03 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 23 HAZİRAN 2019 ÖZNUR OĞRAŞ idin... görün...ÇOLAK uÇocuklar için koro KSV Nejat Eczacıbaşı biİnasındaki İKSV Alt Kat G ve İstanbul Müzik Festivali, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) desteğiyle çocuklar ve gençlere yönelik Birlikte Güçlü Sesler Korosu projesine imza atıyor. Koro, 29 Haziran Cumartesi günü saat 20.00’de Zorlu PSM Amfi’de ücretsiz mini konser verecek. u Fethiye’de klasik müzik... Viyolonselin dahi çocuğu adına düzenlenen Benyamin Sönmez Klasik Müzik Festivali, bu yıl sekizinci kez kapılarını açıyor. Festival, 27, 28, 29 Haziran tarihleri arasında Fethiye Beşkaza Meydanı’nda müzikseverleri bekliyor. u Nordik Film Günleri Akbank Sanat’ta Akbank Sanat, 13 Haziran27 Haziran tarihleri arasında Nordik Film Günleri’ne ev sahipliği yapıyor. Etkinlikte güncel Danimarka, İsveç ve Norveç sinemalarından 6 eserin gösterimi yapılacak. u Flüt ve piyano konseri...0. yy. Flüt ve Piyano Eserleri Konseri, 29 Haziran’da 2saat 18.00’de Ankara Gökyay Vakfı Satranç Müzesi’nde yapılacak. Trakya Üniversitesi öğretim üyeleri Işıl Dağlar ile Burcu Coşkun’un sahne alacağı konserde, sanatçılara üniversitenin Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü öğretim görevlisi Nilgün İşcan da eşlik edecek. u Sena Şener Konseri Zorlu’nun Açık Hava Etkinlikleri 26 Haziran’da 20.00’de alternatif müzik sahnesinin genç besteci ve yorumcularından Sena Şener ile devam ediyor. u Arp Anatolia Bodrum’da... Arp Anatolia, 28 Haziran’da saat 21.00’de Bodrum Kalesi’nde konser verecek. Temelini köklü geçmişten alan günümüz enstrümanları, Arpanatolia projesi ile bir araya gelerek otantik ezgiler ortaya çıkarıyor. u Müjdat Gezen’den ‘Eyvallah’ M üjdat Gezen’in yazdığı, yönettiği ve oynadığı “Eyvallah” adlı oyun 27 Haziran’da saat 20.30’da Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nda sahnelenecek. Oyunda, Müjdat Gezen’in doğumuyla başlanan yaşamından kesitleri alt komşusu 93 yaşındaki Fuat ağabeyi anlatıyor. Nazan Kesal u Furuğ sezon sonu Oyuncu Nazan Kesal’ın İran’ın cesur şairi Furuğ Ferruhzad’ı canlandırdığı tek kişilik “Yaralarım Aşktandır” oyunu yarın sezon finali yapıyor. Moda Sahnesi’nde saat 20.30’da sahnelenecek oyunun yazarı Şebnem İşigüzel, yönetmeni ise Berfin Zenderlioğlu. Furuğ, arafta toprağa emanet edilmeyi beklerken dile geliyor. Merve Çalkan, Matiz imzalı ‘Defter’ isimli şarkısıyla dinleyiciyle buluştu ‘Her yere koşa koşa...’ M erve Çalkan’ın bugüne kadar gitarıyla kaydedip paylaştığı şarkıları milyonun üzerinde dinlendi. Hatırı sayılır bir dinleyici kitleORHUN ATMIŞ si var. Hedefi daha geniş kitlelere ulaşmak. Genç müzisyen, sözü ve bestesi Mabel Matiz’e ait “Defter” isimli şarkısını Sony Music Türkiye etiketiyle dinleyiciyle buluşturdu. Matiz’in 90’lar Türkçe Pop şarkılarına benzettiği “Defter”in dinleyici sayısı, ilk günden 100 bini aştı. Mimar Sinan Sosyoloji Bölümü mezunu müzisyen, “Bir gün Harbiye Açıkhava konserim olursa ‘artık ünlü oldum’ derim” diyor. u 90’lar popu neden bu kadar sevildi? İnsanlar bildikleri şeyleri duymayı seviyorlar. 90’ların başından 2000’lere kadar çok fazla şey denenmiş. Kocaman bir çeşitlilik. Ben seviyorum. Onlarla büyüdüm. u YouTube’da 1 milyonu aşan dinleyici sayısı, senin için önemli mi? Bir buçuk, iki sene önce de sayı buydu ve orada kaldı. Böyle düşününce çok güzel bir şey değilmiş gibi geliyor. İnsanların hâlâ gözü büyüyor ama... Büyük bir faydasını ve coşkusunu görmedim, o ilk çıktığı birkaç ay dışında. Evde pijamayla... u O halde, daha fazla dinlenmek için neler yapıyorsun, nasıl çalışıyorsun? Kafa yoruyorum buna. Eskisi kadar “cover” yüklemiyorum. Biraz daha profesyonelliğe dönsün işler diye. Ama bakıyorsun ki insanlar amatör ruhun sıcaklığını seviyor; evinde, kendi kendine pijamasıyla, saçı başı koymuş ve bunu koymuş internete diye. Daha fazla şarkı yüklememi istiyorlar öyle. Ama ben stüdyoda yapılmış, albüme girecek temiz halini koymak istiyorum. Sonra “Bunun böyle de bir hali var” diye paylaşırım. u Kısa vadeli planlarında daha çok tekli çıkararak devam etmek mi var o zaman? Bir süre tekli çıkacak. Hem ben aktif bir şekilde çalışmış olayım, hem de insanlar da aktif olarak yeni bir şeye kavuşmuş olsun. u Dijital platformlarla yaygınlaşan bir şey bu, değil mi? Kolaylık sağlıyor. İnsanlar çünkü çok fazla Merve Çalkan, “Defter” isimli Mabel Matiz şarkısıyla sahnede. Hedefi tüm Türkiye’de konser vermek. şey bekliyor. Albüm de koysanız, en az altı ay, maksimum bir buçuk iki sene çalışın o albüme ve siz paylaşın; bir ay veriyorum o 1012 şarkının tüketilip yeni şarkılar istenmesine... Çok hızlı tüketiliyor, çünkü çok kolay. Eskiden çok sevdiğin bir şarkıyı dinlemek için uğraşırdın, kavuşurdun ona. Radyoda duyduğun an kulak kesilirdin falan. Şu an istediği anda onu durdurup tekrar başlatabildiği için çabuk tüketiyor ve çok kolay ulaşıyor. ‘Mabel hayranıyım’ u Yeni şarkıların, senin bestelerin mi olacak? Büyük ihtimalle öyle olacak. Çok fazla kenarda şarkı var, paylaşmadığım da var. O yüzden onu da hızlandırıyorum... u Bundan sonra “cover” yapmayı bırakacak mısın peki? İmkânsız. Kimse bırakamaz ki. Yapmayan insanlar bile YouTube’da bunu yapmaya başladı. İnsanlar bildikleri şarkıları başka birinden duymayı seviyorlar. Sevdiği sesten başka şarkıları duymayı seviyorlar. Ben bile bakıyorum bu ses bunu söylemiş mi diye... Bence o şarkıyı da güncel tutan bir şey bu. O şarkının eskimesini önleyen bir şey. u Albümünde olacak mı yeniden yorumladığın şarkılar? Birçok sanatçı bunu yapıyor. Albüme “cover” koymayı düşünmüyorum. Konserlerimde bile söylemeyi düşünmüyordum. Çünkü sanki beni ben olarak anlatmanın yolu kendi şarkılarımı söylemekten geçiyormuş gibi. Ama bunu da biraz kırıyorum yavaş yavaş. En son konser planlaması yaparken insanların benden duymak istediği birkaç şarkıyı da listeye ekledik. Bazı insanlar şarkı yazamıyor ya da yazdığı şarkılar “cover”ları kadar tutmuyor. Bence yapsınlar, güzel bir şey. Bazı şarkılar özdeşleşebiliyor onu söyleyenle. Benim de böyle bir şansım olursa bir şarkıyla, o şarkıyı benim sayarım ki Mabel Matiz “Defter”i bana sunduğunda kendi şarkılarını yazan ve besteleyen biriydim. Çok heyecanlanmıştım, aynı zamanda onun büyük bir hayranıyım. Aylarca çalışmıştık şarkının üzerine, çünkü ben çok başına buyruk söylüyordum. Aslında bir nevi o şarkıyı da “cover”lıyordum. Sonra dedi ki, “Bu şarkı artık senin. Bunu bil ve kendini bu noktada rahatlat.” Ancak o şekilde kayda girdim. ‘SIRTIMDA GİTARIMLA GEZSEM’ u Bundan sonra nasıl ilerlemeyi düşünüyorsun? Hedeflerin, hayallerin neler? Bol konser verip sırtımda gitarımla gezmek istiyorum. Daha dün acaba Türkiye’de nerelere gidebilirim diye düşünüyordum. İnsanlardan da talep var, tüm Türkiye’den hatta yurtdışından. Biri sosyal medyadan “Kars” yazıp üzgün surat göndermiş, gitmem mi zannediyordu yoksa kimse gitmiyor mu, bilmiyorum. Ama giderim, koşa koşa giderim her yere. Şarkılarımı konserde bizzat ileteyim istiyorum. Bozkırın göbeğinden Paris Operası’na büyük sıçrayış Vahşi, güçlü ve asil Rudi Rudi, trende gözlerini açtığı yoksul yaşamına, ünlü bir dansçı olarak Pariste şan şöhret içinde veda etti. Margot Fonteyn’in partneri oldu. Gizlenmedi. Pek çok balet yetiştirdi. AIDS yüzünden öldüğünde sadece 57 yaşındaydı! Nureyev’in yaşam öyküsünden bir kesit içeren Beyaz Karga filmi, 21 Haziran’da vizyona girdi. YAZGÜLÜ ALDOĞAN Rudolf Nureyev Bir çocuğun kaderini hiç kuşkusuz doğduğu coğrafya, ülke, aile belirler. Ve de tarih! Rudolf Nureyev, 2. Dünya Savaşı’nın ortasında, 1938’de, babası Hamit askere giderken Sibirya’ya sürülen üç kız kardeşiyle birlikte annesinin karnındaydı henüz. Ve Trans Sibiryen Ekspresi’nin karlar içindeki sarsıntısına dayanamayıp hayata trende gözlerini açtı; kardeşleri, tren vagonunda doğurmaya çalışan annelerini korku dolu gözlerle izlerken! Savaş içindeki Sovyetler Birliği’nde hayat hiç de kolay değildi, dört çocuğuna tek başına bakmaya çalışan annesi Feride için de... Bir gün kapı açıldı ve karlar içinde bir adam girdi içeri, terhis olmuş bir asker. Rudi babasını ilk kez gördü. 56 yaşlarındaydı. Tatar olan babasıyla anlaştığı pek söylenemez. Okulda dansa yeteneği de fark edilince babadan gizli konservatuvara yönlendi. Müslüman babası onun tayt giyen bir balet olmasına elbette hiç sıcak bakmayacaktı . Rudolf, damarlarındaki kandan olsa gerek, karakter olarak da hırslı, hedefe odaklı, özgür ruhlu, hatta öfkeli ve asiydi. Kendisini “Göçebe, vahşi, güçlü, asil ve fatihim, çünkü ben Tatarım” diye tanımlayacaktı. Hedefine giden yolda da ne babasını, ne ceberrut devleti dinledi, ezdi geçti. Hatta biraz bencildi, onu çok sevdiği annesiyle bile tehdit etmeleri işe yaramayacaktı! Çocukken bırakın oyuncağı, ayakkabısı bile olmamıştı. Paris’e gittiğinde almak istediği şey bir oyuncak trendi, Sibirya Ekspresi! Rudolf, klasik balede erkeğin rolünün azlığına karşı çıktı. Hocalarıyla ters düşmesine aldırmadan yeni teknikler geliştirdi; sıçrama, zıplama ve havada dönme... Baleye ruh da katıyor, sahnede yıldız olarak parlıyordu. Leningrad Vaganova Akademisi’ni bitirdikten sonra katıldığı Kirov Devlet Opera ve Balesi’yle 1961’de gittikleri Paris turnesinde hayatı tamamen değişecekti. Her hareketini kontrol eden KGB ajanlarının peşinde dolaşmasına rağmen Fransız arkadaşlar edinip keyfince yaşadı. Ve bu hareketleri ona ceza olarak geri döndü: Grup turnenin devamı için Londra’ya hareket ederken ona Moskova’ya geri dönmesi emredildi. Bu bir teh dit miydi? Hiç kuşkusuz. Rudolf, arkadaşlarının deyişiy le Rudi, taktıkları isimle Beyaz Karga, hayatını değiştirecek kararı verdi. Paris Hava Limanı’nda etkili Fransız arkadaşlarının da yardımıyla, hayli olaylı bir biçimde Fransa’dan iltica hakkı istedi! Bu SSCB için büyük bir skandaldı. Avrupa için ise büyük bir başarı. Ama yapacak bir şey yoktu! Türkiye dostu Nureyev, anavatanına bir kez, 1987’de alabildiği 2 günlük bir vizeyle, hasta olan annesini görmeye gitmişti. Nureyev’in bizim için ilginç bir yanı da Türkiye dostu olması. Dört kez geldiği ülkemizde Fethiye’de ada almaya ve burada müze yapmaya bile heveslenmişti. Turizmci Yasemin Pirinçcioğlu ile Paris’ten arkadaştı. Onunla müzeleri, Kapalıçarşı’yı gezer, halı bakardı... Beyaz Karga Beyaz Karga, ünlü Rus dansçı Rudolf Nureyev’in çocukluğundan Paris’te bir turne sırasında Fransa’ya iltica edişine kadar olan yaşamını anlatan bir film. Nureyev’i, Oleg İvenko’nun başarıyla canlandırdığı yarı belgesel dramatik filmi, kendisi de ünlü bir oyuncu olan Ralph Fiennes, keskin kurgu oyunlarıyla yöneti yor. Filmde, dans ve gösteri sahnelerinin ve müziğin güzelliği yanında, Rudolf’un karakter tahlilleri de dikkat çekiyor ve 180 dakikanın nasıl geçtiğinin farkına bile varılmıyor. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen film, büyük beğeni toplamıştı. Beyaz Karga’da SSCB ile soğuk savaş yıllarına da ilginç atıflarda bulunuluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle