon”, “insan odaklı” lafları havada uçuşurken “hakikat” gizleniyor. Modern şizofreni çağı bu! ze. Giderek iyi haberleÜrkütücü... rin azaldığı, felaketlerin çoğaldığı duygusuna kapılıyoruz. Hakikaten böyle mi? Yaşam dünden daha kötüye mi gidiyor, yoksa hep aynı da, içinde bulunduğumuz zamanın duygusundan mı bu umutsuz, karamsar halimiz. Sabah çevrimiçi atölye çalışması yaptım, öğlen saatlerinde kızımın konserini ekrandan izledim, derken akşam televizyon yayınına yine bu yolla bağlandım. Ev içinde tüm dünyaya ulaştım sandım. Dönüp bakınca debelenmenin dışında elimde ne var diye düşündüm. Yeni döneme uyum sağlamak şart mı? Alışkanlıklarıma daha çok sahip çıkmaya karar verdim. 4 Korona ile boğuştuk, gelecek yıl kurtulacak gibi değiliz bu dert7 Görsel saldırı altındayız. Otuz saniye bile katlanamıyor insanlar herhangi bir konuya. Düşünmenin sonlandığı günlerdeyiz. Artık sanılar, kanılar, uydurmalar ve yalanlar üzerine inşa ediliyor her şey. Sosyal medya cehenneminde, söz kolayca yayılıyor. Can Yücel’e ait olmayan binlerce dize dolaşımda mesela. Nasıl düzelecek ki? Hal böyle olunca şair sormaz mı: “Madem benim dizelerimi tahrip edeceksiniz, ne gerek var bana?” diye. Yılın son günlerinde, yine inatla yazıya sığınıyorum. Kitaplarım var, okumaya niyetlendiğim, okuduğum, ertelediğim, sıraya koyduğum. Şunu öğrenmek gerek: Herkese derdimizi aktarmak zorunda değiliz. Bizi işitmeye niyeti olanı bulur yazdıklarımızı. Ya da bulmaz... ten. Bilimciler benzer salgınların Gelecek nedir? artarak devam edeceğini öngörüBazı okurlar “umutlu yaz” diyor. Denilen şu: “Artık çevrimiçi, yorlar, neden yalan söylemeliyim? maskeli, mesafeli olmaya alışın!” Kim için? Antikçağlardan gelen çağrı: Teos Antik Kenti EMRAH Dionysos’un KOLUKISA izinde Meclis binası İş Bankası’nın 2018’den bu yana desteklediği Teos antik kazılarını ziyaret ettik ve çağlar ötesinden gelen seslere kulak verdik. Bir yanda kente göz dikenleri uzak tutmak için yazılmış lanet yazıtları, diğer yanda Dionysos’a adanmış tapınakların en görkemlisi... Teos, sizi de çağırıyor. Felsefenin büyük zihinlerinden Friedrich Nietzsche, dramatik sanatları ve trajediyi ele alırken Antik Yunan’ın iki tanrısına özellikle vurgu yapar ve Apollon’un armoniyi, gelişimi, açıklığı ve mantığı temsil ettiğini söylerken Dionysos’un da kargaşayı, kendinden geçmeyi, duyguyu ve coşkunun son raddesini temsil ettiğini ileri sürer. Nietzsche’ye karşı çıkacak değiliz ya, o diyorsa vardır bir bildiği. İşin bizi ilgilendiren yanı, hem Apollon’un hem de Dionysos’un anavatanlarının Anadolu olduğu tezi ve ikisi arasında bir tercih yapacaksak ikincisinden yana olduğumuz gerçeği. Tabii bu bizim tercihimiz... Öte yandan adına birden fazla tapınak inşa edilen Dionysos’a adanmış en büyük tapınağın Teos antik kentinde olduğunu yaptığımız gezi sırasında öğrendik. Evet, İzmir’in Seferihisar ilçesine bağlı Sığacık köyünde bulunan ve hem kuzeyde hem de güneyde olmak olmak üzere iki limana birden sahip Teos antik kenti bilinen en büyük Dionysos tapınağına ev sahipliği yapıyor ve gezdiğinizde dönemin mimari ustalığına ve Musa Kadıoğlu estetik bütünlüğüne hayran kalıyorsunuz. Teos antik kenti, Helenistik dönemden kalma surların çevrelediği 65 hektarlık bir alana kurulu ama surların dışına da taşan kent aslında 440 hektara kadar yayılıyor. En revaçta olduğu dönemde yaklaşık 20 bin kişinin yaşadığı düşünülen kentte yapılan kazılar sırasında çok sayıda yazıt çıkmış ve bu yazıtların önemli bir bölümü de ören yerinin girişindeki büyük depoda muhafaza ediliyor. Burada bu birbirinden ilginç yazıtları görmek ve hemen yanına yerleştirilmiş Türkçe açıklamalarını okumak mümkün. Teos’ta devam eden arkeolojik kazıların başkanı Prof. Dr. Musa Kadıoğlu eşliğinde yaptığımız antik kent turu, ne yalan söylemeli, tam bir ders niteliğindeydi. Kentin en önemli simgesi hiç şüphesiz devasa Dionysos tapınağı. Vitrivius’un “Mimarlık ÜzeriDionysos Tapınağı Umay Nine anıtsal zeytin ağacı T eos’ta 1000 yaşını aşkın anıtsal zeytin ağaçlarının en görkemlisi hiç şüphesiz Umay Nine. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, henüz Seferihisar Belediye Başkanı iken 1800 yaşında olduğu tahmin edilen bu muhteşem ağaca Buket Uzuner’in romanlarındaki bilge Anadolu kadınından esinle bu adı vermiş. Ağacın zeytininden elde edilen ve her yıl açık artırmayla satılan zeytinyağının litresi en son 30 bin TL’ye alıcı bulmuş; eğer koleksiyon merakınız varsa ve gençlerin eğitimine katkıda bulunmak istiyorsanız aklınızın bir köşesinde dursun derim. Nasıl gidilir? T eos’a ulaşmak istiyorsanız ilk hedefiniz İzmir elbette. Kendi otomobiliyle gidenler İzmir’den önce Seferihisar’a, oradan da kahverengi yol levhalarını takip ederek Teos’a rahatlıkla ulaşabilir. Öte yandan toplu taşıma da mevcut. İZBAN ve metro aktarması yaparak Üçkuyular ilçe otogarına gidecek ve oradan 730 hat numaralı otobüsle Seferihisar’a ulaşacaksınız. ne 10 Kitap” adlı eserinden bildiğimiz kadarıyla bu tapınağın mimarı Hermogenes ve ülkemizin yetiştirdiği en önemli arkeologlardan biri olan Ekrem Akurgal’a göre inşa tarihi de muhtemelen MÖ 2. yüzyılın ikinci çeyreği. ARAMAK, VAZGEÇMEMEK... Tapınağın bir yapboz gibi yeniden inşa edilmesini sağlayacak ipuçlarını barındırması bizi hayretler içinde bıraktı. Şöyle anlatayım: Örneğin tapınağın etrafını çevreleyen sütunların altındaki her taş blokta iki işaret var. Biri taş blokun bir tarafında (diyelim “beta”) diğeri ise diğer tarafında (burada da “epsilon” olsun) ve bu işaretlerin her biri üzerinde benzer işaretler taşıyan bloklarla uyumlu olacak şekilde yan yana geliyor; yani bir sonraki taş blokun bir yanında epsilon işaretini arıyorsunuz, bin önceki taş blokun ona bitişen kenarında ise beta olması gerekiyor... Böyle böyle Musa Hoca tüm tapınağı sabırla, emekle yeniden inşa ediyor işte. Tabii ki her parça bütün halinde değil, bazıları paramparça olmuş, bazıları tamamen ufalanıp dağılmış (bu parçalardan da bolca var ve hepsi aynı özenle bir kenarda toplanıyor, benzer parçaların bulunmasını bekliyor) ve belki de hiçbir zamana tamamını çıkarmak mümkün olmayacak toprak altından, ama ne gam, arkeoloji biraz da bu değil mi? Kayıpları bulmaktan ziyade aramak, bulamasanız da aramak, vazgeçmeden aramak... Teos’a gelirseniz gezerken sanıyorum en çok da çağlar ötesinden beri burayı çevreleyen doğaya, yüzlerce hatta bazıları binlerce yıla varan ömürleriyle sizi selamlayan zeytin ağaçlarına hayran kalacaksınız. Sizden ricam, onlara sarılmadan ayrılmayın Teos’tan; ölümsüzlük nasıl bir şey, hissedeceksiniz. Sarnıç Lanet Yazıtları K azılarla paralel olarak süren epigrafik çalışmalar Teos’tan çıkan yazıtların günümüze aktarılması konusunda önemli bir emek şüphesiz. Prof. Dr. Mustafa Adak önderliğinde sürdürülen bu çalışmalarda Teos’un “Lanet Yazıtları” da günümüze ulaşmış. Bu yazıtların aslında kent savunması bağlamında önemli bir yeri olduğu ileri sürülüyor. Şöyle cümleler var örneğin bu lanet yazıtlarında:“Her kim genel olarak Teos halkına ya da özel bir bireye karşı zehirli ilaçlara başvurursa, hem o hem de soyu sopu yok olup gitsin! Her kim Teos toprağına kara ve denizyoluyla tahıl getirilmesini hile ve istismarla engellerse veya ithal edilen malları yeniden (kent dışına) çıkarırsa, hem o hem de soyu yok olup gitsin.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle