02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

3 OCAK 2021 5 “Sahnede 60 yıl. Toplumun tebessüm etmesi için adanmış bir ömürdür bu” diyor Metin Akpınar. Deve Kuşu Kabare Tiyatrosu’nun 28 senelik yolculuğunu bir müzeye taşımaya hazırlanıyor. Ataşehir Belediyesi’nin kültür merkezinde çalışmalara başlanmış. “Çok akıllı bir adam değilimdir. Hesap kitap yapıp ‘30 sene sonra ne olacağım’ yoktur bende, anı doğru değerlendirmek, doğru yaşamak, kendi yararına ve kamu yararına yaşamak çok önemli diye düşünüyorum. İnsan toplum için ne yaptığını düşünerek yürümeli.” u Adliye koridorlarında olmanız her kesimden insanı rahatsız etti. Büyük bir sahiplenme vardı size, aksi beklenmez zaten ama siz ne hissettiniz? Bu hakikaten müthiş bir şey. 2017’de soruşturma için ifadeye gittiğimizde de müthiş bir destek görmüştük. Bunun hak ettiğimden fazla olduğu inancındayım. Bu hakikaten gurur verici. Evim ödüllerle dolu ama bu ahir ömrümde aldığım en güzel ödül. Onlara şükranlarımı, saygılarımı, sevgilerimi, teşekkürlerimi manşet olarak iletelim. u Duruşma nasıl geçti? 8. asliye cezanın davayı açan hâkimi değişmiş, Marmaris’ten bir hâkime hanım gelmiş. İyi niyetli belli, zarif yaklaştı... Tarafsız olmaya özen gösteren tavrını sezdim hâkime hanımın. “O sözleri kendi irademle, nereye gideceğini de bilerek söyledim” dedim. Cumhurbaşkanı’na isim vererek hedef göstererek bir hakaret kesinlikle yoktu, bu bir durum tespitiydi, toplumun mutluluğu için adanmış bir ömür ancak bunu üretir. Yani toplumların en iyi idare şekilleri demokrasilerdir. “Demokrasiyi başaramazsak, kutuplaşma vs. bizi başka olumsuzluklara götürürse dünyadaki kötü örneklerin durumuna düşebiliriz, aman düşmeyelim” demiştik. Shakespeare, “Sahne dünyanın aynasıdır” diyor. Haldun Bey (Taner), “Kabare, dünyanın dev aynasıdır” derdi. Biraz abartır o ayna, sivilceyi çıban yapar, göze sokar ki insanlar ona karşı daha hassas olsunlar. u Hep vurguladığınız şeyler… Böyle bir hukuk ikliminden geçiyoruz, sonuçlarına da katlanacağız. 80 yaşından sonra hapishaneye girersem o da benim madalyam olur. u Aman olmasın öyle bir şey… İnşallah olmaz, kendi açımdan düşünmüyorum. Ülkenin durumu, hukuk iklimi açısından düşünüyorum, olmaması daha doğrudur ama sanatçı oldunuz mu çekeceksiniz... u Türkiye biraz çok çektiriyor sanatçısına değil mi? Nerelerden geçtik, böyle bir şeyle karşılaşmadık biz. Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Süleyman Demirel... Hep oyunlarımıza da geldiler. O kadar da eleştirdik adamları. İki buçuk ihtilal gördük. İhtilalde oynadık... covId öğretirse memnun olurum u Şimdi neden böyleyiz peki? Kutuplaşma hep denendi Türkiye’de...TürkKürt, laikdindar, AleviSünni. Önce sağcısolcu diye böldüler, 5 bin kişi öldü... Olacak şey miydi? Şimdi çoklu bölünme var.Buradan nasıl çıkarız? Kamu, sağduyu gösterirse belki. u Umutlusunuz sanırım… Umudu kaybetmemek gerek diye düşünüyorum. Matematiksel olarak baktığınızda çok umutlu olamıyorsunuz bugün ama belki başka boyutlar devreye girecektir... u Bir de koronavirüs girdi hayatımıza... Salgın sizin hayatınızı nasıl değiştirdi? Hapis cezası verirlerse iki seneden fazla, yaşım, hastalıklarım gereği ev hapsi olacak. Bunun provası oldu bu. Ben on aydır karantinadayım. Çok zorunlu olmadıkça, dört beş defayı geçmez dışarı çıkmadım. Ümmin sistemi ayakta tutabilecek gıdalarla beslenmeye özen gösteriyoruz. u Panik oldunuz mu hiç? Ben panik olmam, sabırlı bir insanım. Beklerim. Akıl yoluyla önlemlerimi alırım... Ona rağmen gelirse dua etmekten başka yapacak bir şeyim yoktur. Zannediyorum 2021’in sonuna kadar da sürecek. Ama ben bu minicik virüsün faaliyetini pozitif bilim lehine olumlu değerlendiriyorum. Nereye başvuracağımız belli oldu. u Aşı olacak mısınız? Tabii olacağım... u Hangisini? Konservatif aşıyı tercih ediyorum. Çin’in olumsuz parantezi beni ilgilendirmiyor, mikrobun etkisizleştirilip aşı olarak uygulanmasını daha sağlıklı buluyorum. u Doğa dostu olur muyuz bundan sonra sizce? Maalesef bellek bozukluğumuz var ama zannediyorum ki başka dersler çıkarmak mümkün olacak bu mikroptan ve bu aşıdan…Covid19’u yenersek derhal bir empati kültürü aşısı bulmak lazım. u Kesinlikle! Bunun 83 milyona yapılması lazım, mümkünse ömür boyu antikorla. Artı, bu bölünmeyi “Ben yeni yılı evde kutlamayı severim. engellemek için karşıyı ötekileştirmeyi, düşmanlığı engellemek için biz paradigmaYemekler yapılır, hindiler pişer, eşle dostla kendi sı aşısı bulmak lazım. “Ben sen yok biz varız”ı gündeme getirip bu aşıyı yapmak lazım. En önemlisi 160 milmasamızda oluruz. Külahları yon doz ömür boyu etkili demokrasi aşısını bulup olmamız lazım, başka çarefürtleri falan miz yok! Covid19 bize bu sevmem ama…” dersi verirse mutlu ölürüm. u Doğayı da rahat Metin Akpınar: Bir ülkede işler kötü gidiyorsa mizah ölmez Biz güldürürüz! siyasetçi katlanmalı u Kendinizi çok eleştirir misiniz? Eleştiriye tahammül edemem ama kendimi eleştiririm. İşim bu, el âlemi de eleştiriyorsun gümbür gümbür kendine dikkat etmek zorundasın. Gaddar eleştiri de olur. Hele siyasetçiysen, yönetiyorsan eleştiriye daha tahammüllü olman gerekir. Siyaset zordur. Rahmetli Ecevit bana çok ısrar etti “Halkımın yarattığı Metin Akpınar’a yazık olur, bana lütfen ısrarcı olmayın” dedim. Çok zarif bir davranışla kabul etti adamcağız. en zoru sahne özlemi uHayatınızın dönüm noktası... Şanslı bir insan olduğuma inanıyorum, hem çevre hem öğretmenler açısından. İstediğim her şeyi yaptım diyebilirim. Ama her şey iyi miydi dersen, değildi. İyilik kötülük ortamında iyilerin ağır basacağı tercihlerde bulunduk. Mutluyum ama sütten çıkma ak kaşık değiliz. uGeçmişte en çok özlediğiniz sahne zamanları olmalı... Sahne benim dünyamdı. Bıraktığım zaman çocuğumu öldürmüş gibi oldum. Öyle yapmak zorunda kaldık... “Umarım 2021, sonra yaşayacağımız iyi yılların sıçrama tahtası olur. 2022’den sonrası iyi olsun, yeni yıl ümittir...” Metin Akpınar’la Suadiye’deki evinde buluştuk. Koronalı günleri, Müjdat Gezen ile yargılandığı 17 Şubat’a ertelenen davayı konuştuk. Anılarını yazıp yazmayacağını sorunca “Bir hediye bırakmak istiyordum. Selçuk Metin belgeseli çekti. Covid 19 bizi de vurdu belgeseli gösteremedik” diyor. hilal köse Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar AFYON VİŞNESİ EN GÜZELİ S ohbetimiz ustanın elleriyle yaptığı vişne likörüyle tatlandı. Muhteşemdi. Tarifi sormamak olmazdı: “Ağustos sonlarına doğru Afyon vişnesi en ideal vişnedir. Onu yakalarsanız ölçü bir kilo vişne ise bir kilo toz şekerdir. Kat kat koyarsınız. Ortasına bir tülbent, içine kakule, karanfil ve kabuk tarçın bağlarsınız, aroması yayılır. Fermantasyon sonrası birbir buçuk ay sonra alkolünü koyarsınız keyfinize göre. En hafif içkimizdir. Burası içkici bir adamın evi, dolap doludur, ama dört beş senedir içmiyorum. Eş dost bildiği için her yerden gönderir. Alkol, insan doğasına aykırı değildir onu, söyleyeyim.” u İçmeyi bilmek de lazım ama... Bizim pirimiz Aydın Boysan’dır nurlarda yatsın, Samatya’da aynı meyhanede olduk ama o zaman biz çömezdik, masasında olamadık. Oradan beri tanırım, sonra sofrasında da oldum, müthiş bir adamdı, feylesoftur. u İçki masasında en önemli kriteriniz neydi peki? Sallanan masayla içilir, sallanan adamla içilmez! u Çok güzelmiş... İçki masasında konuşulan şey masada kalır. Bizim soframız Atatürk sofrasıdır. Uzun sürer, zaman zaman tartışılır, eleştiri de olur, banal ve belden aşağı espri olmaz. Esasen sofra adabıdır... bıraksak güzel olur... Doğadan insani boyutta yararlanmak, temiz hava, temiz suvahşi doğanın içine fazla girmemek, börtüyle böcekle çok fazla uğraşmamak gerek (gülüyor). u Salgında hepimiz gıdanın nasıl bir temel ihtiyaç olduğunu da sorguladık... Öyle ama ülkede tohum da bozuldu. Domates çok severim. Domates, yeşil biber ve salatalık beni kahrediyor. Yok, gitti bunlar. Aksaray’da doğdum büyüdüm. Yenikapı’daki Langa bostanına giderdim, annem kır domatesi severdi. Ellerimizle toplar alırdık. Çok güzel yağlı marul olurdu, kıtır kıtır yenirdi. Biraz gaz yapardı, niye biliyor musunuz, suyu mezarlıktan gelir… u Aaaa! Tabii (gülüyor). Naaş çürüdükçe toprağa karışır, oradan da su gelir, marul onu emer oh yağlı yağlı çıkar (gülüyor). Bugün İsrail’den domates fidesi alıyoruz. O fide ezilmiyor, büzülmüyor SEKA olsa gönder kâğıt yaptır! u Domates deyince, en sevdiğiniz yemek hangisi? Maalesef etoburum. Etsiz doymuyorum. Eti soğan, sarmısak, domates, biberle yaparsanız mükemmel olur. u Mutfağa girmeyi sever misiniz? Mutfaktan çıkmam (gülüyor). 27 kilo vermiştim 12 kilosunu bu 9 ayda aldım maalesef... İyi bir aşçıyımdır, her yemeği yaparım evelallah. Et, balık, salata bendedir. u Annenizin hangi yemeğini severdiniz? Dolma... Annem de etçiydi... Annem 82 yaşında öldü, babam da. Ben de 80’e geldim, 82’ye kadar garantim var, daha yukarısını Allah bilir! u Anneniz nasıl biriydi? Enteresandı, çile çekmiş, Golda Meir derdim ona, eğitimli değildi ama zeki ve akıllıydı. Herkesi idare ederdi, beni de. u Yaramaz bir çocuk muydunuz? Bahçemizde bir çam ağacı vardı. Zehra Hanım Teyze’nin ördeklerini gömleğimin içine sokardım, ağaca tırmanırdım, uçururdum, ördek zavallı vaak vaaak diye diye... Ördek uçar diye biliyorum (gülüyor). Bu kadar yaramaz bir çocuktum. anı yazmak zor iş u Geçmişe çok takılır mısınız, yoksa anı mı yaşarsınız? Bit pazarına nur yağdırmayı sevmem ama klasiğe sahip çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Çok ciddi geçiş dönemlerinden geçmişim. Bu hem çok iyi hem çok zor bir şey... Yeniyi kabullenmek biraz emek işi. u Dünü de bugünü de tadında yaşıyorsunuz o zaman… Denge çok önemli. Dengeyi sağlarsanız mesele yoktur. Demokrasi, hukuk ve ekonomi iyi olursa siz de iyi gelişirsiniz. u Anılarınızı yazmayı düşünmediniz mi? Nâzım Hikmet’in dediği gibi ben şehvetle konuşmayı seven ama yazma özürlü birisiyim. Anı yazmak zor, doğruları söylesen ayıp olur, birileri kırılır, söylemesen kendine ayıp! u Sahnede hiç güldüremediğiniz oldu mu? Yok. Biz güldürürüz (gülüyor). Çok fazla övünmeyi sevmem ama bu konuda çok tevazu göstermeyeceğim. ZekiMetin ikilisi güldürür. Zeki, “Metiiiiin” der ona bile gülünür. Bir iki akşam güldürmeyelim dedik, tutturamadık. u Sizin yaşlanma korkunuz var mıydı? Tabii. 73 yaşına kadar gençtim, delikanlıydım...73’ten sonra başladı yavaşlama, bugün unutkanlık var, isimler bir süre sonra geliyor. Ahir ömrü ayakta geçirmek doğru bir şey ama şu kanepe ve televizyon beni mahvediyor. 5 saat ve belki de fazla televizyon seyrediyorum. İyi oyalıyor ama insanın beynini de oyalıyor. Zaman geçiriyorum. Ömür dolduruyoruz, tam budur tabir. Adliyeye girince ilk ne düşündüğünü merak ediyorum: “Olabildiğince ben olmaya, ‘tükürdüğünü’ yalamamaya özen gösterdik. İnandığımız doğrular çizgisindeyiz, uzun vadede belki doğru kazanır diye de düşünüyoruz. Doğru her zaman da kazanmaz, onu da söyleyeyim... İçinden geçtiğimiz iklim çok önemli.” PAYtcZuaacmmAozmhıRnau.Ttımrrni’EydıeeSt.İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle