Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 5 OCAK 2020 ayınEKMORLUAKHISA açırmu Demirel’den K yeni oyun U sta oyuncu, muhalif kimliğinden ödün vermeyen Füsun Demirel, bir Dario FoFranca Rame oyunuyla çıkıyor sahneye: “Şişman Güzeldir”. Çevirisi ve rejisi de Demirel’e ait oyun yarın akşam 20.30’da Baba Sahne’de, şimdiden notunuzu alın. u Yeni yıl konseri BİFO gelenekselleşen yeni yıl konseri, 9 Ocak Perşembe akşamı 20.00’de Lütfi Kırdar ICEC’te düzenlenecek. Konserde konuk şef Ludovic Morlot. Orkestrayı Ludovic Morlot yönetecek. Gheorghiu u Gürman’ı keşfetmek... A rter’de açılan sergiyle, sanatseverler neredeyse 40 yıldır eserleri sergilenmeyen Altan Gürman’a yeniden kavuşmuştı. Küratör Duygu Demir, 9 Ocak’ta Arter Atölye’de “Altan Gürman ve Operasyonel İmge” başlıklı konuşma yapacak. u DasDas’ta komedi Can Yılmaz ve Zafer Algöz, “Burda Olan Burda Kalır” adlı iki kişilik standup gösterileriyle 8 Ocak’ta DasDas’a konuk olacak. İkili, yaşadıkları komik anları seyircilerle paylaşacak. u ‘Aidiyet’ Beyoğlu’nda G eçen yılın çok konuşulan ama ticari vizyona girmediği için gösterimi kısıtlı kalan filmlerinden “Aidiyet” 9 Ocak Perşembe akşamı Beyoğlu Sineması’nda. Belirtelim, hemen ardından Burak Çevik’in bir önceki filmi “Tuzdan Kaide” de gösterilecek. Bir bilete iki film birden, kaçmaz bence. u Ferah coşturacak R ock müziğin güçlü kadın seslerinden Şebnem Ferah 11 Ocak’ta Bostancı Gösteri Merkezi’nde. Konser saat 21.00’de başlayacak. u Düzağaç Ankara’da F eridun Düzağaç, 10 Ocak’ta, MEB Şura Salonu’nda müzikseverlerle buluşacak. Konser başlama saati 21.00. 5 OCAK 2020 SAYI: 1556 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın 24 Ocak’ta İstanbul’da konser verecek Mark Eliyahu: Bir müzik gezgini M üziğin sınırları aşan hikâyesi, kimi zaman şarkılarda ortaya çıkıyor, kimi zaman ise bizzat müzik icracısı, köklerinden, zihnine miras kalan, ailesinden dinlediği müziği alıp diyar diyar geziyor. Mark Eliyahu kendisini bir gezgin olarak tanımlıyor. Kafkasya’dan Yunanistan’a, oradan Azerbaycan’a ve İsrail’e uzanan yolculuğu, Kafkaslar ve Ortadoğu’nun neredeyse her tınısını içinde barındırıyormuş izlenimi uyandırıyor. 24 Ocak’ta Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak olan kemençe ustası Eliyahu ile müziğin yolculuğunu konuştuk. u Çocukluk yıllarınız birçok özel anıya sahip. Piris Eliyahu gibi bir müzisyenin oğlu olarak, müzikle iletişiminiz nasıl başladı? Ben her zaman bir gezgindim. Evimi, şehrimi ve ülkemi çocukluğumdan beri çok sık değiştirdim. 16 yaşımda ise kendi yolculuğum için hazır olduğumu hissediyordum. Yunanistan’da başladım. Orada geçirdiğim dönem çok özeldi, çünkü Ross Daly’nin evinde kalıyordum. Dünyanın dört bir yanından müzik ustaları evi ziyaret ediyordu. Bir gün uyandım ve kulaklarımla kendi iç sesimi duydum. Oturma odasından Ross’un çaldığı kayıtlardan birinden kemençe sesi yükseliyordu. Hemen yaşadığım olayı anlatmak için ailemi aradım ve babamın dediğine göre büyük büyük babam Dağıstan’da büyük bir kemençe üstadıydı. Böylece ruhumun kökleriyle bağlantı kurduğumu hissettim. Bu an hayatımı tamamen değiştirdi ve kendimi Azerbaycan’da, Bakü’de Adalet Vezirov’un evinde buldum. İki yıl boyunca ondan kemençe çalmayı öğrendim. Azerbaycan müzik anlamında tam bir cennetti.. Kemençeyle birlikte Azerbaycan halk müziği muğamın inceliklerini deneyimledim, ayrıca orada yaşadığım deneyim insan olarak gelişmemi sağladı. Adalet’in evinde gün doğumundan batımına kadar müzik yapmak sadece eğitim değildi, aynı zamanda ruhani bir yolculuktu. TÜRK MÜZIĞI ÇOCUKLUKTAN u Adalet Vezirov nasıl birisiydi? Öğretmenim Adalet Vezirov muhteşem bir insandı. Beni evine alıp müzik ve hayat hakkında bir şeyler öğrettiği için kutsanmış hissediyorum. Orada, o ve ailesiyle geçirdiğim zaman bugün olduğum kişi ve müzisyen olmamı sağladı. u İlk başta Yunanistan’a gittiniz, ama bir Türk enstrümanı olan bağlama çalmaya karar verdiniz. Bu kararınızın sebebi neydi? Evet Yunanistan’a bağlama öğrenmeye gitmiştim, çünkü çocukken bağlama DEN IZ ÜLKÜTEKIN Eliyahu, “Türk müziğini çocukluğumdan beri dinliyorum ve seviyorum. Evde çok çeşitli Ortadoğu müzikleri dinlemeye alışkındık” diyor. sesini duyduğumda büyülenmiştim. Türk müziğini çocukluğumdan beri dinliyorum ve seviyorum. Evde çok çeşitli Ortadoğu müzikleri dinlemeye alışkındık ve Türk müziği hep oradaydı. Bugünlerde Türk müzisyenlerle birlikte müzik yapmak da benim için heyecan verici. ASIL ÖĞRETMENIM BABAM u Müziğinizi dinlediğimde çocukluğunuzdan beri yapmış olduğunuz tüm yolculukları duyabiliyor gibi hissediyorum. Dediğim gibi yolculuklar hayatımın çok önemli bir kısmını oluşturuyor. Son albümüm “Yollar”da yine yolculuk ve yolda geçirilen zamanla ilgili. Seyahat sırasında dünya üzerindeki farklı insanlarla tanışmak her zaman en büyük ilham kaynaklarımdan biri ve müzikal yaratıcılığımın önemli bir parçalarından oldu. u Babanızla sahne almak nasıl bir deneyim? Üzerinizde baskı oluşturuyor mu? Babam, müzikal olarak benim en büyük ilham kaynağım ve asıl öğretmenim. Onla birlikte sahnede olmak büyük bir zevk ve onur. Müzisyen ola rak, böyle bir isimle aynı sahneyi paylaşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum, bir oğul olaraksa, babamı sahnede görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Aramızda özel bir bağ var. Küçük çocukluğumdan beri, beni nefes almak, öğrenmek ve müzik yapmak için özel yerlere götürürdü. Mesela mağaralar ya da çölün ortası. Bazen bir gün kalırdık, bazense bir hafta. Çok fazla ortak müzikal deneyim paylaştık, sahneyi paylaşmak da harika. TATLISES ŞARKILARI u Orhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses’in büyük hayranı olduğumuzu biliyorum. Aynı zamanda eski Türk müziğine de derin bir sevgi beslediğinizi biliyorum. Bu müzisyenler ve müzikler sizin için ne ifade ediyor? Evet, İbrahim Tatlıses ve daha bir çok Türk müzisyeni seviyorum. Çocukken, ailemiz bir araya geldiğinde şarkı söylemeyi çok severdim. Bir gün büyük babam benden birkaç tane İbrahim Tatlıses şarkısı öğrenmemi istedi. Böylece Tatlıses’in şarkılarını öğrendim. (Elbette sözlerinin ne anlama geldiğini bilmeden.) Bu müziğe ve diğer hepsine büyük saygı duyuyorum. Yaraları aşktan olanlar tanırlar birbirlerini ‘Kuş ölür sen uçuşu hatırla’ Günah işledim hazla dolu bir günah, titreyen, mest bir bedenin yanında, diyordu Furuğ herkese, en çok da İran’ın mollala rına meydan okuyarak. Özgürlü ğü, aşkında da şiirinde de savu GÜLŞAH ELİKBANK nan ve bunun bedelini fazlasıyla ödeyen, çağının önünde cesur bir kadındı, Furuğ Ferruhzad. 1935’te Tahran’da doğduğunda, henüz 16 yaşındayken evleneceğini ve bu yanlıştan dönmek isterken, bu evlilikten olan oğlunu bir da ha göremeyeceğini bilmiyordu elbette. Şiiriyle baş kaldıran fakat erken büyümek zorunda kalan her kız çocuğu gibi, babasının sevgisine, onayına ihti yaç duyan bir kadındı, o da bizler gibi aslında. SOLUKSUZ TIYATRO KEYFI Beni Furuğ hakkında yeniden düşünmeye iten, Moda Sahne’de izlediğim Nazan Kesal’ın tek kişilik oyunu Yaralarım Aşktandır oldu. Her gece kendine ve dünyaya şiir okuyarak uyuyan biri olarak, her zaman sevdiğim isimler arasında olmuştur Furuğ. Başka bir çağın insanı olsa da, trajedisini her çağın kadınına ait bulurum, belki de ondan. Tek kişilik oyunları hep çok güç bulmuşumdur. Hele Furuğ gibi bir kadının hayatını anlatacaksanız, o hüznü, kederi, çocuksu gülüşünü koruyarak izleye Nazan Kesal ne geçirmek hakikaten ustalık isteyen bir iş. Tıpkı Furuğ’un kendi döneminde onu izleyen meraklı gözler önünde bir başına ama mağrur duruşu gibi, Nazan Kesal da dikkatle onu seyreden bakışlara soluksuz bir tiyatro keyfi sunuyor. Oyunun iki yerinde gözyaşlarımı tutmam çok zor oldu. Biri, yıllarca göremediği oğlu için ellerini göğe açarak haykırdığı sahneydi; ki Kesal bu sahnede bir anne olarak adeta kendi oğlu için kederleniyordu. Diğer kalbimi delen sahne ise, babasına ses lendiği ama bir türlü sesini, fikrini, ruhunu hissettiremediği yerdi. Nefesimin yüreğime saplandığı bir andı. Burada metnin başarısının da altını çizmek gerek. Furuğ’un şiirlerinden seçilen cümlelerle onun aklına, kalbine bizi yaklaştıran dokunaklı ama akılcı bir metin ile karşımızdaydı Şebnem İşigüzel. Seyirciden önce eseri sahneleyecek oyuncuya dokunmuş, onu dönüştürmüş ve izleyicilerin karşısına buğulu bakışlı bir kadın olarak çıkarmıştı. Ayakta alkışlarla son bulan oyun, uzun yıllar belleğimizde kalmayı hak ediyor, tıpkı Ferruhzad’ın kendisi gibi. Ben ne vakit kederlensem, hayatla mücadele etmekte güçlük çekmeye başlasam onun şu dizesini anımsarım: Kuş ölür, sen uçuşu hatırla. Evet, İran şu an kadınlar için yaşaması daha güç bir yere dönüştü belki de ama her devrin bir sonu var. Zalimlerin de öldüğü hatta tarihin tozlu sayfaları arasında hızla unutulduğu bir dünya bu. Unutulmayan tek şey; sanat. O sanata yaşamını adayan ruhlar, sonsuzluğun ışığıyla hepimizi aydınlatıyorlar. Sevmenin, aşkın ve o aşkın peşinden her türlü bedelin güzelliğini bize öğreten Furuğ, iyi ki geçtin bu dünyadan. Biz de senin dizelerinde yaşıyoruz aşkı ve söylüyoruz hep bir ağızdan: Evet, sevmenin başlangıcıdır bu, gerçi belirsizdir yolun sonu. Ama ben artık düşünmüyorum sonu, sevmektir güzel olan çünkü. Sevdasının hakkını verenler tanırlar birbirini, tıpkı yaraları aşktan olanlar gibi...