Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ARALIK 2019 7 Kitapları Türkçeye çevrilme hazırlığındaki İspanyol yazar Lorenzo Silva ile pazar sohbeti Adaletsizliği engellemek mümkün L orenzo Silva İspanya’nın en önemli yazarlarından biri. Polisiye, çocuk ve genç romanları, öykü, kurgu dışı onlarca eseriyle geniş kitlelere ulaşıyor. Senede ortalama üç roman yazıyor ve bazı yıllar bu sayı altıyı buluyor. Gerçek olaylardan esinlenen Silva’ya göre polisiye romanlar toplumun büyük çatışmalarını anlatmak için ideal bir araç. Silva ile Madrid’de söyleştik. u İspanya’nın siyasi, sosyal ve kültürel yapısı ülkedeki suç edebiyatını nasıl etkiliyor? Şu anda İspanya’da suç edebiyatında pek çok farklı tema, karakter, yaklaşım ve ton var. Son 10 yılda bu edebiyat türünde büyük bir patlama yaşandı. 10 yıl önce yayıncılık dünyasında polisiye roman bir niş olarak görülüyordu. Şimdi yayıncılar bunun herkesin okumak isteyebileceği bir tür olduğunu anladı. Son 6 yılda kitap satışlarındaki düşüş polisiye satışlarını etkilemedi. Ben kişisel olarak gerçek çatışmalar üstüne yazmayı seviyorum. Gerçek vakalardan ilham alıyorum, ancak İspanyol toplumunun büyük çatışmalarını da temsil etmesine dikkat ediyorum. u Nedir İspanyol toplumunun büyük çatışmaları? Üçleme olan romanlarımın arka planında siyasette, ticarette ve polis teşkilatındaki yolsuzlukları anlatmıştım. İspanya’nın doğusunda öldürülen bir belediye başkanının öyküsünden yola çıkarak inşaat sektörü ve para aklama gibi konuları ele aldığım romanlarda gerçek haberlerden esinlendim. İspanya’da bazı kesimler eğer ekonomi ya da partisi için iyi olacaksa yolsuzluğa göz yumabiliyor. Ancak kendi ülkemizden çalıp suçlulara ülkeyi satarak nasıl yaşayabiliriz? Diğer bir konu da kadına karşı şiddet meselesi. Vox Partisi örneğin, kadınları korumak için getirilen yasaların erkekleri mağdur ettiğini savunuyor. Bu da başka bir çatışma konusu. Polisiyede ilgi çekici, eğlendirici bir öyküyle bir ülkenin siyasi ve sosyal durumunu sergilemek mümkün. KATIL DE POLIS DE MANTIKLI OLMALI u Romanlarınız için araştırma sırasında yada polis dosyalarına ulaşmada avukat olmanız bir fayda sağlıyor mu? Avukat olduğum için değil, polis teşkilatı, yargıçlar ve savcılar arasında dostlarım olduğu için dosyalara erişim sağlayabiliyorum. Bu bilgileri basınla asla paylaşmayacağımı bildiklerinden bana güveniyorlar. Cinayet soruşturmalarını yürüten dedektiflerle konuşabiliyorum ve yasal dosyalara girmeyen detayları da öğrenebiliyorum. Elbette sokakta gördüğüm bir sahneden ya da okuduğum bir haberden esinlenip bir roman yazdığım da oluyor. Gazetecilik yaparken araştırdığım gerçek cinayetlerden kotardığım romanlar var. u Polisiye dışı eserlerinizle birlikte onlarca kitabınız var. Yılda kaç kitap yazıyorsunuz? Senede ortalama 3 kitap yazıyorum. Bazı yıllar 4, bazı yıllar da 6 kitabımın çıktığı oluyor. El Mundo gazetesi için her hafta bir öykü yazıyorum. Senenin sonunda 52 öyküyü birleştirip bir roman haline getiriyorum. Diğer taraftan başka romanları da yazmayı sürdürüyorum. Aynı anda 56 roman üstünde plan yaparak çalışabiliyorum. Ancak bir romanı yazmayı bitirince diğerine başlıyorum. u Yazarların, yazdıkça öyküyü bulan sezgisel yazar ve her şeyi ince ayrıntısına kadar planlayarak yazan yapısal yazar olarak ikiye ayrıldığı söylenir. Siz hangi tür yazarsınız? İkincisiyim. Not almasam da bir romanı uzun yıllar düşünürüm, kafamda geliştiririm. Roman bütünüyle ortaya çıktığında, açık olduğunda otururum yazmaya. Belki elimde tüm detaylar yoktur ama nereden başlayacağımı ve nerede bitireceğimi bilirim. Benim için tek yazma yolu bu. Polisiyede suçun öyküsü ve soruşturmanın öyküsü birbirine ters ama paralel ilerler. Soruşturma ileri doğru, suç örgüsü geriye doğru gider. Öykünün mantıklı olması gerekir. Katil de, soruşturmayı yürüten polis de aynı şekilde mantıklı davranmalıdır. u Sizi harekete geçiren nedir? Sabah yataktan kalkıp yazmanıza neden olan güç ne? Ben iyi öykü anlatmak istiyorum. Bu benim ana rolüm. 15 yaşında başladım bu “Suçlu bir hedefe ulaşmak ve kendini eyleminin yasal sonuçlarından korumak için mantıkla hareket eden biridir. Soruşturmayı yürüten polisin de şüphelinin yargılanması ve ceza almasını sağlamak için aynı şekilde mantıklı davranması gerekir.” “Romanlarımı gerçek öykülere dayandırmayı seviyorum. Tuhaf, soğukkanlı, karmaşık, sadistçe işlenmiş cinayet öykülerinden sıkılıyorum. Gerçek hayatta bunlar yok. İnsanlar üç nedenle cinayet işliyor: çıkar, gurur ve korku...” Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar ELÇİN POYRAZLAR elcpoy@gmail.com Silva, “Roman yazarken çok sakin oluyorum. Kusursuz bir denge buluyorum yazarken. Ama ilham rezalete isyan hissinden kaynaklanıyor” diyor. nu yapmaya ve hayatım bu oldu. Bu dünyada oluş tarzım bu. Evet faturaları ödemek için avukatlık da yaptım. Ama ben hep iyi öyküler anlatmak istedim. Derin, akla kazınan, duygu yaratan öyküler. Üstelik hem iyi öykü yazıp hem de yaşadığım zamana tanıklık edebileceğimi gördüm. Edebiyat paradoks ve çatışma içinde gerçekleşir. Uyum ya da mutluluk içinde değil. Öykü için bu çatışmaları bulmak gerekiyor. ŞIIRLE BAŞLADIM AMA BERBAT BIR ŞAIRIM u Roman yazarken hangi duyguya dayanıyorsunuz? Roman yazarken çok sakin oluyorum. Kusursuz bir denge buluyorum yazarken. Ama ilham rezalete isyan hissinden kaynaklanıyor. Daha geniş anlamıyla adaletten. Çünkü adil değiliz. Toplum adil değil. Sürekli adil olmak çok zor ancak bazı gereksiz adaletsizliği engellemek pekâlâ mümkün. Eşitsizlik de bende isyan duygusu yaratıyor. u İspanya’da da polisiye romanın yeterince edebi olmadığı iddiası var mı? Bir alt tür olarak mı görülüyor? Sanırım öyle. Polisiye dışı yazdığım romanlarımın edebiyat eklerinde daha kolay yer aldığını fark ediyorum. Benim en iyi ve en başarılı polisiye romanlarımın bazıları bu yayınlar tarafından dikkate alınmayabiliyor. Yüksek edebiyatın polisiyenin dışında gerçekleştiği yönünde bir kanı var. u Sizce bu neden böyle? Emin değilim. Sanırım bu çevreler bu romanları okumuyor. Elbette diğer türlerde olduğu gibi polisiye romanlar arasında da çöp kitaplar var. Polisiye edebiyat türünün en kötü örnekleriyle yargılanırken, diğer türler en iyi örnekleriyle yargılanıyor. İsmini şimdi hatırlayamadığım Amerikalı bir eleştirmen 1930’lu yıllarda polisiye romanlar hakkında “Motor tamircilerinin işten çıkıp eve giderken metroda okuduğu romanlardan ne bekleyebilirsiniz” demişti. u Sizin için polisiyenin anası ya da babası diyeceğiniz yazarlar kimler? Eğer Raymond Chandler okumamış ol saydım bugün polisiye romanlarımın tek bir kelimesini bile yazamamıştım. Tek suçlu odur. Dashiell Hammett, George Simenon, Sherlock Holmes, Agatha Christie romanlarını sevebilirim ama Chandler’in eserleriyle polisiye edebiyatta bir şair olduğunu gördüm. Ben suçla ilgilenmiyorum, edebiyatla ilgileniyorum. Benim ana ilgi odağım derin biçimde insan durumunu anlatan öyküler yazmak. Raymond Chandler polisiye ile bunu yapabileceğini, üstelik bunu çok güzel, şairane biçimde yapabileceğini gösterdi. Ben de şiirle başladım yazmaya. Artık yazmıyorum. Berbat bir şairim. u İspanyolcada en iyi polisiye yazarları kimler size göre? İspanyol Domingo Villar çok yetenekli bir yazar. Rosa Ribas da büyük bir zarafetle yazıyor. Küba’dan Leonardo Padura da sevdiğim yazarlar arasında. Bu yazarlar hem kurgu hem yapı hem de olay örgüsünün bir araya gelmesi açısından çok başarılılar. BIRI IÇIN ÇOK ÖNEMLI BIR ŞEY YAPMIŞ OLMA DUYGUSU u Bir yazarın başarılı olması ne demek size göre? Bilgim sadece kendi deneyimlerimden geliyor. Yazar olarak öğrendiğim tek bir şey var; ne yazmaya ihtiyacın varsa onu yazmalısın. Bu toplumun beklemediği bir şey olsa da. Hatta tam da beklenmediği için yazmalısın. 1995 yılında kahramanların jandarma olduğu romanlarım 12 ayrı yayıncı tarafından reddedilmişti. Kimse bu karakterlere ve edebi bir başarı olacağına inanmamıştı. Başarı benim için eserinizden tatmin olmak demek. Binlerce okura ulaşmak da bir tatmin yolu ancak bazen çok nadir bir kitapla çok nadir bir okura da ulaşmak başarıdır. Küba’da yaşayan bir genç kızdan bir mektup almıştım. Bu kız, arkadaşının babasının Madrid’den getirdiği kitabımı ödünç alıp okumuş, öyle sevmiş ki yine okumak için tüm kitabı not defterine el yazısıyla kopyalamış. Biri için çok önemli bir şey yapmış olma duygusu benim için bir başarıdır. VELAYET DAVASINI IŞLEDI... Silva, Madrid’de bir çiftin çocuklarının velayet kavgasını, gerçek vakalardan esinlendiği romanlarından birine örnek olarak verdi. Avukat olan annenin, babayı çocuğuna tacizle suçladığı, olayın medyada büyük ilgi gördüğü, mahkeme velayeti babaya verince kadının bir kiralık katil tutup babayı öldürttüğünü anlattı. Olay, İspanya’da ciddi sosyal tartışmalara yol açmış. KITAPLARI TEZ KONUSU Silva’nın eserleri sadece okurların değil akademik dünyanın da ilgi odağında. Yazarın polisiye romanları üstüne iki ayrı doktora tezi yazılıyor ve Latin Amerikalı akademisyenler arasında da hatırı sayılır hayranları var. İspanya uzmanı İngiliz tarihçi Paul Preston, Silva’nın bir kitabına yazdığı önsözde polisiye romanlarıyla çağdaş İspanyol toplumunu anladığını yazmıştı. ABD’DEN ALINTI SEVM IYOR Silva ülkesindeki bazı polisiye romanların İspanya’nın yasal sistemini, ceza hukukunu ya da polis protokollerini gerçekçi bir biçimde yansıtmadığını, daha çok ABD sisteminden alınmış gibi durduğunu söylüyor. “Bunu doğru bulmuyorum, elbette bir tercih ama benimki değil” diyen Silva’ya göre gerçek vakalar İspanya’daki asıl çatışma noktalarını anlamak için çok daha ilginç.