Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EYLÜL 2014 / SAYI 1487 7 Alzheimerli yakınınız sizi unutsa da siz Her şeyin onu unutmayın sonu değil Bugün Dünya Alzheimer Günü. Dünyada yaklaşık 38 milyon, Türkiye’de ise 400 bine yakın Alzheimer hastası var. Tanısı konulanlar ise yalnızca yüz bin. Diğerleri hastalığın farkında değil. 2050 yılında dünya çapında 115 milyon demans, Alzheimer hastası olması bekleniyor. Görülme sıklığı hızla artıyor. Burada önemli olan farkındalık. Çünkü ailelerin yaşlanınca “unutmanın” normal bir durum olduğunu düşünmesi erken tanının önüne geçiyor. B A lzheimer bellek fonksiyonları olmak üzere zihinsel yeteneklerimizin yavaş yavaş kaybolması anlamına geliyor. Hastalığın tam nedeni bilinmiyor, tedavisi ise yok. Erken farkındalıkla hastalığı yavaşlatıcı önlemler alınabiliyor. Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya Alzheimer’ı, tetikleyicilerini, erken tanısını, tedavisini, koruyucu önlemlerini ve hasta yakınlarının hastaya nasıl davranması gerektiğini anlatıyor. Alzheimer hastalığı anlayacağımız şekliyle nedir? Alzheimer en basit tanımıyla öncelikle bellek fonksiyonları olmak üzere zihinsel yeteneklerimizin yavaş ALİ DENİZ yavaş kaybolmasıdır. USLU Beyin hücre ölümü ile birlikte zihinsel yeteneklerimizi yavaş yavaş yitirme durumumuza ana başlık olarak Demans deriz. Alzheimer ise bunun en sık görülen alt türüdür. Diğer demanslardan en büyük farkı ise ilk belirtisinin bellek fonksiyonlarında gerileme yani unutkanlık olmasıdır. Peki bu hastalığı tetikleyen nedenler neler? Bununla ilgili birçok şey söyleyebiliriz. Ancak bu demek değildir ki sayacağım etkenlerin olması ileride kesinlikle Alzheimer olacağımızın habercisi. Bu etkenler sadece o kişide Alzheimer hastalığının ortaya çıkma riskini artırır. Mesela Diyabet (şeker hastalığı), Hipertansiyon (yüksek tansiyon) ve Hiperkolesterolemi (kan yağlarının yüksekliği) bu etkenlerden bazılarıdır. Beslenme tarzımız da önemlidir. Akdeniz diyeti ile beslenme hastalığa yakalanma riskini düşürürken, fazla yağlı beslenme ve obezite (şişmanlık) bu riski artırmaktadır. Depresyon da yine hastalığa yakalanma riskini artıran etkenlerden birisi. Bazı çalışmalarda, hayatları boyunca bir veya birkaç defa derin depresyon atağı geçiren kişilerin Alzheimer hastalığına daha fazla yakalandıkları ortaya konmuştur. Kadın olmak yine risk faktörleri arasında. Kadınlarda Alzheimer hastalığı erkeklere oranla daha fazla görülür. Bununla ilgili de değişik teoriler vardır. Kadınların yaşam süresinin daha uzun olması ya da menapoz sonrası östrojenin koruyucu etkisinin ortadan kalkması gibi… Ailemizde birisinde Alzheimer hastalığı varsa bizdeki risk normal popülasyonun iki katına çıkar. Yaşla birlikte de risk ciddi artış gösterir. Özellikle 6065 yaş sonrası için her beş senede bir risk iki katına çıkar. Öyle ki 90’lı yaşlarda artık risk % 50 civarındadır. Tabii bu da iki kişiden birisi Alzheimer hastası demektir. Şu anda elimizdeki mevcut ilaçlarla hastalığın gidişini yavaşlatabiliyoruz ancak durduramıyoruz. Durdurmaya yönelik ilaçlarla ilgili çalışmalar da başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere dünyanın dört bir tarafında yürütülmekte. Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaya yönelik tedavinin yanı sıra araya giren psikiyatrik durumları tedavi etmek de büyük önem taşır. Araya depresyon girebilir, kaygı bozukluğu girebilir, düşünce bozuklukları girebilir. Ve bunların tanıları normal sağlıklı bir bireyde konulduğu kadar kolay olmaz. Özellikle Demans, Alzheimer hastalığı konularında tecrübe sahibi hekimlerin değerlendirmesinde fayda vardır. l ir hastam vardı. 70’li yaşlarında çok kibar bir hanımefendi. Eşi ile birlikte yaşıyor. Hastaya ilk tanıyı koyduğum zaman tüm hastalarıma her zaman yaptığım gibi onları da karşıma alıp konuştum. Henüz hastalığının erken evresinde olduğu için söylenenleri gayet iyi algılıyordu. Metanetle karşıladı durumu. Bunun kendisini asla yıkamayacağını, her durumda mutlu kalmasını bilen bir tarafı olduğunu belirtti bana. Eşi daha üzgün görünse de o da durumu kabullenebilecek gibi duruyordu. Yalnız eşi söyleyecek birşeyi olduğunu belirterek benden söz istedi. Eşi ve arkadaşları ile birlikte nadiren birer kadeh rakı içtiklerini, bunun onlar için önemli bir sosyal aktivite olduğunu, bundan sonra artık bunu yapmalarını yasaklayacağımı düşündüğü için üzgün olduğunu belirtti. Ben ise onlara sosyal aktivitenin bu hastalıkta ne kadar önemli olduğunu ayda yılda bir bunu yapmalarında bir sakınca olmadığını belirttikten sonra ikisinin de gözlerinden okunan sevinç görülmeye değerdi. O anda hastalığı unutup birbirlerine bakarak “Bizde hâlâ iş varmış” dediler. l Tedavisi var mı? Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya Türkiye’de Alzheimer olduğunun farkında olmayan yaklaşık 300 bin kişi olduğunu söylüyor. Fotoğraf: KAAN SAĞANAK Görülme sıklığı, Türkiye’deki yoğunluğu nasıl bir seyir izledi bu hastalığın? Alzheimer hastalığının görülme sıklığı eski zamanlara göre daha fazla. Bunun en önemli nedeni yaşam süresinin uzaması. Bir diğeri de hastalığa tanı konulma oranının artması. Ancak yine de size şöyle bir rakam vereyim ki şu anda Türkiye’de 400.000 tane Alzheimer hastası olduğu tahmin edilmekte, bunların sadece 100.000 tanesinin tanısı konulmuş. Burada biraz da bizim kültürel yapımız devreye giriyor. Aileler yaşlanınca unutmanın normal bir durum olduğunu düşünüyorlar. Bu konudaki bilinçlilik düzeyini artırmak çok önemli. Ben 20112012 senelerinde Ankara’da “Unutmak normal yaşlanmanın doğal bir sonucu mudur?” başlıklı bir dizi konferans düzenledim. Aslında bir şekilde başlarda bana iğneyle kuyu kazmak gibi geliyordu ancak basının da desteği ile Ankara’da büyük kitlelere ulaşabildik. Bu tür gönüllü konferansların sayısını artırabilirsek sizlerin de desteği ile Türkiye’deki bilinçlilik düzeyini artırıp açıkta kalan 300.000 kişiyi de yakalayabiliriz. Hastayı cesaretlendirin Hastanın sosyal çevreden kopuşu ve içine kapanmasının önüne nasıl geçilebilir? Hastayı aktif yaşamın içerisinde tutmak çok önemli. Bizim toplumumuz çok vicdanlı olduğu için hasta olan kişiye iş yaptırılmaz. Halbuki Alzheimer hastalığında bu tam tersi olmalıdır. Hasta yapabildiği her şeyi yapmalı ki yetilerini yitirmesin. Ayrıca bu hastanın içe kapanmasını da önleyecektir. Birşeyler yapmasını engellerseniz sosyal hayattan kopuş da başlar. Arkadaşları veya komşuları ile görüşmeye devam etmelidir. Hasta zaten unuttuğunu fark ettiği zaman kendini soyutlayacaktır. Cesaretlendirmek gerekir. Hastanın ailesi ve yakınları için de büyük sıkıntı Alzheimer. Nasıl bir davranış benimsenmeli? Bu hastalıktaki en önemli durumlardan birisi de budur. Hasta asla tek başına ele alınmaz. Ailesi ve yakınları ile birlikte değerlendirilir. Olması gereken hasta yakınlarına belli dönemlerde hastaya yaklaşım konularında eğitimler düzenlemektir. Çünkü yakınları şaşkınlık içinde ve ne yapacağını bilmez haldedir. Hastalığın dönemine ve hastanın semptomlarına göre gösterilecek davranış değişkenlik gösterir. Bu zamanlarda aileye aynı zamanda bir koç gibi davranması gereken hekimine danışılmalıdır. Ancak çok kısaca söyleyecek olursak bunun bir hastalık olduğunu kabullenmek gerekir. Bulguları saklamanın ya da görmezden gelmenin hem hasta hem de kendileri için bir çıkmaz yaratacağını düşünmeliler. Bundan korkmamalı ve utanmamalılar. Bazen ben de hastalardan çok etkileniyorum. Bazen onlarla ağlıyorum, bazen de birlikte gülümsüyoruz olanlara. Bu sebeple bunları kitlelere aktarmak da bana bir görevmiş gibi geliyor ve yazarak ifade etmek beni oldukça rahatlatan bir eylem aynı zamanda. Bu anlamda bir kitap çalışmam da var. l Erken tanı önemli mi? Hem hastalığın gidişini yavaşlatan ilaçlara başlamak açısından önemli, hem de hastanın ve yakınlarının geri kalan yaşam sürelerini kaliteli bir şekilde öğrenmelerini sağlamak açısından önemli. Aslında tanı sonrası ciddi bir eğitim süreci de beraberinde başlıyor. Hasta yakınları nelerle karşılaşacaklarını öğreniyorlar. l Korunmak mümkün mü? Zihinsel aktivite çok önemli. Bu her bireyin kendi entelektüel düzeyine göredir. En sağlam zihin egzersizi hangi yaşta olursak olalım yeni bir dil öğrenmektir. Briç oynamak da önemli bir zihin egzersizidir. Bir de bilgisayardaki bazı strateji oyunları da beyin hücreleri arasındaki bağlantıların çalıştırılmasında gayet iyi egzersizlerdir. Daha basit egzersizler ise Sudoku tarzı bulmacalar çözmek, 51 oynamak gibi… Akdeniz diyeti ile beslenmenin de Alzheimer hastalığı ortaya çıkma riskini düşürdüğünü bildiren çalışmalar vardır. Spor yapmak, yürüyüş de riski azaltan faktörlerden. Hatta son dönem yayımlanan bazı çalışmalarda basit pilates egzersizlerinin zihinsel yetilerimizi korumada olan etkilerinden bahsedilmiş. l İyi bir hasta yakını olmak gerektiğini öğrendik A Alzheimer’ın erken teşhisini önleyen en büyük yanılgı “unutmanın” yaşlılığın getirdiği doğal bir sonuç olduğu yanılgısı. lzheimer yakını olanlar birbirini iyi anlar. Çünkü bilir ki, basit bir unutma ya da yaşlılık hastalığı değildir bu. Kimi Alzheimer’lının şimdisi, kimisinin ise dünü yoktur. Yarın ise belirsiz. Üzerine kafa dahi yormazlar. Anılarınızın çalındığını düşünsenize, beyninizde hiç yer etmediğine... Ya da az önce sohbet ettiğiniz dostunuzun anlattıklarının kısa bir süre sonra hiç anlatılmamışçasına yok olacağına... Alzheimer zor bir hastalık, hasta yakını olmak ise çok daha zor. Bilinçli, bilgili ve duyarlı olmak çok önemli. Dedemi beş yıl önce kaybettik. 55 yıldır evlilerdi babanemle, hiç ayrılmamışlardı. Dedemin ölümü, babaannemde çok ciddi bir hasar bıraktı. Artık bizimle yok gibiydi. Söylediklerimizi dinlemiyor, varlığımızı önemsemiyor gibi. Ancak sonra farkettik ki, aslında sorun başka. Doktora gittik; alzheimer olduğunu söyledi. İnanamadık, konduramadık. Geçmişe dair her şey aklında Her sabah annemle yeniden tanışıyoruz A ama. Hatta biz torunlarına dedemle evliliklerinin ilk yıllarını dahi anlatıyor. Ancak an geliyor 10 dakika önce konuştuklarımızın farkında değil. Defalarca soruyor. Uyumasına rağmen uyumadığını, yemek yemesine rağmen yemediğini düşünüyor. Yola çıkmak, yer değiştirmek, başka bir evde kalmak büyük sorun. Yeni şeyler iyi gelmiyor çünkü. Kimi zaman gergin ve sinirli. Yanında konuşabileceği birilerinin olması önemli, çünkü sohbet edip konuştuğu zaman ruh hali daha sağlıklı oluyor. Yalnızlık ona iyi gelmiyor. Hepimiz biliyoruz, alzheimer iyileşmiyor; yalnızca ilerlemesini durdurmamız mümkün. Ama babaannem de bu konuda bize hiç yardımcı olmuyor. O yüzden madem hasta hastalığını kabul etmiyor, biz iyi bir hasta yakını olmamız gerektiğini öğrendik. l nnem Alzheimer olduğunda işi nereye varacağını hiç bilmiyorduk. En son geçtiğimiz aylarda her saban benimle yeniden tanışmaya başlayınca işin ciddiyetinin farkında vardık. Beni seviyor, güveniyor ama tanımıyordu, öz oğlunu yani! 17 yaşında lisede yaşadığı bir olayı ki bu olayı tam 20 dakikalık teatral bir sunum gibi noktasından virgülüne kadar eksiksiz anlatırken, iki dakika önce yaşadığı her şeyi unutuyordu. Şimdi bu hastalıkla yaşamayı öğrendik, her sabah yeniden tanışıyoruz. Bazen akşamüstleri de bunu yapmamız gerekiyor. Onu hayata katıyoruz, ve en önemlisi hasta olduğunu hissettirmeden iş yapmasına izin veriyoruz. Hâlâ güzel yemek yapıyor. Eski yemek tariflerini ansiklopedi gibi biliyor ama her seferinde mutfağın yerini unutuyor! l İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: Utku Çakırözer Yazıişleri Müdürü: Ayşe Yıldırım Başlangıç Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi:?Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt /İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr @cumdergi C M Y B