02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 15 ARALIK 2019 çiBftoişnadnümnaykasaırnardıaalanotopAsşiksıin ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK idin... görün...uIşıklı sanatçıdan G sergi F MV Galeri Işık, Yakut Ayverdi’nin “Yol Arkadaşı” isimli heykel sergisine ev sahipliği yapacak. Ayverdi’nin, kadının sosyokültürel alanda yaşadıklarını ele aldığı sergisinin küratörlüğünü Işık Gençoğlu üstlendi. Sergi, 1530 Aralık tarihleri arasında açık. u Don Quichotte Operası İ spanyol yazar Miguel de Cervantes’in 1600’lerin başında yazdığı eserinden örnek alınacak bestelenen “Don Quichotte Operası ” 20, 21, 24, 25, 27 Aralık 2019 tarihlerinde Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi’nde sanatseverlerle buluşacak. uBomonti’de konser Yapı Kredi bomontiada’daki World Winterfes konserleri 20 Aralık akşamı “Balkan Tayfa” sahnesiyle başlıyor. 21 Aralık Cumartesi akşamı “Kolektif İstanbul”, 22 Aralık Pazar günü saat 16.00’da ise “Bando Balkan” sahne alacak. u Yeni yıl geliyor Boğaziçi Filarmoni Orkestrası’nın yılbaşı konseri, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda 22 Aralık’ta saat 19.30’da. Şef Onur Tahmaz, solistler Tarık Kaan Alkan ve Tutu Aydınoğlu, aynı zamanda Türkiye prömiyeri de yapıyor. u Performatif yerleştirme A rter’in, Selen Ansen küratörlüğündeki performans programının Katılma başlıklı ikinci bölümü, Kate McIntosh’un Worktable adlı performatif yerleştirmesiyle başlıyor. Karbon deneyli etkinlik 20, 21 ve 22 Aralık’ta gün boyu sürecek. u Nil şarkılarıyla festival Zorlu Yılbaşı Festivali, 19 Aralık Perşembe günü saat 19.00’da düzenlenecek. Nil Karaibrahimgil konseri, Zorlu Center Meydan Katı Park Alanı’nda herkesin ücretsiz katılımına açık olacak. u Ankara’da tiyatro Antony Shaffer’ın yazdığı, Gökhan Kocaoğlu’nun yönettiği Ankara Devlet Tiyatrosu’nun oyunu “Kapan”, 17 Aralık’ta saat 20.00’de Akün Sahnesi’nde. Oyunda iki erkek, bir kadın nedeniyle karşı karşıya geliyor. 15 ARALIK 2019 SAYI: 1553 [email protected] İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/ İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın Evli bir çiftin boşanma sürecini anlatan bir filme “Marriage Story” (Evlilik Hikâyesi) adının verilmesinde ironik bir yan var. Her evlilik aslında bir boşanmadır gibi bir önermeyi de ileri sürüyor bu ad. Öyle mi gerçekten? Bunu her birey kendi evliliği, kendi ilişkisi içinde yanıtlayacaktır muhakkak, Noah Baumbach’ın filmini izleyen herkesin yapacağı gibi. Büyük bir ustanın dediği gibi: “Bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz ailenin mutsuzluğu kendine özgüdür.” ROMANTIK KOMEDI DEĞIL Baumbach’ın yazıp yönettiği, başrollerini Scarlett Johansson ve Adam Driver’ın üstlendiği “Marriage Story” benzerlerine çok sık rastlamadığımız türden bir ilişki filmi. Hollywood daha ziyade romantik komedi türünde filmler üretmeyi tercih ediyor, anlaşılır sebeplerden ötürü. Yine aynı sebeplerle acıklı aşk öyküleri geliyor ardından; taraflardan birinin amansız bir hastalığa kapılıp öldüğü ve izleyenleri gözyaşlarına boğan türden filmler. “Marriage Story” gibi düpedüz ayrılık hikâyeleri, izleyende olumlu bir duygu kalıntısı bırakmayacağı endişesiyle belki de, genellikle yapımcıların uzak durduğu işler oluyor. Kimileri, belki de haklı olarak, “Marriage Story”yi 1979 yapımı Oscar ödüllü “Kramer vs Kramer”a benzetiyor. Ayrılık ya da boşanma filmi denince akla ilk gelen filmlerden biri elbette “Kramer vs Kramer” ama orada çok net bir şekilde erkek tarafından bakan bir anlatı vardı; Baumbach ise mümkün olduğunca dengeli bir hikâye yazmaya çabalamış. 2013 yılında oyuncu Jennifer Jason Leigh ile olan evliliğini bitiren ve bu filmde bir anlamda o ayrılığın kendi penceresinden nasıl göründüğünü anlatan Baumbach daha önce de arızalı ilişkilere dair filmler çekmişti ama doğrusu mesele DEVAMLILIK HATASI EMRAH KOLUKISA Film, çift terapisinde başlıyor. Kavgalar, pişmanlıklar ve suçlamalarla ilerliyor. 77. Altın Küre Ödülleri’ne, En İyi Film dahil 6 dalda aday oldu. Netflix’in yeni filmi “Marriage Story” dünyayla aynı anda bizde de gösterime girdi. Oyunculuk performanslarıyla Oscar fısıltılarına yol açan filmde evli bir çiftin ayrılık sürecine tanık oluyoruz. ye bu kadar odaklanan, iki tarafı birden (hatta çocuğu da katarsak üç) bu kadar mercek altına alan bir filme imza atmamıştı. Daha da ileri gidersek muhtemelen Cassavettes’ten beri domestik travmanın bu denli çarpıcı bir şekilde görselleştirildiğine tanık olmamıştık. Tabii kimi sahnelerde “Woody Allen olsa bunu nasıl çekerdi acaba” dedirtecek durumlarla da karşılaşmıyor değildik; işin soğuk ama güçlü bir mizahi yanı olduğu da su götürmez. HER EVLILIĞIN SONU... “Marriage Story” bir çift terapisinde başlıyor ve Nicole ile Charlie’nin birbirlerine neden âşık olduklarına dair maddeler sıraladıkları bir dış ses anlatısıyla karakterleri tanıyoruz. Tüm film boyunca aşkın gerçekten net bir şekilde hissedildiği tek bölüm burası ve bu kısa girizgâhın ardından her şey bir de Henry adında bir çocukları olan bu iklinin ayrılık yolculuklarına çıkıyoruz. Bu yolculukta küçük gerilimler (boşanma davasının tebliğ edildiği sahne ya da sosyal hizmetler görevlisinin Charlie ile Henry’yi evlerinde ziyaret ettiği sahne gibi), tebessüm ettiren ya da kahkaha attıran komiklikler, sonu hafif şiddete meyleden sözlü kavgalar, son sahnede bile bir anda ortaya çıkıveren aşk kırıntıları, bol bol pişmanlık, suçlama ve yine pişmanlıklar var. Her evlilikte, bitmesi kaçınılmaz her ilişkide olduğu gibi. Baumbach her ne kadar meseleye soğukkanlı yaklaşmaya çalışsa da bir noktada mutfağın ortasına yığılıp kalacağına (Charlie’nin ya da kendisinin) kesin gözüyle bakıyor ve izleyiciyi de o tuhaf yıkıma ortak ediyor. Olmamak pek mümkün değil zaten. Başrollerdeki Adam Driver ve Scarlett Johansson için Chaerli ve Nicole karakterleri hiç şüphesiz kariyerlerinde özel birer dönüm noktaları olacak, bundan bir süre sonra dönüp baktıklarında, baktığımızda. Her ikisi de nüanslarla bezeli incelikli performanslarında yer yer çok derinlere girip çıkmışlar, belli. Örneğin Nicole’ün sonlara doğru avukatı Nora’nın ofisinde konuştuğu sahnede kesintisiz olarak çekilmiş monoloğu (ki benzer bir sahne, yine aynı ofiste, filmin başlarında da yer alıyor) ya da hemen başlarda Charlie’ye ‘sahnede ağlayamıyorum biliyorsun’ dedikten hemen sonra çıkıp kapı arkasında ağlamaya başlaması... Ve aynı şekilde Charlie’nin yanlışlıkla kendini kestiği sahne, ya da yaşlı avukatı karşısında uzun uzun bir fıkra anlatırken kendini tutamayıp “Bunun parasını da ben mi veriyorum” dediği an, paha biçilmez anlar gerçekten de. İki eski sevgilinin Charlie’nin evinde tutuştukları kavgaya gelmiyorum bile. AVUKATLARIN KATKISI Küçük bir parantez açıp filme müthiş katkıları olan üç avukattan da bahsetmek isterim. Nicole’ün avukatı rolünde olağanüstü keskinlikte bir performans sunan Laura Dern gerçekten kendi kariyerinde minik bir zirveye çıkmış. Her zaman oynadığı nevrotik tiplemelerin çok uzağında değil belki avukat Nora karakteri ama bu sefer işin içine kattığı renkler onu özellikle unutulmaz, hatta bu film için vazgeçilmez kılıyor. Charlie’nin malın gözü avukatı Jay rolünde ise beyaz saçları ve delici bakışlarıyla hem komik, hem acımasız hem de aslında acınası bir Ray Liotta var ki, tam elinden öpmelik. Charlie’nin daha ağırbaşlı, uzlaşmacı ve çelebi avukatı Bert rolünde ise kuşağının en özel oyuncularından Alan Alda’yı izliyoruz. Bu yan karakterler belki de tek düzelik tuzağına düşmeye çok meyilli bir hikâyeye beklenmedik boyutlar katan özel renkler olarak çıkıyorlar karşımıza. Trabzonspor’un simgesi Hüseyin Avni Aker’in torunu Akın Aker Yaşamı sahneye taşıyoruz A kın Aker, Trabzonspor’un stadına adını vermiş, önemli bir eğitimci ve spor insanı olan Hüseyin Avni Aker’in tiyatrocu torunu. Sakin, sanatına düşkün, ilkeli bir tiyatrocu olarak sorularımızı yanıtladı: u Bir eğitimcinin, spor insanının, Trabzonspor’un simgesi olmuş Hüseyin Avni Aker’in torunu olmak... Yaşamına nasıl bir iz bıraktı? Adı bilinen, kendi tanınmayan kahramanı, yani Hüseyin Avni Aker’i derinlemesine tanımaya başladığımda aslında Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ne anlama geldiğini kavramaya başladım. Atatürk ve onunla birlikte ülke çapında binlerce kişinin ruhunu, dünyaya bakışını, bu vatanın nasıl kurtarıldığını ve kurulduğunu algıladım. Büyükbabam özelde Trabzon’un, genelde Türkiye’nin sporuna, ruhundan gelen kudretli bir ateşle ilham vermiş ve devrim yapmıştır. Bu devrimcinin torunu olarak, insani değerlere sahip çıkmaya çalıştım. Elimden geldiğince sanatın içinde kalıp yaratıcı ürünler üretmeye çabaladım. HER KÖTÜ ÖRNEĞE O NITELEME u Tiyatro... Yaşamı yeniden yaşamak gibi bir şey mi? İçinde mutlaka bir insan hikâyesi var elbette. Üç ölçek kurgu, amaca uygun bir sahne tasarımı, yani iki kalas, kuşkusuz ki heves, sahneye yönelen birkaç ışık, üç beş kostüm, bir tutam dans ve müzik. Diyalogları da eklediniz mi, geriye hareket kalır ki, içine estetiği de katarsanız, sokak, yaşam sahneye taşınmış olur! IŞIK KANSU Akın Aker Bir role girmek aslında yaşamı yeniden yaşamak değil benim için. Sahnede her şeyi bilerek ve daha önce defalarca prova ederek ve bir rejisörün gözünden yaşamaktır. Yazarın yarattığı, rejisörün ruhunu üflediği, oyuncunun ete kemiğe büründürdüğü bir yaşam... u Bildim bileli, tiyatrocular hep sıkıntılar çeker. Daha mı güçlü kılıyor sizi bu direnç? Daha iyi bir sanatı hayal edebilmek, gerçekleştirebilmek için önce yaşayabilmek ve iyi bir şeyler üretebilme ortamına kavuşmak gerek. Yani sıkıntıyı ortadan kaldırmak gerek. Bir algı var ki, onu nasıl değiştireceğiz, bilemiyorum. Televizyonlarda politikacısı, sunucusu, akademisyeni, hatta gazetecisi her kötü örneği “tiyatro yapıyorlar” nitelemesine bağlarsa “sıkıntı”dan nasıl kurtulabiliriz ki? u Yeni oyun var mı? Nerede, ne zaman? 26 yıllık Eski Sahne Topluluğu (EST) grubumuz var. Fırsat buldukça bir araya gelip nitelikli oyunlar üretmeye çalışıyoruz. 8 Mart 2020’de Karadeniz Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi’nin öncülüğünde kadınlarımız için farkındalık yaratabilmek adına “Akşamlık” oyununu sergileyeceğiz. Oyun, KTÜ AKM’deki büyük salonda yaklaşık bin kişiye oynanacak. Oyunun gelirini kadınlarımız için çaba harcayan sivil toplum kuruluşlarına bağışlayacağız. Aynı oyunu 9 Mart’ta, Trabzon Devlet Tiyatrosu sahnesinde oynayacağız. Yeni bir oyunun provalarına da İzmir’de Hedef Tiyatro ile başladık. Nisan gibi ilk gösterimini yapmayı planlıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle