28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

15 MART 2020 3 Korona stresle beslenir! DR. ERDAL ATABEK K oronavirüs bu tür virüslerin bir yenisi. Virüsler mutasyon yaparak değişen organizmalar. Bu nedenle de bağışıklık sistemini etkisiz kılabilirler. Ancak insan organizması da benzer olayları “hatırlar”, yeni ajan patojene karşı yeni bir direnç göstermeye hazırlanır. Bu noktada insanın “immün sistemini” aktif kılmak çok önemli. u Beden ısısını korumak son derece önemli. İnsan bedeni 18 22 dereceler arası için optimal ısıya ayarlanmıştır. Bu ısılar dışındaki ani soğuma ve ısınmalar beden direncini kırar ve etkisiz kalmış ajan patojenler aktive olurlar. Terleyen bedenin soğuması direnci azaltır. u Ellerimizi hijyenik yıkama ile temizlemek korunmada çok önemli. Hijyenik el yıkama, akarsu ile ve sabunla parmak araları dahil ellerin içini ve dış yüzlerini yıkamak olarak uygulanır. Ellerde ve parmaklardaki takılar çıkarılmalı, onlar da yıkanmalıdır. Tırnaklar da özenle yıkanmalı, içlerinde birikecek kirler temizlenmelidir. u El sıkma, öpüşme gibi davranışlar kesilmeli. Kişisel temasla bulaşmada ortalama sınır 100 cm olarak saptanmıştır. Kamu araçlarında da özellikle öksürük, hapşırık gibi bulaşmayı kolaylaştıracak durumlardan uzaklaşma sağlanmalı. u Ağız,boğaz ve burun temizliği de bu konuda önem taşımakta. Bu bölgelerin temizliği için antiseptik ve dezenfektan olarak “tuzlu su” ile gargara yapmak ve burnu temizlemek klorun etkisi nedeniyle yararlı. u Maske özellikle hastalar için zorunlu. Sağlam kişilerin maske kullanması kalabalık yerlerde yarar sağlayabilir. Ancak telaşa gerek kalmadan basit kâğıt maske de bir izolasyon sağlayabilir. Maske yerine ağzı ve burnu kapatacak ıslak mendil ya da kâğıt mendil de bu işlevi görebilir. u Sağlıklı ve düzenli beslenme de bağışıklık sistemi için önemli. Dışarda yenen yemeklerde yıkanması gereken yiyeceklere (salata vb.) dikkat edilmeli. u Aşırı yorgunluk, dinlenmemek, bedenin zorlanması her koşulda bağışıklık sistemi için kayıplara yol açar. Özellikle gençlerin daha dikkatli olmaları önerilir. u Yeterli ve dinlendirici uyku beden direncinin kazanılması için büyük önem taşır. u Sigara kesinlikle içilmemeli. Sigara içilen mekânlarda bulunmak da benzer etkileri yapmaktadır. u Stres, immün sistemi zorlayan bir etkendir. Patojen virüs de bir stres kaynağıdır. Stresi yönetmek bağışıklık sisteminin aktif olması için çok önemli. Okuma yazmayı öğrenme yaşı giderek düşüyor Zekâdan değil çevreden REHBER ODASI FİGEN ATALAY Çocuklar okuma yazmayı daha erken öğrenmeye başladı. 456 yaşlarındaki çocuklar, kimi zaman kendi kendilerine, kimi zaman da biraz destekle okula başlamadan okumayı söküyor. Bu da okula başlandığında sorun yaratabiliyor. Okuyan çocuklar sıkılıyor, okuyamayanlar üzülüyor. Anne babalar hangisi doğru bilemiyor! Okuma yazmayı sökmüş ve sökmemiş çocukların bir adada oldukları sınıflarda, her iki grubu da derse katma, okuldan soğutmama becerisi de öğretmenin tutumuna kalıyor. Bazı anne babalar okula başlamadan okuma yazma öğrenen çocuklarına hemen “üstün zekâlı” etiketini yapıştırmaya hazır olsa da durum pek öyle değil. Çevresi kitaplarla dolu, doğduğundan bu yana kitapla haşır neşir 5 yaşında bir çocuğun okumayı kendi kendine öğrenmesi artık çok normal. “İlkokul birinci sınıfa başlamadan kendiliğinden okumaya ve yazmaya başlayan bir çocuğu engellemek ne kadar hatalı ise bu öğrenime hazır olmayan bir çocuğa okuma yazma konusunda baskı yapmak da o kadar hatalı olacaktır.” ENGELLEMEYIN, BASKI YAPMAYIN Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü, Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Sınıf Eğitimi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ekber Şahin, araştırmaların, çocukların altı yaş civarında okumaya hazır olduğuna dair ipuçları sunduğunu belirtiyor. Çocukların henüz okula gelmeden çevresel yazılımlar dediğimiz işaretler (trafik levhaları, reklam panoları, logolar, TV ve diğer sosyal medya araçlarındaki görseller vb.) yoluyla yazının fonksiyonunu öğrenebileceğini, kelime dağarcığını geliştirebileceğini, hatta harfleri tanıyabileceğini söyleyen Prof. Şahin, şöyle devam ediyor: “Bunun da ötesinde herhangi bir öğretici olmadan kendi kendine akıcı şekilde okuyan, okuduklarını anlayan ve düşüncelerini yazılı olarak ifade edebilen üstün yetenekli çocuklar ile de karşılaşmak mümkün. Okuma yazmanın bu şekilde kendiliğinden öğrenilmesine ilişkin çocukların merakları engellenmemeli, kendi hızlarında öğrenmeleri desteklenmelidir. Okuma yazmaya ilişkin hızlı gelişim gösteren öğrenciler, bireyselleştirilmiş ve farklılaştırılmış öğretim yoluyla sınıf ortamında desteklenmeli, gelişimlerinin sürekliliği sağlanmalıdır. Anaokulunda ya da anasınıfında çocuklara okuma yazmaya hazırlık çalışmaları yaptırılır, okuma yazma öğretilmez. Çocuklara ilkokul birinci sınıfa başlamadan yetişkinler tarafından okuma yazma öğretilmesi kaçınılması gereken bir yaklaşımdır. Okuma yazma öğretimine ilişkin hiçbir uzmanlığı olmayan yetişkinlerin hatalı öğretme çabaları sonucunda gerçekleşen yanlış öğrenmeler, hem çocuklar hem de öğretmenler için telafisi oldukça güç durumlar yaratmaktadır. MEF Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Özcan: Telaşa gerek yok “O kuma yazmayı altı yaşında öğrendim. İlkokul birinci sınıfta idim. O yıllarda bilgi Şimdiki çocuklar daha zeki olduğu için değil, okuma yazma öğrenmeyi kolaylaştıran bir or tamda yaşadıkları için erken sayar yoktu. Tablet yoktu. yaşlarda okuyorlar. Cep telefonu yoktu. İnternet Erken yaşta okuyup yazan yoktu. Email, YouTube, Fa çocukların anne baba ve öğret ceTime, Skype yoktu. Face menleri çok sevinmesinler, çok book, Twitter, Instagram yok telaşlanmasınlar, hatta hiçbir şey tu. Google yoktu. Okuma yazma yapmasınlar. Çocuğun eğitsel çev öğreten televizyon programları yok resini zenginleştirsinler yeter. Su yolu tu. Çünkü henüz televizyon yoktu. Olsa da nu bulur. Yetenek kendini belli eder. An fark etmezdi, bizim evde elektrik yoktu. İl ne babaların, ‘Komşunun çocuğu okumayı kokul mezunu babamın benimle ilgilene söktü bizimki daha okuyamıyor’ diye pa cek vakti yoktu. Annem okuma yazma bil niklemesinin hiçbir yararı yoktur. Anlamı miyordu. Okumayı öğrendiğim için herkes da yoktur. Tohum vakti gelince çatlar çı beni övüyordu. Zeki çocuk diyorlardı. nar olur. Tomurcuk vakti gelince açar gül Şimdi çocuklar üç yaşında okuma yazma olur. Bizim görevimiz tohumu çatlatacak, öğreniyor. Onlara ne diyeceğiz? Süper zeki tomurcuğu açtıracak şartları sağlamaktır. çocuklar mı? Ya iki yaşında okumayı söken Şartlar tamam olunca öğrenme vuku bulur. ler. Onlara ne demeli? İşin doğrusu bu sade Eğer bir çocuk kendiliğinden erken oku ce bir zekâ meselesi değil. Okuma yazmayı muşsa bizim görevimiz ona hem evde hem öğrenmek zekâdan çok bir çevre meselesidir. de okulda zenginleştirilmiş bir program Doğuştan getirilen zeka potansiyelinin azlığı sunmaktır. Ne kadar istiyorsa o kadar ver veya çokluğundan daha önemli olan bu po mektir. Zorlamamaktır. Çocuk oyun çağın tansiyelin ortaya çıkmasına elverişli bir çev da oynamalı, okuma çağında okumalıdır. renin varlığı veya yokluğudur. Farklılıklarına saygı duymak gerekir.” Okullar ve köpekler G “Her okula bir köpek” projesi, doğru uygulanırsa güzel bir atılım... Fındık’ı maalesef geçen hafta kaybettik. eçen hafta, Tokat Kayacık köyü, Şehit Haluk Yılmaz İlkokulu’nun biricik kö PATI GÜNLÜKLERI na basarak müdürüyle, öğretmeniyle, öğrencisi ve velisiyle, tüm Türkiye’ye örnek oldu. Onlar olmasaydı Fındık, belki de tek başına, o mezarlıkta hiç sevgi gör peği Fındık, gençlik meden ölecekti. Şehit Haluk hastalığı sebebiyle ha Yılmaz İlkokulu, her okula yatını kaybetti. Ani ölü bir köpek projesinin en gü müyle herkesi çok üzen Fındık’ın ardından, kimisi “nazar değdi” de DEN IZ YAVAŞOĞULLARI zel örneklerinden birini sergiledi, Fındık’ın ölümü hepimize büyük acı verse de di, kimisi “aşı olmadı [email protected] arkalarında bıraktıkları kare İki gözü de görmeyen sevgi delisi Işık kafeste çok sıkıldı, ömürlük yuva arıyor. İstanbul 0 531 902 82 31, 0 531 775 30 71 ğı için böyle oldu” dedi. Gençlik hastalığı, normalde, karma aşısı yapılmayan, yavru köpeklerde görülen ölümcül bir hastalık. Tedavisi hem meşakkatli, hem de maddi manevi açıdan yıpra ler, tüm ülkeye örnek olacak nitelikte. Asla unutmayacağız. Biliyorsunuzdur, yaklaşık bir yıldır Milli Eğitim Bakanlığı’nın da desteği tıcı. Hastalığı atlatan köpeklerde kas seğirmeleri, tikler de kalabiliyor. As lında Fındık’ın karma aşısı yapılmış. Buna istinaden, Ayvalık Veteriner Kliniği Hekimi Özgür Öztürk, bu se ne distemper hastalığının çok yoğun görüldüğünden bahsetti. Sadece genç köpeklerde değil, immün sistemi dü Henüz yavru, büyüyünce de küçük ırk olacak. Balıkesir, 0 532 280 58 63 şük, orta yaşlı, hatta yaşlı köpeklerde dahi rastladıklarını söyledi. Öyle ki virüsün muhtemelen mutasyona uğradığını düşünüyor, “Eski tedavi yöntemleri, şimdi aynı şekilde so Fındık ile okulların köpek sahiplenmesi teş @kesmeseker nuç vermiyor” diyor. Bu açıdan ba vik ediliyor. İyi uygulansa gerçekten kacak olursak, karma aşısı eğer tek güzel bir proje. Hem sahipsiz köpek veya çift doz yapıldıysa yeterli olma lerin güvenle ömür sürdürebilecekle mış olabilir. Özgür Bey üç doz tav ri bir alan bulması, hem de çocukla siye ediyor. Kimi durumda ise daha rın hayvan sevgisiyle büyümesi, ge önceden kapılan virüs, aşı yaptırıldı reksiz korkuları yenmesi açısından... ğında uyanabiliyor. Ancak bu durumun hayvan istisma Fındık söz konusu olunca ihmal rı ile sonuçlandığı çok da fazla örnek den söz etmek pek doğru değil. Aksi görüyoruz. 4 yaşında, British short hair Suzi ne bu köy okulu, mezarlıkta bulunan Haftaya sizlere kötü örneklerden yuva arıyor. (dişi, kısır) İstanbul bir köpeği sahiplenip onu bağırları söz edeceğim...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle