Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ŞUBAT 2015 / SAYI 1506 3 Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye etkisi Ekonomik etkileri S uriyelilerin yaşadığı tüm şehirlerde kiralarda artış gözleniyor. Bu ev sahipleri açısından fırsat yaratırken, kiracılar için sıkıntı. Ev bulmak zorlaşıyor. Eski kiracılar çıkarılarak evler, daha yüksek fiyatlara Suriyelilere veriliyor. Aynı şekilde temel gıda maddelerinin fiyatları da yükseliyor. Sınır illerinde enflasyon artışı yaşanması bundan. Kaçak işçi çalıştırılması, kaçak Suriyeli çalıştıran ve çalıştırmayan firmalar arasındaki haksız rekabet de cabası. Yerel halk, Suriyeliler yüzünden iş fırsatlarının ellerinden alındığına inanıyor. Diğer yandan sığınmacılar genelde yerel halkın çalışmayı tercih etmediği alanlarda istihdam ediliyor. Ancak ücretleri düşürdükleri kesin. Suriye’deki ve Türkiye’deki Suriyelilere sağlanan insani yardım malzemelerinin ve hizmetlerin yerel firmalardan temin edilmesi, özellikle gıda ve tekstil firmaları için bir fırsat yaratmış. Ortadoğu ülkeleriyle ticaret ve yatırım ilişkisi olan ve o pazarları iyi bilen Suriyeli tüccar ve yatırımcılar bu ülkelerle olan ticaret ve yatırım ilişkisine katkı sunuyor. Örneğin Gaziantep’in Suriye’ye ihracatı 2011’de 133 milyon dolarken 2013’te 278 milyon dolara çıkmış. l Toplumsal etkileri S Biz onları daha çok sokaklarda, bizden para isterken görüyoruz, daha doğrusu görmezliğe gelmeye çalışıyoruz. Oysa böyle bir şansımız yok, çünkü Türkiye’de iki milyona yakın Suriyeli bulunuyor. Bakanlığın açıklamasına göre, sekiz şehir dışında her yerde bizimleler. “Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkisi” raporu bu nedenle önemli. Hem Suriyelilerin, hem Türkiyelilerin nasıl bir etkileşimde olduğunu, iki tarafın da korkularını, sorunlarını gösteriyor. Çözüm önerisi sunmayı da unutmayarak... B izi dikenli teller ve bir çizgiyle ayıran sınırlarımızın hemen birkaç adım ötesinde kızgın, vahşi bir savaş sürüyor. Önce Esad ve “muhalifler” arasındaydı, sonra IŞİD vahşi saldırılarıyla denklemi genişletti. Taraflar değişse de, ölen de, hayatta kalabilmek için yerinden yurdundan edilen de hep aynıydı. Bu savaştan kaçabilen Suriyelilerin kendilerini attıkları ilk yer, haliyle Türkiye oldu. Yüzler, binler derken rakam iki milyona ulaştı. Bu, Türkiye nüfusunun yüzde 2.5’una denk. 35.000’in üzerinde Suriyeli Türkiye’de doğdu. Üstelik Suriyelilerin yüzde 85’i kamp dışında yaşıyor. Artık Türkiye’nin her yerinde Suriyeli bir sığınmacıyla karşılaşmak mümkün. Öyle ki, İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de sadece sekiz ilde Suriyeli yaşamıyor. Ancak zaman zaman çıkan çatışma haberleri olmasa Suriyelilerle aramızda hiçbir iletişim olmadığını düşüneceğiz. Çünkü şimdiye kadar bu konu hep tek taraflı konuşuldu. TESEV ve ORSAM’ın birlikte hazırladığı “Suriyeli Sığınmacıların Türkiye’ye Etkisi” raporu bu yüzden önemli. Rapor, Suriyeli sığınmacıların sorunlarına bakarken, yerleştikleri şehirlerde ekonomik, toplumsal, ESRA siyasi, güvenlik ve temel hizmetler AÇIKGÖZ üzerinde yarattıkları etkileri de irdeliyor. Üstelik de Suriyelilere ev sahipliği yapan her şehrin kendisine özgün koşullarını dikkate alarak. Üç ayda dört farklı saha araştırması çerçevesinde Adana, Osmaniye, Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin ve Kahramanmaraş’ta yerel yetkililer, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, akademisyen, sanayi ve ticaret odaları, yerel halk ve tabii ki Suriyelilerle görüşmeler yapılarak oluşturulmuş rapor. Biz de TESEV’in Dış Politika Programı direktörü Sabiha Şenyücel Gündoğar’la konuştuk. Ancak sözü kendinden çok rapora vermek istedi Gündoğar, işte onun ve raporun bize sundukları. Rapor şimdiye kadar hazırlanan çalışmaların aksine hem sığınmacılar hem yerel halk tarafından bakıyor soruna. Bunu da sekiz şehir üzerinden yapıyor. Raporun gösterdiği etkilere göre, en acil önlem, geliştirici proje yapılması gereken şehirler hangileri? Araştırmaya dahil edilen şehirlerin hepsinin kendisine göre acil konuları var. Gerek ekonomik, gerek demografik yapıları gereği ve aldıkları Suriyeli sığınmacı sayısının çokluğu nedeniyle Hatay, Kilis, Urfa öncelikli olarak ele alınması gereken iller olarak düşünülebilir. Suriyeli sığınmacıları olumlu karşılayan, onların en çok katkı sunduğu şehirler hangileri? Suriyeli sığınmacıların ekonomik olarak katkı sunduğu yerlerin başında Mersin geliyor. Bunun dışında her şehirde olumlu ve olumsuz bakışlara rastlamak mümkün. Yerelde kişilerin siyasi duruşu olumlu/olumsuz görüşlerini etkileyen bir konu. Burada önemli nokta Suriyeli sığınmacıların yoğunluğu ve kalış süreleri uzadıkça yerel halkta rahatsızlığın artmış ve artıyor olması. Evet, Türkiye’de giderek Suriyeli sığınmacılara yönelik “nefret” algısı gelişiyor ve artıyor. Bunu gidermek için yapılması gereken en acil şey nedir? “Nefret” ifadesini doğru bulmuyorum. Evet, özellikle toplumun bazı kesimlerinde Suriye’den göç etmek zorunda kalan kişilere karşı ciddi bir önyargı var. Ancak bu insanların keyfi veya münferit sebeplerle evlerini terk etmediğini, yaşadıkları mağduriyeti gören ve buna duyarlı olanların sayısı da az değil. Bu konuda en acil görevlerden biri ulusal medyaya düşüyor. Suriyeli algısının düzeltilmesi için medyanın dili ve yerelde yaşanan olayları doğru yansıtması son derece önemli. Bunun yanı sıra raporun son bölümünde de özetlemeye çalıştığımız bir dizi önlemin alınması ve gerekli açıkların kapatılması gerekiyor. Kayıp nesil oluşmadan işe başlansın Ya duruma Suriyeli sığınmacılar açısından bakarsak; sorunlarını çözebilmek için atılacak öncelikli adımlar neler? Öncelikle Türkiye’deki yasal statülerinin düzenlemesi gerekiyor. Yine raporda yer verildiği gibi çalışma, barınma haklarını yerelde de rahatsızlık yaratmayacak şekilde çözebilen yöntemlere ihtiyaç var. Aksi halde hayatını kazanmak zorunda olan, ama resmi olarak çalışamayan, hiç de azımsanmayacak bir nüfustan söz ediyor olacağız. Özellikle okul çağındaki çocuklar için vakit kaybetmeden kapsamlı çalışma yürütmek gerekiyor. Hali hazırda resmi ve sivil girişimler var ve bunlar kesinlikle olumlu. Ancak henüz yeterli değil. Kayıp bir nesil oluşturmadan Türkiye’de yaşamını devam ettiren Suriyeli genç nüfusun kazanılması önemli. Uluslararası yardımların Suriyeli mültecilerin sorunlarına nasıl bir katkısı var ya da var mı? Bizim araştırmamız kamp dışında yaşayan Suriyeliler üzerine yoğunlaşıyor. Bu alanda maalesef ki uluslararası toplumun anlamlı bir katkısını görmedik. Yerelde çalışma yürüten sivil toplum kuruluşlarına destek olanlar var, ancak bu yardımların sayısı ve miktarı oldukça sınırlı. Muhabirimiz Erk Acarer’in sınır boyunda yaptığı bir araştırmada Suriyeli kadınların pavyonlarda çalıştırıldığını, “kuma” adı altında satıldığı bilgilerine ulaştı. Sizin raporunuzda da kadın ve çocuk istismarından bahsediliyor. Bunun önlemek adına Suriyeli kadınlar için neler yapılmalı? Bu araştırmada üzerinde durduğumuz bir konu oldu. Suriyeli kadın ve çocuklar mağdur olan kesimin başında geliyor. Sadece yasadışı çalıştırılmak değil, isteği dışında evlendirilmek, ikinci/üçüncü eş olma durumları söz konusu. Bu yerel halk arasında da rahatsızlık yaratan ve Suriyeli algısını olumsuz etkileyen konulardan biri. Kadın ve çocuk istismarına hiçbir şekilde göz yumulmaması son derece önemli. Aksi halde istismarın boyutları hızla artıyor. Ayrıca Suriyeli kadınlara özel yardımlaşma, barınma yerleri de belediyeler tarafından düşünülebilecek öneriler arasında. l uriyeli sığınmacılar konusu öncelikle bir sosyal uyum sorunu olarak nitelendiriliyor raporda. Yerel tepkinin en önemli nedeni olarak, farklı dil, kültür ve yaşam tarzından kaynaklanan sorunlar gösteriliyor. Sorunlar bunlarla sınırlı değil; çokeşliliğin ortaya çıkması, buna bağlı boşanmaların artması, kadın ve çocuk istismarı, Türkmen şehri Kilis ya da Arap Alevilerin yoğun olduğu Hatay gibi şehirlerde körüklenen etnik ve mezhepsel kutuplaşmalar ve bunların yerel halkta yarattığı güvensizlik hissi, çarpık yapılaşma... Rapor Türk erkeklerin genç Suriyelilerle evlenmesinin ağırlıklı olarak Kilis, Şanlıurfa ve Hatay’da yaşandığını gösteriyor. Mesela, Kilis’te boşanmaların yaklaşık yüzde 20’si Suriyeliler nedeniyle gerçekleşmiş. Suriyelilerle evliliklerin çoğunun imam nikâhıyla yapıldığı düşünülürse, durumun vahameti daha iyi anlaşılabilir. Kadınlar kocalarını kaybetme korkusu yaşarken, Suriyelileri kocalarının aklını çelmekle suçluyor. Rapor da Suriyelilerle evliliklerin maddi çıkar sağlama aracına dönüştüğünü doğruluyor. Bu konunun en can acıtı boyutu çocuk yaştaki kızların istismarı. Ayrıca Suriyelilerin barınma ihtiyacının yarattığı çarpık yapılaşma ve gecekondu sorunu da önemli bir başlık raporda. Bu çarpık yerleşimlerin her türlü yasadışı işe zemin yarattığı da vurgulanıyor. Suriyeli genç erkekler uyuşturucu kullanımı ve satışı açısından istismara açıkken kadınlar da fuhuş tehdidine maruz kalıyor. Sığınmacıların yarattığı bir diğer sosyal problem çocuk işçilik. Kamp dışında yaşayan Suriyeli çocukların küçük bir bölümü eğitim alabiliyor. Çünkü yeterli eğitim imkânı sunulamıyor. Aileler de çocuklarını çalıştırmayı tercih ediyor. Sokaklarda farklı ürünler satan çocuklar bu işin görünen yüzü. Çocuklar, dükkânlarda çırak, fabrikalarda ucuz işgücü olarak çalıştırılıyor. l Fotoğraf: VEDAT ARIK Siyasigüvenlik açıdan etkileri erel halk arasında Suriyelilerin asayişi bozduğu yönünde bir söylem olsa da, raporda bunun karşılığının olmadığı belirtiliyor. Zira sığınmacıların karıştığı adli olayların oranı son derece düşük ve çoğunda davacı pozisyonundalar. En ciddi güvenlik riski, yerel halk arasında var olan tepkinin bir provokasyon neticesinde şiddet içeren kitlesel tepkiye dönüşmesi ihtimali. Bir uyarı yapılıyor raporda; mevcut süreç devam ederse Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta 2014 Temmuz’unda yaşananlar diğer sınır illerinde de görülebilir! Bu tepkilerin Suriyelileri kendi adalet ve güvenliklerini sağlama ihtiyacına ittiği de diğer önemli vurgulardan. Son dönemde Suriyeliler arasında kendilerini korumak için ortak hareket etme ve örgütlenme konusu tartışılmaya başlanmış. Bu da ufak çapta adli olayların kitlesel tartışmalara dönüşmesine neden oluyor. Suriyelilerin örgütlenmesi müsamahalı kesimlerin dahi tepkisini artırırken, iki toplumun giderek kutuplaşmasına neden oluyor. Kendilerini terör saldırılarına açık hisseden vatandaşların kaygısını körüklüyor. Şehirlerdeki sığınmacıların kenar mahallelerde bir arada yaşamasının uyum sürecini zorlaştırırken, orta ve uzun vadede güvenlik sorunları doğurmasından endişe ediliyor. Eğitim almamış, düşük gelir seviyesine sahip, dışlanmışlık hissi içinde kimlik bunalımı yaşayan Suriyeli gençlerse başka bir tehlike. Bu kayıp nesillerin ileride mafyanın, hırsızlığın kaynağını oluşturmasından korkuluyor. l Y Rapordaki önerilerden ¦ Suriyeliler ya Türkiye’de uzun süre kalacak ya da önemli bir kısmı yaşamlarını Türkiye’de sürdürecektir. Suriyeli misafirler artık Türkiye’nin bir gerçeği ise, bunun olumsuz etkilerini azaltacak, olumlu etkilerini daha fazla hayata geçirecek önlemler üzerinde durulmalıdır. ¦ Suriyeli sığınmacılara yönelik olarak yerel halkın tepkisini önlemeyi de içeren geniş kapsamlı mülteci politikası hayata geçirilmesi elzemdir. Bu konu bir sosyal uyum sorunu olarak ele alınmalı ve çalışma hayatı, eğitim, barınma, sağlık, belediye hizmetleri, toplumun alıştırılması gibi alanları düzenleyecek bütüncül bir politika uygulanmalıdır. ¦ Entegrasyon süreci başarılı yönetilmesi durumunda uzun vadede toplumsal zenginliğe, çok kültürlü yapının gelişmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca komşu ülke halkları arasında toplumsal bağ güçlenerek uzun vadede daha fazla siyasal ve ekonomik işbirliği imkânlarına zemin hazırlanacaktır. ¦ Bu çerçevede; Suriyelilerinin tamamının kayıt altına alınması, sağlık ve eğitimde ek kapasite inşası, çalışma izni düzenlemesi, yerel otoritelere inisiyatif verilmesi, yerel ile merkez arasında koordinasyon sağlanması, belediye hizmetleri için ek kapasite inşası ve bütçe verilmesi, sınır illerinde Suriyeli kanaat önderleri grupları oluşturulması, Arapça broşür ve internet sayfaları hazırlanması, sınır illerinde yeni imar alanları açılması, uluslararası yardımın ve sınır kontrollerinin artırılması, Suriyelilere yönelik sosyal alanların inşa edilmesi, Türk kamuoyunun Suriyelilere alıştırılmasına dönük programlar geliştirilmesi, Suriyeli algısının düzeltilmesi, sınır illeri üzerindeki yükün dağıtılması, Suriyeli nitelikli insan gücünün Türkiye’de kalışının teşvik edilmesi, Suriyeli sığınmacılar meselesinin siyasi tartışmalardan bağımsız şekilde ele alınması, Suriyelilerin demografik yapısındaki değişim ve olası göç hareketleri hakkında veri tabanı oluşturulması, dilenciliğin önlenmesi, olası asayiş sorunlarına etkin çözüm geliştirilmesi, Suriyelilere yönelik kapasite inşası projelerinin hayata geçirilmesi gibi öneriler ilgili makamlarca yakından ele alınmalıdır. l C M Y B