Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 MART 2020 5 Pamela Druckerman, son kitabında 40’lı yaşların otopsisini yapıyor. Kendi deneyimleri ışığında bir çerçeve çiziyor. “Artık hayatta güzel olmanın yetmediği, salt obez olmamanın bir kadın için yeterli (ya da daha önemli) olduğu yaşlarımdaydım.” “Şunu fark ettim: Sadece makyajlı ve yapılı saçlarla, yani en bakımlı halimle Paris sokaklarında erkeklerin bakışlarını üzerime çekebiliyorum. Bakışlardaki mesaj: Bu kadınla birlikte olurum ama onun için Ferhat gibi dağları delmeye hiç niyetim yok!” “Sahi, yaşlandık mı? Olgunlaştık mı? Hâlâ aksiyon ve değişimlere ayak uydurabiliyoruz. Fakat yeni bir farkındalık geliştiriyoruz. Ölüm bilinci... Yapabileceklerimiz artık sınırsız değil, duygumuz ya şimdi ya hiç noktasında kitlenip kalıyor.” Amerikalı yazar Pamela Druckerman’la meşhur 40’ı masaya yatırdık Orta yaş rahatlatır P amela Druckerman, Paris’te yaşayan Amerikalı bir yazar ve gazeteci. “Bebeğinize Fransız Kalmayın” kitabıyla ABD’de çok satanlar listesine giren Druckerman, New York Times gazetesinde köşe yazıları yazıyor. Druckerman’ın son kitabı “Sensin Madam” şimdinin en kafa kurcalayıcı konularından birini araştırıyor: Kırklı yaşlar. Druckerman ile kırklı yaşların getirdiği soruları, sırları, krizleri ve önerileri konuştuk. u Bu kitabı yazmaya sizi iten ne oldu? İnsanların 40’lı yaşlarını anlamak neden bu kadar zor? Yaş konusu benim her zaman ilgimi çekmiştir. Ama 40 yaşına geldiğimde kimse hayatımın bu yeni evresini bana açıklamayı başaramadı. Victor Hugo, 40 yaşı “Gençliğin yaşlılığı” olarak nitelendirmişti. Bir gün kızım asansördeyken yüzümü inceledi ve “Anne yaşlı değilsin ama kesinlikle genç de değilsin”’ dedi. Böylece gözlemlemeye ve not almaya başladım. Kırklı yaşların pek çok ufak tefek değişimleri olduğunu fark ettim. Bunların bazıları fiziksel. Paris’teki garsonlar bana “matmazel” yerine “madam” demeye ve yaşlı erkekler benimle flört etmeye başladı. Ancak içeride de değişiklikler var ve bazıları çok olumlu. Örneğin yargıya varmada, anlaşmazlıkları çözmede ve duygularımızı kontrol etmede gençlerden daha iyiyiz. Ayrıca daha düşünceliyiz ve sezgilerimiz kuvvetli. Fakat orta yaş da kafa karıştırıcı olabilir. Gençken önümüzde kilometre taşları var. 40’lı yaşlarınızda artık bunlar yok. Hayatınızı geleceği hazırlamak için geçirdiniz ve bu gelecek şimdi. Tüm bunlar hakkında, hem bilimsel bulgular hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak bir kitap yazmaya karar verdim. Modern orta yaş üstüne bir çeşit araştırma yaptım. Hayatın bu yeni evresi nedir? Nasıl değişti? Nasıl bir şey? RUHSAL BUNALIMA VAKTİMİZ YOK! u Paris’te yaşayan Amerikalı bir kadın olarak değişik yaştaki kadınlara yaklaşımlarda ne tür farklar görüyorsunuz? Amerikan ideali mümkün olduğunca uzun süre, sonunda vazgeçene kadar genç görünmeye çalışmaktır. Fransız kadınlarla röportaj yapmaya başladığımda yaşlanmaya farklı yaklaşımları olduğunu gördüm. Elbette onlar da genç görünmekten hoşlanıyorlar. Ama eğer yaşınızla ilgili mutsuzsanız bunun fark edildiğini, daha kötü göründüğünüzü ve hissettiğinizi söylediler bana. Bir tanesi “Genç görünmeye çalışmak yaşlı görünmenin en hızlı yoludur” demişti. Bunun yerine içinde oldukları yaşın en iyi versiyonu gibi görünmek istiyorlar. Sıradan, fönlü “kusursuzluk” yerine kendilerine özgü niteliklerini öne çıkarmaya ve bunlardan zevk almaya çalışıyorlar. Parisli bir güzellik uzmanı bana “Güzellik birinin insanlığını görmek” demişti. “Bir kutudan çıkmış gibi görünmek istemiyoruz. Donmuş değiliz, yaşıyoruz.” Pek çok kadın bana “yaşını iyi yaşamak” ve rahat olmak istediklerini söyledi. Bunu herkes başaramıyor ama bu hem daha gerçekçi hem de daha rahatlatıcı bir hedef. u Orta yaş krizi diye bir şey var mı? Yoksa bu sadece gerçeği kabullenmeye karşı çocuksu bir direniş mi? Orta yaş krizi fikrinin, 1970 ve 80’lerde psikoterapi ve kadın hareketlerinin insanlara hayatlarını değiştirebilecekleri vaatlerini vermesinden sonra medya tarafından popülerleştirildiğini keşfetmek beni şaşırtmıştı. Bundan kısa bir süre sonra kriz kaçınılmaz görünmeye başladı. 1990’larda ise araştırmacılar orta yaş krizini incelediğinde pek çok insanda görülmediğini fark etti. Bunu yaşayanlar genellikle kriz eğilimli, yaşamlarında bu tür dönemler yaşamış kişilerdi. Aslında 40’lı yaşlarındaki pek çok insan aktif sosyal ve aile yaşantıları olan ve mali kazançları zirvelere yakın insanlardı. Çoğumuz ruhsal bir bunalım geçiremeyecek kadar meşgulüz. Sinemaya bile gitmeye vaktimiz yok. u Dünya, gençlik ve uzun yaşam konusunda saplantılı. İnsanlar daha uzun yaşadığına göre şimdi 40’lı yaşları genç sınıfına alabilir miyiz? Ben de öyle düşünmek isterim. 1900’de erkekler için ortalama yaşam beklentisi 52 civarındaydı. Buna göre 40 yaş sonun başlangıcıydı. Ama zengin ülkelerde her on yılda yaşam süresi 2.3 40’ları yaşarken... u Üzerinde kısa kollu bir kıyafet varken asla ama asla kimseye el sallama. u Aman nasılsa kilo veririm umuduyla dar gelen o kotu satın alayım deme. u Gerçekten birlikte vakit geçirmek istemediğin birisiyle öğle yemeği yeme. u Moda sektöründen tanıdığınla buluşursan son moda olduğundan emin olduğun ‘o çok özel’ parçayı giyme, üzerine sadece siyah bir şeyler geçir. u ‘İyi’ dostluk için tatmin edeci bir tanımlama olmayabilir, fakat olmazsa olmazdır. u Eski sevgililerini affet, en kötülerini bile. Onlar da senin gibi durumla başa çıkmaya çalışıyorlardı. u Cazdan hoşlanmıyor olabilirsin, dert değil... yıl artıyor. 40 teknik olarak orta yaş bile değil. Araştırmacılar, artık bir çok farklı dönem ve kariyeri sığdırabileceğimiz 100 yıllık “çok aşamalı yaşamdan” söz ediyor. u 40’lı yaşları zarafet içinde geçirmek için ne tür önerileriniz var? Sezgilerinizin tadını çıkarın. Kırklı yılların güzelliklerinden biri, kendiniz ve kendi dertlerinizle ilgili saplantılarınız yani nevrotikliğinizin azalması. Diğer insanları çok daha iyi görerek narsistlerin hayatınızı mahvetmesini engelleyebilirsiniz. Eğer birisiyle konuşmak istemiyorsanız konuşmazsınız. Alman felsefeci Arthur Schopenhauer şöyle der: “İlk 40 yıl metin, sonraki 30 yıl da yorumdur.” Kırk yaşına geldiğinizde ciddi bir tecrübeye, daha önce pek çok kereler gördüğünüz şeylere bakmak için mesafeye sahipsinizdir. Ama bunlara farklı bakarsınız. Bilgiler kristalleşir. Deneyimlerinizden dersler hatta bilgelik parçaları çıkarırsınız. Orta yaş genellikle çok yoğun zamanlardır ama aynı zamanda rahatlama demektir. Kitabın kadınlar ve erkekler için ana teması, sonunda kendiniz olduğunuz yaşam dönemidir. u İlişkilerimizi, evliliği ve cinsel hayatlarımızı kırklı yaşlarımızda nasıl yönetmeliyiz? 45 yaşıma girdiğimde Amerikalı bir arkadaşım, “Kimsenin seninle yatmayı istemeyecek olması için son beş yılın kaldı gibi mi hissediyorsun” diye sormuştu. Öyle düşünüyordum ama bunun kaçınılmaz olduğunu da. Amerikan istatistikleri oldukça acımasız. Ellili yaşlarındaki Amerikalı kadınların üçte biri son bir yılda cinsellik yaşamazken, bu oran altmışlı yaşlarındaki kadınlar için yaklaşık yüzde elli. Yetmişlerde yok denecek kadar az. (Erkeklerin her yaş için oranları çok daha iyi.) Bu düşüşün üzücü ama kaçınılmaz olduğunu düşündüm. Ama Fransızlara bakınca durum daha farklıydı. Burada kadınlar yaşlandıkça daha az cinsellik yaşıyor ama bu düşüş da ha hafif. Biyolojik olarak kaçınılmaz olanın kültürel anlamda belirlendiği ortaya çıkıyor. Bunu bilmek özgürleştirici. Fransızlar için kadın ideali, kadının “femme libre” yani özgür kadın olmasıdır. “Femme libre” çevresinde beğenilmeyen kararlar alabilir, kendi başına düşünebilir ama tüm sosyal kodları bırakıp kendisini kaybetmez. Kendi aklını incelikle bilir ve hayatını buna uydurmak için zekice organizasyon yapar. KORONAVİRÜS ŞAŞKINLIĞI u Gerçekten yetişkin diye bir şey yok mu? Var, ama bu kitabı yazarken yetişkinlik tanımımı değiştirdim. Yetişkinlerin her şeyi bildiklerini ve her şeye kadir olduklarını düşünürdüm. Elbette böyle biri yok. Şimdiyse bunun şefkatle, birkaç şeyde iyi olmakla, kör noktalarınızı bilmekle, neler olduğunu kavramak ve adını koymakla ilgili olduğunu düşünüyorum. Bu küçük ve mütevazı. Ve aslında şahane. u Paris’te koronavirüsün etkileriyle nasıl baş ediyorsunuz? Şehirdeki ruh hali nasıl? Paris’in ruh hali hızla değişiyor. Geçen hafta bir restoran rezervasyonumuzu iptal edip etmemeyi tartışıyorduk (Sonunda iptal ettik). Ondan birkaç gün sonra Paris’teki tüm restoran, kafe ve barların kapatılması emri geldi. Zaruri olmayan dükkânlar için de geçerli bu. Şu anda hükümetin çok daha sert önlemler almasını bekliyoruz. Artık süpermarketlerin önünde kuyruklar oluşuyor. Okullar kapandı. Evde eğitime alışmamız gerekecek. Sanırım insanlar durumun ne kadar ciddi olduğunu ve davranışlarımızı değiştirmemiz gerektiğini yeni yeni anlamaya başlıyor. Bunların hepsini bir anda kabul etmek oldukça zor. Her sabah kalktığımda neler yaşadığımızı görerek bir kez daha şaşırıyorum. Fotoğraf: Dmitry Kostyukov “Kırklı yaşlarındaysan 8 saatlik kesintisiz ve ilaçsız bir uykunun dünyadaki en büyük nimet olduğunu bilirsin.” Druckerman, kitabının girişinde “Eğer kaç yaşında göründüğünüzü merak ediyorsanız bir Fransız kafesine uğramanızı şiddetle tavsiye ederim. Toplumsal bir referandumla karşı karşıya kalacağınız garantidir” diyor. ELÇİN POYRAZLAR elcpoy@gmail.com Otuzlu yaşlarımın henüz başlarındayken garsonlar bana ‘matmazel’ diye hitap ediyorlardı. Gelin görün ki 40 yaşıma geldiğimde nasıl olduysa toplu bir algı değişimine maruz kaldım. Garsonlar artık beni ‘madam’ diye karşılıyor.” “Kırklı yaşlarda bir zihne sahipsen 48 saatini sadece bir kelimeyi hatırlamaya çalışarak geçirebilirsin. O kelime hemoroit olabilir.’ ISIMLERI HATIRLAMIYOR 40’lı yaşlarınızda bir şeyler değişir. Bugün, daha önce duyduğumdan emin olduğum halde, bazı esprilerin en can alıcı yerlerindeki sürprizli ifadelere ilk kez duymuşçasına gülebiliyorum ya da panodan uçağa çıkış kapı numaramı öğrendikten hemen sonra unutabiliyorum. Çocukların öğretmenlerini tanıyorum ama isimlerini aklımda tutamıyorum. (Biri var ki ben soyadını öğrenemeden başka biriyle evleniyor!) BU SISTEMDEN MEMNUN Can sıkıcı günlük dertler söz konusu olduğunda, çoğu zaman üstesinden nasıl geleceğim konusunda net bir fikrim oluyor. Şüphe ve inkâr duygularının sebep olduğu ne yapacağını bilememe evresini çok daha kısa sürede atlatabiliyor, hayatıma verimli şekilde devam edebilmek için gerekli zamanı yaratabiliyorum. Beynimin içindeki bu yeni sistemden memnunum. IYI KÖTÜ NETLIĞI! u Yaşını başını almış her insanın bilge olmadığını bilirsin. u İnsanların iyi ve kötü yanlarını görebilirsin. u Karşındakini kusurlarıyla sevebilirsin. u Gizemli bir şekilde ayağının bir numara büyüdüğünü fark edersin. u Artık menopoza giren tanıdıkların vardır. u Vitrin mankeninde beğendiğin bir kombin olursa asla değişiklik yapmaya kalkmadan satın al.