22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 HAZİRAN 2014 / SAYI 1474 5 engelliyi Moda’ya koyduğunuzda duracak, kıpırdamayacak! Bizdeki en modern ve yeni AVM’de bile bir görme engelli kendi başına bir yere gidemez. Çünkü kabartmalı yol yok. Bugünden sonra etrafınıza lütfen bir de bu gözle bakın. “Mimarım Engellinin Farkındayım” projesi tam olarak neyi amaçlıyor? İki açıdan bakıyorum konuya. Birincisi, kamusal olarak yapılacaklar. Bunlar bazı minimumlarla beyan edilmiş ama adım atılmıyor doğru dürüst. İkincisi; bireysel olarak biz mimar kimliğiyle kime ulaşabiliriz, ne yapabiliriz? Hiç olmazsa kendi projelerimizde biriki minimumu hayata geçirmek için bir karar alalım, dedik. Sonra bunu bir hareket haline getirelim, diğer mimarlara ulaşalım, işverenimizle pazarlık ederken bir mottomuz olsun, istedik. Kendi projelerinizde neler yapıyorsunuz? İnşaatların yüzde 90’ı özel konut projesidir. Bakın, herhangi bir kesitte, yüz kişiden 15’i engel taşır. Sadece bedensel engellilerden bahsetmiyorum, yaşlılar, hastalar, küçük çocuklar, hamileler... Dolayısıyla bu yüzde 15’i bazı rahatlıklara ve ulaşılabilirliklere taşımak gibi bir düşüncemiz var. Mesela evlerin bir banyosunu engelillerin kullanabileceği formata çekmeye çalışıyoruz. Kapıları 90 santimden küçük yapmamaya çalışıyoruz. Bu önemli. İnsanlar evlerine problemsiz girip çıkmalı, banyolarına kendileri gidebilmeli. 18 katın üzerindeki binalarda yangın asansörü zorunludur, bu aynı zamanda sedye asansörü görevini görür. Onun altındaki yüksek binalarda sedye asansörü zorunluluğu yok. Şimdi hiç değilse asansörlerden birini sedye asansörü olacak boyutta yapmak istiyoruz. Bir bedensel engellinin sitenin her noktasına rahat ve en önemlisi kendi kendine ulaşabileceği imkânları hayata geçirmeye çalışıyoruz. Eskiden site içi yolları, arabalar ve yayalar için düzenlerdik. Şimdi muhakkak emniyetli bir kaldırım koyma kararı aldık. Görme engelliler için de yaya kaldırımlarında bir sistem oluşturacağız. Sırf görünsün diye rampa yapmışlığımız var bizim bile, dikliğine bile dikkat etmeden. Şimdi kullanılır rampalar yapıyoruz. Korkuluk çok basit bir önlem, ama hayatidir. Bir de kaymaz zemin. Daha bugün bilinirliği çok yüksek bir projemizde bunları nasıl sağlarız, diye etüt etmeye başladık. Niyetim, bundan sonra doğruyu yapmak. Bunun için kimi zaman işverenle mücadele etmemiz de gerekiyor. Nasıl tepkiler alıyorsunuz? Kamu bir anlamda mecbur. Ama özel sektör niye yapayım, diye bakıyor. İşverenden kimi zaman anlayış, kimi zaman anlayışsızlık görüyoruz. Başka mimarlarla iletişime geçtiniz mi? Çalışıyorum, ama henüz çok başardığımı söyleyemeyeceğim. Mimarlar Odası’na çağrımızı bütün mimarlarla paylaşmaları için gönderdik. Ancak yapmadılar. Bakın, Mimarlar Odası’nın mekânı yeni yapıldı, ancak engelliler için bir düzenek yok. Biriki girişimden sonra şunu anladık, önce kendimiz biriki örnek projeyi hayata geçirirken konuyu bildiri haline getirip adım atmalıyız. Aslında yapılacaklar çok basit, ama bütün mimarlar bir düşünce ve ortak tavır içinde olurlarsa. Bu konularda bilgili hatta doktora yapmış mimarlar var, ancak onlar hayata geçirilen projelere ulaşamıyor. Piyasada inşa edilen projeyi yapan mimarların onları anlayıp, dinlemeleri önemli. l ‘MİMARIM, ENGELLİNİN FARKINDAYIM’, YA SİZ? E vrenol Architects’ın kurucusu, yüksek mimar Mehpare Evrenol, eşi rahatsızlanıp tekerlekli sandalyeye mahkum olana kadar ne yazık ki çok da farkında değildi şehirdeki engellerin. Tıpkı hepimiz gibi. Sonra gördü ki, evine girmek için çıkılması gereken “sadece iki basamak” bile kâbus olabiliyor. Eşini geçen yıl kaybetti Evrenol, ancak bu farkındalık onun için artık bir borca dönüşmüştü. Engelli bireylerin yaşam alanlarını genişletmek ve bu konuyla ilgili farkındalık yaratmayı amaçlayan “Mimarım Engellinin Farkındayım” hareketini işte bundan başlattı. Önce sizi tanıyalım mı? Çocukluğunda mimariye gönül verip bir ömür boyu mimarlık yapmış biriyim. Bir süre şehircilik asistanlığı yaptım. O yüzden kent planlama, şehircilik, ESRA çevre düzenleme belki de mimari anlayışımın AÇIKGÖZ en önemli ayağını oluşturdu. Diploma projemi hazırladığım zamanlarda iş ararken başvurduğum mimari bürolardan biriydi burası. Mülakatımı, sonrasında eşim olacak Alp Evrenol yapmıştı. Bana bazı projeler göstermişti. Bir yandan kendi kendime güzel bir şey söyle, diyordum, ama ağzımı her açtığımda, “Bu çirkin”, “O kötü”, “Olmamış” diyordum. İşin aslı burada yapılan işleri çok beğenmiştim, büronun sahibini de. Alp de ortağına, “Çok huysuz bir kız ama beğendim, iyi bir mimar olur”, demiş. Ondan sonra bir ömür beraber çalıştık Alp’le. Uzun bir koşuydu bizimki. Eşim Alp’i kaybettikten sonra iki genç ortağımla devam ediyorum. Genelde projelerimizi çevre düzenleme, şehircilik, hatta ulaşım problemleri, yaya konuları; binaların, iç mekânların çözümü şeklinde bütüncül bir görüşle yönetiyoruz. Türkiye’de yıllarca ekonomik sorunlarla, nüfus hareketleriyle boğuşulurken mimari ve şehircilik gözden kaçırıldı. O yüzden müthiş çarpık şehirler. Bir mimar olarak çok köksüz anlayışların hüküm sürdüğü bir ülkede çalışmak zor. “Mimarım, Engellinin Farkındayım” projesi de bu yüzden önemli... Avrupa uyum yasalarından sonra Türkiye’de bazı imar planlarında insanların kullanımını kolaylaştırmak için şartlar geldi. Engelliler için de geldi bunlar. Ancak çoğu kâğıt üstünde kaldı. Bu bizim ofisin işleri için de geçerli. Geri dönüp baktığımda birçok projemizin sadece sağlıklı kişilere göre dizayn edilmiş olduğunu görüyorum. Benim gözüm Mehpare Evrenol, yüksek mimar. Projelerini çevre düzenlemesinden ulaşıma varana kadar bütüncül bir çerçevede düşünmeyi seviyor. Buna rağmen eşi rahatsızlanıp da tekerlekli sandalyeyle hareket edebilir duruma geldiğinde onlarda bir eksik fark etti. “Mimarım, Engellinin Farkındayım” hareketinin çıkışı işte bu deneyim. Evrenol, artık müşterilerini ulaşılabilir projeler yapmak için ikna ediyor. Bütün mimarları da bu harekete dahil etmek istiyor. Mehpare Evrenol eşi Alp ile... bu meseleye, eşimin hastalığından ötürü açıldı. MS hastalığı nedeniyle eşim yürüyemez hale gelip tekerlekli sandalyeye mahkum olunca... Eşinizin rahatsızlığıyla birlikte neler değişti hayatınızda? Çok basit bazı konularla başladı bu. Önce birdenbire sokaklarımız yardımsız yürünemez yerler oldu. Kaldırıma çıkılamıyor, inilemiyordu. Ki ben Moda’da oturuyorum. Her türlü yardımcılarımız ve bazı imkânlarımız olduğu için bizi zorlamadı, ama birden anladım ki bu imkânlarım olmasa eşim evde hapis kalacak. Evimizde çok sevdiğim bir kot farkı var. Birden bire o kot farkı kâbusa dönüştü. Bir daha kademeli ev yaparken on defa düşünürüm, hatta yapmam. Banyoyu tadil etmek zorunda kaldık. Apartmanımıza sadece iki basamakla çıkılıyor. Sadece iki. Ölsem bunu fark etmezdim. Normalde o iki basamağı eşim bir adımda atlardı... O “sadece iki” var ya, onun yüzünden kendi başına bir engellinin girip çıkamayacağı bir apartmanda oturuyorum. Ofisimize “sadece iki basamak”la girildiğinden başka ofis aramak durumunda kaldık. Ancak bulamadık. Yurtdışında ne kadar çok engellinin sokakta olduğunu gördüm. O da bir acı olarak içime çöktü. Acaba yurtdışına, küçük oğlumun yanına gidip daha yaşanabilir bir yerde mi devam etmeliyiz, diye düşünüyordum, ama... İnsanın kendi ülkesinde şartlar sağlanmadığı için yaşayamaz hale gelmesi. Üstelik bir mimar olarak bunlara şahit olmak daha da üzücü oluyordur, ama aslında buna yönelik eğitim almış olmanız gerekmiyor mu? İstanbul ur gibi büyümüş, birçok şehrimiz böyle. Bunları düzeltelim diye yaklaştığımızda altyapı o kadar yetersiz ki tıkanıyoruz. Birçok yerde kaldırım yok, yollar çok dar. Siz bunu daha okulda fark etmeliydiniz, diyorsunuz ya ben de aynı şeyi düşünüyorum. Bu bana öğretilmemiş, ben fark etmemişim, aradan bunca yıl geçmiş, deneyimlemek zorunda kalmışım... Bunun okullarda öğretilmesi için yaptığımız girişimler oldu, ancak çoğu üniversite bizim zaten programımız var, diyerek reddetti. Bakın, Moda’da, her tarafta görme engelliler için kaldırımlara farkındalık bantları döşendi. Ama bu bantlar iki tiptir; noktalılar “Dur, dikkat et” uyarısında bulunur ve çizgililerse “yürü devam et” der. Moda’da hepsi noktalı! Yani bir görme İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın / cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle