Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                4 5 OCAK 2020  Bu yıl bestecinin yılı olacak  Beethoven: Ateşli bir Cumhuriyetçi, inançlı bir devrimci  Bİ DÜNYA İNSAN  Yeni bir yıla girdik. Herkese mutluluk, huzur getirsin diliyorum. Bol müzik  nir. Ne var ki çocukken elbette bir Mozart olmayan Beethoven’ın henüz beş yaşındayken bir halk  li, bol notalı bir yıl olacak  konserinde başarısız ol  bu yıl. Malum, 2020 Beet  ması baba Johann’ı her  hoven Yılı ilan edildi. Bu  halde büyük hayal kırık  büyük besteciyi anlatmak  lığına uğratmış olmalı.  için kuşkusuz bir yıl yetmez, anlamak için de. Yine de tüm bir yıl boyunca bu  MUSTAFA K. ERDEMOL  RENGINDEN ÖTÜRÜ LAKABI  büyük müzik devrimcisinin  VARDI  eserleriyle, yaşamından ay  Fiziksel olarak yakı  rıntılarla içlidışlı olacağız. Ne büyük şıklı sayılmazdı Beethoven: büyük  bir mutluluk.  bir kafaya, Romalılara özgü bir bur  Günümüzde neredeyse herkes  na, hiç taranmamışçasına dağınık,  için kolayca söylendiğine bakmayın, gür saçlara sahipti. Koyu tenli ol  “devrimci” sıfatını kazanmak zordur. duğu için lakabı da “İspanyol”dur  Beethoven, sadece müziğiyle de  bu arada. Elbette dillere destan ol  ğil, müziğin bestelenmesinde de din muş bir sakardır da. Beethoven, mü  lenmesinde de değişiklikler yarattı  ziği için yaşayan bir adamdı, dünye  ğı için devrimci kabul edilir. Çünkü vi konforlarla ilgilenmiyordu. Özel  gerçekten “devrim” olarak tanımla hayatı düzensizdi. Evi derler, her za  nacak işlerdir yaptıkları.  man bir karmaşa içindeydi, etrafta  Bugün ortaya atıldığı dönemdekin yiyecek parçaları olurdu her zaman.  den farklı anlamda bilim literatürüne  Büyük sanatının değerlendirmesi  ait olan devrim sözcüğü, Kopernik’in ni yapacak bir çapım yok elbette. Bu  keşiflerine atfen kulla  tarafını konuyu iyi bi  nılan bir kavram olarak  lenlere bırakarak döne  yerleşti dilimize. İşinde öncü, dönüştürücü, kendinden sonrakilere yapıp  Sağırdı ama içkulağı ona  minin devrimci düşüncelerine yaklaşımından söz edeyim. Genç bes  ettiklerinde yol gösterici kişilere devrimci denmesi bu nedenledir. Copernicus bilimde ne yaptıy  harika besteler yapmak için gerekli olan her  teci, başından beri Fransız devriminin ateşli bir hayranıydı. “Devrimci ordu” içindeki yükseli  sa Beethoven da aynısını yaptığı için bu büyük  şeyi sağladı.  şinden haberdar olduğu Napolyon Bonaparte’ı  besteciye devrimci de  insan hakları savunu  mek elbette doğrudur.  cusu sandı uzun sü  SADECE  re. Öyle ki bir bestesini Bonaparte’a ithaf et  MÜZIKTE DEĞIL Ancak, Beethoven sadece müzik açısından değil toplumsal anlamda da devrimcidir. Toplumsal saf tutmada iyi, insani, ne kadar değer varsa onun yanında olduğunu da ekleyelim. İçinde yaşadığı toplumsal  mek istemiştir denir. Napolyon’a ilişkin fikri 1802’de değişir ancak. Bir arkadaşına yazdığı mektuptan haberdarız. “Napolyon’un, Papa ile anlaşma imzalamasıyla her şey eski haline döndü” diye yakınır bu mektupta. Gelişmeleri ne kadar yakından izlediğinin de bir ör neğidir bu mektup.  koşullara, o koşulların yaratılmasında payı olanlara tutumu hep sert  DEVRIMCI SENFON I  olmuştur büyük bestecinin. Hayattayken, ününün de hayli doruğun  27 Mart 1827’de Viyana’da 56  Devrimci ruhunu en iyi yansıtan eseri Beşinci Senfonisi’dir. Açılı  dayken yapılan bir tablo  yaşındayken  şının bir müzik eserin  da (görmüştüm ama adını anımsamıyorum ne yazık ki) bu yanını çok  öldü. Müziği devrimciydi,  de rastlanabilecek en mükemmel açılış olduğu konusunda hemfikir  güzel resmetmişlerdir. Bilenler vardır kuşkusuz,  zevkle dinlenir.  olmayan yoktur. Avusturyalı ünlü orkestra şe  müziğini sunarak (hayatta kalabilmek için başka çaresi yoktur) para kazandığı soylulara tutumunu yansıtan bir tablodur bu. Resimde büyük Goethe, Arşidük Rudolph ile İmparatoriçe bir gezide gösterilir. Goethe Kraliçe’ye saygıyla yol gösterirken, (aman ha bu Goethe’yi asla küçültmez), arka plandaki Beethoven onları görmezden gelir. Bu tabloda Beethoven olduğu gibi yansıtılmıştır. Tüm yaşamı boyunca doğuştan ayrıcalıklı olanlara karşıydı çünkü. Mutlu bir çocukluk geçirdiği söylenemez. Flaman kökenli bir aileye mensup olan Ludwig van Beethoven’ın (16 Kasım 1770 Bonn doğumludur) babası Johann’ın son derece sert biri olduğu söylenir. Mutsuzluğunun, daha sonraki içe kapanmalarının nedeni babasıdır derler. Beethoven 11 yaşındayken oku  fi Nikolaus Harnancourt bu senfoni için, “Bu müzik değil; siyasi bir ajitasyon. Bize sahip olduğunuz dünya iyi değil. Değiştirin diyor” demiştir örneğin. Müzikolog John Elliot Gardener de Beşinci Senfoni’deki tüm ana temaların Fransız devrimci şarkılarına dayandığını söyler... 17967’de Beethoven, işitme duyusunu etkileyen menenjite yakalandı. 28 yaşında, ününün zirvesindeydi. Duyma yetisini kaybetme işaretleri 1800’lerde kendisini gösterdi. Bunalıma girdi, öyle ki intiharı bile düşündü. Özel hayatında hiç mutlu olmadı. Varlıklı patronlarının kızlarına (eşlerine de) âşık olma gibi bir huyu vardı, sonu her zaman kötü biten “aşklardı” bunlar. Şöyle yazdı: “Sanat ve sadece sanat beni kurtardı! İçimde çimlenmekte olan şeylerin tümünü vermeden bu dünyayı terk etmem  lunu bıraktığında ondaki yeteneği  imkânsız görünüyor”. Beethoven sa  ilk keşfeden, genç Ludwig’i Bach’ın ğırlığını bir besteci için ne büyük bir  eserleriyle tanıştıran kilise orgcusu  felaket bir avantaja çevirdi. İçkula  Gottlob Neffe’dir. Oysa birçok çağ ğı, ona harika besteler yapmak için  daşı Beethoven’ın çocukluğunda hiç gerekli olan her şeyi sağladı.  de bir yetenek sergilemediğini söy  27 Mart 1827’de Viyana’da 56 ya  lerler. Neffe’ye hepimiz teşekkür  şındayken öldü. Müziği devrimciydi,  borçluyuz.  çünkü ses yoğunluğu, daha önce mü  Ancak babasının Beethoven’dan,  zikte hiç ifade edilmemiş olan “insan  dehası çocukken ortaya çıkan bir  durumu”nun yönlerine ışık tutuyor  Mozart çıkarmaya çalıştığı, bu ne  du. Dokuzuncu Senfoni, son sözüy  denle en iyi hocalardan, aralarında  dü. Halen zevkle dinlenir.  Haydn da vardır, ders aldırttığı bili  Beethoven yılı hepimize kutlu olsun.  Kooperatif hazırlığındaki Nusratlı kadınları: Mazbatamızı vermediler ‘İmamoğlu’ndan önce bize oldu’  Ayten Deniz  Samiye Kaya  Gülşen Akbulut  Esma Çırak  Gülten Kaya  Nusratlı köyü kadınları, güçlendiler, şiddetle mücadeleyi de öğrendiler. Evde yaptıklarının fazlasını satıp para kazanıyorlar. “Ekrem İmamoğlu’ndan önce bizim mazbatamızı vermediler ama boyun eğmedik” diyorlar.  Sevgi Köse  Süheyla Doğan  Saliha Köse  N usratlı adını daha önce duymuş olmanız kuvvetle muhtemel. Çanakkale’nin Ayvacık ilçe  hatsız etti. Dernekteki daha zengin kesimle, muhafazakâr kesimin işbirliği sonucu, son genel kurulda çeşitli sıkıntılar yaşadık. Dışarda oy pusulaları hazırlandı, dernekle il  sine bağlı şirin bir köy Nus  gilenmeyen üyeleri araçlarla  ratlı. Doğasının güzelliğin  evlerden alıp oy kullandırıp  den çok, güçlü kadınlarıyla ilgi odağı son yıllarda. Biz  HİLAL KÖSE  çoğunluk sağlamaya çalıştılar ama en yüksek iki oyu yi  de o kadınlarla tanışmak için  ne biz aldık. Üçüncü sırada  İstanbul’dan yollara düştük.  ki kişi başkan yapılınca, bir  Muhteşem bir sofranın etrafında buluş grup kadın biz kendi yolumuzu çizmeye  tuk. Hem güzel hem de üzücü haberlerle karar verdik. Derneğe üyeliğimiz devam  geri döndük. Önce “kötü” haberi vere  ediyor. Dernekteki doğal ürünler satış  lim. Ülkeye egemen kültür maalesef buralara kadar yayılmış. 2005 yılında Süheyla Doğan’ın öncülüğünde kurulan, onca başarılara imza atan Nusratlı Köyü Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği’nin ahengi bozul  merkezimiz, yan yana gelmiş üretici kadınlar modeliydi. Şimdi biraz daha ortak emek, ortak üretim planlıyoruz. Birbirine güvenen kadınlar olarak bir araya gelmiş olduk.”  muş. Son seçimlerde en çok oyu alan Doğan’ın yerine başka bir üye başkan yapılmış. İyi haber; kadınların yarısı, bu karara tepki gösterip yeni bir yola çıkmışlar. Kazdağı Kadınları Kooperatif Girişimi’ni kurmuşlar. En mühimi haksızlığa eyvallahları hiç yok.  BIRILERINE DOKUNDU! Doğan, olanı biteni sakin sakin anlatırken, birlikte yola çıktığı kadınlardan Meryem Saraç, dayanamayıp araya giriyor: “Bizim söz söylememizi, ön planda olmamızı hazmedemediler. Koyun gibi arkalarından geleceğimizi zannettiler.  ODTÜ RUHU BIRAKMADI Süheyla Doğan, Köy Enstitüsü mezunu bir babanın kızı. Kasabada, aydın bir ailede büyümüş. Toplumsal meselelere duyarlı olması çocukluktan geliyor. Uzun yıllardır sivil toplum ve kadın çalışmalarının, doğa koruma mücadelesinin içinde. 24 saatin yetmediği zamanları, uykusuz geceleri çok oluyor. ODTÜ mezunu, inşaat mühendisi. 22 yıl kamuda çalışmış, emekli olunca 17 yıl önce köye yerleşmiş. Eşi, şairyazar Mecit Ünal’la yıkık bir taş evi onarmışlar. ODTÜ ruhu bırakmamış  Bu ekmek kapısını bize Süheyla ablam açtı. Bizim başkanımız o. Karşımıza başka birini dikseniz de boyun eğmek zorunda değiliz. Bizi bir arada tutan o. Hepimizin farklı sorunları var. Mesela en kırıkları benim. (gülüşmeler ) Doğrunun yanındayız biz. O kadar insan tanı dım ki sayesinde hepsi dostum, arkadaşım oldu. Karşımızdakiler de bizim köylülerimiz. Bu kadın bir kere sesini yükseltmedi bize. Birinin kalbini kırarım diye ak  tabii. Özel  lı çıkıyor. Kay  likle kadınlar  bettiyse bundan  ve çocuklar  kaybetti. Aslın  için bir şey  da kaybetmedi,  ler yapmak is  kazandı.” Sa  temiş Doğan.  raç, 13 yaşında  Köyün ima  bir çocuk anne  mı, eski muh  si. 22 yıldır res  tarı ile üç ka  toranlarda çalı  dın dört erkek  şıyor. Esprile  derneği kurmuşlar. Sonrası malum, dernekle birlikte çalışmayla  Güvemeriği marmelatı (buruk tadı olan küçük yabani erik), riyle bizi kırıp  alıç marmelatı, alıç sirkesi, çam kozalağı şurubu (astım hastaları için), çamsakızı (defne tohumu ve balla karıştırınca öksürüğe iyi geliyor), kekik turşusu, (limon kekiğinden), biberiye turşusu, doğal sabun, krem ve daha pek çok şey isterseniz kar  geçirdi. Dernek sosyal yaşamını renklendirmiş.  goyla kapınıza kadar geliyor. İletişim: 0533 455 2102 Aralarındaki da  geçen yıllar...  yanışmayı anla  Güney Mar  tıyor heyecanla. “Alın terimizle pazar  mara Kalkınma Ajansı ile, AB ile pro paramızı, çocukların harçlığını ancak çı  jeler yürüttüler. Kadınların güçlenmesi karıyoruz. Mesele para da değil. Kadın  ne destek oldular, köyü eko turizmle ta lar kendi ayakları üzerinde durdu. Bu da  nıştırdılar. Sabancı Vakfı’nın “Fark Ya birilerine dokundu. Yurtdışına gezilere,  ratan” programına seçildiler... Şimdi yol festivallere gittiler. Çanakkale merkezi  ayrımındalar. Kooperatif kuracaklar.  görmemiş kadınlarımız vardı” diyor. En  Kooperatifi, hem sosyal, hem ekonomik çok dağ bayır gezip ot ve mantar topla  dayanışma modeli olarak planlıyorlar.  mayı sevdiğini anlatıyor: “Esma ile bi  Rekabeti ortadan kaldırıp, ortak üretimi zim işimiz mantar toplamak. Bayramiç  amaçlıyorlar.  Dağı’na kadar nerde ne bitiyor biliriz. O  Doğan, dernekte olanları şöyle özet  dağlar nasıl güzel, uçsuz bucaksız. Ava  liyor: “Kadınların bu kadar güçlenmesi, zım çıktığı kadar bağırırım çın çın öter.  özgüvenlerinin olması, kendi haklarını Dünya senin, ormanlar senin, kimse se  savunabiliyor olmaları bazı kesimleri ra ni duymuyor... ”  Meryem Saraç Ürettikleri her şey doğal, köydeki bahçelerden. Tarhana, zeytin, zeytinyağı, peynir, salça çeşitleri, soslar, pekmezler, turşu çeşitleri, nar ekşisi gibi bilinen lezzetlerin yanında kendi buluşları değişik tatlar da üretiyorlar. Beyaz zambak, ebegümeci, tespih çiçeği, katırtırnağı, erguvan dahil her şeyin reçelini yapıyorlar. UYANIK OLMAK ŞART Ekoloji Birliği Eşsözcüsü de olan Doğan, doğa talanına karşı uyarıyor: “Sürekli takip etmek, hem alanda hem hukuki mücadeleyi elden bırakmamak gerekiyor. Madencilerin sosyal rüşvet ağları çok güçlü. Mesela bir köyde cami avlusu düzenlemek, çöp bidonu koymak, çeşme yapmak gibi... En büyük iddiaları istihdam. Tarımdan umudunu kaybeden köylü bu nedenle projeden yana olabiliyor ama bilmeleri lazım ki en fazla 8 yıllık projeler bunlar... Hem zehirleniyosun hem toprağından, havandan oluyorsun. Değer mi?” ONUN SAYESINDE OLDU HER ŞEY Sevgi Köse’nin, biri ilkokula giden iki çocuğu var. “Güzel insanlarla karşılaştık. Şimdi güzel olanı bozmaya çalışıyorlar. Kadınların buradan bir yere adım attığı yoktu, her yere gittik, Yunanistan’a, İtalya’ya... Biz yedi kadın hep arkasındayız Süheyla ablanın. O olmasaydı o dernek kurulmazdı. O yanımızda olduğu sürece gidecek böyle. Benim tarlam yok, aylığım yok. Eşim bulursa bağ bahçe işine ot biçmeye, zeytine gider.” MÜCADELEYE MECBURSUN Esma Çırak, bir çocuk annesi. Üç kez evlenmiş. Küçük bir yerde yalnız olmanın zorluğundan söz ediyor. “Bu çevrede genç bir kadın olarak dul olmak zor, iyi gözle bakmıyorlar pek. Şu an iyiyim. Kolay bir hayatımız olmadı ama annem her zaman yanımdaydı. Hayatta mücadele etmek zorundasın. Evlilik yürümüyorsa ayrılacaksın, olmuyorsa olmuyordur” diyor. GÜÇLÜ OLMAK ISTEMEDIM Ayten Deniz: “Eşim öldüğünde, biri on, biri beş, biri de üç buçuk yaşında üç çocukla kalmıştım. 12 sene oldu. Evde kendimiz için yaptığımız şeylerin fazlasını satıyoruz. Çocuklarım da yardım ettiler sağ olsunlar. Amacım para kazanmaktı aslında güçlü kadın olmak da istemedim. Tek isteğim çocuklarımı okutmaktı... O kadar çok şey yaptık ki, ünlü olmayı hâlâ kabullenemiyorum. İçim sönük olduğu için belki... Şurada bir masada toplanmak bile yetiyor bana.”   
            
    
