Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KASIM 2020 7 KOLEUMKIRSAAH Fotoğraf: Kurtuluş Arı Kaçırmayın u Bergüzar Korel sahnede Bergüzar Korel’in oynadığı tek kişilik oyun “Kızlar ve Oğlanlar” 9 Kasım Pazartesi akşamı Fişekhane sahnesinde izlenebilir. Dennis Kelly’nin yazdığı, İbrahim Çiçek’in yönettiği oyunun başlama saati 20.30. u CRR’de Atatürk anılıyor Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 82. yılında CRR’de özel bir konserle anılıyor. Camerata Saygun’un sahne alacağı konser 10 Kasım’da saat 18.00 ve 20.00’de iki kez seyriciyle buluşacak. u Bir Atatürk hikâyesi... Atatürk’ün yaşadığı dönemdeki olayları ince detaylarla anlatan yegâne tiyatro oyunu “İlelebet... Bir Atatürk Hikâyesi” 10 Kasım’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde. Arda Aydın’ın yönetip oynadığı oyunun saati 20.00. u Sophia Loren’in dönüşü... 8 6yaşındaki dünyaca ünlü sinema yıldızı Sop,hia Loren 11 yıllık bir aradan sonra sinemadaki ilk rolünü canlandırdığı filmle karşımızda. 13 Kasım’da Netflix’ta yayınlanacak “Onca Yoksulluk Varken” adlı filmin yönetmeniyse Edoardo Ponti. u ‘Haymatlos’ Dirimart’ta Alman Yeni Gerçeklik akımının öncülerinden Karin Kneffel, Dirimart’ta, haymatlos kavramıyla Almanya ve Türkiye arasında sanatsal bir diyalog kuruyor.Sergi 31 Aralık’ta kapanıyor. u Kidman ve Grant buluştu Bein Connect’te izleyiciyle buluşan “The Undoing”, esrarengiz bir cinayet ve sonrasında yaşanan olayları anlatıyor. Başrollerde Nicole Kidman, Hugh Grant ve Edgar Ramirez var. Dizi Jean Hanff Korelitz’in romanından uyarlanmış. Murat Kılıç, “Bölünmüş toplum saatli bomba gibidir” diyor. İlk filmim Star Wars EMRAH KOLUKISA “Kumbara” adlı son filmiyle 8. Boğaziçi Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü alan Murat Kılıç bağımsız sinemanın tanınmış simalarından. Nuri Bilge Ceylan, Pelin Esmer, Mahmut Fazıl Coşkun gibi isimlerle çalışan Kılıç’la ödül sonrası Cumhuriyet Pazar için söyleştik. “Adaletin olmadığı ya da işlemediği dönemlerde bu tür şeyler hep görülmüştür. O yüzden ilk olarak onu var etmek çok önemli.” O nu ilk “Albüm” filminin yarıştığı Adana Altın Koza Film Festivali sırasında tanıdım. Yıl 2016. Bir yıl sonra, kader bu ya, aynı filmde rol aldık Murat Kılıç’la. O gün bugündür de samimi bir dostluğumuz; müdanasız, zaman zaman sert ama her daim sevgi dolu bir arkadaşlığımız var. Bildim bileli kendi bildiği gibi yaşayan ve kendini değil de işini ciddiye alan özel bir insan ve onu bu söyleşi vesilesiyle bir kez daha tebrik etmek de bana gurur veriyor doğrusu. u Boğaziçi Film Festivali’nde aldığın En İyi Erkek Oyuncu ödülünden başlayalım mı? Ödül her oyuncu için daha iyisini yapmak adına bir teşvik gibi aslında. Bazen kimsenin sizin farkında olmadığınızı düşündüğünüz ve iç dünyanızda kaybolduğunuz zamanlarda “ödül” sanki elinde fenerle birinin size yol göstermesi gibi. Benim için önemli bir yerde duracak. u Tanıdığım oyuncular arasında kariyerini ya da sanatını paranın önüne koyan az sayıda isimden birisin. Bu bir tercih elbette. Ne düşünüyorsun bu konuda? “Kariyer ve sanat.” Bu ikisinin bir araya gelmesi uzun yıllar alabiliyor hatta bazen de gelemiyor. Başarının tesadüf olduğuna inananlardan değilim ve hep çok çalışmak gerektiğini düşünürüm. Sanatın içinde var olma nedenimi biliyorum. Komünist asker bir babanın 1402’lik bir siyasi suçluçocuğuyum ve her zaman onunla ve yaptıklarıyla, duruşuyla iftihar edip, gururla taşımışımdır bana miras kalanları. İyi şeyler yapmak istemenin bedeli her zaman ağır olmuştur en azından bizim ülkenin şartlarında ve bu meslek kolunda ama hayatımdaki bu yönelişin bana neler getirmeyeceğini hep bildim. Lakin inan ki, o getirmediklerinin karşısında ise hep daha SIYASI ‘SUÇLU’ BIR BABA fazlası olarak getirdikleri duruyor ve bu beni daima kamçılıyor. u Oyunculuk geçmişin bir yana, çok farklı işkollarında çok farklı işler yaptığını biliyorum. Biraz anlatır mısın? Bakırköy Teknik Lise’den me“Siyasi suçlu bir babanın çocuğuyum. Onu mahkum eden 12 Eylül anlayışının babamın üzerindeki izleri elbette bizim hayatımıza da damgasını vurdu. Siyasetin içinde değilim, ama bir dünya görüşüm var ve ülkemin olaylarının sıkı bir takipçisi ve arşivcisiyimdir. İtilmeye çalışıldığımız bu yarılma elbette ki suni bir durum yaratma çabası. Şunu anlamak çok önemli; toplumları birbirinden ayırmak, ötekileştirmek bir gün elinizde patlayacak ve sizi de yok edecek saatli bombadır. İyi niyet ve hoşgörüyle bunun üstesinden geleceğimize inanıyorum elbette... Gün gelecek ülkemizde siyaset de kendini yenilemek ve değiştirmek zorunda kalacak. Artık talepleri karşılayamayan ve halkını görmeyen, tanımayan bir siyaset var.” zun olduktan sonTIŞÖRTÜN UĞURU ra üniversite hayatına başlamak, Kesinlikle bir deli olma hali değil... Tam tersi; yaşamda var olan ve hatta var olo zamanki imkânlar çerçevesinde zor oldu, ama dört yıl sonra bile olsa üniversiteli oldum. Ben aslında oyunculuk dışında başka işler yapmak hiç istemedim ki... Ancak hayallerime ulaşmak için başka yolum yoktu ya da belki de ben bulamadım kısa yolları o zamanlarda. Yaptığım işlerin hepsini de ustalık seviyesin“Ömrümde izlediğim ilk film “Star Wars” ve öyle büyülenmiştim ki sinemada. Bu arada hatırlarsan eskiden sinemalarda film aralarında müzikler çalardı, hatta Bakırköy’de İncirli Sineması vardı ve film aralarında sahnede bulunan dev hoparlörlerden The Alan Parsons Project çalardı, inanabiliyor musun? Ayda bir tüm “Star Wars” serisini izlerim mutlaka (gülüyor.) Sanırım o akşam (ödül töreninde) o tişörtü giymem bana uğur getirdi. Buradan “Star Wars” hastası olan Sevgili Ege Aydan’ı da anmadan geçemeyeceğim...” ma ihtimali olan tüm olayların farkında olup, bunları belleğine yerleştirerek kendine arşiv yapan, sonrasında da bu arşivi zamanı geldiğinde kullanan kişidir oyuncu. Algıları herkesten daha gelişkin olmak zorunda olan kişidir. En büyük hayalperest ve aslında en büyük gerçekçidir ve hatta bu ikisini bir bedende barındırmanın acısını sonuna kadar yaşayan kişidir oyuncu. u Sana ödül getiren rolden bahsedelim biraz da... Ferit Karol ile bir araya gelişin nasıl oldu? de yapmışımdır. Konfeksiyonda ortacılık, babamla birlikte eski Topkapı otogarında köftecilik, komilik ve sonra garsonluk, kasiyerlik, mobilya cilacılık, anketörlük ki dayak bile yedim bu işi yaparken restoran işletmeciliği, palyaçoluk, araba motorşanzıman, araba kiralama, taksicilik; tiyatroda da ışıkçılık, yardımcı yönetmenlik, asistanlık, prodüksiyon, dekor... Sonra yavaş yavaş bizim sektörün işlerinde çalışmaya başlaHayalim, sen de biliyorsundur, Zeki Alasya’yla tiyatro yapmaktı. Kendimi başka bir işi yaparken hiç düşlemedim. Ona ulaşana kadar da pek çok ustayla çalıştım. Rahmetli Tunç Başaran’ın setinde asistanken (Azmi dizisi) yine rahmetli ve önünde saygıyla eğildiğim Savaş Dinçel’in bana söylediği şeyleri hiç unutmadım. Tüm ustalarımın ellerinden öperim bu vesileyle... Aslında bu senaryoyu Serkan Fakılı ve Ferit beraber yazdı. Ferit’in aklında hep şu varmış; öyle bir adam olsun ki ona bakınca yüzümüzde tebessüm oluşsun bu iyi mi kötü mü bilemedim (gülüyor). Hikâye o kadar güzel ki, sevdiğimiz hatta en çok sevdiğimiz bir insana neler yapabiliriz ve bunun sınırı ne? Üzerine uzun uzun düşünüp saatlerce konuştuğumuz bir konuydu bu Ferit’le. Senaryo avcısı değilim, ama bu dım. Üstelik dekor asistanlığından ve re u Oyunculuğu nasıl tanımlarsın hikâyenin çok güzel bir buluşu vardı ve ji asistanlığından başlayarak. peki, nedir sence oyunculuk? ona vuruldum diyebiliriz. 3Kasım 2020 günü, GazeteDuvar’da, Hale Gönültaş’ın kaleminSTATİK ENERJİ den bir haber yayımlandı. Habere göre, Suriye’deki cihatçı örgütler, Türkiye’de yaşayan, Türkmenistan vatandaşı göçmen ev işçisi kadınlarla bağlantı kurdu. 4 Türkmen ve göçmen kadın, temmuz ayının ilk haftasında yasadışı yollarla Suriye’ye geçti. ÖZGE MUMCU AYBARS Ağustos 2020’nin sonlarında, BM Terörle Mücadele Başı olan Vladimir Voronkov, Irak ve Suriye’de aktif olarak faaliyet gösteren 10.000’den fazla IŞİD savaşçısı olduğunu ve bu grubun dünyanın dört bir yanına dağılmış farklı bölgesel iştiraklerine katılmak için göç ettiğini belirtmişti. Temmuz 2018’de yayımlanan bir araştırmaya göre International Centre for the Study of Radicalisation IŞİD’in gücünün en yoğun olduğu dönemde, 80 ülkeden 42 bin yabancı savaşçı, IŞİD’e katılmıştı. Bugüne geldiğimizde, yapılan operasyonların sonucunda, katılan sayısının yarı yarıya azaldığı, IŞİD’den ayrılan farklı fraksiyonların olduğu, ancak yine de IŞİD’in hem Ortadoğu hem de ötesinde böl2020’de neler olmadı ki İdlib yolu gesel istikrara bir tehdit oluşturduğu bilgileri farklı kaynaklarda yer alıyor. Temmuz ayında Suriye’ye giden Türkmenistan uyruklu kadınlara internet üzerinden ulaşıldığı bilgisi yer alıyor haberde. Covid 19 sürecinde işsiz kalmaları, karantina nedeniyle ülke kapılarının kapatılması, parasızlık, yoksulluk ve açlığın psikolojik etkilerinin internet üzerindeki sohbetlere ve ikna sohbetlerine yol açtığı ifade ediliyor. Sohbet edilen kadınlarla, önce İslam dini üzerinden bir diyalog kuruluyor. IŞİD YAYILIYOR Kadınlara, kendi işlerini yapacakları, para kazanacakları ve huzura kavuşacakları bir yaşam vaat ediliyor. Giden kadınlar, İdlib’e yakın bir yerde olduklarını, yanlarında “gençler”in olduğu ve oraya bir “taksici” ile gittiklerini anlatıyor. Ankara’dan Antakya’ya kadar olan seyahatlerinin de rahat geçmesini “taksici” sağlıyor. IŞİD’in ve birçok yeraltı kuruluşunun, Covid 19 salgınını, yeniden örgütlenme için kullandığını önceki bir yazımda aktarmıştım. IŞİD’in Covid 19’dan kaynaklanan yeni eşitsizlikleri propaganda yöntemleriyle kullandığı yine farklı haber kaynaklarında yer alıyor. Artan ekonomik zorluklar ve artan sosyal güvensizlik ortamı, işsizlik, derinleşen yoksulluk ve enflasyon, radikalleşme potansiyelini de derinleştirmeye başlıyor. Rusya’nın BM Büyükelçisi Vasily Nebenzya, yine ağustos ayında, IŞİD’in savaş potansiyelini geliştirmeye devam ettiği, saldırıların alanı ve kapsamını genişletmeye devam ettiğini de söylüyor. İdlib’in kuzey 2 Kasım akşamı, Viyana’da kırsalındaki 6 ayrı noktaya silahlı saldırı Hazano düzenlendi. Reuters’in haberikasabası ne göre, saldırıda 7’si ağır 15 yakınlarında kişi yaralandı. Avusturya İçişyerinden leri Bakanı, saldırganın IŞİD edilmiş sempatizanı olduğunu ifade Suriyelilere edip: “Radikalleşmiş olan bir yönelik bir kişinin IŞİD’e kendini çok yakampta... kın hissettiğine dair ipuçları var” açıklamasında bulundu. Öldürülen saldırgan 20 yaşında, Makedonya kökenli ve Kuzey Makedonya ve Avusturya vatandaşlığına sahip. Saldırganın, IŞİD’e katılmak üzere Suriye’ye gitmeye çakışırken hüküm giydiği ve sekiz ay sonra, 2019’un Aralık ayında tahliye edildiği de açıklanan bilgiler arasında yer aldı. IŞİD’in, “dünyanın çeşitli ülkelerinde ve bölgelerinde yoğun olarak buluduğu” ve uyur hücreleriyle “özerkliğine sahip bir ağ yapısına tamamen dönüştüğü” belirtiliyor. Covid19 salgını hayatımızı derin bir biçimde etkiledi. IŞİD’i de deyim yerindeyse yeniden diriltmesini bekler miydik? 2020’de neler olmadı ki...