22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 OCAK 2020 3 Hasta doktoruyla planlamalı Yüz yaşlanmaları ve tedavi Dr. FÜGEN ERDOĞAN ÇEKİN Dermatoloji Uzmanı Yüzün alt bölgesi üst bölgesine göre farklı yaşlanma süreçlerinden geçiyor. Yerçekimi etkisi bu bölgelerde daha yoğun oluyor. Deri altı yağ dokusu yer değiştirdiği için sarkmalar ve çene kontüründe bozulmalar oluşuyor. Zamanla azalan kollajen sentezi kırışıklıklarla, deri elastikiyetinde azalmayla sarkmalara yol açıyor. Tedavide, hastanın yaşı, deri yaşı, sistemik hastalıkları, kullandığı ilaçlar, yüzün önceki şekli, derialtı yağ tabakasının miktarı ve hatta sosyal durumu önemli kriterler olarak sıralanabilir. Uygun tedaviye ancak doktor ve hasta beraber karar verilebilir. Bu süreçte kullanılan kozmetikler de dikkatle seçilmelidir. TEDAVİ SEÇENEKLERİ u Botulinum toksin enjeksiyonu: Ağız çevresinde hareketle oluşan ya da artan kırışıklıklarda tercih edilir. Bu bölgedeki kaslar konuşma, yeme ve içme için kullanıldığı için yapılan doz çok önemlidir. Kırışıklıkları hafifletmek için tercih edilmelidir. Fazla doz ağızda şekil bozukluğuna neden olabilir. u Mezoterapi (vitamin enjeksiyonu): Mutlaka yapılmalı. 24 seans planlanırken idame dozları da akılda tutulmalı. PRP de mezoterapidir. Hastanın kanı alınır. İşlemden geçirilir ve deri içine enjekte edilir. Özellikle ince kırışıklıklarda etkilidir. u Lazer tedavileri: Özellikle ince kırışıklıkları yaygın olan, lekeli ve kalın ciltlerde tercih edilmelidir. 3 seans planlanır. İyileşmesi 710 gün sürer. Tedavi sırasında ve sonrasında güneşten korunmak gerekir. Sadece kışın uygulanır. u Peelingler: Yenileme için yapılır. Diğer yöntemlerle beraber kullanılabilir. u Dolgu enjeksiyonu: Değişen sürelerde kalabilen dolgular vardır. İki şekilde yapılabilir. Boşalan bölgelere yapılan dolgu enjeksiyonlarıyla kırışıklık ve çökmeler tedavi edilir. Sadece boşlukları doldurmak şeklinde olan tedaviler doğaldır. Gereğinden fazla yapıldığında abartılı görünüme yol açar. Dudak dolgularında abartılı işlemler sık görülmektedir. u Dolgu ile yüz şekillendirme: Özellikle bozulmuş çene ovalinin düzeltilmesinde kullanılır. Farklı noktalara yapılan dolgu enjeksiyonu ile yüzün yukarı çekilmesi sağlanır. Yüz şişirilmeden şekli düzeltilir. Geniş yüzlerde dikkatli olunmalı, doğru yerlere gerektiği kadar enjeksiyon yapılmalı. u İp (ağ, fransız askı): Örümcek ağı yanaklı hastalarda tercih edilir. Zayıf yüzlerde çökmelere, gereksiz potlara neden olur. Gerektiğinden az ip kullanılırsa yetersiz sonuçlar doğurur. İpler erirken kollajen ve elastik liflerin üretimini tetikler, etkisi birinci aydan sonra ortaya çıkar. Fransız askısı az sayıda iple yüzün saç içine asılmasıdır. Etkisi hemen ortaya çıkar. Günlük yaşantıyı aksatmayan yöntemlerdir. Zayıf yüzlerde de kullanılabilir. u Radyofrekans yöntemi: İğnesiz ve iğneli olarak yapılabilir. İğnelisi (altın iğne) oldukça başarılıdır. Cildin sıkılaşması ve çene ovalinin düzelmesinde konforlu bir yöntemdir. 3 seans yapılır ve hasta normal yaşantısına döner. Yanıkları önlemek için iğnesiz olan tercih edilmeli. 5 seans planlanır. Hafif yaşlanmalar için tercih edilir. uUltrason: Deri altına ses dalgaları verilerek alt yüz yaşlanmaları tedavi edilebilir. Tek seanstır. Dolgun yüzlerde tercih edilmelidir. Atış sayısı önemlidir. Yeterli miktarda yapılmazsa sonuç tatmin edici olmaz. u Kök hücre tedavisi: Kulak arkasından alınan mercimek tanesi büyüklüğünde deri parçasından laboratuvar ortamında üretilen genç hücrelerin deri içine enjeksiyonu. Ortalama 2 yıl etkisi devam eden en etkili yöntemdir. Kızgınlık yaratan durumlar u Haksızlığa uğramak u İsteğinin karşılanmaması u Engellenmek u Engelleyememek u İfade edememek u Sevilme isteği u Anlaşılma isteği u Kaybetmek u Beğenilmemek Kaygı denince akla gelenler u Küçümsenmek u Belirsizlik u Düşüncelerin üşüşmesi u Düşünme, karar ve davra nışın bozulması u Sakinleşmeye çalışmak u Yeniden düşünmek u İyi ve keskin düşünmek u Olumlu kaygıolumsuz kaygı u Duyguları çekinmeden ya şamak u Doğru ve güvenilir bilgi u Toplumkültür u Bulaşıcı kaygı u Kaygıkorku REHBER ODASI Durumlar, duygular üzerine düşünüyorlar, olayları sorguluyorlar Çocukla felsefeFİGENATALAY Felsefe eğitmeni Özge Özdemir’in, 912 yaş arası çocuklarla yürüttüğü “Çocuklar için Felsefe” atölyelerindeki tartışmalardan yola çıkarak kaleme aldığı kitaplar, felsefeyi ve eleştirel düşünmeyi hayatlarına katmayı amaçlıyor. Özdemir’in “Çocuklar için Felsefe” serisinin iki yeni kitabı “Öfkelenmemek Elde mi?” ve “Kaygıdan Kaçılır mı?” SEV Yayıncılık (Redhouse Kidz) tarafından yayımlandı. Kitapların içinde yer alan Ezgi Platin’in “harf çizim”leri ise kavramlara eğlenceli bir yorum getiriyor. Çocuklar, yaşamda karşılaştıkları zorluklar üzerine düşünme, akıl yürütme, sıkça kullandığımız kavramları daha iyi anlama fırsatı buluyor. Her kitapta, mitolojik bir hikâye üzerinden tartışma açılıyor, bir felsefe kulübünde toplanan çocuklar kendi bakış açılarıyla kavramları, olayları sorguluyor. Çocukların yorumuyla pek çok kavram etrafında gelişen diyaloglar, okurlara farklı pencereler açıyor. “Kaygıdan Kaçılır mı?” kitabında çocuklar, mitolojik kahramanlar üzerinden belirsizlik, sınav kaygısı, bilgi kirliliği, üzüntü, sevinç, olumlu düşünme gibi kavramları tartışıyor. “Öfkelenmemek Elde mi?” kitabında çocuklar yine mitolojik kahramanlar üzerinden hak/haksızlık, küsmek, öfke/kızgınlık, özdeğer, anlayış, sevgi gibi kavramlar üzerinde düşünüyor. ‘DURDUK YERE BAĞIRIYORUM’ “Öfkelenmemek elde mi?” kitabından: Mercan: ...Bir gün Lyssa gelip Herakles’in kulağına şöyle fısıldamış: “Sen daha küçükken, Hera senin ileride kral olmanı istemedi ve seni yok etmeye çalıştı.” Bunu duyan Herakles, haksızlığa uğradığı ve gelecekteki krallığını kaybettiği için çok kızmış. Sonra Lyssa Herakles’e bir de şunla Özge Özdemir rı söylemiş: “Zeus’un baban olduğunu öğrendikten sonra onunla görüşmek için attığın her adımda önüne engeller çıktı, işte sana bunu yapan aslında Hera’ydı.” Herakles istediğine ulaşmakta engellendiğini duyunca yine çok kızmış. En sonunda Lyssa, alaycı bir tavırla, ona doğduğu günden beri istenmediğini ve sevilmediğini söyleyince, Herakles çıldırmış. O kadar büyük bir öfkeye kapılmış ki çevresindeki her şeyi yıkıp dökmüş. Karısının ve çocuklarının kalbini kırmış. Aslında hem başına gelenlere hem bunlara sebep olan Hera’ya öfkeliymiş, ama öfkesini başkalarına yansıtmış. İpek Hanım: Aslında bu hikâyeyle Mercan bize yeni bir şey söyledi. Fark ettiniz mi? Melis: Evet, bazen öğretmenime kızıyorum, saygıdan susuyorum, eve gidince durduk yere kardeşime bağırıyorum. Yani aslında öfkemizi başkalarına yansıtıyoruz. Ömer: Ya da bizi kızdırana gücümüz yetmeyince, kime gücümüz yetiyorsa ona bağırıyoruz. Herakles’in durumu biraz öyle ol muş. Herakles öfkesini Hera’ya yansıtacak kadar kendisini güçlü hissetseydi, belki bu kadar da öfkelenmezdi. ‘KÖTÜ OLANI DÜŞÜNÜYORUM’ “Kaygıdan Kaçılır mı?” kitabından: Zeynep: Her sınav öncesi, büyük bir belirsizlik yaşıyorum. Ya soruyu yanlış anlarsam, ya cevabı eksik yaparsam, ya iyi not alamazsam gibi düşünceler üşüşüyor aklıma. Bu düşünceler, belki başarılı olacağım sınavda başarısız olmama neden oluyor. İpek Hanım: Yani henüz yaşanmamış şeyin kötü olacağını düşünüyorsun ve gerçekten de dönüp dolaşıp kötü olanla karşılaşıyorsun. Mercan: Zeynep, bu bana tanrı Kronos’u hatırlattı. Geçen hafta bir mitoloji kitabı aldım demiştim ya. Kronos, doğan çocuklarının onu yok edip tahtı ele geçirecekleri kaygısını taşıyordu. O yüzden tüm doğan çocuklarını yok ediyordu. Karısı Rhea çocuklarından birini sakladı. Sonradan Zeus olan bu tanrı yıllar sonra Kronos’u yenip tahtı ele geçirdi. Yani Kronos’un olmasından kaygılandığı şey, tam da kaygılandığı gibi başına geldi. Senin anlattığın sınav kaygısı bana bu hikâyeyi çağrıştırdı. İpek Hanım: Buna mitolojide “kendini gerçekleştiren kehanet” deniyor. Olmasından kaygılandığın şeyin tam da bu kaygı nedeniyle başına gelmesi. Deniz: Korktuğumda, o an olan bir şeyden korkarım. Mesela bir taksiye bindiğimde şoför hızlı ve dikkatsiz araba kullanıyorsa korkarım, çünkü ortada korkutucu bir durum var. Kaygıya kapıldığımdaysa, o an olan bir şeyden değil, genel olarak bir şeyden korkuyor olabilirim. Daha taksiye binmeden “ya kaza olursa” diye binemiyorsam bu korku değil, kaygıdır. İpek Hanım: Yani korktuğumuzda tehlikeli bir durum var, kaygılandığımızdaysa tehlikeli durum yok ama o durumun düşüncesi var diyebilir miyiz? öZel tas ım c kupal ı ve f e altlığı www.cumhuriyetkitap.com.tr ‘ de! Satış Noktaları 2020 Masa Takvimi hediye! İstanbul Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli • 0212 343 72 74 Ankara Güvenevler Mah. Güneş Cad. No:8/1 Kavaklıdere • 0312 442 30 50 Pek çok durumda herkes bu soruyu soruyor: Nerede bu dernekler? H erkes “nerede bu dernekler” diyor ama iş, o dernekleri ayakta tutmak için destek olmaya gelince ortada pek kişi kalmıyor. İş, işkence gö PATI GÜNLÜKLERI nın da çok büyük fayda getirdiğinden bahsetmişti. Bu konuda, “ilk olarak üye sayısı ne kadar çok olursa, kurumlar, dolayısıyla yetkililer daha fazla ciddiye alıyor, etki artıyor” di ren, açlık çeken, hasta, engelli ve terk yor. Farklı il ve ilçelerde üyelerin ol edilen hayvan popülasyonuna gelince, masının, işleri kolaylaştırdığını, böy ne dernekler ne de bireysel gönüllüler lelikle başka şehir ve ilçelerde olan işin altından kalkabiliyor. Hayvanse olaylara da müdahale edebildiklerini verler, derneklerin her bir vakaya koşmasını beklerken, dernekler de hayvanseverlerden onlara destek olmaları DEN IZ YAVAŞOĞULLARI söylüyor. Üye sayısı arttıkça, aidatlara bağlı olarak gelen gelirlerin de artmasının, daha çok cana dokunabil nı bekliyor. Bu sorunu severek, ilgiy cdenizy@gmail.com meyi sağladığını ekliyor. “Bunun ya le takip ettiğim derneklerden biri olan nı sıra, yeni dostlukların kazanılması PADER’in yönetim kurulu başkanı ve insan için kan ihtiyaçlarında etkin Alper Karmış’la konuştuk. bir ağ oluşması da cabası” diyor. PADER, Ankara merkezli bir dernek, diğer şehirlerde de temsilcileri bulunuyor. Sokaktaki pa GÜVEN İÇİN YAKINLIK u Bu sarmanın kuyruğuna teneke bağlayıp internete koymuşlardı. PADER tarafından kurtarılan güzel sarman yuva arıyor Ankara whatsapp: 0 532 526 70 14 tili canları yaşatmayı hedefliyor. Bölge beslemeleri, tedavi ve yuva bulmanın yanı sıra çok sayıda kısırlaştırma yapan bir oluşum. Belediyelerin görev ve sorumluluk bölgelerinde, onların yapmadığı işleri yapıyorlar. Çoğu yazımda belirttiğim gibi, kısırlaştırma ve nüfus kontrolü, sayısı azalan hayvanlara daha iyi bir hayat sunmamız için en uygun çözüm. Bu nedenle kısırlaştırma yapan dernekler, benim için de özellikle önemli. Alper Karmış, daha öncesinde bana derneklere yapılabilecek katkının sadece maddi destekten ibaret olmadığını söylemiş, derneklere üye olma Karmış, derneklerin de insanlardan oluştuğunu vurguluyor. Maddi zorlukları “paranın musluktan akmadığını unutmamak gerek” diyor ve ekliyor: “Üstelik, her masrafımız KDV, merkezlerimiz için de stopaj ödüyoruz.” Alper Karmış’a, son zamanlarda tartışılan, derneklere karşı güven sorusunu ve kişilerin destek vereceği dernekleri neye göre seçmeleri gerektiğini de sordum, buna karşılık, kişinin bu konuda yapabileceği en iyi şeyin sıkıca takip etmek olduğunu söylüyor. Güven açısından ise “fiziksel olarak ne kadar yakın olursanız, o kadar çok emin olabilirsiniz” diyor. u Bulunduğunda üç bacağı kırılmış, ödem toplamış ve ölmek üzereydi. Şu an sağlığı çok iyi. 4 aylık, bu naif, çekingen dişi köpecik ömürlük yuvasını arıyor. Ankara 0 554 678 39 47
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle