Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                4 22 EYLÜL 2019  Fotoğraf: Vedat Arık  u Senin mizahında, ki aynı şeyi heykellerin için de söylemek mümkün bir ölçüde, evrensel bir yan var ve o yüzden dünyanın her köşesindeki insanlar için bile anlamlı ve komik... Nasıl başardın sence? Kendi hayatından hikâyeler anlatırsın. Ben çocukları, hayvanları, tarihi, teknolojiyi anlatmayı seviyorum. Bunlar benim ilgi alanlarım. Bunlar aynı zamanda evrensel konular tabii ki.  EMRAH KOLUKISA  Sıkı dostlar  Erdil Yaşaroğlu, heykellerinden oluşan Oyun sergisiyle bomontiada’da  Günde 3 kez sezon finali  Onun karikatürlerini, tiplemelerini, hatta çizgisinin kıvrımlarını bile ilk bakışta tanımayan yoktur herhalde. Erdil Yaşaroğlu bugün Türkiye’nin “usta” sıfatını uzun zamandır hak eden önde gelen çizerlerinden biri. Mizahta evrenselliğin sırrını çözmüş, çizgileriyle de dünya ölçeğinde  Hayalci  mak daha da zordur” dedi. Nasıl yorumluyorsun bu tespiti? Mizah çok önemli iletişim yollarından biri. Ülkemizin çok kuvvetli bir mizah kültürü var ve bunu korumamız lazım. Biz 90’lı yıllarda Plastip Show hazırlıyorduk. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Genel Kurmay Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı’nın silikondan kuklaları  üst düzey standardı yakalamış bir isim Yaşaroğlu. Onun da  ile yaptığımız, bir siyasi mizah programıydı. Üstelik bunu  ha az bilinen yönü ise heykeltıraşlığı... İşte bomontiada’da  TRT’de yapıyorduk. 20. yüzyılda çok normal kabul etti  açılan “Oyun” başlıklı sergisiyle bu yanını daha görünür kı  ğimiz bu şeyi 21. yüzyılda hayal edebiliyor musun? İşte  lıyor ve heykellerini belki de ilk kez bu kadar geniş bir öl  kaybettiğimiz şeyler bunlar. Mizah toplumun sübabıdır.  çekte sergiliyor. Sohbetimize de buradan başlıyoruz elbette.  Rahatlama yoludur. Elinden bunu almaman lazım. Çünkü  u Erdil, senin heykeltıraş yönün çok fazla bilinmiyor.  hepimizin mizaha ihtiyacı var.  Oysa eğitimin bu alanda ve örneğin Odunpazarı Modern Müze’de de gördük ki koleksiyonlara girecek denli tanını  NORMALLEŞMEMİZ LAZIM  yorsun bazı çevrelerde...  u Kesinlikle...  Mimar Sinan’da Heykel Bölümü’nde okurken de, bitir  Her şeyin mizah olduğu ülkede yaşamak tabii ki zor.  dikten sonra da sürekli heykel yaptım. Yurtdışında ve bura  Musa Abi’nin bu cümlede kastettiği gerçek mizah değil  da karma sergilere, projelere katıldım ama haklısın, çok du  tabii ki. Çok saçma gelen, anlam veremediğimiz, yok ar  yurmadım. Son yıllarda heykel ile anlatacağım hikâyelerim  tık bu kadar da olmaz dediğimiz şeyler. Maalesef bizim  çoğalınca, heykeller de çoğaldı ve ilk kişisel sergim olan  ülkede de bu çok oluyor. Günde 3 kere sezon finali yaşı  Oyun’a kadar geldim.  yoruz. Hep acayip sarsıcı, garip, şaşırtan, üzen bir günde  Karikatür hem daha popüler bir iletişim yolu olduğu için  mimiz var. Bu konu yarın nereye gidecek acaba derken,  hem de çok daha fazla ürettiğim için daha ön plandaydı. Bu  yarın bambaşka bir konu açılıyor. Biraz normalleşip, ha  iki anlatım yolunu da çok seviyorum.  Ouroboros  yatımızı yaşamamız lazım.  heykel mi karikatür mü?  u Mizaha gelmişken, senin gibi usta bir mizahçıya sormak isterim, bugünün Türkiyesi’nin yeni mizahını kim  u Haftalık bir dergide çizmenin hızından bir kaçış mı  yapıyor, nasıl bir mizah bu?  aynı zamanda, heykelle uğraşmak?  Mizah toplumla birlikte değişen gelişen bir iletişim yo  Birbirinden çok farklılar. Karikatürde, aklındaki fikir  lu. Artık dijital dünya sayesinde Brezilya mizahını da takip  çizmesi kolay bir karikatürse, bazen dakikalar içinde çi  edebiliyoruz, Japon mizahını da. İnternetin kara deliklerin  zip internete koyabiliyorsun. O da anında yayılıyor ve aynı hızda da tüketiliyor. Heykel ise bambaşka. Zamansız bir şey üretmen gerekiyor. Yıllarca, yüzyıllarca eskimeyecek bir fikir bulup, yapman gerekiyor. Bazen günlerce,  Ouroboros bir çok mitolojide geçen bir sembol. Kendi kuyruğunu ısıran yılan. Kendini yaratmayı, sonsuzluğu simgeler. Ama aynı zamanda da kendini yiyip bitirmektedir. Ben Ouroboros ile şehir silüetini yan yana getirip derdimi anlatmaya çalıştım. Bu heykeli de  de yapılan yeraltı mizahını da... Çok farklı mizah yapma yolları, mecraları, metodları gelişti. Nefis caps’ler yapılıyor mesela. Ya da 10 saniyelik bir videoyla 1 saat güldürebilen insanlar çıktı. Bu aralar, editoryal engellerin kalktığı ve di  aylarca sürebiliyor üretimi. Karikatürün hikâyesi bir tane.  tamamen betondan yaptım, fikrime destek olsun diye.  leyen herkesin kendini ifade ettiği bir dünyada yaşıyoruz.  Heykelde ise her bakan kendi hikâyesini bulsun istersin. O zaman zenginleşir ve ölümsüz olur. u bomontiada’daki sergin özellikle mekânla diyalog içindeki işlerinden oluşuyor. Biraz anlatır mısın, nasıl bir yol izledin? Ben BüroSarıgedik ile çalışıyorum. Bir sanatçı danışmanlık ofisi. Ülkemizde pek örneği yok. Esra Sarıgedik Öktem heykel bölümünden arkadaşım. Onunla bir sene kadar önce konuşurken, ilk sergimin kamusal bir alanda olmasının güzel olacağını düşündük. Birkaç yere baktık ama sonunda bütün oklar Yapı Kredi bomontiada’yı gösterdi. Güzel, tarihi, yaşayan bir mekân ve nefis bir kalabalığı var. Görüştük ve onlar da fikre heyecanlanınca oturup çalışmaya başladım. Bu sergideki heykellerin tamamı yeni yapıldı. Mekân iyi olunca, onları buraya yerleştirmede hiç zorlanmadım.  Oyun belli kuralları, zorlukları, seviyeleri, bulmacaları, hikâyesi olan, beceri gerektiren ve sonunda bir hedefe ulaşmaya çalıştığın bir süreç. Bir de bu süreçte bir çok şey öğreniyorsun ve çok eğleniyorsun. Benim yaptığım şey de bu işte. Dünya üzerinde var olmayan bir şey hayal ediyorsun. Sonra da bunun heykelini yapmaya karar veriyorsun. Nereye nasıl yapacağım? Hangi malzemeyi kullanacağım? Nasıl bir formu, büyüklüğü olacak? Hava koşullarına ve insanlara nasıl dayanacak? 100 sene ya da daha fazla sağlam kalmasını nasıl başaracağım? Bütün bunları adım adım aştıkça, yolda bir sürü yeni şey öğreniyorsun, ilerliyorsun ve eğleniyorsun. Sonunda da heykeli yerine koyduğunda, hemen yeni bir oyun arıyorsun kendine. u Geçenlerde tahliye edilen gazetemiz eski çalışanların  Bu mizahı da çok geliştiriyor tabii. Bir yandan da yozlaştırıyor ayrı. Orada big data’da bilgiyi bulmak gibi, büyük mizahta da iyi fikri arayıp bulmak gerekiyor. u Tam tersini de sorayım: Sence bugünün mizahında eksik olan şey(ler) ne? Doğal akışındaysa dünya, mizahta eksik olan bir şey olmaz. Biz toplumu yansıtırız. Eksik ya da fazla. Ülkemizde ise eksik olan şey, siyasi mizah. u Eskiye göre mizaha karşı hoşgörü azaldı mı? Politik dünyada evet azaldı. Eskiden de kızarlardı, dava açarlardı ama engelleme amaçlı değildi bu. İfade özgürlüğü ve dava açma özgürlüğü arasında bir dengede giderdi. Bunun yanıda sosyal medya toplumun çok farklı kesimlerini yan yana getiriyor. Hayatında hiç karikatür okumamış bir kişinin karşısına birden karikatürünle çıkabiliyorsun. Onu  u Aslında serginin adına da gelmek istiyorum: “Oyun”. dan Musa Kart, “Mizah duygusunu kaybetmiş ülkelerde ya yanlış anlayabiliyor ya da anlamıyor. Belki kızdırıyor belki  Buradaki oyunun sendeki açılımları neler?  şamak zordur. Ama her şeyin mizah olduğu ülkelerde yaşa hoşuna gidiyor. Genelde kızdırıyor ayrı hehe.  Erdil Yaşaroğlu şu sıralar bomontiada’nın dört bir yanına yayılmış heykellerinden oluşan ‘Oyun’ sergisiyle gündemde. Mizahi bakışını heykellerine de yansıtan Yaşaroğlu ile sergisini, mizahı ve günümüz Türkiyesi’ni konuştuk. Tavşan Kulesi CTucaommmha.utmrr’iıdyeet  v’earan   
            
    
