Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Kaçırmayın ekmorlauhkısa u Pinhani ile bir gece Sevilen topluluk Pinhani 25 Eylül Cuma gecesi bir konser verecek. Mask Beach’teki konserin başalama saati 21.30. u Moda Sahnesi’nden yeni oyun M oda Sahnesi’nin yeni oyunu “Babamı Kim Öldürdü” bu hafta 242526 Eylül tarihlerinde izlenebilir. Edouard Louis’nin yazdığı romandan oyunlaştırılan ve Kemal Aydoğan’ın yönettiği oyunda Onur Ünsal rol alıyor. u ‘Aden’ vizyonda Barış Atay’ın yönetmenliğini üstlendiği “Aden” bu hafta vizyonda. Katıldığı festivallerden ödüller alan film, açlık ve sefalet dolu bir hayattan kaçarak yeni bir gelecek inşa etmeye çalışan insanların hikâyesini anlatıyor. u Borusan Contemporary’de yeni sergi Borusan Contemporary, yeni sezonu: mentalKLINIK sanat çı ikilisinin Covid19 koşullarının değişime zorladığı sanat dünyasına acı bir reçete olarak sunduğu Acı Reçete #02 sergisi ile karşıladı. “Yeni normal”e acil bir bakış açısı u YKKS’den iki sergi birden Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, 22 Eylül’de şair Lale Müldür’ün re getiren sergi, performatif yerleştirmenin Borusan Contemporary’den 7/24 canlı olarak dijital platforma akan sonsuz ve tekrarsız hareketliliğinden oluşuyor. Netflix’ten simlerinin izleyici ile buluştuğu “Milat” ve sanatçı Deniz Gül’ün kent meydan u yeni gerilim larının olanaklarını düşünmeye davet ettiği “Meydan” sergilerini sanatsever lerle buluşturuyor. Her iki sergiye de çevrimiçi etkinlikler eşlik edecek. Netflix’in yeni filmi “The De vil All The Time” güç lü oyuncu kadrosuyla dikkat çeki yor. Gerilim türündeki film kendini, sevdikleri ni korumaya adamış bir genç ada mın yaşadığı korku dolu olayları anlatıyor. Örümcek Adam’la ünle nen Tom Holland’a Robert Pattin son, Riley Keogh eşlik ediyor. 20 EYLÜL 2020 Mahallede evinizin çevresinde besleyin Parka bırakılan kediler ölüyor Pandemi süresince, kalabalık ortamların ortada bulaşıcı bir hastalık, ölümcül bir virüs olduğunda ne denli tehlikeli olduğuna bire bir şahit olduk. Durum kedilerde de farklı değil. Onların da kendi “korona”ları, çeşit çeşit bulaşıcı hastalıkları var. Pek çok insan, evinin, apartmanının önündeki kediyi alıp, etrafta mama veya kedi evleri var diye getirip parklara bırakıyor. Ne yazık ki bunu en çok da hayvanlara iyilik yaptığını düşünen kişiler gerçekleştiriyor. Oysa, parklara bırakılan bu kedilerin büyük bölümü, orada bir ayı dahi sağ çıkaramıyor. Hele de yavrular. Daha önce, Özgürlük Parkı üzerinden böyle bir yazı yazmıştım, ama maalesef bu konunun sık sık dile getirilmesi gerekiyor. Kimse farkında değil, gerçekte ise parklar kediler için ölüm kampı gibiler... Ve kedilerle dolup taşan parkların sayısı gitgide artıyor. PARK KEDİSİNİ TAKİP EDİN Instagram’da “parkkedisi” hesabını yöneten Arzu Hanım, kedilerin maruz kaldığı acıları sık sık dile getiriyor. İstanbul’un hatta, Türkiye’nin dört bir yanında aynı durum söz konusu. Parklarda kedilerin saklanacağı, sığınacağı yeterli alan da yok. Öyle üç beş kedi evi hiçbiri için yeterli değil. Bir sokakta, mahallede çok daha rahat ve güvende yaşayacak hayvanları soğukta, yağışta, köpek saldırısında sığınacak, kaçacak yerlerin olmadığı parklara bırakmak maalesef iyilik yapmak değil. Üstelik kediler yaşadıkları ortama bağlı olan, yabancı ortamlarda strese giren hayvanlar. Kediler için stres ise hastalıklara davetiye demek. “Ama parklarda bakılıyor” cümlesinin altında, tüm bu atılan kedilerin viral hastalıklarını tedavi ettirmeye çalışan veya ölümüne şahit olan, sağ kalanları kısırlaştırmak, artan nü Pati günlükleri Deniz Yavaşoğulları cdenizy@gmail.com Toplu yaşam alanları, aynı bizde olduğu gibi kedilerde de viral hastalıkların yayılmasına yol açıyor. Parklara kedi bırakmak onları hastalıklara teslim etmek demektir. fusun besin ihtiyacını karşılamak için varını yoğunu ortaya koyan, bunun için borca giren üç beş vicdanlı gönüllünün hikâyesi var. Yani ne yazık ki hiçbir şey göründüğü gibi değil. Bu sebeple, insanlara bu maddi manevi yükü yıkmak yerine, yapılacak şeyler basit. EVİNİZİN ÇEVRESİNDE BESLEYİN Çevrenizde bir kedi mi doğurdu, yavrulara yuva ilanı açıp, sosyal medyada yuvalandırma sayfalarından destek rica ederek yuva arayabilirsiniz. Tabii anneyi kısırlaştırmak ilk akla gelen olmalı. Bulunduğunuz belediyenin veteriner işleri güvenilir ise takip şartı ile belediyede, değil ise uygun fiyatlı özel bir klinikte halledebilirsiniz. Apartman çevrenizde, insanların ilgisini çekmeyecek, rüzgâr ve yağıştan korunaklı, kuytu bir alana kedi evi koyabilir, yine uygun fiyatlı bir kuru mama edinip, besleyebilirsiniz. Emin olun, parkta olacağından çok daha güvende ve sağlıklı olurlar. İyi pazarlar... u Üç aylık, dişi. İstanbul 0 532 235 15 32 Nereye gömdüler, mezarı nerededir diye çırpındı ama hiçbir şey bulamadı Arkadaşının naaşını arayan şair Shakespeare’in Hamlet’inde şöyle bir sahne vardır; iki asker Prens’i, aldıkları emir üzerine bir başka yere teslim ederler. Bİ DÜNYA İNSAN sencrantz and Guildenstern Are Dead’i. Stoppard, bir tiyatro oyununda bile böylesi bir dram karşısında tepkisiz kalmadığına göre, eğer bir tarihçi ol Yanlarında, Prens’i teslim saydı, insancıl duygularını alacak olan komutana veril harekete geçirecek buna ben mek üzere bir de mektup getirmişlerdir. Komutan, mektubu okuduktan sonra, muha MUSTAFA K. ERDEMOL zer üstelik gerçek olaylar karşısında kim bilir neler hissedecekti? Kimi isterse onu fızlarına Prens’i getiren o iki öne çıkarmış olan tarih yazı askeri öldürülmelerini söyler. Çünkü söz cısı Shakespeare’den daha acımasızdır konusu mektupta böyle emredilmektedir. bana sorarsanız. Herkesin tarih için çok Oyunun bundan sonrası konumuzun önemli olmadığını bilmeme rağmen, ki dışında. Shakespeare’in bu çok önem mi büyük, önemli olayların kahramanla li oyununu izleyen İngiliz yazar Tom rını küçük bir notla bile kaydetmemiş ol Stoppard, işte bu sahneye takılıp kalır. masını anlayamıyorum yine de tarihin. Sadece görevlerini yapan, ölüm ferman larını ceplerinde taşıdıklarını da bilme tarih kimi isterse o yen bu iki askerin, yani Rosencrantz ile Guildenstern’in öldürülmüş olmaların Bakın, Kıbrıslızade Tevfik belki tarih için önemsiz birisidir ama ünlü Babıali dan çok etkilenir. Oyunun akışı içerisinde öylesine ge Baskını’ndan söz edilirken, hiç değilse adına biraz daha genişçe yer verilmesi çip giden, seyircilerin de hiç üzerinde düşünmedikleri bu bölüme ilişkin olarak Stoppard’ın kafasında sorular belirir. Öldürüldükleri sırada nasıl davrandıklarını, ölüm haberlerinin ailelerine na gerekenlerden biri değil miydi? Babıali Baskını gerçekleşmeseydi, Harbiye Nazırı Nazım Paşa ile birlikte, İttihatçı silahşor Yakup Cemil’in kurşunlarına hedef olmasaydı, Kıbrıslızade Tevfik’i sıl ulaştığını, geride kimleri bıraktıkları belki de tarihimizde başka roller üstnı düşünür. Askerlerin öldürüldüğü sah lenmiş olarak görecektik. neden başlayan, tüm bu sorulara yanıt Meşrutiyet’in ilanından sonra İttihat lar verdiği bir oyun da o yazar. Yani Ro ve Terakki’nin önde gelenleri, en mace Rosencrantz and Guildenstern Are Dead racı liderleri Enver Paşa’nın yönlendirmesiyle, perde gerisinden yönetmelerine rağmen her dediklerini yaptıramadıkları hükümeti alaşağı etmek amacıyla Babıali’yi basarlar. Enver Paşa’nın fedaisi Yakup Cemil, hiç de gereği yokken Harbiye Nazı rı’nı tek kurşunla yere sermekle kalmaz, paşanın yaveri Kıbrıslızade Tevfik’i de katleder. Tarih kitaplarının birçoğunda Tevfik sadece “yaver” olarak yer alır. Başkaca bilgi de verilmez pek. Tarih kimi öne çıkarmak isterse önde olan odur çünkü. Rica üzerine Harbiye Nazırı’nın yaverliğini kabul eden, görevine baskından bir gün önce başlayan bu genç subayla ilgi li ne dramlar yaşanmıştır oysa. Biz tüm bunları, tarih kitaplarından değil, Tevfik Bey’in arkadaşı olmuş büyük bir şairin, Yahya Kemal’in tanıklığıyla öğrenme şansına kavuşabilmişiz. Şair, bu çok yakın arkadaşının baskın sırasında öldürüldüğünü gazetelerde yer alan resmi bir açıklamayla öğrenir. “Atılan kurşunlardan eseri kaza olarak” cümleleriyle başlayan, ruhsuz bir açıklamayla. Şair acı haberi duyar duymaz, “Türk gençliğinin asalet timsali olan” arkadaşının naaşını bulmak için harekete geçer. Başvurmadığı makam, yardımını istemediği dost kalmaz. En son Gala ta Köprüsü üzerinde, baskında önemli bir rolü olan, İttihat ve Terakki’nin ünlü hatibi Ömer Naci’yle karşılaşır. Ömer Naci, şairin Tevfik Bey’le yakınlığını bildiği için sözü hemen ona getirir: “İhtilalin cilveleri bu! Daima en iyileri yere serer. Tevfik’i namusu öldürdü, ben de senin kadar yandım, emin ol! Ah neye o saat orada bulundu? Fransız İhtilali’nin tarihini beraber okuduk. İhtilalin cilveleri böyledir. Sen benden iyi bilirsin...” YAHYA KEMAL SEVİNDİ AMA... Şair, “Bir zamanki arkadaşlığımız namına Tevfik’in naaşını hükümetten istemek için muavenetini istedim” dediği Ömer Naci’den olumsuz yanıt alır. O sırada yanlarında bulunan Silahçı Tahsin Yahya Kemal’e “Boşuna yoruluyorsunuz beyefendi. Bu sabah Süleymaniye Mezarlığı’na gömdüler” der. Arkadaşının hiç değilse bir mezarı olmuştur diye sevinen Yahya Kemal, koşa koşa gittiği Süleymaniye Mezarlığı’nda o adla gömülmüş kimsenin olmadığını öğrenir. Sonraki çabaları da sonuçsuz kalır. Shakespeare’in oyununda olsun, gerçek yaşamda olsun, önemsiz bir ayrıntı gibi ele alınan nice trajedi vardır oysa. Oyunları değil ama tarihi gerçekten ezilenler yazarsa bir gün saklanmış olan ne varsa öğreniriz elbette.