Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MART 2019 5 Bazı hikâyeler zamanı gelip de seslerini duyurmak istediklerinde karşınıza çıkıyor Ayvalık’tan Midilli’y e Gamze Akdemir gamze.akdemir@cumhuriyet.com.tr ‘Darüşşafaka yaşamımdan mutluyum’ Prof. Ahmad, Darüşşafaka’nın hem ihtiyacı olan öğrencilere yardım edebilme fırsatı, hem de yaşlılık döneminde huzurlu bir hayat olanağı için ideal olduğunu vurguluyor. Burayı herkese tavsiye ediyor. H int kökenli Amerikalı ve Türk tarihçi Prof. Dr. Feroz Ahmad ile 1970’li yıllarda Darüşşafaka Cemiyeti’nde İngilizce öğretmenliği yapan ve kısa süre önce yaşama veda eden eşi Bedia Turgay Ahmad, Türkiye’de varisleri olarak Darüşşafaka’yı seçerek vasiyet bağışında bulunan eğitim gönüllülerinden sadece ikisi. 1863’ten bu yana eğitimde fırsat eşitliği misyonu doğrultusunda, babası veya annesi hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz, başarılı çocukları tam burslu, yatılı, İngilizce eğitimle geleceğe hazırlayan Darüşşafaka Cemiyeti’ne vasiyet bağışında bulunan ve Ağustos 2017’den bu yana Cemiyet’in Şenesenevler Rezidansı’nda yaşamını sürdüren Feroz Ahmad ile bu yeni evinde buluştuk. Feroz Hoca ile buluşmamızın sebebi bu kez kitapları değil, Darüşşafaka’da kurduğu yeni yaşamıydı. Liyakat nişanı aldı Kuşkusuz Prof. Dr. Feroz Ahmad’ı pek çoğumuz ömrünün büyük bölümünü adadığı Osmanlı’nın son dönemi ve modern Türkiye üzerine yazdığı kaynak niteliğindeki kitaplarıyla tanıyoruz. O nedenle yine de önce, 1938 Delhi doğumlu Ahmad’ın yaşamına kısaca bir göz atalım. Delhi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden sonra, Londra Üniversitesi’nde eğitim gördü. Burada, hocası Bernard Lewis’in yönlendirmesiyle Türk politikasında “İttihat ve Terakki Partisi (19081913)” isimli doktora tezi hazırladı. 1980 ve 1981 yıllarında Harvard Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nde dersler verdi.İngiltere’nin yanı sıra Türkiye’de de araştırmalarına devam etti. 2005’te Türk vatandaşlığı aldı ve Yeditepe Üniversitesi’nde ders vermeye başladı. Ahmad’a 2014’te Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Liyakat Nişanı verildi. Kendimi hep evimde hissettim Ahmad, şimdi, ömrünü öğrencilerine adamış bir eğitimci olarak bir Darüşşafaka rezidansında yaşamaktan çok mutlu. Orta büyüklükteki dairesi pırıl pırıl. Gereksiz hiçbir eşya yok. Kütüphanesinde birbirinden değerli kitaplar yerli yerinde. Yıllar önce 10 bin kitaplık kütüphanesini Yeditepe Üniversitesi Kütüphanesi’ne bağışlamıştı, konuşmamız sırasında kütüphanesinin kalan kısmını da yine Yeditepe’ye bağışlayacağını söyledi. Kısa süre önce kaybettiği eşi Bedia Turgay Ahmad’ın, Darüşşafaka’da İngilizce öğretmenliği yapmış olması dolayısıyla Cemiyet’e hali hazırda aşina olduklarını ve misyonuna saygı duyduklarını belirtiyor. Rezidansa yerleşme kararı almaları bu nedenle zor olmamış: “Türkiye’ye ilk olarak 1964’te yeni mezun bir genç olarak geldim. Bir Türk kadınıyla evlendim ve 54 yıl boyunca evli kaldım. Türkiye’ye sayısız kez gidip geldik ve kendimi hep evimde hissettim. 2005’te Türk vatandaşı oldum ve temelli yerleştik. Eşimle 4 yıl önce bağış yaptık. Sonra burada yaşamaya da karar verdik çünkü yaşımız ilerlemişti, günlük bakımıyla, sorumluluğuyla ev idaresi zorlamaya başlamıştı. Burada ise her türlü bakımın sunulduğu bir ortamda yaşamak cazip geldi. Dairenin günlük ve haftalık temizlikleri yapılıyor, beş yıldızlı bir restoran kalitesinde bir mekânda sağlıklı ve temiz yemekler sunuluyor, arkadaşlarınız ve komşularınızla kolayca sosyalleşebiliyorsunuz. Ayrıca sağlık hizmetleri de sunuluyor. Arkadaşlarım, asistanım, öğrencilerim ziyaretime geliyorlar. Zaman zaman yurt dışı seyahatlerim oluyor. İkiz kızlarım Amerika’da yaşıyor, onları ziyarete ediyorum. Hindistan ve İngiltere’ye de gidiyorum. Hayatımın ritminden çok memnunum, bu yaşımda ihtiyacım olan da bu. Darüşşafaka bana bu olanağı sağlıyor, burada olmaktan mutluyum.” Yeni kitabı yolda Ahmad, 1908’den itibaren İttihat ve Terakki Partisi’nin genel merkezi olarak kullanılmış, 1924’ten 1971’e kadar gazetemize de ev sahipliği yapmış olan Cağaloğlu’ndaki Münif Paşa Konağı’nı da 1970’lerde sık sık ziyaret ettiğini belirtiyor: “Ergun Balcı arkadaşımdı. İlhan Selçuk’la da tanışmıştım.” Ahmad, Yeditepe Üniversitesi’nde, cuma günleri “Modern Türkiye’de Tarih ve Politika” ile odak noktası Hindistan olmak üzere “Asya’da Tarih ve Toplum” dersleri veriyor. Yeni kitabı, Jön Türkler ve Osmanlı İmparatorluğu İçin Mücadele (19141918), yakında Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkacak. Bir yazar ve bir doktor. Her biri diğerinin geride bıraktığı topraklarda yaşama tutundu. M idilli çarşısında esnaf kepenklerini kapatmaya hazırlanıyordu. Almak istediğim birkaç nevale için oradan oraya dolanıyordum. Adanın neredeyse 150 yıllık en eski kitabevi Hacidaniel’e uğramayı düşünmüyordum ama nedense ayaklarım beni oraya sürükledi. Kitabevinin üçüncü nesil işletmecisi Cleo’yla selamlaştıktan sonra, kitap kapaklarına bakmaya başladım. Gelişi güzel yayılmış yüzlerce kitabın arasında Ilias Venezis’in küçücük kitabı dikkatimi çekti. Venezis’in, “Eftalu: Ege Hikâyeleri’ adlı kitabıydı bu. Daha önce okumamıştım bu güzel ciltli, küçük kitabı. Kapaktaki Eftalu sözcüğü, Yunan yazarın yaşamının son Ilias Venezis yıllarında kaldığı, adanın arka tarafındaki kıyı yerleşimi Eftalu’daki evini arama maceramızı getirdi aklıma... Tesadüfen bulmuştuk çam ve zeytin ağaçlarının arasına saklı Ayvalık’a bakan bu mütevazı evi. Kitabı elime alıp iç sayfalarına şöyle bir göz attım; ilk baskısı 1972’de, yazarın ölümünden bir yıl önce yapılmıştı. Kitaptaki kısa mektupların yer aldığı bölümde, ‘Hadi İskit’ adını gördüm. Donup kaldım. Mektup Ayvalık’tan gönderilmişti. Kitabın ücretini ödeyip, çıktım... Çarşıda dükkânlar çoktan kapanmış, sokaklar boşalmıştı. Elimdeki kitabın şifrelerini bir an önce çözmek istiyordum. Venezis’e Ayvalık’tan mektup gönderen Hadi İskit kimdi? Bir çocukluk arkadaşı olabilir miydi? Venezis ona cevap yazmış mıydı? Okumaya başladım, merakım giderek artıyordu. Kitap denemelerden ve mektuplardan oluşuyordu. Ayvalık doğumlu Yunan yazar Ilias Venezis 1923’te Lozan Anlaşması’yla Midilli’ye gönderilen mübadil bir ailenin oğlu... O tarihte 18 yaşında olduğu için 14 ay amele taburlarında zorluk ve yokluk içinde o işten bu işe çalıştırılıyor. Aylar sonra şans eseri kurtuluyor ve Midilli’ye gidip ailesini bulmayı başarıyor. Bu sürede tanık olduklarını, dünyaca tanınmasını sağlayan ‘Numara: 31328’ adlı, Türkçeye de çevrilen kitabında anlatıyor. Yazarın ayrıca ‘Eolya Toprağı’, ‘Ege Hikâyeleri’ ve ‘UçurtmalarAnna’nın Kitabı’ adlı eserleri de Türkçeye çevrildi. Kitaptaki o bölüm Anadolu’nun farklı yerlerinden Eftalu’ya beklenmedik hatırlatmalar... İki mektup aldım: Biri ünlü bir Avrupalı’dan. Diğeri tanımadığım bir Türk’ten. İlk mektup Paris’ten, Louis Robert imzalı.. Ünlü Fransız epigrafi uzmanı, Fransız Koleji profesörü ve İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsü yöneticisi. Mektup şöyle... “Sevgili Beyefendi Eylülün sonunda, kazılarımız bittikten sonra otomobille İstanbul’a dönerken, KidoniaAyvalık’ı görmek için yolumuzu değiştirdik. Gördüklerimizi hatırlamak için de bazı fotoğraflar çektim. Şimdi hazırlar ve size bunları bizzat göndermek istedim. Eşim ve ben 1961’in baharında Atina’daki toplantının anısına kabul etmenizi rica ediyoruz, en içten dileklerimizle... “ Bir dizi mükemmel fotoğraf... Onlara hissederek bakıyorum: Gördüklerimi 50 yıl aradan sonra hatırlamaya ve tanımaya çalışıyorum. Louis Robert’in fotoğraflarındaki görüntülerin yer aldığı memleket hakkında neyi bilebilirim? Fransız akademisyenin gönderdiği fotoğraflarla çocukluk yıllarımın bazı parçalarını hatırlamaya çalışıyorum. Nasıl olur da kaybettik? Nasıl oldu da umudumuzu ve doğduğumuz toprakların bize verdiği huzuru yitirdik? Milyonlarca insanı yaşama hakkından mahrum bırakan bu korkunç çağ nedir? KÖKLERİNDEN KOPANLAR BİLİR İkinci mektubu açtım. Ayvalık’tan postalanmış, Yunanca bir mektup. Tanımadığım bir doktor tarafından imzalanmış: Doktor Hadi İskit. “Sayın beyefendi Ilias Venezis Son Selanik ziyaretimde bir arkadaşım sizin Ayvalık köklerinizden söz etti. Bu gece bayram kutlamaları vesilesiyle size doğduğunuz yerin bazı görsellerini – iyi basılmadıklarını itiraf ediyorum – göndermek istedim. En iyi dileklerimi ve sevgilerimi kabul edin.” Burada da memleketimden çekilmiş fotoğraf vardı. Acaba Girit Türkü müydü? Mektubu yazmasını bir Yunan yolcudan mı istemişti? Sadece köklerinden koparılarak yaşayanların hissederek yazabileceği ‘doğduğunuz yer’sözcüğünü kullanmış ve bana bayram kutlamaları vesilesiyle bazı fotoğraflar göndermiş. Daha sonra onun İskeçe Lisesi’nin en iyi öğrencisi olduğunu ve Yunanca güzel kompozisyonlar yazdığını öğrendim. Fotoğrafları çocuğuma gösterip ona anlatmaya çalışıyorum: Ailelerinin yaşadıkları dönemden bazı dersler çıkartıp öğretebilmeliyiz ki sonradan onların yaptıklarını taklit etmek istemesinler. İki korkunç dünya savaşı arasındaki dönem, bütün halkların köklerinden koparılmalarına ve tarihte karanlık bir sayfa açılmasına neden oldu. Figen YANIK figenyanik13@gmail.com İki büyük dünya savaşının ardından doğup büyüdükleri topraklardan ayrılmak zorunda kalan ve şans eseri hayatta kalan Ilias Venezis ile Hadi İskit. Yaşamları boyunca birbirlerini hiç görmediler. Eftalu: Ege Hikâyeleri Hadi İskit Yüzerek Türkiye’ye geldi ve eşi Feriha İskit K adın doğum uzmanı doktor Hadi İskit’in izini Ayvalık’ta bulmam zor olmadı. Hatta doğumunu gerçekleştirdiği bir arkadaşım bile varmış. İskit’in hikâyesini, kızı Ümit İskit anlattı: “Babam 1915 İskeçe doğumlu. İskeçe Lisesi’ni birincilikle bitirip 1940’ta Atina Tıp Fakültesi’ne girmiş, iki yıl eğitim almış. Fakat II. Dünya Savaşı’nda Yunanlar babamı askere almak isteyince kaçarak İstanbul’a gelmiş. Babam, bir arkadaşıyla nehirden yüzerek Türkiye tarafına geçmiş. İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitimine devam etmiş. Dört kardeşler: Hadi, Hami, Hadiye ve Hamiye. Babası Sabri İskit, esnaf. Zamanla bütün ailesi İstanbul’a gelmiş. Babam mezun olduktan sonra önce Kastamonu’da belediye hekimliği yapmış. Oradan İzmir’e bir hastaneye gelmiş. Ebe olan annem Fe riha İskit’le de o hastanede tanışmışlar. Biz üç kardeşiz, hepimiz mühendisiz. Babamın Yunancası çok iyiydi. Fransızca biliyordu. Kitap okumaya çok düşkündü. Yunan TV’si izlerdi. Gazetelerden kupürler keser, arşiv yapardı. Evde bir odanın üç duvarı kitaplarla doluydu. Ayvalıklı yazar Ahmet Yorulmaz’ın kitabevi uğrak yeriydi. Kitaplarının üstüne mutlaka aldığı tarihi yazardı. Babamın vefatından sonra annem kitaplığı dağıttı, hatta büyük bölümünü kapıdan geçen eskiciye, bir çekyat karşılığı verdi. Fransızca, Türkçe tıp kitaplarını İzmir Safa Hastanesi’nin kitaplığına bağışladık. Babam evde suskundu. Gençliğini anlatmaz, geçmişiyle ilgili hiç konuşmak istemezdi. Sorduğumuzda ‘Çok kötü günlerdi’ demekle yetinirdi. Mesleğini çok severdi. Hastalarını düşünerek Ayvalık’tan hiç uzaklaşmazdı. İzin yapamazdı. Emekli olduktan sonra da saat 8’de evden çıkar, mutlaka 8.30’da muayenehanesinde olurdu. Pankreas kanserinden 75 yaşında vefat etti. Altı ay öncesine kadar muayenehanesi açıktı. Sanırım 1952 ya da 1953’te bir turla Atina’ya gitti. Midilli’ye hiç geçmedi. Venezis’e mektup yazdığını bilmiyordum. Vefatından sonra İskeçe’ye gittiğimde ağladım. Dört kez gittim ama babama dair hiçbir iz bulamadım. İskeçe Lisesi de evraklar da yanmış.” 17 MART 2019 SAYI: 1514 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut KüçükkayA Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu n Yayın Koordinatörü hilal köse ÖZTÜRK n Editör deniz ülkütekin n Sayfa Tasarım emine bilget n Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın C MY B