Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 KASIM 2020 7 STATİK ENERJİ Akan gündemde ıskaladığımız neler var? yıl önce kurulan “Missing Child Kenya” (Kenya Kayıp Çocuklar) adlı bir yardım ‘Haber kısa, hayat uçuyor’ kuruluşu, 600 vaka üzerinde çalıştıklarını ifade ediyor. Müşterilerin bazıları çocukları olmayan kadınlar, bir kısmı da ayinlerde kurban edilmek için satın alınıyor. Yıllar önce, Twitter’daki biyografi kısmına şu kelimeleri yazmıştım: “Haber kısa, hayat uçuyor”. Cemal Süreya’nın hayatın geçiciliğine ithafen söylediği, o ölümsüz, “hayat kısa, kuşlar uçuyor” dizelerine bir göndermeydi. Gündem çok hızlı akıyor. Twitter’ı kullanıyorsanız, aynı haberi, farklı kaynaklardan belki 10 kere daha ve son dakika görseliyle görüyor, okuyorsunuz. Bu akış gündelik hayatta bireysel olarak yıpratıcı, diğer yanıyla da verimsiz; nihayetinde tartışma programlarındaki reyting artırma hesabına hizmet ediyor. Doğru, az bilgi siyasi bir hamaseti de doğuruyor. PARAYLA SATILAN ÇOCUKLAR Tüyler ürpertici. yaptı. Bu araştırmaya göÖZGE MUMCU Gazetecilik türüne dönersek... re, Kenya’nın başkenAYBARS Bu haberde gereksiz bir bilgiyi yüklenti Nairobi’de evsiz annemiyorsunuz. Haber gürültülü değil, sakin lerden çalınan bebekleve bilgi içeriyor. Doğru bilgi, hızlı akıştan rin karaborsada satıldıkdaha sağlıklı. Gündemin karmaşasından ları ortaya çıktı. İnsan kaçakçıları, her uzakta bir nefes iyi bir haberi okuyorsunuz. Rebecca ve en küçük kızı. Rebecca'nın bir yaşındaki oğlu 2011'de kaçılırmış. Kaynak: BBC yıl, genelde evsiz anneleri hedef alarak çocukları kaçırıyor. Yasadışı kliniklerde doğum yapan bazı anneler bebeklerini insan kaçakçılarına satarken, hastanelerden çalınan kimsesiz beGERÇEK HAYAT ACIMASIZ AKIYOR Keşke benzer haberleri, madenlerde çalışanlar, mevsimlik tarım işçileri, mülteciler, tarlada çalışan mevsimlik işçi çocuklar için okuyabilsek. Elbette haberlerin iyi örnekleri de var. Önemli olan “Mevsimlik işçileri taşıyan kamyon kaza yaptı; 15 ölü”, “Ege Denizi’nde Can Pazarı”, “Madende Göçük: 3 ölü” haberlerinden önce, o insanların gerBu hızın yanında yavaş yavaş gelişen bir gazetecilik türü var. Haber akışının hızına kapılmayan yavaş ve araştırmayı önceleyen “yavaş gazetecilik” İngilizce deyimiyle “slow journalism”. Konu olarak seçici, araştırmaya dayanan, gerçeklerin faf bilgiye dayanan, topluma hizmeti hedefleyen ve anlatılmamış hikâyeleri anlatmayı adil bir dille aktarmayı öneriyor. Yani sahne arkasındakileri anlatan bir hikâye dili... bekler olduğu da belirtiliyor. Bebek hırsızları, annelere yanaşıyor, dostluk kuruyor bazen kadınlara uyuşturucu madde temin ediyorlar. Kız çocukları 460 dolar ediyor, erkek çocukları çekten ne yaşadığını, habercilerin kaleminden de okumak ve sistemin onları “borçlu” çıkarmadan yaşamlarını sağlamak. Sonuçta gerçek hayat, dizi ve film senaryolarından daha acımasız akıyor. Acımasızlığına bir nebkontrol edilmesi, verilerin toplanması ve işlenmeTüm bunları neden yazdım? da 730 dolar... ze olsun çözüm bulabilmek, belki de bu hayatta sini hedefleyen, uzun bir yazı biçimini öneren, şef BBC Africa Eye ekibi, Kenya’da bir araştırma Bebeklerini kaybeden annelere yardım için dört elimizden gelenlerden biri bu olabilir. Kaçırmayın EKMORLAUHKISA u Film Festivali’nde kasım seçkisi İ stanbul Film Festivali kasım ayında da devam ediyor. Türkiye’de ilk kez gösterilecek 10 filmlik kasım seçkisi dünya prömiyerlerini San Sebastian, Venedik, Tallinn, SXSW film festivallerinde ilk gösterimlerini yapmış filmlerden oluşuyor ve filmonline.iksv.org adresinden çevrimiçi gösteriliyor. u İş Sanat’ta ‘Genedos’ O zan Musluoğlu’nun son projesi “Genedos” İş Sanat’ın 21. sezonunun ilk caz konseri. Ana akım cazdan modern parçalara uzanan zengin bir repertuvara sahip olan Genedos’ta Eylül Ergül (piyano, vokal), Serdar Barçın (saksofon, flüt), Ozan Musluoğlu (kontrbas) ve Çağla Karaali (davul, vokal) var. u Yıldız Kenter’in anısına... Geçen yıl kasım ayında hayata veda eden Yıldız Kenter 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde anılıyor. 23 Kasım Pazartesi (Zorlu PSM) ve 28 Kasım Cumartesi (CKM) akşamları izlenecek “Ben Anadolu Yıldız Kenter’in Anısına Saygıyla” oyununu Ayça Bingöl ve yönetmen Görkem Yeltan sahneliyor. u Erkal’dan özel Nâzım yorumu Nâzım Hikmet’in külliyatını yeniden gözden geçirerek yayımlamayı sürdüren Yapı Kredi Yayınları, şairin Kuvayı Milliye Destanı’nı usta tiyatro sanatçısı Genco Erkal’ın görüntülü seslendirmesinin yer aldığı bir DVD ile yayımladı. Genco Erkal’ın bu özel yorumunu kaçırmayın derim. u Akustikhane’den çıkan özel ses Akustikhane’nin yarışmasında “Bilmiyorum” ve “Meşgulüm” isimli, sözü ve müziği kendisine ait olan iki şarkıyla dikkatleri çeken Esma Eser, yeni teklisi “Neden O Son Şarkı? Neden?” ile müzikseverlerle buluşuyor. Yeni bir tarz arayanlara önerilir. u ‘Industry’ ile finans âlemi Finans dünyasında dönen sert oyunları konu edinen “Industry” HBO’nun son bombalarından. Bein Connect üzerinde izlenebilen dizide rekabet içindeki bir grup genç analistin başlarından geçen olaylar anlatılıyor. Sürdürülebilir Yaşam Festivali bu yıl online yapılacak Yaşam ve doğa aşkına... Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali (SYFF), 2008’den bu yana, dünyanın farklı bölgelerinden topladığı hikâyelerle ilham veriyor. Amaç, sürdürülebilir hedeflerin her alanda fark yaratmasını sağlamak ve insanlığı harekete geçirmek. AB Türkiye Delegasyonu ve Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin de aralarında bulunduğu pek çok kurumun desteklediği festivalin 2020 seçkisi, iyi olmamız için mevsimin, havanın, suyun, toprağın, yabanın, çiftçinin, tohumun, ormanın, böceğin, domatesin, komşunun iyi olması gerektiğini vurguluyor. HAZAL OCAK ÇATAL DEVRIMI Gıdayla Gelen Dönüşüm (Food for Change) Y önetmenliğini araştırmacı gazeteci Benoît Bringer’in yaptığı 2019 yapımı belgesel film küresel ısınmayla savaşmak ve gezegenimizi korumak için en büyük silahın tabağımız olduğunu anlatıyor. Film boyunca bugünkü beslenme şeklimizin gezegenin karşı karşıya kaldığı tehditlerin önemli bir parçası olduğunu görüyorsunuz. Bringer, hem insanlığa hem doğaya saygılı yeni bir beslenme modeli kurgulamakta olan pek çok kadın ve erkekle görüşmek için bir dünya turuna çıkıyor. Filmde, çatallarımızla dünyayı değiştirebileceğimize inanan insanların öyküsü var. Ormansızlaşmanın küresel sera gazı salımlarının yüzde 2025’inden sorumlu olduğunu, özetle doğayı nasıl tahrip ettiğimizi bir kez daha çıplak gözle görüyoruz. Yönetmenin odaklandığı konulardan biri de gıda israfı... Bu israfın 2050 yılına kadar yarıya indirilmesi gerektiğini anlatıyor. Organik ürünleri tercih etmenin ve gıda israfını azaltmanın dünyaya faydalarını sıralıyor. Et tüketiminin azaltılması vurgusu dikkat çekiçi... Hatta öyle ki çeşitli nedenlerle gezegene yapılabilecek en iyi şeyin az et yemek ya da tercihen hiç et yememek olduğunu söylüyor. İklim değişikliğinin geriye dönülemez bir noktaya geldiğini vurgulayan film, değişim adına umut da veriyor. Filmde, değişime bireysel olarak nasıl katkı sağlayabileceğimiz ve ekonomik olarak da uygulanabilir bir beslenme devrimi için tarifler de var. RUHU SATMAK... Suyun Efendileri (Lords of Water) F ilm “mavi altın” diye nitelendirilen suyu anlatıyor. 2050 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun en az dörtte biri su sıkıntısı çekilen bir ülkede yaşayacak. Bankalar, yatırım fonları ve serbest fonlar suya ilişkin her şeye milyarlarca Avro yatırım yapmak için can atıyor. Gerçek bir tekel kuruldu. Suyun maddi kazanç aracı haline gelmesi aynı anda pek çok cephede yürütülen, ideolojik, siyasi, çevresel ve elbette ekonomik bir savaş. Tam da bunu anlatan film su piyasası ve su hakkı mücadelesi etrafında dönüyor. Filmi izlerken içinde olduğunuz dünyayı sorguluyorsunuz. Mesela bir şirket yetkilisi “Elmas da doğada bulunuyor ama bedava değil” diyor. Başka biri ise “Su bir adalet meselesi. Parası olmayanlar ne yapacak” diye soruyor. Film Avustralya’daki sisteme, artan sıcaklıklara ve her geçen gün önemi anlaşılan bir damla suya da değiniyor. Yani dünyayı bekleyen “su kıtlığı”na ayna tutuyor. Suyun kaderi belirsiz. Benim zihnimdeyse “Hayatta kalmak için su satın almak için resmen ruhunuzu satmak zorunda kalacaksınız” cümlesi yankılanıyor. Festival, koronavirüs salgını nedeniyle 16 Aralık tarihleri arasında “surdurulebilir. net” üzerinden çevrimiçi yapılacak. Sizler için dört filmi izledik. Gölgede Yetişen Kahve (Shade Grown Coffee) (Yönetmen: Alexander Kinnunen, 2020, 76’) Film, tropiklerde, yerli ağaçların gölgesinde kahve yetiştirmenin yerel topluluklar üzerinde olumlu etkisi olabileceği, ormansızlaşmayı durdurabileceği ve yaban hayatı için kayda değer bir habitat sunabileceği, bu sırada günlük kafein tüketimimizin ağızda bıraktığı tadı da güzelleştirebileceği üzerine ilham verici bir öykü. Olgun meyvelerin hasadını, mükemmel Bir Avuç Çöp (A Fistful of Rubbish) bir kahvenin hazırlanmasını, sürdürülebilir bir kahveyle Bir Western çevre belgeseli olan 2019 yapımı Bir Avuç Çöp’ün yönetmeni David Regos. Film Avrupa’nın yegâne çölü olan İspanya’daki Tabernas Çölü’nde geçiyor. Pek çok ünlü kovboy filminin arka planı olarak tanınan bu bölgede ne yazık ki ziyaretçilerin daha parlak bir geleceği nasıl kurabileceğimizi dünyanın dört bir yanındaki tutkulu kahve çiftçileri, kavurucular ve baristalar anlatıyor. Hem bıraktıkları çöpler ciddi bir sorun. Belgesel, kovboy filmlerini aratmayan kahveseverler hem görüntülerle başlıyor, daha sonra kamera birdenbire gerçeklere çevriliyor. doğaseverler Çevrede yataktan, cama her türlü çöpü görüyorsunuz. İngiliz bir göçmen, yerel izlemeli. halkın da desteğiyle bir ekip kurarak bu konuya el atıyor.