Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 17 MART 2019 Gidin... görün...ÖZNUROĞRAŞ ÇOLAK Sergi 30 Haziran’a kadar UNIQ İstanbul’daki UNIQ Expo’da görülebilir. Türk İşi Dondurma, eski tartışmaları gündeme getirdi... Avustralya geçilmez! Şebnem Bozoklu ve Marleen Mathews filmin başlıca kadın karakterlerini oynuyorlar. u Cezeri’nin makineleri Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri sergisi, 1500 m2’lik alanda, boyutları 4 metreyi bulan dev makinelerle birlikte 66 farklı alete yer veriyor. Cezeri’nin dünyaca ünlü filli su saati, tarihin ilk insansı robotu olan içecek sunan çocuk otomatı gibi birçok çalışmasının birebir örneklerini görmek mümkün. Her pazar, çocuklar için de atölye var. u Sahnede bir distopya I rmak Bahçeci, Oğuz Utku Güneş, Ayşe Ayter’in uyarladığı Tiyatroadam’ın oyunu “Teftişör” bu akşam saat 20.00’de Kozyatağı Kültür Merkezi’nde sahnelenecek. Geri kalmış distopya ülkesinin ‘Başı’ ve ‘Makamları’, kimliği gizli bir ‘Teftişör’ün kente geldiği istihbaratıyla sarsılır... u Son Durak ‘Arzu Tramvayı’ Z errin Tekindor, Onur Saylak, Şebnem Bozoklu ve İbrahim Selim’in rol aldığı Arzu Tramvayı, 20 ve 21 Mart’ta saat 20.30’da UNIQ Hall İstanbul’da sahnelenecek. u ‘İç Güneş’ sergisi galeri Diani’de Galeri Diani, 16 Mart – 6 Nisan günlerinde, Ahmet Özel’in “İç Güneş” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergide Özel’ir iç dehlizlerindeki heyecan verici yolculuğuna tanıklık edeceğiz. u Kafkas ezgileri... P era Müzesi’ndeki “Pera’da A Capella” konser serisinin üçüncüsünde, şefliğini İberya Özkan Melaşvili’nin yaptığı Gürcü Sanat Evi Çoksesli Korosu var. Konser, 23 Mart Cumartesi günü saat 17.00’de başlayacak, öncesindeki atölye sınırlı sayıdaki müziksever için... u EZGİNİN GÜNLÜĞÜ E zginin Günlüğü, 20 Mart’ta saat 21.00’de Aqua Florya Hayal Kahvesi sahnesinde konser verecek. 2010’a “Eski Arkadaş” isimli 16. albümle giren grup, Eylem Atmaca, Murat Kurt, Cafer İşleyen, Nadir Göktürk, Erkan Gürer ve Cem Gezginti’den oluşuyor. u Tango+ Sahnede... T ango + topluluğu ODTÜ sanat 20 etkinlikleri kapsamında 19 Mart’ta saat 20.00’de ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda sahneye çıkacak. 2005 yılında Ankara’da kurulan Tango+; bandoneon, piyano, keman ve kontrabas enstrümanlarının yanı sıra, bir vokalistten oluşuyor. u Cem Adrian Kocaeli’de Son albümü “Seçkiler 2”yi çıkaran Cem Adrian, 21 Mart’ta Kocaeli Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’nde konser verecek. Filmde deveci Ali rolünü Erkan Kolçak Köstendil, dondurmacı Mehmet’i Ali Atay ve Salim’i Caner Kurtaran canlandırıyor. T arihçilerin belki de Kurtuluş Savaşı’ndan bile daha çok ilgi duyup araştırdığı Çanakkale Muharebesi sadece biz Türkleri yor film. Memlekete bir türlü dönemeyen dondurmacı Mehmet (Ali Atay) ile deveci Ali (Erkan Kolçak Köstendil) ellerinden geleni Avustralya’da yapmaya ka değil, 1. Dünya Savaşı’nın taraf rar verirler ve gazeteye ver ları olan başka devletleri de ilgi dikleri bir ilanla kendi adları lendirdiği için olsa gerek, hakkında en çok makale, inceleme ve ki EMRAH KOLUKISA na Avustralya’ya savaş açarlar. Niyetleri Çanakkale’ye tap yayımlanan 20. yüzyıl savaş gönderilecek asker kafilesini larından biridir. İş sinemaya gel daha Avustralya’dan çıkma diğinde belki benzer bir cümleyi Çanakkale dan durdurmaktır. Futboldan kurmamız pek mümkün olmayacak ama bundan da bir övünç ya da utanç çıkarmak hiç anlamlı de Savaşı’nın sürdüğü ödünç bir tabirle savunmayı bir hayli ileride kuran Mehmet ve Ali, Avustralya’nın ve ğil tahmin ettiğiniz gibi. Savaşlar hiç olmasın, biz de üzerine hiç yazıp, çizmeyelim, filmler çek günlerde Avustralya’da dolayısıyla Çanakkale’nin geçilmez olduğunu göstereceklerdir cümle âleme. meyelim, hikâyeler anlatmayalım, türküler yakmayalım. Değil mi? Dondurmacı ve Deveci yaşayan iki Türk’ün hayatından Tartışmalı konu Filmin esinlendiği ve tarihe Broken Hill Savaşı olarak Yarın 18 Mart. Yani Çanakkale Zaferi’nin 104. yıldönümü. Farklı kaynaklarda farklı sayılar mev esinlenerek çekilen ‘Türk geçen olayla ilgili sert tartışmalar var. Tartışmalar, Can Ulkay imzalı filmin, tam da cut elbette ama 500 binden fazla insanın hayatını kaybettiği (başka diyarlarda doğup bu topraklarda can verenler de dahil bu sayı İşi Dondurma’ Çanakkale Zaferi’nin 104. Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne rastlayan günlerde, vizyona girişiyle gündeme taşınmış durumda. Kimi ya) Çanakkale Savaşı birbirinden kederli kahramanlık hikâyelerine sahne oldu, tarihe Mustafa yıldönümü haftasında leri aslında Osmanlı tebası iki Afgan’ın yaptığı ve sadece piknikten dönen 1000 ka Kemal’in askeri dehasının görkemli bir tezahürü olarak nakşe vizyona girdi. dar sivilin olduğu bir trene yapılan saldırıyı terör hadise dildi. Bu hafta sonu vizyona giren si olarak yorumluyor. Elbette “Türk İşi Dondurma” adlı film de tarihteki bir olayın gerçekliği Çanakkale savaşı’na dair bir hikâye anlatı izlediğimiz filmin gerçekliğini birebir bağ yor ama olaya bambaşka bir açıdan, bambaş lamaz; hele ki film doğrudan bu olayı anlat ka bir coğrafyadan bakıyor ve bu haliyle bir mayı kendine iş edinmiş değilse. Yine de bu anlamda meseleyi tersyüz ediyor. Başlıktaki nu göz önünde bulundurmakta yarar var. Öte “Avustralya geçilmez” ibaresinin de anlamı yandan, filmin sırf bu olay yüzünden Çanak biraz böyle çıkıyor aslında. kale Zaferi’nin önünün açıldığına dair final 20. yüzyıl başlarında Avustralya’da yaşa cümlelerinin aslında gerçeği çarpıtmaya yel yan Mehmet ve Ali adlı iki Türk’ün tam da tendiğini de ileri sürmek mümkün. Tüm bun İtilaf Devletleri kuvvetlerinin Çanakkale’ye lar bir yana, diyaloglarının yer yer aksadığı, doğru yola çıkması ve İngiltere’nin de zorla kurgusunun biraz aceleye geldiği hissine ka masıyla Avustralya’dan da asker devşirme pıldığımız ve Ali Atay hariç oyuncu kadro ye başlaması üzerine bir şeyler yapmak is sundan çok doğru şekilde yararlanılamadığı temeleriyle başlayan olaylar zincirini anlatı gibi olumsuzlukların da altını çizelim. Sinemada Çanakkale Ç anakkale Savaşı’nı konu alan ilk önemli filmin Gani Turanlı’nın yönettiği “Çanakkale Arslanları” olduğunu söylemek yanlış olmaz. 1964 tarihli filmde Tanju Gürsu, Ajda Pekkan, Muzaffer Tema, Hulusi Kentmen gibi isimlerin de yer aldığı geniş bir oyuncu kadrosu var. Dönemin nadir renkli filmlerinden biri. 1966 tarihli “Bir Millet Uyanıyor” belki doğrudan Çanakkale Savaşı’nı konu almıyor ama Çanakkale’de çarpışmış bir grup askerin hikâyesini anlatıyor. Ertem Eğilmez’in çektiği filmde Kartal Tibet, Erol Taş, Münir Özkul, Atıf Kaptan gibi isimler, senaryoda Sadık Şendil imzası var. En bilinen çanakkale filmi Çanakkale filmlerinin en bilineni muhtemelen 1981 tarihli “Gelibolu”dur. Avustralyalı usta sinemacı Peter Weir’in imzasını taşıyan ve o yıllarda Avustralya’nın dünyaya armağan ettiği en büyük yıldızlardan biri olma yolunda yürüyen Mel Gibson’ın rol aldığı film Gelibolu’da savaşmaya giden Avustralyalı iki atlet gencin hikâyesine odaklanıyor. 2013 tarihli “Çanakkale Yolun Sonu” adlı film savaşa giden iki kardeşin öyküsüne odaklanıyor. Gürkan Uygun, Umut Kurt, Berrak Tüzünataç, Stephen Chance gibi isimlerin rol aldığı filmin yönetmen koltuğunda Serdar Akar ve Kemal Uzun oturmuş. Yine bir Avustralyalının, bu sefer Russell Crowe’un yönetip başrolünü üstlendiği “The Water Diviner” (Son Umut) adlı filmse Gelibolu’ya savaşmaya giden üç oğlunu bulmak için Türkiye’ye gelen Avustralyalı bir adamın başından geçenleri anlatıyor. Oyuncu kadrosunda Cem Yılmaz da var. Bale ile birleşen Yunus Emre Oratoryosu ‘Aşk gelicek cümle eksikler biter’ İ stanbul Devlet Opera ve Balesi, Adnan Saygun’un dünyaca tanınmış eseri Yunus Emre Oratoryosu’nu bale ile birleştirerek çok isabetli bir sürpriz yaptı. Saygun’un 1943’te yazdığı Yunus Emre Ora toryosu, mistik bir kişiliğin gerçek ve yüce sev giyi arayış için çıktığı, çileli ve sınavlarla do lu yolculuğu konu alır. Ruhun arınmasıyla başla yıp, aydınlanma ile sürer ve varış ile sonsuzluğa ulaşır. Bu “varış”, Tanrıyla bütünleşmedir. Ve Diapason yine bu “varış” Saygun’un yıllarca peşinden koştuğu şu dizede simgeleşir: “Aşk geli cek cümle eksikler biter.” Bestecinin, “Bu oratoryo sanat hayatımın en büyük tec rübelerinden biri oldu” dedi ği eserinin özündeki “insan”ı ele alan bir metin oluşturan Uğur Seyrek ve Işık Noyan, Kemal Küçük ilginç bir denemeye imza atmış. Bu metne dayanan Uğur Seyrek’in koreografisi, klasik bale temelli mo dern dansın dil sorunlarını en aza indiren, plasti sitesi gelişkin, anlatımı akıcı ve eserin özündeki tevekkül dolu dramatizmi finalde doruğa çıkaran bir anlayış içeriyor. Tek perdede sunulan 4 bö lümlü Oratoryonun korist ve solistlerini de kore ografiye dahil eden çalışmada, Oratoryo’nun so listleri solo partilerini, bale solistleri İlke Kodal, Erhan Güzel, Melike Koper ve Berfu Elmas’ın teatral danslarına katılarak sunuyor. Tenor Hü seyin Likos’un hareketli sahnelerde gösterdiği Bomsori Kim ilk kez Türkiye’de Genç kuşağın öne çıkan kemancısı Bonsori Kim, Türkiye’deki ilk konserini Aziz Shokhakimov yönetimindeki Tekfen Filarmoni Orkestrası ile veriyor. 29 yaşındaki Kore doğumlu virtüoz, Çaykovski, Kraliçe Elisabeth gibi önemli yarışmaların birincisi. Konserlerinde Max Bruch’un Sol Minör Keman Konçertosu’nu seslendirecek. 20 Mart Ankara CSO salonu, 21 Mart İstanbul Lütfü Kırdar Oditoryum 22 Mart Kadıköy CKM. performans, bas Gökhen Ürben’in Saygun’un çok kullandığı en alt tonlarındaki temiz entonasyonu, Deniz Likos’un koyu ve parlak alto rengi, Hale Soner’in rahat tekniği ile ifade gücü etkileyiciydi. Dansçılar İlke Kodal ile Erhan Güzel’in performansı tek kelimeyle mükemmeldi. Koronun teatral akışa katıldığı oratoryoyu, bu kez sahne çukurunda seslendiren orkestranın, sahne üstüyle senkronu Serdar Yalçın’ın esere çok hâkim yönetimi ile hiç aksamadı. Finalde tanrı katına erişip dünyadan ayrılan sanatçıların yerdeki hareketsizliğine eşlik eden “dominiendo” ise seyirciyi dakikalarca koltuğuna bağlayacak kadar etkileyiciydi. Ahmed Adnan Saygun, Cumhuriyet’in ilk kuşak bestecileri arasında, kişiliği, eğitimi ve yapıtları ile hep yalnız ve özgün bir yerde durmuştur; müziğinde “öz”de saklı olana ve buna bağlı “anlam”a önem vermesi önemli özelliğidir. Malzemeler, makam ya da türkülerin yapıları olabilir. Ancak bu yapılar, “özün” ve onun “anlamının” yerini alamaz. Saygun bunların yaratacağı kolay “etkiden” uzak durmuştur. Entelektüel çaba içinde, Fransız rasyonalizminin etkisindeki Saygun, akılcıdır. Akılcı Saygun’un “mistisizmi”! Ancak yaşamı ve yapıtlarındaki eğiliminde bir düalizm olduğu da açıktır. Kültüre bakışında, entomüzikolojik çalışmalarında, müziğin toplumdaki yeri ve eğitimi konusunda rasyonalist olan Saygun, eserinde “anlam” ve “ öz” söz konusu olduğunda, “metafizik akılcılık”a yakındır. Eserlerinde ezoretik bir özü sunma çabası sezilir. Yunus Emre Oratoryosu ve diğer sahne yapıtlarında süren “mistisizm” belirgindir. O, bu mistisizmi, Horasan illerinden Anadolu’ya gelmiş, gönül erlerinden Yunus Emre’nin (12401322) Moğol işgalinin karanlık döneminde ışıyan, saf ve duru Türkçe ile yazdığı şiirlerde buldu.1958’de Birleşmiş Milletler’in görkemli binasının açılışında Stokowski yönetimindeki orkestra ve koro’nun naklen tüm dünyaya duyurduğu bu müthiş eserin, bale ile çağdaş birleşimini herkes izlemeli. C MY B