Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 1 ARALIK 2019 ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK idin... görün...uÇocuklar G için ödül T eşvikiye’de Açık Diyalog İstanbul, çocukların sanatla büyümeleri amacıyla aralık ayında da birçok çocuk atölyesine ev sahipliği yapıyor. İlk atölyeyi 7 Aralık Cumartesi günü saat 12.3014.00 arasında sanatçı ve eğitmen Pınar Yılmaz yapacak. u ‘Ahşaptan Masallar’ İ stanbul Oyuncak Müzesi Venezüellalı sanatçı Mario Calderon’un ülkesinin geleneklerinden, oyunlarından ve oyuncaklarından esinlenerek yaptığı 42 oyuncaktan oluşan “Ahşaptan Masallar” sergisi 4 Aralık’ta açılacak. u ‘Yer(siz) Yurt(suz)’ K RANK Art Gallery, sanatçı Erdal Ateş’in şubatta Ankara Fransız Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdiği “Deleuze: Yer(siz) Yurt(suz)” sergisinden yola çıkarak oluşturduğu yeni sergisi “Yer(siz) Yurt(suz)”a 14 Aralık’a kadar ev sahipliği yapıyor. u Roma’nın gözdesi... Bir Zamanlar Toroslar’da: Sagalassos sergisi, Beyoğlu’nda bulunan Yapı Kredi Kültür Sanat binasında açıldı. 28 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek olan sergi, Türkiye’de son yıllarda hazırlanan en kapsamlı arkeoloji projesi. u Yolcu Tiyatro yollarda Y olcu Tiyatro, savaş karşıtı oyunlardan Wolfgang Borchert’in “Kapıların Dışında” adlı yapıtını, dijital görüntü teknolojisiyle sahneliyor. Oyun, 3 Aralık’ta Moda Sahnesi, 11 Aralık’ta Eskişehir Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde. u Zuhal Olcay Ankara’da Z uhal Olcay 4 Aralık’ta saat 20.30’da Ankara MEB Şura Salonu’nda konser verecek. u Çingeneler Zamanı Emir Kusturica, Gordan Mihic’in yapıtı “Çingeneler Zamanı” adlı müzikali 4 Aralık’ta saat 20.30’da İzmir AKM Yunus Emre Salonu’nda sahnelenecek. Müzikali Vural Bingöl, yönetecek. 1 ARALIK 2019 SAYI: 1551 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/ İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/ İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın Alican Yücesoy, sözünü sakınmadan söylüyor ‘Siyasiler elini sanattan çeksin’ Bu hafta vizyona giren“Küçük Şeyler”de başrollerden birini üstlenen Alican Yücesoy yılın en çok ödül alan oyuncusu oldu bir anda. EMRAH KOLUKISA A lican Yücesoy geç tanıdığım ama hızla yakınlaştığım dostlarımdan. Birlikte bir filmde karşılıklı rol aldık hatta ve onun sette ve set dışındaki disiplinine, çalışma azmine hayran kaldım. “Küçük Şeyler” ile üst üste aldığı ödüller beni biraz kıskandırmadı desem yalan olur. Söyleşiye giderken içimden, “Bakalım iki ay içinde üç ödül birden alınca şımarmış mı?” diye de geçirmedim değil. Kıvanç Sezer’in yönettiği film, sinemamızda örneklerine çok da rastlamadığımız türden bir komedi. Filmde orta sınıf beyaz yakalı bir erkeği canlandıran Yücesoy ile Beyoğlu Sineması’nda buluştuk ve sohbete koyulduk. u Bu yıl üst üste üç festivalden de “En iyi Erkek Oyuncu” ödülüyle döndün. Bekliyor muydun? Adana’yı zaten hiç beklemiyordum. Antalya’da ise “Adana’da almasaydım burada alırdım” diyordum. En son Malatya’da şey diye düşünüyordum, artık bence tadında bırakırlar... Ben de jürilik yaptım bu sene biliyorsun, İstanbul’da. Düşününce, nasıl olması gerekiyorsa öyle olmasından yanayım bir yandan. Kime verilmesi gerekiyorsa ona verilmeli. Orada aldı, o zaman burada vermeyelim gibi bir düşünce çok da doğru değil zaten. Adana, Antalya ve Malatya’dan “En İyi Erkek Oyuncu” ödülleriyle döndü. Emek yıkımına tepkili:“20 yıl geçse de aynı u Film, zor bir komedi tarzı, herkesin hemen algılayacağı bir şey değil. Sen nasıl yaklaştın role? Bu aslında benim uzun zamandır ilgilendiğim bir oyunculuk üslubuydu. Tiyatroda bizim yaptığımız oyunların bir kısmında bunu kullanma fırsatım da oldu. Tabii ki bu filmde Kıvanç’ın çok payı var. Oyuncusunun endişelerini ortadan kaldıracak bütün malzemeyi sunuyor. O bakımdan çok avantajlıyım, çok şanslıydım. Bir oyuncunun başına böyle iyi tesadüfler her zaman gelmez. Geliyorsa, işte onu herhalde Marlon Brando falan diye anıyoruz yani. (gülüyor) Çünkü ben bir yandan bu işin kolektif bir yanı olduğuna inananlardanım, belli bir ekip çalışması olduğunu düşünüyorum. YENİYİ KİM İSTEDİ SİZDEN? Fotoğraf: Cumhuriyet Pazar şeyi söylerim. Sizden yeniyi kim istedi?” uBurada bir devamlılık da söz konusu. Kıvanç Sezer’in ilk filmi “Babamın Kanatları”nda başlayan bir süreç var. Kapitalist sömürünün rant olarak nasıl her şeyi tahrip ettiğine doğru yön alıyor ve bura da da, yani “Küçük Şeyler”de de farklı bir toplumsal katmandaki yansımasını görüyoruz. Meşhur bir varsayım vardır ya, kapitalizm kendi ken dini yiyecek... Aslında sanki onun küçük bir örneğini ya Memoli bunu hak etmedi şıyoruz gibi hissediyorum. Çünkü şu anda batan inşaat firmaları var, mütaahitler batıyor... Bu düzenin birer çarkı onlar, bu düzene dahiller. O evleri alma potansiyeli olan ya da alan kitle de dahil. Alamayan da dahil. Kredi ye giren de dahil, peşin alan da dahil. Yani aslında bizim u Bir yandan tiyatro da yapıyor hale getiren en önemli sebeplerden. Mese bugün ilkemizde yaşadığımız şey kendi kendini yemesi, sun, hem özel tiyatro, hem ödenekli... la lütuf gibi 12 saat çalışma diye bir şey çı yok etmesi durumu. İlk etapta böyle değerlendiriyorum. Bir dönem hatta Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun yönetici olarak başındaydın. Ödenekli tiyatrolarla ilgili tartışmalar hiç bitmiyor, nedir oradaki asıl sorun? kartılar. Lütuf bu! 12 mi, 8 saat olması lazım zaten. Bizim setimizde 12 saat çalışılır. Hadi ya, iyiymiş, Vietnam’da ayakkabı atölyelerindeki çocuklar da aşağı yukarı o kadar çalışıyorlar. Buna artık birinin gerçek u Malatya’da ödül alırken yaptığın konuşma bu meseleye çok oturuyor. Çünkü Beyoğlu’nun göbeğinde bir kültür cinayeti işlendi, tarihi Emek Sineması yıkıldı. Sonra bir AVM’nin içine yenisini yaptılar ama aynı şey değil... Tabii bitmiyor, şimdi de Antalya Şehir Ti ten el atması lazım. Kimse Bir kere daha iyisini yapmanızı kim istedi ki yatroları tartışması var. Buradaki asıl sorun, artık o, ona da sesleni sizden? Daha iyinin kriteri nedir? Benim o tekrar söylüyorum, siyasilerin sanatın siya yorum: Bunu çözün konuşmada söylediğim şey su: Binalar bir set üstü olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. ya, bu kadar ba şehrin hafızasıdır ve bizim de hafızamızı Muhittin Böcek mesela çıkıp şunu diyebili sit bir şey çö temsil eder. Ben çocukken önünden yor: “Ben ince eledim sık dokudum.” Onun zülmez mi? geçtiğim binaların 50 yaşıma, 60 meclisinde konuşan bir başkası da diyor ki, Artık sefa yaşıma, 70 yaşıma geldiğimde de bu başkanın yetkilerini sınırlıyor. Elbette let bu, re önünden geçebiliyorsam kıymetli başkanın yetkilerini sınırlayacak, tiyatro bu. zillik... dir. Biz tarihi sadece tarih kitapla Başkan ne anlar tiyatrodan? Bu kadar ko Ama yi rından ibaret zannediyoruz. Değil. mik bir tartışma olur mu? Başkanın ne yet ne ay Yapılardan ibarettir aslında. Aksi kisi olabilir tiyatroda, pardon da... Bir baş nı hikâye, düşünülemez bana sorarsanız. kanın park ve bahçelerle ilgili de bir yetki devam O zaman yıkalım her şeyi, zaten si olamaz kaldı ki. Ben sormak istiyorum sa ediyoruz yıkıyoruz da, Hasankeyf ortada. yın Muhittin Böcek’e... Diyelim ki ben bele yapmaya. Biz, tarihimize böyle davranmakla diye başkanıyım, kendisi de varsayalım Park ve Bahçeler Müdürü... Desem ki kendisine, Muhittin Bey şubat ayı geldi her yere lale ekilsin istiyorum. Benim yetkim değil mi, istiyorum laleyi, dik hadi laleleri. Bana demeyecek mi, başkanım şubat ayında lale soğanı ekilmez... Tamam efendim mi diyecek? Bu yetkiyi mi istiyorsunuz, anlamadım ki. Bu yetkiyi istiyorsanız, ben sizin iyi niyetinizden şüphe ederim. Bu ülkede, kusura bakmasınlar, hiçbir partinin sanat politikaları açısından birbirinden bir eksiği yok. u Ben hangi oyuncuyla konuşsam, televizyon dediğimde hepsinde bir bıkkınlık, uzaklık hissi beliriyor. Oradaki insan sömürüsü, işi dayanılmaz u Oyuncu örgütlenmesi ilgili ustalaşmışız bir şekilde. Söylemeye devam da edeceğim. Bir de ben mesela bunu bir şunu da söylemek istiyorum bu vesileyle, ölçüde değiştiremez lütfen bizim bu sözlerimizden alınıp darılma mi? sınlar, biz sanatçılar özellikle, bu iktidarın ya da Bu ülkedeki oyuncu örgütlenmelerinin sonu çok tuhaf bitti hep. Bitmedi belki ama başkalaştığını gördüm diyelim. Yoksa bence Memet Ali’nin (Alabora) başlattığı oluşum, insanları o zaman çok güzel toparlamıştı, harika bir oluşumdu. Ama bu ülkenin köşe tutanlarının Memet Ali’yi nereye sürüklediği ortada. Bir vatan haini damgası yedi resmen. O kadar iyi kalpli, sevgi dolu ve bu ülkenin çok kıymetli insanlarından biridir oysa. Yaşadığı şeyi hak etmedi. başka iktidarın olsun fark etmez, sanat partiler üstüdür, o yüzden o parti bu parti benim hiç umrumda değil, hepsine söylüyorum, yaptığınız bütün yanlış icraatlarla ilgili, siz o konuyu kapatmış görebilirsiniz kendinizi... Tamam artık Emek’i yaptık, geçti artık. Hayır geçmedi, ben sizin gazınızı yedim, suyunuzu içtim, yani o kadarını sineye çektim ben, siz de bunu sineye çekeceksiniz, çekmelisiniz. Siyasi nezaket de bunu gerektirir. 3 sene geçti, 4 sene geçti değil, 20 sene sonra sizinle karşılaşırsam aynı yerde, hatırlatacağım bunu size tekrar. Ben bedelimi ödedim, sen de ödeyeceksin. u Mozart: Müziği insanlara mutluluk, sağlık ve düzen verir. Her En geçen gün dünyamızda Mozart’la tanışan, onu anlamaya çalışan sevdiğim binlerce insan bu yolla mutluluğa erer. O müziğin peygamberidir. Tanrı 5 bizleri Mozart’tan yoksun kılmasın. uluslararası düzeye kavuşturan ve dünyada kabul gören, eşsiz bir bestecimizdir. u U.C.Erkin: Kurtuluş Savaşı’mızda iç ve dış düşmanlara karşı vermiş olduğumuz dünyanın en haklı savaşını 1. Senfonisi’yle u Beethoven: 3. ölümsüz kılmış büyük bir yetenektir. Senfoni’sinde bizlere özgürlüğü, u Şostakoviç: Komünizmin bağımsızlığı, doğruluğu dünyamıza diktatörlüğe dönüştüğü o korkunç kazandıracak kahramanı anlatır. Bu baskı rejimi yıllarında müziğiyle Rus Şef Gürer Aykal, Cumhuriyet kahraman M. Kemal Atatürk’tür. halkının ızdıraplarını dile getirmiştir. Pazar için en sevdiği klasik müzik u A.A.Saygun: Anadolu’nun Senfonilerinde o rejime olan bestecilerini sıraladı. bağrından aldığı her şeyi başkaldırısını hep duyarız.