02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Nİsan 2018, PAZAR SAYFA 7 Müzik MÜJDE YAZICI ERGİN Bağcılar’dan Bodrum’a, Trabzon’a, ekrandatiyatroda her yerde Türkiye için rap vakti! Ratingi yüksek popüler televizyon dizilerinde artık rap kullanılıyor! Bunu duyan Hülya Avşar da senaryosunu yazıp yönettiği otobiyografik filmi ‘Selfi’nin tanıtımı için hazırlanan videolardan birinde rap kullanmış. Hülya Avşar rap yapmış denemez belki ama bornozunun kapüşonunu takarak rapçi tavırlarıyla birkaç kelimeyi rap gibi sıralamış. Tabii günümüz dünyasında çoğunluğun “Hülya Avşar rap yapmış” diyebilmesi açısından yeterli bir fotoğraf. Rap, hip hop kültürünün kollarından biri. ABD’de Afroamerikanlar, seslerini duyurmak, haklarını aramak için rap müziği kullandılar. 1970’lerin sonlarından günümüze kadar uzanan rap, gettolardan çıkıp haksızlıkların çığlığı olmaktan da uzaklaşıp Amerika’da daha lüks otomobil, daha fazla dolar, daha büyük kalçalı kadın, daha büyük altın kolye rekabetine dönüştü ve Türkiye’de de Hülya Avşar’ın Selfi’sine kadar geldi. Tabii ki iyi örnekleri olsa da (Nazi rap’i bile yapıldığını düşünürsek) rap çoktan hiphop kültüründen uzaklaştırıldı. Genç kitle klişelerden sıkıldı Türk dizilerinin Türkçe rap’i keşfetmesi, aslında çok yeni değil. Son 10 yılda birçok Türk dizisinde rap kullanıldı. Şu sıralar Türkçe rap’in daha sık kullanılmasının en önemli nedeni senaristlerin, yapımcıların artık bu müziği görmezden gelemiyor olması. Rap uzun süredir Türkiye’de gençler arasında en fazla dinlenen türlerden biri olmasına rağmen ülkedeki baskın müzik hükümdarlıklarıyla baş edemiyordu. İnternetin yeni müzik paylaşım araçları sunması adaleti sağladı ve rapçiler kendilerine sırtlarını dönen yapımcılara rağmen albümlerini yayımnlayıp, videolarını çektiler. Youtube, bugün 10 Unkapanı Plakçılar Çarşısı gücünde! Rap, çeşitli örnekleriyle Bağcılar’dan çıktı, Bod Hülya Avşar otobiyografik filmi ‘Selfi’nin tanıtım videosunda rap kullandı (üstte). Türk dizilerinde de son dönemde rap, kurgunun ayrılmaz parçası; Show TV’de ekrana gelen Çukur’da olduğu gibi (altta). rum’daki plaj partilerinde çalındı. İslami kesimlerde dahi rap müzik kendi kitlesini oluşturmuş durumda. Geçen hafta Trabzon Devlet Tiyatrosu’nda izlediğim Leblebici Horhor oyununa da rejisör rap adapte etmiş. Oyuncular bir yerde “yo yo” diye şarkı söylediler. Tüm bunların en büyük nedeni aslında müzik listelerini belirleyen genç dinleyici… Türkiye, müzik 1970’lerin sonlarından günümüze kadar uzanan rap; gettolardan çıkıp, haksızlıkların çığlığı olmaktan uzaklaşıp Amerika’da daha lüks otomobil, daha fazla dolar, daha büyük kalçalı kadın, daha büyük altın kolye rekabetine dönüştü ve Türkiye’de de Hülya Avşar’ın Selfi’sine kadar geldi. piyasasının yıllardır sunduğu B., buradaki ‘İslamic For tekdüze, acı, aşk, ayrılık odak ce’ adlı grubun kurucusu. İs lı, klişe, hoppala şarkı sözle mi ‘İslam Gücü’ olsa da şarkı rinden sıkıldı. Farklı konuları, sözlerinde ve gündemlerinde hiç kullanılmamış kelimeler radikal İslam olmayan grubun le ifade eden rap’çiler, çocuk amacı Berlin’deki Arap, Türk, ların ve gençlerin ilgisini çek Afgan gençleri rap ile bir çatı meye başladı. altında toplamaktı. Rap müziğin Türkiye’de Almanya’daki Türkler, fazlaca dinlenmesinin bir di Amerikan askerleri aracılığıy ğer nedeni de Türkiye müzik la rap’le tanışıyor. 90’lı yıllar piyasasını, diğer birçok ülke da Berlin’de bulunan Ameri de olduğu gibi Amerikan mü kan askerleri yanlarında hip zik piyasasının domine etme hop plakları getiriyor ve ken si. Amerikan müzik listele di kulüplerinde bu müzikle rinde de rapçiler üst sıralarda ri dinliyor. Bu dönem Alman yer alıyor. Madonna’nın pop barlarına alınmayan Türkler ikonu olduğu yıllardan siya de Berlin’de Amerikan barla hi (melez), hiphopvari duruşlarıyla Beyonce, Rihanna dünyasına geçilmesi de rap’in “tavır” olarak tüm dünyaya satılmasını kolaylaştırdı. Moda Bülent İpek (Boe B.) tarafından kurulan ‘İslamic Force’, Almanya’daki ilk rap grubuydu (üstte).Türkiye’de rap ilk kez 1995’te Almanya’dan gelen Cartel aracılığıyla bilinir oldu (altta) rına gidip hip hop dinlemeye başlıyor. “Biz bu müziği Türkçe yapabilir miyiz?”den doğan fikir şimdi milyonlara sesleniyor. endüstrisinin de bunda büyük payı var. Milliyetçi Cartel Her şeye rağmen Türkiye’deki bu politik iklimde insanların kendilerini rap müzikte bulmaları rastlantı olmamalı. Buhranlı dönemlerde arabeskin şahlanması Türkiye’de rap ile harmanlandı. Türk dinleyici, iyi bildiği arabesk tınılarını rap müzikle birlikte duyunca yabancılık çekmedi. Türkiye’de kitleler Türk rap’ini ilk kez 1995 yılında Almanya’dan gelen Cartel aracılığıyla duydu. Bu grup, Türkiye’nin o zamanki siyasi iklimine uygun, milliyetçi, dışlanmış gurbetçi söylemleriyle stadyum konseri dahi verdi. Almanya’da Türkler, Hollanda’da Araplar, Fransa’da Cezayirliler, Faslılar Avrupa’da Almancıların sesi yaşadıkları toplumsal baskıları rap müzik ile ifade ediyor. Türkiye’de ise hiphop MazharFuatÖzkan, Aylin Livaneli, Cem Ka zeminine uzak veya yakın çeşitli örnekleriyle icra raca teknik olarak ritimler üzerine konuştukla edilmeye devam ediyor. rı rap stilinde şarkılar yapsalar da ilk Türkçe rap Güçlü ifade araçlarına en çok ihtiyacımız olan 90’lı yılların başında Almanya’da yapıldı. Bili şu dönemde umarım rap, herhangi bir baskı altına nen ilk Türk rapçi Berlin’e işçi olarak giden bir alınmadan Türkiye’de tüm coşkusuyla yoluna de ailenin oğlu olan Bülent İpek. Rapçi ismiyle Boe vam eder. BURAKSOYER Şebo’nun ‘Parmak İzi’ Bazı müzisyenler vardır; çıkardıkları her yeni albümde yaptığı işlere farklı şeyler ekleyerek, her albümde daha da olgunlaşarak ilerlerler. Fakat bazıları da çıktıkları yolda herhangi bir değişiklik yapmadan bulundukları yere gelirler. Şebnem Ferah bana göre ikinci şıkta kendine yer bulan isimlerden… Yani sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: Şebnem Ferah, Şebnem Ferah’tır. Türkiye’de rock müziğin en esaslı isimlerinden Şebnem Ferah beş yıl aradan sonra, kendi doğum gününde, 12 Nisan’da ‘Parmak İzi’ adlı albümünü yayımladı. Pasaj Müzik etiketiyle dijital platformlarda yayımlanan albümdeki on şarkının da söz ve bestesi Ferah’a ait. İddialı ‘Son Tango’ “Parmak İzi” hiç makas değiştirmeden üzerinde çalışılmış bir albüm. Yerli yerinde vurucu sözlerle birlikte çınlayan haykırışlara eşlik eden gitar soloları ve duygu durumuna göre vokal volümü ayarlayan parçalar, yeri geldiğinde dinleyiciyi azıttırırken, yeri geldiğinde de saatlerce uzaklara baktırıyor. Albümde bizi bekleyen tek sürpriz, “Son Tango” şarkısı. Şebnem Ferah’ın türkü formatında söylediği şarkıyı albümün bonusu olarak değerlendirirken albümlerde görmek istediğimiz hareketler kategorisine alabiliriz. Şebnem Ferah, “Parmak İzi”nde de aşk, ölüm, karanlık, umut gibi konulara değiniyor her zamanki gibi. Ancak bunu yaparken girizgâhta belirttiğim ‘yolundan şaşmadan’ ilerleyerek yapıyor. Bu da “Şebnem Ferah diye biri var”ın ispatını getiriyor. Söz konusu isim Şebnem Ferah olunca beklentiyi yüksek tutan dinleyici de albümden istediğini fazlasıyla alıyor. Kısaca patikadan sapmadan kendi bildiği yolda devam eden bir ‘Şebo’ albümüyle karşı karşıyayız yine… Türkiye’de rock müziğin en esaslı isimlerinden Şebnem Ferah beş yıl aradan sonra, kendi doğum günü, 12 Nisan’da ‘Parmak İzi’ adlı albümünü yayımladı. Nilüfer Yanya Babylon’da Organik müziğin saf sesi 12 yaşından beri şarkı yazan Nilüfer Yanya, aşk acısından bahsederken de, adalet sistemindeki eşitsizliğe işaret ederken de aynı sahicilikte kalbimize dokunuyor. Kökeninin Türk kısmını allayıp pullasak da pullamasak da “BBC Sound of 2018”in uzun listesinde yer alan 22 yaşındaki Londra temelli Türk asıllı şarkıcı ve söz yazarı Nilüfer Yanya, 25 Nisan’da Babylon’da. Fiziği, varlığı, yokluğu, dalgınlığı, çekiciliği, çocuksuluğu, kocaman gözleri, hipnotize edici ve taze sesiyle müzik evreninin ihtiyacı olan her şeyden var Nilüfer Yanya’da. Onu Amy Winehouse veya Sade’ye benzetenler mi ararsınız, Jazz, Soul ya da Pop ve R&B çekmecesine koymaya çalışanlar mı; Yanya hepsinin dışında ve kendi tenhalığında yükseliyor. Yanya 12 yaşından beri şarkı yazıyor. Şarkı yazmak, hararetli bulduğu ve zevk aldığı bir süreç. King Krule ve Kate Tempest benzeri boğuk sesiyle seslendirdiği parçalarının yarattığı tamamlanmamışlık hissini ve ham halini seviyor. Sözlerinde aşk acısından bahsederken de adalet sistemindeki eşitsizliğe işaret ederken de aynı sahicilikte kalbimize dokunuyor. Amy Winehouse sevdalısı Müzisyenler bizi ya coşkulandırarak başka diyarlara götürüyor ya da sükunetle. Yanya, sessizlikten korkmayan bol espaslı müziği ve telaşsız sesiyle bizi sükunete kavuşturuyor. Özellikle canlı performanslarında organik müziğin, o çok sevdiği müthiş “kusurluluğunda”, dinleyicisini bir duygu durumundan diğerine taşıyarak, zihinsel göçebeliğe sürüklüyor adeta... Kate Bush ve Tori Amos dinlemeyi seven Yanya’ya kılavuzluk eden sanatçılara değinirsek, Amy Winehouse’un yaşarken pek de böbürlenmediği ilk albümü Frank’i dinledikten sonra, onunla bağ kurmuş ve sevdalanmış. 2016’da cover’ladığı Pixies’in ‘Hey’ parçası, şarkı sözlerini nasıl yazacağıyla ilgili yol gösterici olmuş. Ve aynı cümlede adının geçtiği, öğrenciyken okulun avlusunda ilk kez dinlediği, daha sonra aynı sahneyi paylaşacağı The XX grubu ve “Crystalized” parçaları aklını başından almış. Kısacası, karşımızda, çok sayıda müzik yazarı ve eleştirmenin yılın önemli ve öne çıkan müzisyenlerini seçip belirlediği “BBC Sound of 2018” uzun listesine seçilen, yeteneği, özgüveni, bağırmayan sesi ve çekingen tavrıyla ilmik ilmik ördüğü ve daha çok başında olduğu kariyerinde sayısız konser vermiş, iki EP çıkarmış, ilk albüm hazırlığını bitirmek üzere olan ve de ilk dünya turnesine doğru yol alan uluslararası bir yıldız var. EREL ERYÜREK C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle