Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 17 MART 2019 Kalp sağlığı için orta yoğunlukta egzersiz öneriliyor Kalp dostu beslenme MERVE SAATÇİ Türk Kalp Vakfı Diyetisyeni K alpdamar hastalıkları ülkemizde ölüm nedenlerinin en başında yer alıyor. Günümüzde kalpdamar sağlığındaki bozukluklar çocukluk ve ergenlik döneminde başlı masyona (iltihap) neden olan reaksiyonları önleyici etkisi vardır. Somon, ton balığı, sardalya gibi yağlı balıklar, ceviz, keten tohumu gibi besinler zengin omega3 kaynaklarıdır. Trans yağa dikkat ler, kurubaklagiller gibi potasyum içeriği yüksek besinlere yer verin. u Yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme gibi aerobik egzersizler kalp sağlığı için önerilen egzersiz çeşitleri arasında yer alıyor. Haftada en az 5 gün, 30 dakika olmak üzere bu tip egzersizle yor. Yapılan araştırmalar, çocukluk u Tuz tüketiminize dikkat edin. Dün ri yapabilirsiniz. Yapacağınız egzersi çağında edinilen yaşam biçimi ve bes ya Sağlık Örgütü’nün önerdiği günlük zin temposunu ise yaşınız, genel sağ lenme alışkanlıkları ile ileriki yaşlarda tuz tüketim miktarı 5 gramdır (yaklaşık lık durumunuz ve fiziksel kondisyo kronik hastalıkların oluşma riski ara 1 silme çay kaşığı). Turşu, ketçap, har nunuz belirler. Bu yüzden eğer kalp sında ilişki olduğunu gösteriyor. An dal, soya sosu gibi besinlerin tuz içeriği hastasıysanız egzersiz öncesinde mut cak beslenmenize dikkat ederek kalp çok fazla. Yemeklerinizi lezzetlendir laka doktorunuza danışmalısınız. damar hastalıklarına yakalanma riski mek için baharatlardan yararlanabilir, u Kalp sağlığı için orta yoğunluk nizi en aza indirebilirsiniz. masadan tuzlukları kaldırarak ilave tuz ta yapılan egzersizler öneriliyor. Eg omega3 şart tüketiminin önüne geçebilirsiniz. u Paketli ürün alırken etiket bilgi zersizin temposunun belirlenmesinde kalp hızı (nabız u Doymuş yağ ve trans yağ alımınızı azaltın. Sosis, salam, sucuk gibi doymuş yağ oranı yüksek işlenmiş et ürünleri yerine az yağlı/yağsız etleri tercih edin. u Et, tavuk, balık gibi besinleri pişirirken fırın, haşlama, ızgara gibi pişirme yöntemlerini tercih edin, kızartmalardan uzak durun. Ayrıca yemekleri tabağınıza alırken yağını süzdürün. Dolaptan çıkardığınız yemeklerin üzerinde donan yağı kaşık yardımıyla sıyırdıktan sonra ıstın. rta yoğunluktau Salatalarda yoğun kremalı sos lar yerine zeytinyağı, ceviz gibi yağ kaynaklarını tercih edin ve bu Oegzersiz nemiktarlarda ölçülü olun. demek?hesaplanır?u Beslenmenizde omega3 kaynaklarına yer verin. Omega3 yağ asitlerinin kan basın Nasılcını düzenleme ve vücutta infla byllyyvdieeeeeeereuşnsikmktini,klaanPiuidyrnlyoşzkeüaeıbt,ropşaekaksünrssaoauykötıhrkrrnunouusilcmpcırloım,etsndeilkedrıdeyi.bnaakyiuBlzmnvkpmveeeoateksrlrnrielaalçtiearsnrnen,rıo2s.ınrm2lÖiıüsy0ğnOeernainyrnyndriğtaaşietBleezaşlğpeiuez=çişıösynılyMkmedaano8;iirnhuğşeş06aemiuirim0eknnp1ungesi1dymnlzi2umaee/sdkşrdpaıastnkloaizd6krkad0aaiyrileryabap.gksaspiYrıazhşıanieaılyınrndarznkıidsıvansi.ie;azıuonm)1bzli6msröai.e0arknaxhmksle0aıiidamm.şt5çiık=raaels.i8lgiSkm0kzbpo/eaadinorlrlkprsukişyzhaavaıylbezppaiı1alph2i6ryaı2k0zor0xeırknn06eoı.nn07nlm==a%h1ba1e1ısd56z2ı00e/ksfd/ad7rkky0ikatı’’ellidaprimılarhe.lıııynoırr.sa tokbayelif@gmail.com Sütten ağzı ELİF TOKBAY yananlara Süt, bebekler ve buzağılar içindir, bebeklikten sonra süt içen tek canlı türü insandır. Sosyal medyada geçirdiğiniz vakit sağlık ve beslenme konusundaysa bu cümleye sık rastlamışsınızdır. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Profesörü Osman Erk, “Sağlığını Yeniden Keşfet, Diyet ve Sağlığa Bilimsel Bakış” kitabında sütün hormonlu bir besin olduğunu, çünkü bunun buzağının büyümesi için gerekli olduğunu anlatıyor ve süt içmemek için 11 neden sıralıyor. Bunlar laktoz intoleransı, aşırı kalori, fazla doymuş yağ, kazein proteini, hormonlar ve erken ergenlik, antibiyotikler (ineklerin değil insanların kabahati), dioksin ve organofosfatlar (tarım zehirleri), kolesterol artışı, insülin direnci ve obezite, IGF1 (insülin benzeri büyüme faktörü). Prof. Erk, sütün osteoporoza da iyi gelmediğini, sebzelerdeki kalsiyumun, D vitamini ve sporun, sağlıklı kemikler için çok daha yararlı olduğunu söylüyor. Brokoli, pazı, lahana, karalahana gibi yeşil yapraklı sebzeler kalsiyumdan zengin. Yeri ne ne koyabiliriz? Badem sütü ve badem peynirini. İşte size 10'ar dakikanızı alacak vegan süt ve peynir. Bademin kilosu kaç para dediğinizi duyar gi biyim :) u BADEM SÜTÜ İki bardak çiğ bademi bir gece suda bekletin. Bademler yumuşadığında 67 bardak suyla blendırda yaklaşık 10 dakika karıştırın. Süt kıvamını alınca tülbentten geçirin ve sıkın. 3 gün buzdolabında dayanıyor. Ya da buz kalıplarında dondurun. İster kekte börekte kullanın, ister için, ya da kahvenize katın... Kalan posayı fırın tepsisine yayın, 100 derecede kurutun. Badem ununuz hazır, kurabiyelerde, pankeklerde, nerede isterseniz kullanın. u BADEM PEYNİRİ 1 bardak çiğ badem, 1 limonun suyu, 1 diş sarmısak, 3 yemek kaşığı zeytinyağı, yarım bardak su, tuz. Bademi bir gece suda bekletin, sonra kabuklarını soyun. Tüm malzemeleri mutfak robotunda püre olana dek karıştırın. Bir gece tel süzgecin içine koyduğunuz tülbentte süzün, buzdolabında olsun. İstediğiniz kıvama göre fırında 100 derecede yarım saat kurutabilirsiniz. Bademdeki protein yumurtayla yarışabilir. E vitamini, kalsiyum, biotin açısından da zengin. Bir not: Hazır badem sütlerine dikkat! İçeriklerinden bademden başka her şey var. Badem oranı ise yüzde 2. Etiket okuyun. İkincisini sahiplenmekten korkmayın yeter ki karakterleri uygun olsun Eve ikinci kediyi getirmek K edim varken eve köpek getirdim, alışma süreci kolay geçti. Tabii bunda en büyük pay, köpeğimin kediyi görmezden gelme refleksiydi. İlk zamanlar deli kedim Bıdık, iri fakat sevgi yumağı, saf köpeciğim Luna’dan korkuyordu. Zamanla Luna’yı sindirebileceğini fark etti ve işler değişti. Bu defa biz ne zaman dışarı çıkıp dönsek, Luna’yı korkutuyordu. Kimi zaman sinsice bacağını falan ısırıyordu. Bıdık, üç bacaklı, türdaşlarından daha fazla ilgiye ihtiyaç duyan bir kedi. Eskiden dışarı çıkardı, şimdi Erenköy’de çıkaramıyorum, bu da onda sinir yaratıyor. Hayvan haklı, Cihangir’de, öğlen kedilere tavuk dağıtan teyzeden tavuk yiyor, akşam Aliye’de “ah zavallı bir de üç bacaklı" diyenlerden balık tırtıklıyor, uykusu gelince eve dönüyordu. Şimdi, camdan kuşlara bakmakla geçiyor zamanı, iyice şişmanladı, bir de kendinden farklı başka bir hayvan geldi ve o dışarı çıkabiliyor. Apartmanın bahçesinde, Luna’yla dışarı çıktığımızda peşimize takılan, 78 aylık gri bir kedi vardı. Bir akşam başka kediler tarafından kovalanırken yakaladım, eve çıkardım. Tabii Bıdık’la karşılaştıramıyordum, çünkü apartma Pati günlükleri Den iz Yavaşoğulları Bıdık yeni evinde hapis hayatı yaşamaya başlamıştı. Günü kuşları izleyerek geçiyordu. Yapılacak tek şey vardı... nın diğer kedisi Balkız’la yaşadığımız tecrübe pek hoş olmamıştı. Onu bir odaya koydum, amacım kısırlaştırmak. Ertesi gün veterineri çağırdım, bir yandan hamile mi değil mi diye merak içindeyim, ama adamcağız geldiğinde bir kahkaha kopardı, “Bu erkek” dedi. Tekrar sokağa bıraktığımda, içim rahat etmedi. Bir gün hayvancağız yaralanıp gelince bende ipler koptu. İki kedinin tek kediden çok daha iyi olduğunu duyuyorum çevremden... Sonunda, “Olmazsa sahiplendiririm” diyerek eve aldım. İkinci kediyi sahiplenmekle ilgili her şeyi okudum ve uyguladım. İlk, kedileri ayrı odalarda tutmanız gerekiyor. Yeni kedinin kokusunun sindiği eşyaları eski kedinizin çevresine getirmeli ve alıştırmalısınız. “Yemek kaplarını, birbirlerini koklayabilmelerine imkân sağlayacak şekilde, onları ayıran kapının ya kınına koyun” diye okumuştum. Uyguladım. Aynı anda yemek yemelerini sağladım, bu aslında, birbirlerini yemek gibi güzel bir şeyle özdeşleştirmelerine sebep oluyormuş. Birkaç gün sonra bir araya getirmeye başladım. En büyük korkum, yeni kediyle Luna’nın sıkı fıkı olup Bıdık’ın dışlanmasıydı. Ama her şey en iyi ihtimal dahilinde oldu, yeni kedi evde herkesten çok Bıdık’la iletişim kurmayı tercih etti. Arada kavga ettiler tabii, bu durumda onları, sakinleşene kadar tekrar ayırdım. Şimdi iki erkek çocuk gibi arada güreşiyor, arada koşturuyorlar. Biri sokaktan, diğeri yalnızlıktan kurtuldu. Geçen gün alt komşu “köpeğiniz gece çok koşuyor” diye şikâyet etti, cüssesinden dolayı olay yine zavallı Luna’ya patladı, ki kendisi tam bir prenses, değil koşmak havlamıyor bile. Üstelik, birbirleriyle arkadaşlık etmeleri psikolojik açıdan da onlara iyi geliyor. İşte aşk böyle bir yokluk ve yoksunluktur anlayan ve bilen için... GÜLŞAHELİKBANK Neden ‘artık’ sevemiyoruz? T anımak, sevmekten daha zor artık; dedi Prof. Dr. Acar Baltaş bir öğle arası kahve sohbetimizde. Çünkü sevmek için gerekenler kişide zaten ya var ya da yok ama bir in insanı sevmekle bitiyor artık. Çünkü sevmeyi bilmiyoruz. Halbuki sevmek, öğrenilebilir. Çocuklukta içimizde var olan o yüce duyguyu büyürken yitiriyoruz. İnsan sevmeyi çabuk unutuyor, sev inanmazsam, artık yazamam, diyecek kadar hem de... Ben de insanların ruhundaki görkeme, içlerinde sakladıkları o aşka inanıyorum, bir çocuk inadıyla. Bir gün insanların birbirlerini he sanı tanımak için, kişinin kendisinin dışına çıkma mekten çabuk vazgeçiyor. Kolay değil bir insana sapsızca, içtenlikle ve canlılıkla yeniden seve yı başarması, olaylara karşıdakinin penceresinden kalbini emanet etmek ne de olsa. Basitlik, yavan ceklerine inanıyorum. Çünkü inanmazsam, ya bakmayı denemesi gerekiyor, diye ekledi. Düşün lık dünyasında sevdanın derinliğinde yüzmeye kaç şamaya devam edemem. düm, bu çabaya, emeğe artık kaç kişi önem veri kişi sahiden cesaret edebilir ki? Lakin unutmamak gerek, değişim içeriden, yor ki? Çağın sorunu da bu değil mi? Sohbetimizden sonra tüm bunları düşünürken, elime Oktay Akbal’ın “Önce Ekmekler Bozuldu” romanı geçti. Peki ilk neler bozuldu sahi toplumda? Akbal şöyle bahsediyordu o bozulmadan; nice tanıdığım insanların hepsi şimdi bana yabancı geliyor. İyileri kötü, cömertleri halis, duyguluları kötü yürekli oldular. Ah, o ekmeğin bozulması, insanların mayası muhakkak ki ekmektendir... Her şey ekmekle başladı, ekmekle bitecek. Sanki bu sözleriyle bir başka usta öykücü Sait Faik’in bir insanı sevmekle başladı her şey, cümlesini işaret ediyor gibiydi bize. Oysa ustanın da altını çizdiği gibi, her şey bir BİR GÜN GELECEK Çok sevdiğim, ruhdaşım olarak gördüğüm yazarlardan Bachmann, insanın gerçek ölümü hastalıklardan değildir, insanın insana yaptıklarındandır, demişti. İnsanlar birbirlerini ağır ağır öldürüyorlar sevgisizlikleriyle. Faşizm atılan ilk bombalarla başlamaz, iki insan arasındaki ilişkide başlar, diye eklemişti. Fakat tüm bu olumsuz tabloya, çoğunlukla yaşanan hüsrana rağmen Bachmann da benim gibi umudunu koruyanlardandı. Özlemini çektiğim şeyin bir gün geleceğine inanıyorum. Çünkü eğer kalpten gelmeli. İşte bu yüzden o kadim söz çok mühim bir gerçeği vurguluyor. Bir insanı tedavi etmeden önce sor. Kendisini hasta eden şeylerden vazgeçmeye hazır mı? Sevgisizlikten, merhametsizlikten, hız ve haz çağından vazgeçmeye kaç kişi hazır? Yıllardır bir roman yazarı olarak yazdığım her metinde bunu sorguluyorum. Okurlarımla birlikte, âşık olmanın değil, âşık kalmanın zor olduğu, bu anlaşılması zor yeni çağı tanımlamaya çalışıyoruz. Son romanım Âşıklar Gece Ölür’de vurguladığım gibi, bir insanı varlığınızla değiştiremiyorsanız, ona yokluğunuzun neye benzediğini göstermeniz gerekir. C MY B