Katalog

6 29 EYLÜL 2019 Fotoğraf: Kurtuluş ARI ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK idin... görün...uDotyeni sezona başlıyor skoç oyun yazarı David Greig’in G İ yazdığı ve Murat Daltaban’ın sahnelediği, geçen sezonun çok sevilen oyunu “Prudencıa Hart ve Bir Tuhaf Dibe Vurma Öyküsü” başlıyor. Prudencia Hart, 426 Ekim arası her cuma ve cumartesi saat 21.00’de sahnelenecek. u ENKA’da sonbahar 31. Yıl ENKA Kültür Sanat Müzik Buluşmaları, Gökhan Aybulus (piyano), Erkin Onay (keman) ve Çağ Erçağ (viyolonsel) üçlüsü Trio Hexis’in, 1 Ekim’de saat 20.30’daki konseriyle başlıyor. Topluluk, Beethoven, İlhan Baran ve J.Brahms’ın eserlerini müzikseverlerle buluşturacak. u Perşembe sineması A nja Kofmel’in yönettiği film, İsviçreli Chris, 3 Ekim saat 19.00’da SALT Beyoğlu, Açık Sinema’da gösterilecek. Filmde, savaş merakı ve 1992’de öldürülen İsviçreli savaş muhabiri Christian Würtenberg’i ve olayı araştırırken vurulan arkadaşı foto muhabir Paul Jenks’in hikâyesi var. u Arter’de rehberli tur A rter, pazartesi hariç, saat 14.00’te ve 17.00’de iki kez gerçekleşen biletli turlara ek olarak her perşembe günü saat 19.00’da “Yakın Bakış” başlıklı ücretsiz tur düzenleniyor. Her cumartesi günü 12.00 13.00 saatleri arasında, tüm sergiler için İngilizce rehberli tur düzenleniyor. u Çocuk yetiştirmenin sırrı Y aşam Akademisi, uzman konuklarını Akbatı’da ağırlamaya devam ediyor. Doktor Bahar Eriş, “Çocuklar nasıl başarır?” konulu söyleşisinde 3 Ekim Perşembe günü 14.00 16.00 saatleri arasında çocuk yetiştirme sırlarını verecek. u Evgeny Grinko yollarda “V alse” adlı şarkısıyla gönüllerde taht kuran genç piyanist Evgeny Grinko, 4 Ekim’de saat 21.00’de Ankara Bilkent Odeon’da konser verecek. u ‘Böyledir Bizim Sevdamız...’ Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, yeni sezona Zülfü Livaneli Müzikali ile başlayacak. “Böyledir Bizim Sevdamız” müzikalinin dünya prömiyeri 5 Ekim’de 21.00’de Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde.. uUrla’da Gülan sergisi P intura Urla Sanat Galerisi, 5 Ekim 3 Kasım arasında, çağdaş sanatımızın tanınmış isimlerinden sanatçı ve teorisyen Genco Gülan’ın “Eklektik” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapacak. Sergide, Gülan’ın resim, heykel, seramik ve çizimleri ile videoları yer alacak. 29 EYLÜL 2019 SAYI: 1542 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut KüçükkayA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA n Yayın Koordinatörü hilal köse ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen münevver oskay n Editör deniz ülkütekin n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/ İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın Esin kaynağı Atatürk Ege, Kurtuluş Savaşı’nın yüzüncü yılı dolayısıyla on senfonik eserden oluşan Kurtuluş Savaşı destanı yazıyor. “Amacım, ilk kurşunun atıldığı İzmir’den böyle bir eseri Türkiye’ye hediye etmek” diyor. Asil Dede’nin Düğünü adlı, masallardan ilham alarak kaleme aldığı ikinci romanında, görevi, birbirinin dilinden anlamayanları iyilikte birleştirmek olan Asil Dede’nin hikâyesini anlatıyor. L event Ak... Özellikle biz 90’lar kuşağı onu, gitarı ve Latin gırtlağıyla söylediği romantik şarkılarını ezbere bildiği ünlü müzisyen, besteci, şarkı sözü yazarı Ege olarak tanıyoruz. Ailesinin ısrarıyla 9 Eylül Üniversitesi’nde hukuk bölümüne kayıt yaptırmış. 25 yıldır hâlâ hukuk fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi! Müzikle yakın ilgisi klavyeli saz eğitimi aldığı çocukluğuna dayanıyor. Yıllar sonra tanışacağı Maria Rita Epik’ten uzun süre gitar ve bestecilik dersleri aldıktan sonra ise kendi bestelerini yapmaya başladı. Ve İzmir’de 1994’te “Yaz Aşkım” adlı şarkısının demosu yerel radyolarda resmen patladı! Müziğin mutfağında yetişen sanatçı, hemen hemen tüm şarkılarının sözünü ve müziğini de kendisi yazdı. Bugüne dek dokuz albümü, sayısını hatırlamadığı kadar single çalışması oldu. 30’dan fazla ülkede konser verdi. Şarkıları 10 farklı dile çevrildi. Kış konserleriyle sevenleriyle buluşmaya devam eden Ege ile hem Alfa Yayınları’ndan çıkan ikinci romanı Asil Dede’nin Düğünü’nü hem de müziğini konuştuk. TÜCCARLAR HOŞLANMAZ u Romanlarında da boynunu bükmeyen, enseyi karartmayan, yalnızlıklara ve karanlıklara umutla direnen bir kalemin, bir sanatçının izi sürülüyor... Düş ile gerçek arasında nasıl bir hat kuruyorsunuz? Hayat benim için sevdiklerinle çıktığın bir yolculuk. Başına ne gelirse gelsin, yol da belli yoldaş da. Almanın ve vermenin, katmanın ve katılmanın neşesi ve bolluğu çoğaltıyor kısacık ömürlerimizi. Sadece romanlarımda değil, şarkılarımda da hep olumlu baktım hayata. Paylaştıkça çoğalacağımıza inandım. Hayatımın son bir dakikası gibi konuştum ve yazdım, şarkıları da romanları da. Sesini duyuramayanların ortak sesi olmak için çaba gösterdim. Bu sebeple: kula kulluk düzenini reddettim başından itibaren. Tüccar ya da politik ruhluların hoşlanacağı bir karakter değilim. Kârzarar üstünden yürütebildiğim bir ilişki biçimini reddettim hayatım boyunca. Asil Dede, bu ruh haliyle yazılmış bir roman. Şifacı, bilge, yol gösterici. Kaybetmekten korktuğu tek şey onuru. Asil Dede’yi yazarken Ergenekon Balyoz mağdurları ve aileleriyle görüştüm. O karanlık dönemi, resmi tarihin soğuk sayfalarından değil, insana dokunarak anlatmak, gelecek kuşaklara ulaştırmanın biricik yoluydu. Yüzlerce masal ve destan okudum kitabın ruhuna can verecek ışıklar bulmak için. Kalbimdeki sesleri yazıya döktüm.İçimde zekâm, bilgim, görgüm ve yeteneklerimden daha büyük bir şeyin olduğunun farkındayım. Adını koyamam. Siz buna ilham diyebilirsiniz, ama ben bir isim veremi yorum. O, sizinle buluşmak için beni kullanan bir varlık. Ben onun fısıldadıklarını size iletiyorum. ESİN KAYNAĞIM ATATÜRK u Sezgiler, öngörülerle dolu, çok dilli, tüm varlıkları ve mahlukatlarıyla dünyanın, doğanın sesini duyan, dilini konuşan, acıyla yanmış, tevükkülle olgunlaşmış Asil Dede’nin ana esin kaynağı. Geçmişteki ve günümüzdeki olası karşılıkları nelerdir? En önemli esin kaynağım Atatürk ve devrimleri. Yok olmaya mahkum edilmiş bir milleti ayağa kaldıran, kısacık ömrünü ülkesine adayan, devrimci, entelektüel, stratejist, vatansever. Dinleyen, fikir alan, okuyan, araştıran müthiş bir deha. Onun ruhundan yükselen enerji bu ülkeyi ölümünden seksen yıl sonra bile ayakta tutuyor. Bir tane Atatürk vardı. Geldi, elinden geleni yaptı ve gitti. Bizim yeni bir Atatürk’e değil, onun devrimlerini daha ileriye taşıyacak binlerce, yüz binlerce doktor Reşit Galip’lere ihtiyacımız var. Cebinde istifa mektubunu taşırken korkmadan konuşan, yürüyen, cesaret edenlere.. Karanlıklarla mücadele için, yanmaktan korkmayan kandiller aydınlatacak dünyayı. Kurtuluş Savaşı’nın hâlâ bitmediğine inananlardanım: Politik, sosyal, ekonomik ve kültürel bir savaşın tam ortasındayız. Bizi bu kıskaçtan çıkaracak olan, cehaletin ferasetine sığınarak halka sığır muamelesi yapan politikacılar değil, gücünü Atatürk’ün getirdiği modernizmden alan, aydınlığa yürümeye ant içmiş Türk milleti olacaktır. u 90’lı yıllarla bugünün müzik, sanat ve siyasal ortamını kıyaslarsanız... Söyleyebileceğim en önemli fark şudur: Müzik hiçbir zaman, bu dönemdeki kadar, tüccarların ve siyasetçilerin uşağı olmamıştı... 90’larda üniversiteye giden sayısı arttı. Haliyle potansiyeli yüksek kaliteli mezunlar çoğaldı.. Üni GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir @cumhuriyet.com.tr versite bitirmiş insanlar, doğduğu şehirde iş bulamayınca kaliteli beyin göçü oldu büyük şehirlere. Bir de teknolojinin, nereye gideceğini sezmemek, öngörmemek bugünkü müzikal sıkıntıyı doğurdu. Ne olabilirdi? Her şeyden önce telif hukuku, internet hukuku işlemeye başlamalıydı. Suç ve ceza tanımlamaları yapılmalı ve yaptırımları devreye girmeliydi. u Örgütleri, sendikaları nasıl buluyorsunuz? Bana göre MESAM, MSG, MÜYORBİR... Hepsinde sadece profesyonel ekipler ve avukatlar çalışmalı, işleri yürütmeli. Yönetim kurulları da denetlemelidir. Bazı isimler siyasete, siyasetçileri de bu kurumlara bulaştırdığı halde yasaların çıkmaması, yöntemin de, yönetim anlayışının da işe yaramadığını gösteriyor. İMAMOĞLU’NA ŞARKI u Mazbatası geri alındığı dönemde Ekrem İmamoğlu’nu destekleyerek bir şarkı yazdınız. Nedenini burada da dile getirir misiniz? Bu şarkıyı bir partiyi ya da politikacıyı kendime yakın bulduğum için değil, tümüyle haksız bir yaklaşıma tepki olarak yaptım. İnsanların parasını, malını çalabilir, kandırabilirsiniz, cezası bellidir. Mağdur çalışır çabalar, yerine koyar, hayata devam eder. Bir milletin hakkını çalarsanız, iradesini, duruşunu, umudunu çalarsanız. Halkın elinden yaşama becerisini, hayat sevincini, seçilmişin karşısındaki gücünü alırsınız. Bu şarkıyı yalnızca bu ülkede yaşayan bir yurttaşın tepkisi olarak yazdım. 100. YIL ONURUNA DESTAN u Yeni tasarılarınızı sorarak bitirelim söyleşimizi. Kış dönemi konserlerimiz başladı. Önümüzdeki üç ay boyunca her pazar imza günlerimiz olacak. Kurtuluş Savaşı’nın yüzüncü yılı dolayısıyla on senfonik eserden oluşan Kurtuluş Savaşı destanı yazıyorum. Amacım, ilk ve son kurşunun atıldığı İzmir’den yola çıkarak böyle bir eseri Türkiye’ye hediye etmek. Bunu kendi adıma bir misyon olarak gördüm çün kü 100. yılda Kurtuluş Savaşı hâlâ anlatılamadı, anlaşılamadı. Ekonomik, politik, kültürel savaş hâlâ devam ediyor. Komşularımızın sınırları değiştirilmeye çalışılırken ana hedefin Türkiye olduğunun farkında olanlardanım. Gelecek nesilleri uyanık tutacak en önemli araçlardan biridir müzik. Kurtuluş Savaşı destanını, insan hayatı üzerinden anlatmanın tarihler, rakamlar ve haritalar üzerinden anlatmaktan daha etkili olacağına inanıyorum.