22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Gidin... görün...ÖZNUROĞRAŞ ÇOLAK u ‘Don Kişot’um Ben’ sezonu açıyor Geçen yılın ses getiren oyunlarından “Don Kişot’um Ben”, 20192020 tiyatro sezonunda İstanbul’daki ilk oyunuyla 25 Eylül Çarşamba akşamı 20.30’da Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi’nde olacak. u Kadıköy’de caz sesleri K ADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali kapsamında düzenle nen Caz Günle ri, 25 Eylül’de başlıyor. Beledi yenin Yeldeğir meni Sanat Mer kezi, Fenerbah çe Parkı ve Kala mış Parkı’nda dü zenlenecek etkin likleri 28 Eylül’e kadar sürecek. u Bodrum’da film zamanı “ B odrum Türk Film Haftası” bu yıl 2729 Eylül tarihleri arasında düzenleniyor. Hapimag Sea Garden Resort Bodrum’da gerçekleşecek olan CineBodrum Profesyoneller Kuşağı’nda ise henüz vizyona girmemiş 40 filmin tanıtımı yapılacak... u Aydın Esen konseri Arter’de Y eni binasının kapılarını geçtiğimiz hafta açan Arter, sergilerin yanı sıra tüm sanat disiplinlerinden örneklerin olacağı bir etkinlik programını da hayata geçiriyor. Piyanist ve besteci Aydın Esen 27 Eylül’de saat 21.00’de Arter Sevgi Gönül Oditoryumu’nda konser verecek. u Ceylan Ertem Ankara’da Ceylan Ertem 28 Eylül’ de saat 22.00’de Ankara Jolly Joker sahnesinde konser verecek. u Eskişehir müziğe doyacak M ilyonFest Eskişehir, 2629 Eylül tarihlerinde Eskişehir Mola Tesisleri’nde yapılacak. Festival kapsamında, 27 Eylül’de, Athena ve Selda Bağcan’ın da aralarında olduğu müzisyenler konser verecek. u Nâzım Hikmet’in ‘Pirayesi’... M urat Çidamlı’nın oyunlaştırdığı, yönettiği ve oynadığı “Piraye” 28 Eylül’de saat 20.30’da İzmir Nâzım Hikmet Kültür Merkezi – Konak Halk Sahnesi’nde sahnelenecek. u Sertab Erener ODTÜ’de Sertab Erener, Kerki/Solfej organizasyonuyla 25 Eylül’de saat 21.15’de Ankara ODTÜ MD Vişnelik Çim Amfi’de konser verecek. Sa 22 EYLÜL 2019 hnede nefes alıyor Lütfiye Özipek: Yarışma, başarı ölçütü değil DEN İZ ÜLKÜTEKİN O Ses Türkiye 2018 birincisi Lütfiye Özipek, “Bir Bilene Sor” isimli şarkısıyla yazın dikkat çeken ismi oldu. L ütfiye Özipek, O Ses Türkiye yarışmasının etrafında dönen onca hengame içinde sesiyle öne çıkan isimdi. O günlerin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçti. Özipek, bu yaz başında çıkardığı ilk şarkısı Bir Bilene Sor ile müzik piyasasına adımını attı. Tüm yazı da konserlerle geçirdi. Özipek’e hedeflerini sorduk. u O Ses Türkiye’deki başarınızın avantajları nedir sizce? Kendimi bildim bileli şarkı söylüyor ve hissederek yaşıyorum. Bu tip yarışmaların en büyük avantajı, var olan potansiyelimizi ortaya koyabilmek, ama eğer yanlış yönlendirmelerle ve yanlış adımlarla ilerlersek işkenceye ve dezavantaja dönmesi de mümkün tabii ki. Her ne olursa olsun bu yoldan vazgeçmeyeceğine inanan herkese tavsiye ederim, ama inanın ki yarışmalar asla bir başarı ölçeği değildir. Kalbimizi ve kendimizi bilelim yeter. u O günleri nasıl hatırlıyorsunuz? Çok heyecanlı ve her gün teşekkür ettiğim günlerdi. Kendimi ait olduğum duygularda bulmuş, sonunda müziğim istediğim şekilde anlatmak istediğim noktada dinleyiciyle buluşmuştu. Öte yandan ise korku vardı tabii, ya çabuk biterse bu etki diye. Ama çok şükür ki ürettikçe her şey çok güzel oldu. u Sahne size neler hissettiriyor? 19 yaşımdan beri, üniversite yıllarımdan beri sahnedeyim aslında. Ama büyük konserler vermeye elbette O Ses Türkiye’den sonra başladım. Özellikle Kıbrıs konserleri yaklaşık iki yıldır çok yoğun geçiyor, eylül ayında İstanbul’a taşındım ve artık yavaş yavaş Türkiye’de de konserlere hazırlanıyoruz. Çok heyecanlıyım. Sahne benim nefes aldığım yer. En çok hissettiğim duygu bu. Olmam gereken, tekrardan doğup büyüdüğüm yer gibi. Kendimi ifade ettiğim yer. Bazen beraber ağladığımız, bazen beraber güldüğümüz çok özel anlar orada yaşanıyor benim için. Kıbrıs’ın samimiyeti u Müzikle ilgilenmeye ne zaman başladınız? Kendimi bildim bileli. Çok küçük yaşta başladım, 45 yaşlarımda hep şarkı söylerdim. Çok klasik duyulsa da öyle. Babam bana İngiltere’den org al 90’lar ve türküler favorim u Sahnede en çok hangi şarkıları ve türleri yorumlamayı seviyorsunuz? Sahnede söylediğim şarkıların hepsini dinliyorum da. Çok severek paylaşıyorum dinleyiciyle, sanıyorum ki güçlü olmasının büyük bir sebebi de güçlü hissediyor olmamdan. 90’lar uzun zamandır favorim, şu sıralar da türkülerle daha çok ilgileniyorum. Onları elektronik altyapılarla harmanlayıp söylemekten keyif aldığım bir dönemdeyim. mıştı, hiç unutmam, gece onunla uyumuştum. Sonrası da hep öyle devam etti. Hâlâ söylerken heyecanlanırım. u KKTC’li bir müzisyen olmanın sizin için artı ve eksileri nelerdi? Kıbrıs’ta müzisyen olmak elbette küçücük bir adada ve sektörden uzak olmanın dezavantajlarıyla dolu, ama Kıbrıslı gibi değil de dünyalı gibi davranabilmeyi ve olaylarla baş edebilmeyi diğer sektördeki meslektaşlarımızdan öğrenerek ilerlersek bunu avantaja dönüştürebiliriz. Kıbrıs çok samimi ve küçük bir yer, müzikte de insanların aradığı şey samimiyet. Bu yüzden Kıbrıslı olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Arabeski ‘rock’ tınılarıyla yorumluyorlar, sahnede on yılı devirdiler Müslüm İ stanbul Arabesque Project, kuruluşunun 10. yılını “Sende Kalmış” albümüyle kutluyor. Yeni albümde sözleri Şakir Askan’a, mü ziği Burhan Bayar’a ait, zamanında Müslüm Gürses’in seslendirdiği 10 eseri yeniden yorumluyorlar. Grup üyelerinin “ha yalimizdi” diye tanımladığı al büm, Bayar Mü zik etiketiyle ya yımlandı. Grup üyeleri Barbaros Akbulut (davul ORHUN ATMIŞ cukurucu), Serkan Öngel (gita rist) ve Göktuğ Varyozdöken (basgitarvokal) ile bir araya geldik. Barbaros Akbulut, “Bıkmadan, usanmadan dinliyoruz kendi albümümüzü (gülüyor). Bes teleyen adam ülkenin en iyi besteci lerinden, sözleri yazan adam da en sade şairlerinden biri” diyor. Gürses BATI MÜZİĞİNDE DE GAYET İYİYİZDİR... u İstanbul Arabesque Project’in 10 yılı nasıl geçti? B.A: Zor bir 78 yıldı, sonradan biraz daha rahatladık... Çok kabul edilen bir şey değildi bu. 10 sene önce bırak arabeski, klarnet çalmanın bile günah olduğu bir ülkede biz o kulüplerde arabesk çaldık. Bizden önce de deneyenler vardı, ama bütün bir gece boyunca sadece arabesk çalan ülkedeki tek grup biziz... Hepimiz aslında rock müzik kökenliyiz. Rock kökenli derken, Slayer tişörtü giyip el işareti yapan “rocker” değiliz. O müziğe de hâkimiz. Solistimizin ciddi bir İngilizce repertuvarı vardır. Hepimiz yabancı müzikte ve Batı müziğinde gayet iyiyizdir. Ama Müslüm Gürses severiz, Orhan Gencebay severiz. Herkes gibi... Ama utanmayız, sıkılmayız. Çalabildiğimiz enstrümanlar bunlardı, alaturka saz çalmıyorduk. Ben de o zamanlar o müzikte daha çok davul duymak istiyordum, daha çok gitar duymak istiyordum. Böyle bir eksiklik hissediyordum açıkçası, naçizane... u Arabesk dinlemeyen insanlar da sizin konserlerinize ilgi gösteriyor... S.Ö: Galiba bizim konserlere gelenlerin çoğu arabeskçi değil. “Herkesi arabeskle barıştırdık” iddiamız da yok tabii ki. Bizimle birlikte arabeskle tanışanlar var. Bizden sonra keşfetmek isteyenler var. Daha önce hiç arabesk bir tınıyla muhatap dahi olmak istemeyen insanların bir şekilde ilgisini çekiyor. B.A: Hiç rock dinlemeyenlere de rock dinletmiş oluyoruz. u Bu albümü diğerlerinden ayıran bir özelli zamanı CTucaommmha.utmrr’iıdyeet ği tematik olması mı? B.A: Albüm, Müslüm Gür ses konseptli bir albüm. “Müslüm” filmi çıktığında albüm ha zırdı aslında. İnsanlar, “Tamam işte, siz de filmle birlikte çıkın” dediler. Ama biz bilerek beklet tik “Bu işten nemalanmayalım” dedik. Bu albüm zaten bu şarkı ların besteci ve söz yazarlarına adanan bir albüm. Ali İsmail’i de Berkin’i de anmaktan çekinmeyiz u Yurtiçinde ve yurtdışında size olan bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz? B.A: Samimiyet herhalde. Bizim artık bu yolun yolcusu olduğumuzu görüyorlar. Biz bunu dinliyoruz, bunu seviyoruz, biz bu işe aşığız. Bizi ünlü arabeskçilerden farklı kılan şeylerden birisi de bizim toplumsal sorunlarla bire bir çok ilgili olmamızdır. Açıkçası arabeskin çok önemli bir isyan kaynağı olduğunu düşünüyoruz. Gecekonduyu harekete geçirebilecek bir müzik tarzı olduğunu düşünüyoruz. Doğasında bir isyan olduğunu ve bunu açıkça söyleyebilen bir grubuz. Diğer arabesk gruplarından ya da arabesk yapan insanlardan söylemlerimiz çok farklıdır bizim. Biz her şeyle çok ilgiliyizdir. Kimse yazmaya cesaret edemez, ama biz Ali İsmail Korkmaz’ı, Berkin Elvan’ı anarız. S.Ö: Ticari bir kaygıdan korkarak yapılan hareketler değil bunlar. B.A: Milli bayramlarını kutlamaktan korkuyor insanlar belediyeden iki tane festival alamayız diye. 19 Mayıs da bizim, 30 Ağustos da, 29 Ekim de. Biz her zaman böyleydik. Bazı şeylere çomak sokmayı da tavır olarak seven bir grubuz. um
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle