Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MART 2019 Kumanda ve beka! Bütün gün gazetede politika haberleriyle uğraşıyorum. O şöyle dedi, bu böyle dedi, o onu böyle suçladı, bu öbü ğiştirebiliyorsunuz. Hemen anladım ki bu alet kıskanç Batı’nın bizim bekamızı bozmak için ürettiği bir alet. Hepimizin evine de sokmuş. Oysa biz yerli ve milli olmak rüne şöyle hakaret etti haberle gereği bu aleti kullanmamalıyız. ri önüme geliyor. Öyle bir dönem Ne demek Reis konuşurken kanal yaşıyoruz ki sadece çalışmaktan değiştirmek! Bence bunu yapanlar değil, psikolojik olarak da insanı yargılanmalı ama önce devlet ön yoran bir süreç bu. lem almalı. Kumandasız ve sade İş bitip akşam eve gidince ka ce yandaş kanalları çekebilen te fayı boşaltmak gerekiyor. Ve ben levizyonlar lazım. Yoksa beka gi bunun yolunu buldum. Yandaş der bak. medyanın sözüm ona haber kanallarını izliyorum. En fanatik olanları hem de. İsim vermiyorum çünkü bu sıralar ‘Güldür Gül tane tane anlamadılar Yazıyı Cumhuriyet Pazar ekibine teslim etmeden önce son izledi dür Show’ nedeniyle çok alıngan ğim ‘Haber’i anlatayım size. Ge lar. Bir de ben vurmayayım şim çen gün artık muhalif kanatta yer di zavallılara. alan Milli Gaze Haber bülten te “Tane Tane an lerinde haber fa lattık” manşetiy lan yok. Saçma le biberin, patate sapan kurgular sin falan tane fi la oluşturulma yatlarını vermiş. ya çalışılan algılar var. Bazı kurgular öyle Alıngan yandaşlardan biri de bu haberin yapıldı saçma ki güldü ğı manavı bul rüyor ama gül muş. Aynı Milli dürürken düşün Gazete’nin yap düremiyor ta tığı gibi tane ta bii ki. Çünkü düşündürecek kadar ne tarttırdı ürün zekâya hitap etmiyor. Seyreder leri. Milli Gazete’de 1.40 lira olan ken kâh acıma duygum kabarıyor, dolmalık biber bu kez 1.18 lira çı kâh gülüyorum, kâh muhabirin falan haline üzülüyorum. Duygular şelale anlayacağınız. Haber adı al kınca 22 kuruşluk farkı gören yandaşçık çıldıracaktı sevinçten. Bir de Milli Gazete’nin tarttırdığı pa tında “Benny Hill Show” izliyo tatesin yavrusunu tarttırıp yakla rum sanki. Uçuk kaçık, başka bir şık 1.20 lira ucuz çıkmasıyla zirve kafa var karşımda. yaptı mutluluğu. Hep dış mihraklar... Şimdi anladınız mı yandaş medya izleyerek nasıl kafa boşalttığımı. Yalnız geçen bir şey fark ettim... Haber diye bu fantastik şovlar var Bu kanalları seyrederken “Yeter” işte. Gülmeyeyim de düşüneyim mi? deyip değiştirmek ister Yok yok, gün boyu yorulan kafa ye seniz kumanda diye bir ter, bunlara güler geçerim daha iyi. şey icat etmiş kıs kanç dış mihraklar. Mesela Reis falan konuşurken bu ale ti kullanıp kanal de GÜNEL ALTINTAŞ u Siyasal şiirler, arkalarından siyasal rüzgârlar da ittiriyorsa, fırtına olur. u Aldana aldana öğrenilen bilgi en pahalı bilgidir. u Has şiir sıfır bedendir. u Savaş köpek gibidir: Sizden yanaysa, sevimli bulabilirsiniz. 7 CUKlar SİBEL BAHÇETEPE Rock grubu Teneke Trampet, barış, bireysel silahlanma, kadına yönelik şiddet gibi toplumsal sorunlara dikkat çekiyor. “Silahsız” isimli şarkılarında olduğu gibi: “Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz, geldiğimiz gibi gideriz bu dünyadan; silahsız...” Teneke Trampet, üçüncü albümün kayıtlarını bitirdi. Grubun önceliği yine toplumsal dertlerimiz... Şarkılarla atılan çığlık A dını, Günter Grass’ın, tepesi attığında trampetini çalan Oskar Mazerath’ı anlattığı ‘Teneke Trampet’ romanından alan grup, tepkisini müzikle ortaya koyuyor. Şarkılarında antimilitarist söylemi öne çıkarıyor. Teneke Trampet’in solisti Oğuz Tarihmen, “Oskar Mazerath, Nazizmin yükseliş zamanlarında baskıcı bir dünyada büyümek istemez. Rahatsız olduğu olaylarla karşılaştığında trampetini çalar ve tiz sesiyle çığlık atar, çığlıkla etrafı kırar döker. Kendimizi Oskar’dan çok farklı görmüyoruz. Bireyi ve insanlığı baskı altına almak, özgürlükleri engellemek isteyenlere karşı çığlıklarımızı şarkılarımızla atıyoruz” diyor. Tarihmen, Cem Pulathaneli ve Koray Bulut’la yeni albümü konuştuk. uTeneke Trampet ekibi nasıl bir araya geldi? Oğuz: 1998’te üç kişiyle kuruldu. Şimdi beş kişiyiz. Burada olmayan arkadaşlarımız Egemen (Özaltınkol) davul çalıyor. Ergin (Kandemir) ise vokal yapıyor ve gitaristimiz. Cem: Oğuz’la arkadaşlığımız Alman Lisesi’ne uzanıyor. 30 küsür yıldır tanışıyoruz. 20 yıldır müzik yapıyoruz. Şarkılarımızı insanlara kolay ulaştırmak için sokak mü ziği ile başladık, ardından üniversiteden arkadaşım Barış aramıza katıldı. Şimdiki ekip altı yıl önce oluştu. u Grubun adı nasıl konuldu? Oğuz: Protesto edilecek bir şey varsa bu tek başına değil, insanlarla beraber yapılmalıydı. Buradan geldi isim... O roman kahra Fotoğraf: Vedat ARIK Grupta 3 öğretmen var. Oğuz Tarihmen, “Ben İngilizce veAlmanca öğretmeniyim.Cem, matematik, fizik, Egemen de matematik öğretmeni. Öğrencilerimize de müziğimiz kadar bağlıyız” diyor. Cem Pulathaneli (solist ve gitarist) Oğuz Tarihmen (solist ve gitarist) manı grubun maskotu oldu, çıkartmalarımızın üstünde logo gibi kullanıldı, albüm kapaklarına girdi. Günter Grass ölmeden önce, sanırım 2011 gibi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Yaşar Kemal ile bir etkinlikte bir araya gelmişti. Oraya gittim. O zaman sadece bir demomuz vardı. Grass’la tanıştım. Bir grup kurduğumuzu ve adını Teneke Trampet koyduğumuzu anlattım, kendisinden izin istedim. Demoyu da ona hediye ettim. nasıl anlattığımız önemli u Bireysel silahlanma, kadına yönelik şiddet gibi toplumsal sorunlar da şarkılarınıza yansıyor... Oğuz: Söz ve müziklerin büyük çoğunluğunu kendimiz yazıyoruz. İnsanın bireysel dünyasının ötesinde, toplumu ilgilendiren hangi konu karşımıza çıkarsa şarkılarımızda yer buluyor. Cem: Gruba, Teneke Trampet adını verirken şarkıların sözel açıdan da önemli olduğunu göstermek istemiştik, dolayısıyla ne anlattığımız kadar nasıl anlattığı mız da bizim için önemli. u Üçüncü albümü ne zaman dinleyeceğiz? Cem: Mayıs ayından itibaren tekliler le başlayıp, eylülde de şarkılarımızın tamamını toplu olarak yayımlayacağız. Yazın Sofaristanbul’da canlı bir akustik kaydını yaptığımız ‘Silahsız’ adlı şarkımız da üçüncü albümde yer alacak. Koray: İnsanın bireysel sorunları, isyanları, varoluşsal kaygıları var üçüncü albümde. Manga ve Emre Aydın’ın unutulmaz albümlerinin yaratıcısı olarak tanınan Haluk Kurosman ile çalıştık. u İlk albüm CD olarak çıktı. İkinci albüm sadece dijital ortamda yayımlandı.... Koray: Müzik şirketleri, albümler çok fazla satmadığı için basma taraftarı değil. Türkiye’de bir albümün 100 bin satması artık çok zor. İkinci yönü de şu: Dinleyici de artık cep telefonundan müziği dinliyor. Belli platformlarda ücret bile ödemeden ya da cüzi rakamlara istedikleri şarkıyı dinleyebiliyor. Bu platformlar, sanatçının da hakkını yemiyor, bir telif ödüyor... Koray Bulut (bas gitar) u Dijitalleşme bir engel mi? Koray: Hayır değil, aksine müziğin daha da çok kişiye ulaşmasına yardımcı oluyor. Cem: Ama sanatsal açıdan bakarsak, bir albüm aslında bütüncül bir ürün. Albümün parçalarına ayrılıp tek tek şarkılar halinde sunulması olumlu bir şey mi, emin değilim. kutuplaşma büyük sorun u Şu an ülkenin en çok hangi sorununa odaklanıyorsunuz? Koray: Toplumsal barışa sahip olamamak şu an en büyük sorun; kutuplaşma çok fazla. Bu iyi bir şey değil. Oğuz: Bence de en önemli sorun kutuplaşma. Fikirsel bir tartışma nadiren oluyor. Farklı da olsak birbirimize tahammül edebilmeliyiz. Tahammülsüzlük insanın ümidini tüketen bir şey. Bir insan yaşadığı ülkede kendini güvende hissediyor mu, fikrini rahatça ifade edebiliyor mu? Bunlar çok önemli. Örneğin çevrenin korunması gibi herkesin hemfikir olması gereken bir konuda bile insanlar birbirlerine uyarıda bulunamıyor. C MY B