Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 KASIM 2020 3 Anneler ve babalar endişe duymasın Öğretim değil ‘sabır’ yılı İlkokulda tüm sınıf düzeylerinde okuma ve matematik kaybı ciddi boyutta. Öğretmen ve öğrencilerin bir araya geldiği sınırlı ders saatleri içe‘Birinci sınıf öğretmenleri 10 saat örgün ders vereyim bir saat uzaktan eğitim yapmayayım düşüncesinde. Öyle zor ki işleri. Öğren‘ risinde, öncelikli olarak okuma cilerin mikrofon açması kave dört işlem kayıplarının telafi paması uzun sürüyor, veliedilmesi gerekirken, öğretmenler sessiz bir ortam sağlayaler müfredat yetiştirme telaşı yamıyor. Bazı velilerin cevaplaşıyor. Bu nedenle de öğrencilerin rı söylediği bile oluyor. öğrenme kaybı giderek artıyor. Eğitim uzmanı Suna Mollahüseyinoğlu, ilk okul düzeyinde ya lerin yönergelerine harfiyen uyşanan sıkıntıları anlattı, öneriler maları gerekiyor. Bunun dışında de bulundu. evde kelime tombalası oynayabilirler, kelime ve harflerin olduğu u Uzaktan eğitimde sınıf oyunları etkileşimli ve eğlenceli düzeylerine göre en çok sıkıntı hale getirerek çocukta kalıcı öğçekilen alanlar neler? renmeyi sağlayabilirler. Evdeki İlköğretim düzeyinde birinci sı eşyaların üzerine isimleri yazılıp nıflar başta olmak üzere ikinci ve yapıştırılabilir. Harflerden kelibeşinci sınıflar diyebilirim. Çünme bulmaca gibi oyunlar oykü birinci ve beşinci sınıf öğnayabilirler. rencileri uyum sağlayamaMatematik aşamaları dı. Eski okullarında veda bile edemeyen öğrenciler, bir dönem kayıpla ve sıralaması bellidir. Toplama çıkarma işlemleri ile başlar. da olsa yeni bir başlanDevamında ritmik gyöztkemşlobhztğydumdktekaeiaıveıneeğıluaziuaöaernmrrmçu.aiİmncduyrlnnnilgkdgtndşeöOnaa,endadlyaeaeimiatenddyaınivtnşmmömalakmd..çabrıieaaeecapnbeğu.i,töObYminedmlislavaoeruembaÇğidnideınkcrsalamkeçellnpirlieledaıoiamıuilknedsğeueandaşçgryikyucerlrinıoimrsmnıiıaöiiinıuaklelafnvlğgcylsbdalonelşddağyseaieaaelıiaireatkrleöeeeurnkuaryişereeyshumdrnkğgamrazabheoieubörnolymöuackainazarernbezusadeğulfhtgleaıadltilnoeenöadökmaıdrr,,uğeyilannayraiSeklngeeunoautrinvtdks.muaeueerinmnMdnhluuieiaonnkrllahüÇmzossoilaenuerrycuşpiiitnşnruılmuloereuğmymtylaauieoşnbraiöl.lyoyğıtBmsstas,brestçarebouiuanitaoekopnmeirannbnynrlrkadömralyugaammrmdoeamğnnrkatieiglubslditlrçpaaeoneozçraeikamaeeuriüiçrlmoazndrrluvdndçgnaoeçrmmprıi.graimeeeecürkmpkballrsBynevavavriamelolıllaçldlemaskeıanmeelaauyeiobdaşa.kaperrtşmmmmremkörleeeiy.dBtllıienlptoiiicllmnuğmBıamaukdlmaimçöıenkeimrdlbbmrltimöoağdyaeadueauerlialöitzlrinaerel.oşarnmianleı.ırkima geriliği yaşadı. Dou Özellikle okula yeni layısıyla bu sınıf grupları başbaşlayanlar bir şey öğrenta olmak üzere tüm sınıf grupları için diyebilirim ki okuma ve matematik kaybı başta olmak üzere büyük bir öğrenmiş gibi görünmüyorlar. Öğrenme kaybı nasıl telafi edilebilir? Konu telafisi kısmında çok me kaybı söz konusu. zorlanacağımızı düşünmüyorum. u İlkokul sınıf düzeylerine göre matematik ve okumayazmada öğretmen ve anne babalara neler önerirsiniz? Bu yıl birinci sınıf öğretmenleri ve velileri için “sabır” yılı olmalı. Sakin ve serinkanlı davranmalılar. Çocuklar, akademik hayatının başlangıcında onlardan kaynaklanmayan zorlu bir süÇünkü eğitim sistemimiz sarmal bir yapıya sahip. Yani bir konu yalnızca bir yıl görünmüyor. Bir yıl giriş yapılıyor, sonraki yıl üzerine ekleniyor. Bu konular pandemi sonrasında ders akışında daha sadeleştirilmiş şekilde telafi edilebilir. Benim her fırsatta dile getirdiğim iki başlık var “okumaanlama” ve “dört işlem reçte öğrenim görmeye çalışıyor becerisi”. Bu kazanımların gerlar. Heveslerini kırmayacak şe çekleşmemesi demek telafisinin kilde destek vermeliler. Bu çomeşakkatli olması demek. Öğcuklar hâlâ oyun çağı çocuğu, retmenlerimiz olabildiğince akıcı özellikle velilerimizin kâğıt ka okuma, okuma anlama çalışmalemle zorla ödev yaptırma alış ları ve dört işlem becerisi kazankanlığından tamamen sıyrılması dırma konusunda hızla etkinlikgerekiyor. Öncelikle öğretmen lere yoğunlaşmalılar. “İyi öğrenciyi geriletmeyecek ama geride olan öğrenciyi de diğerine yetiştirebilecek zaman ve imkân tanıyan bir sistem kurulmalı. Yalnızca akademik başarı değil sosyal gelişim de desteklenmeli.” REHBER ODASI FİGEN ATALAY “Pandemi sonrası telafi olacak diye derse ve ödeve boğulmamalı çocuklar. Arkadaşları ile sosyalleşebilecek alan ve zaman tanınmalı. Bunun için en önemli adım müfredat seyreltmek olacaktır.” Çünkü hep en kolayı seçer ÇUVALDIZ Mutsuzluk fabrikatörü ELÇİN POYRAZLAR elcpoy@gmail.com Adam yemek vagonunda yan masada oturan çifti izliyor. Kadın ekşi bir suratla garsondan bardağı değiştirmesini istiyor. Kocasına eğilip “Ne kaba adam, özür bile demedi” diyor garson giderken. Parmağının ucuyla masa örtüsünü çekip, “Bu da ne pismiş” diye ekliyor. Yemekleri geldiğinde çatalının ucuyla bir iki oynayıp, ‘Ben bunu yiyemem’ diyor arkasına yaslanarak. “Bana başka yemek söyle!” Kadın şikâyetlerine kısa bir ara verince diğer yolcuyla bir sohbet başlıyor. Onları izleyen adam ne iş yaptıklarını soruyor. Kadının kocası “Eşim fabrikatördür” diyor, “Mutsuzluk üretir”. Bir dostumun anlattığı yıllar öncesine ait bu anektod daimi memnuniyetsizler için yazılmış bir fıkra gibi. Hayatında yoksulluk, hastalık, felaket, ölüm gibi büyük dertleri olmayan ama ufak şeylerden derin mutsuzluklar üreten insanlar konumuz. Memnun olmayı adeta bir başarısızlık gibi gören, oturduğu koltuğa, yürüdüğü sokağa, gezdiği mağazaya, havaya, eşine, dostuna kusur bulanlar, her “kötü şeyin” onu bulduğunu savunanlar... SAKLANIRLAR ONLAR Yaşadığı anı sürekli kaçıranlar. “Eskiden ne güzeldi” diyerek gerçek mutluluğun geçmişte kaldığını sananlar, geleceğe korku ve kaygı gözlüğünden bakanlar...Şimdiyi asla beğenmeyenler, yarına burun kıvıranlar...Hayatı kendine ve çevresine zehir edenler... Herkesin mutlaka buna benzer bir tanıdığı, yakını olmuştur. Bizde bazen öfke bazen de çekinme duygusu uyandırırlar. Dünyayı beğenmeyen sizi de beğenmez çünkü. Beğense de söylemez. İnsanların onun etrafında pervane olup, memnun etmesini bekler, hatta bunu talep ederler. Onlara göre mutsuzluk dış kaynaklıdır. Suç giydiği pabuçtadır, garsonun kaba tavrındadır, eşinin yanlış bir sözündedir, iş arkadaşının asabiyetindedir, çocuğunun şımarıklığındadır. Oysa onları başkasının mutlu etmesi imkânsızdır. Bir süre oyalayıp o andaki saplantılarını unutturabilirsiniz ama o karanlık mizaç kısa süre sonra yeniden fırlar yerinden. Çünkü müşkülpesentliğin altına saklanmış mutsuzluk oyuncularıdır onlar. Bu oyunla beslerler ruhlarını. Ufacık dertler büyük trajedilere dönüşür. “Bu bana nasıl yapılır” dillerinden düşmez. O saplantının parçası olup “derdi” iyice şişirmemeniz ihanet gibi gelir onlara. Dünya onların etrafında dönmelidir ve sizin de o döngüyü ittirmeniz gerekir. GREV YAPIN Milyonlarca insanın açlık, hastalık, yoksulluk, adaletsizlik ve ölümle boğuşuyor olması onları etkilemez. Saadetin bilinçli bir karar olduğunu ve kendi başına yaratmak gerektiğini kabul etmezler. Başkaları onları mutlu etmek için çalışmalıdır. Eğer çalışmıyorlarsa herkesin mutsuz olması için hücum hamleleri hazırdır. Mutsuzluk üreterek mutsuz olmanın kolaycılığına, tembelliğine bırakırlar kendilerini. Mutluluğun anlık sefasını yaşamak için küçük şeyleri sevmeyi bilmek gerektiğini reddederler. Anda olmaktır mutluluk, masaya konmuş güzel bir yemek, deniz kokusunu içine çekmek, bir kedinin sıcak gıdısı, evladının küçücük eli, dostlarınla kahkaha atmak, koyu bir ormanda yürümek ve sarılmaktır... Her şey ve herkes hızla uzaklaşırken, kavuşabilmektir mutluluk. Hayatınızdaki mutsuzluk fabrikatörleri talebi aşan üretim yapıyorsa eğer... Fabrikayı mutluluk greviyle kapatın. Çünkü iyi şeyler bulaşıcıdır... Av Evcil hayvanlar üzerine yazı yazıyorum. Ancak, son zamanlarda hayvan hakları savunucularının yanı sıra halkın büyük kesimi için de gündem olan avcılık tartışmalarına kayıtsız kalamadım. 1988 yapımı, JeanJacques Annaud tarafından yönetilen “Ayı” filmini küçük yaşta izlemiştim. O filmin, küçücük yaşımda, bende yarattığı sarsıntıyı anlatmam mümkün değil. O gün bugündür, av veya avcılık denince tüylerim diken diken oluyor. Bir canlıyı öldürmenin, iyi, güzel bir şey olarak kabul ettiğimiz “spor” kavramına sığdırılmaya çalışılmasını aklım almıyor. Bir can almaktan, yani öldürmekten keyif duymak, bunu hobi haline getirmek, savunmak, eyleme dökmek bana ve vicdan sahibi milyonlarca insana çok tuhaf geliyor. Son zamanlarda neredeyse her hafta #avcinayettir, #hayvanlaryaşamakistiyor, #tetiğedeğildeklanşörebas etiketleri altında sosyal medyada çağrılar yapılıyor. Gündeme oturması için de, öyle çok olay yaşanıyor ki.... DÖRT GÜNDE YİTİP GİTTİ 20 Ekim günü Akçaabat’ta yorgun düşen, tedavi edilen ve doğaya salınan yakalı toy kuşu, geçen hafta Yozgat civarında vuruldu. Yakalı toy kuşu, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından kırmızı listeye alınan, Anadolu’da nesli tükendiği bilinen, en son 1912 yılında Kars’ta, 2013 yılında da Konya’nın Karapınar ilçesi yakınlarında rastlanılan bir kuş türü. Kuş, radyo frekansları ile takip ediliyordu. Sinyallerin dört gün boyunca sabit bir noktadan gelmesi üzerine, kuşun bakımını üstlenen doğa fotoğrafçısı Hakan Kahraman bölgeye gitti ve kuşu av tüfeğiyle öldürülmüş halde buldu. Eski Güzelbağ Belediye Başkanı MHP’li Mehmet Kula, görevi yaban yaşamı korumak olan Milli Parklar görevlisi Kamil Bayır ile beraber Kütahya’da, “yaban hayatı geliştirme sahası” olarak ayrılan bir bölgede ava çıktı. Nesli tükenmekte olan kızıl geyiği avladıktan sonra fo? cinayet değil mi Yakalı toy kuşu, öldürülmeden bir kaç gün önce görüntülenmişti. PATİ GÜNLÜKLERİ DEN IZ YAVAŞOĞULLARI cdenizy@gmail.com Avcılar can almaya devam ederken, ava ve avcılığa tepki her geçen gün artıyor. toğraf paylaşıp “Devlete bir kuruş borcu olmayan bütün avcı dostlarıma rastgele diyorum” dedi. Kızıl Geyik, Dünya Doğa Koruma Birliği’nin (IUCN) yayımladığı nesli tükenme tehlikesi altında olan türlerin kırmızı listesinde yer alıyor. Aynı hafta, KATÜ’de Yaban Hayatı ve Ekoloji Kürsüsü’nde profesör olan Şağdan Başkaya’nın av ve avcılığı bir yaşam biçimi olarak sunan, savunan ve koruyan bir gönderisine rastladık. Konumları gereği, her türlü canlının yaşam hakkını savunması gereken kişiler bizi şaşırtmaya devam ederken, iktidar tarafından bir türlü Meclis’te gündeme alınmayan hayvan hakları yasası üzerine dönen spekülasyonlarda da avcıların adı geçiyor. Gazeteci Metin Cihan’ın gündeme getirdiği meselede, avcıların, devletin kendilerine her an ihtiyaç duyabileceğini dile getirerek bu konuda baskı yaptığı iddiası var.