Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                8 ARALIK 2019  7  Engelliler Günü’nü geride bıraktık  Meselede değişen bir şey yok  Bir 3 Aralık daha geçti, yine boş vaatler, yine “engelli kardeşlerini” çok seven  benim gibi dernek yöneticiliği yapıyorsa insan, bu kıymeti kendinden menkul, hasbelkader ora  yetkililerin fotoğraf çek  ya oturmuş birinin, ev  tirme törenleri... Aldana  ladının kaderini yönetti  cak halimiz kalmadı, du  ği gerçeğini düşündük  dağımızda acı bir gülüm  çe, bir gün cinnet geçi  seme ile olan biteni seyretmekle yetindik.  SEDEF ERKEN  rip birinin yakasına yapışıp sonra da kendini  Neredeyse on yıldır en  @SedefErken Silivri’de bulması işten  gelliler alanında gönüllü çalı  bile değil. Ya sabır ya se  şıyorum. İnsan bazen hiç iler  lamet deyip devam ediyo  lemiyoruz diye düşünmeden ede ruz ama nereye kadar.  miyor. Çünkü geçen bütün bu yıl  Şeytan diyor, tırman şu vasatın  lar içinde aslında bizleri rahatlata masasına, tut yakasından, “Efen  cak somut hiçbir bir gelişme olma di efendi sen ne konuşuyorsun, se  dı. Hâlâ bizden sonra çocuklarımız nin görevin bu işlerle uğraşmak, o  ne olacak derdindeyiz. Her gece bu yumuşak mabadını arada bir maka  kâbusla uyuyor, her sabah bununla mından kaldırıp derde derman ol  uyanıyoruz.  mak, aldığın maaşı da ödeyen biziz.  KAHROLAN AILELER Her gün otizmli ailelerinden gelen başvurulara şahitlik ediyorum.  Çünkü sandığın gibi devletten geçiniyor değiliz, aksine ödediğimiz her kuruşun yarısı vergi bu ülkede, çoğumuz kredi çekip vergi ödü  Sorunlar aynı; okulların kapısın  yor, vergi ödeyip krediyi erteliyor,  dan çevrilen aileler, evine kapanan o karttan alıp öbürünü idare ediyo  otizmli çocuklar, istihdamda yok sayılanlar. Engelli çocukların so  ruz, devletten geçinen tembel asalak sensin” de, sonra uzat bilekleri  runlarını umursuyor görünen ama hiçbir somut hamle yapmayan yöneticiler. Sürekli aynı mazeretler:  taksınlar kelepçeyi. ŞAKA MI BU?  Yetkimiz yok, bütçemiz yok, iste  Ya sabır deyip televizyonu açıyor  dik ama göndermediler, mevzuat sun, o sırada ilgili bakanlık “erişile  yetersiz, personelimiz yok bahane bilirlik ödülleri” veriyor. 10 yıllık ha  leri. Makamından bir türlü kalkma zırlık süresi boyunca hiçbir ilerleme  yan etkisiz yetkililer.  görmemiş, yine de ertelenmiş, ertele  Bizim bütün dünyamız olan ço meleri bittiği halde hâlâ ülkeyi bir en  cuklarımızı sümen altında bekle gelli için erişilebilir hale getirememiş  yen sıradan bir dilekçe olarak gör bir yasa ve onun ödüllerini dağıtan ba  düğü aşikâr, kaybedilen zamana içi kanlık. Kamera şakası gibi.  yanan, her kayıp günün kıymetini  Neredeyse 2020 yılına giriyo  bilip kahrolan ailelere duyarsız bü ruz, çağ değişti, iklim değişti, de  rokratlar. Engelli maaşı alıyorsunuz vir değişti, iletişim değişti, nesil  daha ne istiyorsunuz diyebilen, es ler değişti Dünyada çok şey de  kiden bu da yoktu siz nankörsünüz, ğişti, bu ülkenin engelliler konu  işte böyle insanlar olduğunuz için sundaki zihniyeti de bir türlü de  bu çocuklar size ceza diye verilmiş ğişmedi vesselam. İnşallah yakın  diyebilen küstah insanlar.  da değişecek, bizler değiştireceğiz  Bütün bunları yaşadıkça, hem de hem de. İzleyin ve görün...  ‘Bizim zamanımızda’  AKSAK DÜNYA  Sokaktaki  duman kokusu ALPERİZBUL  Geçen gün 13 yaşındaki oğluma bizim çocukluğumuzda hatta ilk gençliğimizde  çük bir gömme dolap vardı. Odunluktan ge  @teorisyen  cep telefonu olmadığını söyledim. tirip oraya doldururdum odunları.  İnanmakta zorlandı ama inandı.  Taşırken odunlardan gelen mis gi  Tam “bizim zamanımızı” anlata bi koku da hâlâ burnumdadır.  caktım, yazayım okusun dedim. Biz 1970’lerin ikinci yarısın da doğanlar tek kanallı siyah be  NE ZAMAN DUYSAM Ama arada bu kadar teknolo  yaz televizyon kuşağıyız. Öyle  jik fark varken anladığım kadarıy  her evde de yok televizyon. Te la çocuk ve ergenler için bazı şey  lefon bile yok evlerde o zaman. ler hâlâ aynı. Mesela pazar geceleOlsa da santralden bağlatıyorsun rinin verdiği o huzursuzluk. Erte  falan. Tuş da yok, zemberek var si gün okul olması, cumacumarte  telefonun üzerinde....  si yapılmadığı için pazara yığılan  Mesela ergenlik dönemimiz. Di ödevlerin yarattığı sıkıntı... Farklı yelim sevgilin var. Bu, cebinde je olarak doğalgazın getirdiği rahat  tonlarla telefon kulübesi önünde  lık sayesinde pazar günleri banyo  dikilip sıra gelince arama yapmak günü olmaktan çıktı. Bir o değişti  demekti. Ha bir de öyle her kulübedeki telefon çalışmazdı. Kimi  sanırım pazarlara ait. Tabii bir de televizyonda bizim  jetonu yutardı ki başa gelebilecek ergenlik çağımızda TRT 3’te her  en acı durumlardan biriydi. İlişki pazar akşamı yayımlanan Western  de olay bile çıkardı bu yüzden: “O filmleri ile Cenk Koray’ın pazar kadar bekledim de aramadın”, “Ee günü öğleden sonra boyunca TRT  jetonu yuttu telefon.” Tartışmala 1’de yayımladığı programı Pazar  rın nereye varacağı belli olmazdı. Stüdyosu benim vazgeçilmezlerim  arasındaydı. O zaman ben anneci SOBALI EV, SICACIK ÇAY ğimle Bursa’da yaşıyordum. Dar  Evlerin çoğu sobalıydı. Tabii  sokakları soba dumanı kokardı  bu biraz da maddi durumla ilgiliy kış boyunca Bursa’nın. Hava kir  di ama yine de kaloriferli ev azdı. liliğinden şikayet edilirdi sık sık.  Benim en sevdiğim şeylerden bi Ama şimdi o kokuyu ne zaman  riydi soba. O üzerinde hep sıcak  duysam içimde öyle bir huzur his  duran çay, ısındıkça mis gibi ko si yükseliyor ki, keşke geri döne  kan portakal, mandalina kabukla bilsem Bursa’nın çocukluğumda  rı... Üst kapağını açtığında “güp  ki, ergenliğimdeki sokaklarına, ce  güp güp” diye yanışı, tavana yan bimde telefon yerine jetonlarla.  sıyan ateşinin dansı vardı ki, içi  Çünkü başka bir mutluluk, baş  mi ısıtırdı. Evde sobaya yakın kü ka bir huzur vardı o zaman.  8 ARALIK 2019 SAYI: 1552 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr  İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA  n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN  Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/ İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr  Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın  Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@ cumhuriyet.com.tr  Fotoğraf: Vedat ARIK  Romeo ve Juliet filminin tema müziği “A time for us” şarkısı eşliğinde İzmir Gündoğdu Meydanı’nda dans. Mehmet Arık  Ece Tunca  Dans eden mutsuz bir insan gördünüz mü? Ben görmedim Tutku buluşturdu  VEDAT ARIK Wheelchair Dance Project/ Tekerlekli Sandalye Dans Projesi (WCDP) İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2013’te ilk kez düzenlediği Engelsiz İzmir Kongresi’nde, ortopedik engelli bireylerle bir kereye mahsus dans gösterisi olarak başlamış. Projenin yaratıcısı, İzmir Devlet Opera ve Balesi bale sanatçısı Banu Dağcıoğlu Türkeli, 5 dansçıyla gerçekleştirdiği ilk gösteriden sonra projenin sürekliliğinin önemini fark etmiş. Gönüllü olarak koreografi yapmaya ve dans eğitimini sürdürmeye karar vermiş. Ortopedik engelli dansçılar ve bale ana sanat dalı öğrencileri, kendi istekleri ve velilerinin desteğiyle projede yer alıyorlar. Grubun yaş aralığı 1145 arasında değişiyor. Eğitmenler ve müzisyenler de dahil olmak üzere herkes gönüllü. Projede yer alabilmenin tek şartı devamlılık ve disiplinli çalışma sistemine uyum. Bugüne kadar 60 temsil gerçekleştirdiler, 35 bin seyirciyle buluştular. Sabancı Vakfı’nın “Fark Yaratanlar” programına seçildiler. Banu, “Gönüllü olmanın, karşılıksız yapılan her işin manevi karşılığı paha biçilmez. Dans etmek, öğretmek, seyretmek, yaratmak, değişmek, değiştirmek esas muhteşemlik burada” diyor. Ekip olarak Engelli Haftası veya Dünya Engelliler Günü etkinliklerinden de fazla hoşlanmıyorlar. Ötekileştirmeden uzak, samimi etkinlikleri tercih ediyorlar. Banu, projenin ajitasyondan uzak olmasını şöyle vurgulayor: “Ekip arkadaşlarımı inanılmaz buluyorum. Sahneye çıktığımızda bizi gerçekten iyi dans ettiğimiz için alkışlıyor seyircimiz. Sandalyeler sadece aksesuvar rolündeler. Evet çok farklı olduğumuz kesin.” ‘NEFES ALMAK GİBİ’ WCDP ekibinden 17 yaşındaki Ece Tunca, tüm çocuklarının bale yapmasını isteyen anneannesinin yönlendirmesiyle 10 yaşında Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’ne girmiş. Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Ana Sanat Bölümü’ne devam ediyor. “İlle de dansçı olacağım diye bir düşünce yoktu kafamda ama daha ilk yılımda dansı çok sevdim. Dans ettikçe daha da çok sevdim. Kendimi böyle daha iyi ifade edebildiğimi anladım” diyor. Çocukluğundan beri sıra dışı bir şeyler yapmak ve sanatın içinde yer almak istemiş. Dans etmenin kendisi için nefes almakla eşdeğer olduğunu ifade ediyor: “Kendimi anlatmak için sözlere ihtiyacım yok. Hep sıra dışı bir şey yapmak isterdim ve dans hiç de sıradan bir şey değil.” ‘ÖNEMLİ OLAN ZAMAN DEĞİL’ WCDP dansçısı 45 yaşındaki Mehmet Arık’ın dans yolculuğuna ise kardeşi olduğum için çocukluğumdan beri tanığım. Dans etmeye dönemin popüler danslarıyla başladı, “lambada” ve “moonwalk” en favori danslarıydı. “Her zaman sanata düşkün biriydim. Kendimi hep sahnede hayal ederdim. Resme, tiyatroya ve dansa meraklıydım ama dans her zaman bir adım öndeydi” diyor. Doğuştan ortopedik engelli olduğu için profesyonel bir dansçı olacağını hiç düşünmemiş. “Hem çevremde yol göstere  Kısıtlamıyor, özgürleştiriyor  Bale öğrencisi Ece’nin ve ortopedik engelli Mehmet’in, sıra dışı bir  şeyler yapma istekleri yollarının ke  sişmesine sebep olmuş. Kendileri  ni hep sahnede hayal etmişler. On  ları bir araya getirense İzmir Dev  let Opera ve Balesi sanatçısı Banu  Dağcıoğlu Türkeli’nin “Wheelcha  ir Dans Project/Tekerlekli Sandalye  Dans Projesi” ve dans tutkuları.  Mehmet, “Basketbol oynuyor  dum ama tekerlekli sandalyeyle  dans edeceğimi hiç düşünmemiş  tim. Banu, dansın ille de ayakta  yapılan bir şey ol  madığını, san  dalyenin sa  dece bir araç ol  duğunu öğretti.  6 yıldır bu ekibin parçasıyım” diyor.  Ece ise Banu’nun konservatu  varda eğitmenlik yaptığı yıllardan  öğrencisi: “Tekerlekli sandalyey  le nasıl dans edileceğini hiç düşün  memiştim. İlk izlediğimde gösteri  den çok etkilendim. Dondum kal  dım ve ekibin parçası olmaya karar  verdim. Tekerlekli sandalyeyi bir  araç ve enstrüman olarak görmeye  başlayınca daha yaratıcı oluyorsu  nuz. Sandalye bizi kısıtlamıyor ak  sine özgürleştiriyor.”  Hepimiz aynıycek biri yoktu, hem de akademik kurum ların ortopedik engelli bireylere bakış açısı sebebiyle sanata yönelik bir eğitim almadım. Amatör tiyatro yaptım, modelistlik eğitimi aldım” diye anlatıyor sanat tutkusunu. Dans hayaline 39 yaşında kavuştuğunu söylüyor: “Klasik bir dans eğitimi almadım ama disiplin  Ece, 2017’den beri repetitör (çalıştırıcı) olarak da gönüllü çalışıyor. Birlikte dans etmeye ise Mehmet’in önerisiyle başlamışlar.  li bir çalışma ve yaratıcı  lığımı birleştirerek çok  yol kat ettim. Fark  lı dans disiplinlerine ilgim sebebiyle İngiltere’ de work  Banu D. Türkeli  shop’lara katıldım.  Önemli olan hayal  lerinizi gerçekleştir  meniz. Bunun ne za  man olacağının bir  önemi yok.”  Günlük yaşamında te  kerlekli sandalye kullan  mayan Mehmet, bir kamu  kurumunda işçi. 1998’den  beri tekerlekli sandalye basketbolu oynuyor. 6. YIL KUTLAMASI  Banu Türkeli: ”Danslarda genelde klasik Batı müziği, klasik bale kol formla  İzmir Fuarı Sosyal Projeler  rı ve modern/çağdaş dans disiplin  Merkezi’nde çalışmalarını sürdüren  lerini kullanıyorum. Doğaçlama atöl  WCDP topluluğu 19 Ocak 2020 Pa  yede, sınırsız hareket kabiliyetleri olduğu  zar günü İzmir Ahmet Adnan Say  nu ortaya çıkarıyorum. Kulak eğitimi için ri  gun Sanat Merkezi’nde sahne  tim çalışıyoruz. Önce kulak duymalı. Beden o za  leyecekleri temsille 6’ncı  man hissediyor. Alkışları duyunca, zekâ ve azmin, is  yılını kutlayacak. Gece  tek ve kararlılığın şahane sonuçlarını daha fazla hisse  ye 13 dansçıyla hazır  diyorum. Hepimiz aynıyız, sadece farklı bedenlere sahibiz.  lanan ekibe şef İb  Tüm dansçılarımla inanılmaz gurur duyuyorum, cesaretleri  rahim Yazıcı da  ni, çalışkanlıklarını ve inançlarını her temsilden sonra alkışlaya  destek  rak ve önlerinde saygıyla eğilerek kutluyorum.”  verecek.  ız   
            
    
