22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 ŞUBAT 2014 / SAYI 1456 5 NAZAN KESAL Önemli olan rolün beni sevmesi Dizi ve sinemada hayat verdiği karakterlerle tanıdığımız, ödüllü oyuncu Nazan Kesal, şimdilerde “Daire”yle beyazperdede. Kesal, “Daire”yi filmografisinde önemli bir yere koyarken yönetmen İnaç, filmin başarısını ekibine bağlıyor. İşte Nazan Kesal ve Atıl İnaç gözünden “Daire”... Nazan Kesal “Daire”de. İnaç’ın miladı, Daire’nin gücü Daire’nin yönetmen koltuğunda Zincirbozan ve Büyük Oyun’un yönetmeni Atıl İnaç var. Başarılı yönetmenle, yeni filmi ve filmin söylemek istedikleri üzerine konuştuk. Dozajında eleştiriler, satır aralarına yerleştirilen yerli yerinde kinayeler, üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir film yapmışşınız. Daire’nin Atıl İnaç için önemi nedir, bir de sizden dinleyelim? Daire benim için bir tür milat. “Başkaları” parametresini hesaba katmak zorunda kalmadan, herhangi bir kanal, yapımcı ile bir uzlaşı aramaksızın tümüyle kişisel ilk projem diye görüyorum. Her sahnenin üzerini çizmeden önce sadece kendi yargınızla baş başasınız. Hikâyenin, hangi şehirde geçtiği, ne işle meşgul insanların başına geldiği önemli değil. Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY Sabahattin Ali’nin Raif Efendisi’nden ya da Budala’nın Prens Mişkin’inden esinlendiğim pek çok taraf var. Betül, 3. Richard’daki Kraliçe Margaret’ten, Vişne Bahçesi’ndeki Madam Ranevskaya’dan, Arzu Tramvayı’ndaki Blanche’dan beslenen bir karakter. Arif’i, mitoloji ya da edebiyattan tarif etmeye gerek yok. Neşeli, dertsiz, enerjik ve inatçı bir karakter o. Kaybetmesine olanak yok. Nereye gittiği belli olmayan, düzgün duranı doğruyu savunanı içine alıp eriten ve kendine benzemeye mahkum eden bir düzen görüyoruz... Günümüzde herkes, hizmet sektörlerindeki az sayıda iş için umutsuz bir rekabet içinde. İki üniversite bitirmiş, bir master yapmış insanlar, “yeni bir kariyer mi baksam” diye hâlâ kendine bölüm arıyor. Tanık olduğumuz toplumsal huzursuzluklar, gösteriler, protestolar boşuna olmuyor. Klasik anlamda bir işçi sınıfı kalmayınca, yüzyıllardan beri hayatta kalabilecek kadar bir gelir elde etmenin kıstası olan “eğitimin” de bir anlamı kalmadı. Bu tablonun içinde “düzene uymak” türünden bir seçenek, bir tercih de pek yok. Daha çok “kendi başının çaresine bakmak” diye bir ölçü var. Herkes ağa, paşa olma derdinde mi yoksa aslında herkes bir şeylere tutunma derdinde mi günümüzde? Hangi yoldan giden amacına ulaşır? Doymaz bir iştahımız var. Birine sahip olunca, bu sefer diğerinin derdine düşüyoruz. Doğa genel olarak, güçlünün zayıfı yediği acımasız bir sistem. Ben, özü itibarıyla iki tavra da hak vermiyorum. Amacına hangisi ulaşır sorusu da önemsiz bence, çünkü amaca ulaşmak ahlaki bir çözümleme değil. Daha adaletli bir dünya talep etmek lazım. Eylem içinde bir talepten söz ediyorum. Gezi protestolarında olduğu gibi, Brezilya’da, Ukrayna’da gördüğümüz gibi. Kimsenin pasif bir şekilde sızlanma lüksü yok artık. Türkiye böyle yönetilmeyi hak etmiyor. Peki bundan sonra hangi alana odaklanacaksınız? Oyunculara, yönetmenlere röportajlarda çok sık yöneltilen bir soru bu. Yapacağımdan yüzde yüz emin olmadığım bir şeyi anlatmak bana doğru gelmiyor. Kuvvetle muhtemel şu anda düşündüğümden çok farklı bir proje yaparken bulacağım kendimi. Daire’den bir replikle yanıtlayayım, “Keşke hayatın kontrolü hep bizim elimizde olsa. Fakat öyle olmadığını biliyorum.” l B ol sıfatlı bir kadın Nazan Kesal. çaresiz bırakıyor insanı, kendini kurtarmak Başarılı bir oyuncu, duyarlı bir için tehlikeli oyunlar oynatıyor vatandaşa. sanatçı, evine bağlı bir anne, âşık bir Bunlar sadece filmde olan insanlar değil, eş... Yoğun hayatında görev dağılımını çok hayatta bilmediğimiz, görmediğimiz, iyi yapmış, “Doğru bir organizasyonla, kulağımıza gelmeyen hikâyeler. Biz bu filmi denklem şimdilik iyi gidiyor” diyor. çekmek üzereyken de Türkiye’de devletten Başrolünde oynadığı Daire, geçen hafta tiyatrolara, sinemalara yoğun bir saldırı vizyona girdi. “Filmografimde gurur vardı, hâlâ var. Güzelim Emek Sineması duyacağım bir film” diyor film için Kesal. kapatıldı. Son derece absürd durumlar “Benim kuşağımdaki oyuncular bu tarz yaşıyoruz. Atıl iki sene önceden, olaylar rollere hasretiz” diye de ekliyor... henüz ortaya çıkmadan yazmış, çok içerden Atıl İnaç’la ilk işiniz. Nasıl dahil yaşamış hepimizin yaşadığı malum sıkıntıyı. oldunuz filme, çekim süreci nasıldı? “Ayakları üzerinde durabilmek Bana senaryoyu gönderdiler. Betül için her gün taşı sıkan insanlar ve taşı bugüne kadar hiç oynamadığım bir roldü, sıktıran sistem” anlatılıyor filmde. hem rolden hem senaryodan etkilendim. Filmdeki bu iktidarinsan ilişkisini nasıl Ercan’a okuttum sonra, o da çok beğendi. değerlendiriyorsunuz? Yüz yüze görüşmek için Lacivert Film’de Filmde anlatılan, hayatta da var olan bir buluştuk. Atıl’la sohbet ettik, sonra, “ne döngü aslında. Bürokraside en küçük insan zaman çekiyoruz” diye detayları konuşmaya bile kendi altındakine hükmetmeye, onu başladık. Hikâye, Fatih’in, benim ve Erol’un ezmeye çabalıyor. İnsanın doğasında var ana karakterleri üzerinden olan hükmetme, küçümseme, gidiyor gibi görünse de diğer kendi egosunu daha yukarıda rolleri canlandıran Nalan, Selen, tutma, bulunduğu alanı koruma Çağlar, Beren, Görkem ve içgüdüsünden kaynaklanan bir bütün oyuncular rollerini çok iyi şey bu. Tam tabiriyle, aslında oynadılar. herkes, “ben bu hayatta nasıl Daire’de küçük bir yırtarım”ın derdinde. Oysa bütün kasabada yaşayan Betül, bu iktidarların tek bir hedefi çalıştığı tiyatro kapatılınca olmalı, o da insanın hayatını evini geçindirebilmek için iyileştirip kolaylaştırmak, dünyayı SERAP kendisine ters gelen ama daha yaşanılır bir hale getirmek. DAMGACI maddi getirisi olan camide ölü Sinemada oynayacağınız yıkayıcılığı yapmaya başlıyor. karakterleri belli bir kritere İlk yıkadığı bedense kendi kızınınki... göre mi eliyorsunuz? İki çocuğuyla yaşayan bir kadın Betül. Kriterlerimi belirleyen öncelikli şey, kendi Filmde çok sahnesi olmamasına rağmen, estetik ve sanatsal kaygılarım. Senaryosu yazılan sahnelerle dünyası o kadar iyi çok iyi yazılmış bir filmde küçük bir rolde çizilmiş, çelişkili durumları o kadar iyi de oynayabilirim, kalıcı işler yapmanın ifade edilmiş ki, ben Betül’ün dünyasını derdindeyim. Önemli olan bana gelen rolün anlamaktan çok zevk aldım. Tiyatrocuyken beni isteyip istemediği. Bazen de benim o gassal olması, kurs sonunda sertifikayı rollere ihtiyacım oluyor, Betül karakterinde aldığında “ilk müşterisi”nin kızı olması, olduğu gibi. Oynamış olmak için bir büyük trajedi bunlar. Günümüzde, belli bir şeyde oynamamaya, birbirine ve bana yaş almış oyunculara gerçekten çelişkileri benzemeyen rolleri seçmeye çalışıyorum. de içinde barındıran, psikolojisi doğru Bunu yaparken de o hikâyenin bir oturtulmuş roller yazılmıyor. manifestosu, bir derdi, insanlığa dair iyikötü Üniversite diplomalı Feramus, bir söylemi var mı diye bakıyorum. babasından kalan arsanın davası için Yoğun ve aktif bir kadınsınız, eve gerekli parayı havaalanında çalışarak zaman ayırmak zor olmuyor mu? kazanıyor. Havaalanında çalışan bir Şu dönem Daire’yle ilgili röportajlar diğer isim Arif’se kahvenin ortasında yapıyoruz, yoğunum çok. Hep aynı kendini asarak yaptığı gösteriden ek tempoda olmuyor. Poyraz’la vakit geçirmek gelir sağlıyor. Gerçek hayatta sayıları bu için fırsat kolluyorum. En küçük bir boşlukta kadar fazla mı bu hikâyelerin? eve koşuyorum. Doğru bir organizasyonla, Atıl, kendini asan adam haberini annelik, dizi, tiyatro, sinema filmleri gidiyor gazetede okumuş bir vakit, etkilenmiş. şimdilik. İnsanın çok sevdiği bir ailesi, İnsan bunun şovunu yapar mı? Yapmış severek yaptığı bir işinin olması çok önemli. işte! Sistem ölümle oyun oynatacak kadar Halihazırda devam eden, ilgiyle Atıl İnaç izlenen televizyon diziniz “Bugünün Saraylısı” var bir de... Şükrü Avşar yapımcımız. Reytingi giderek yükselen bir dizi. Bahadır İnce yeni yönetmenimiz, kadroda bazı değişiklikler oldu. Zamane insanının içine düştüğü açmazları, insanların acizliklerini, çaresizliklerini, aşklarını anlatan, seyirciyle direkt buluşmuş bir dizi. Tabii ki yer yer klişeye düşüyor ama bu dünyada yazılmamış hikâye yok artık, önemli olan bunu nasıl yaptığın. Refik Halit Karay’ın eserinden esinlenilmiş bir metinde oynamaktan son derece hoşnutum. NazanErcan Kesal yapımı, yeni farklı bir proje gelir mi? Güçleri birleştirir misiniz? Güçleri benim kısa filmimde birleştirdik. Onun uzun metraj filmi olacak, o zaman da birleşir zaten. 2013’te “Salıncak” adında kısa bir film çektim. Senaryoyu Ercan yazdı, aynı zamanda Ahmet Mekin ve Şebnem Hasenioğlu ile oynadı. Film, şimdi festivalleri dolaşıyor. O da bir kadın hikâyesi. Akbank Kısa Film Festivali’nde ve Hisar Seçki’de finale kaldı. Başka yeni projeler var mı? Ahu Öztürk ile nisanda “Tozbezi” adında çok güzel bir sinema filmine başlıyoruz. Ahu Öztürk’ün ilk uzun metraj filmi olacak. Film, zengin evlerinde temizlik yapan iki gündelikçi kadının hikâyesini anlatıyor. İki kadın karakteri, ben ve Asiye Dinçsoy oynayacağız. Bahsettiğimiz gibi, hayatta nasıl yırtarımın derdinde olan bir kadını oynayacağım. Hatun çok etkileyici bir karakter. Şimdi aksan çalışıyorum rol için. l Özü itibarıyla düşünceyi, sanatı, insanı katlederken, ip cambazını izlettiren, Türkiye hakkında bir film Daire. Birbirinden farklı hikâyelere sahip ve bir o kadar da özenle seçilmiş karakterler görüyoruz. Neden bu üç karakter? Feramus, Betül ve Arif’i oluşturmaya nasıl karar verdiniz? Öncelikle bu kişiler, benim zihnimde yarattığım sembol karakterlerdi. Bire bir gerçek hayattan alınıp yazılmış karakterler olmasa da, her birini zengin iç dünyaları ve geçmişleri, hayalleri, iç tezatları, korkuları var. Feramus’ta Oğuz Atay’ın Selim Işık’ından, Hikmet Benol’undan, Fatih Al (Feramus), Daire’de. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle