15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkiye’nin “Güzel Tarihi”ne yolculuk Güven Erkin Erkal yazmaya ve araştırmaya devam ediyor. Türkiye’de rock tarihi dendiğinde akla ilk gelenlerden araştırmacı yazar Erkal şimdi de “Türkiye’nin Güzel Tarihi / 100 Yıl, 1000 Kapak” çalışmasını yayımladı. Kitap dünyayı kasıp kavuran pinup tavrının Türkiye macerasını anlatıyor. Yüz yıllık bir sürece tanık olacağınız çalışmada Türkiye’nin geçirdiği sosyal ve siyasal evrimin kırılma noktaları da farklı bir pencereden sunuluyor. 1 10/20/14 7:04 PM ALİ DENİZ USLU P Güven Erkin Erkal cumhuriyet.pdf Ana Sponsor Ortak Sponsorlar Sponsorlar CoSponsorlar Resmi Havayolu Sponsoru thesofa.com Medya Sponsorları Uygulamayı indiriniz inup bir tavır, bir moda, belki de tam tanımı yok. Kendiliğinden var olup tüm dünyaya yayılan popüler bir hareket ya da... Peki, nedir pinup? Erkal anlatıyor: “Pinup; kendine has muzır pozları ve yüz ifadeleriyle kartpostal, poster, oyun kâğıtları ve dergi kapaklarında fotoğraf ya da çizimlerle yer alan kız görselleri... II. Dünya Savaşı günlerinden beri böyle tanımlanıyor. Bu görsellerin tarihi daha eskilere gitmekle birlikte, asıl Amerikalı askerlerin dolaplarına ‘iğnelendikçe’ ünleri artıyor. Dünyada pinup tarzına öncelik edip sonrasında yine bu tarzdan esinlenerek kapakları yapılmış sayısız dergi görmek mümkün.” Elbette bu dergilerin bir de bizim buralardaki yolculuğu var. Osmanlı’dan günümüze kadınların kapaklarında görüldüğü ilk dergiler, önce kadınlar için çıkmış ve kısa sürede bu kapaklar erkeklerin de ilgisini çekmiş. 1920’lerde sinema, mizah ve magazin dergileriyle bu güzel kapaklı dergilerin sayısı hızla artmış. Nâzım Hikmet’ten Necip Fazıl Kısakürek’e, Mehmet Akif Ersoy’dan Aziz Nesin’e birçok yazar, bu güzel kapaklı dergilerde yer alarak yayın dünyasına girmiş. Sadece edebiyat değil; fotoğraf, karikatür, çizgi roman ve sinema gibi sanatın her alanından spora, oradan siyasete, birbirinden farklı alanlarda geçmişten sürpriz belgeler sunuyorlar. Günümüzde de çeşitli tartışmalarla karşımıza gelen Aleviler, eşcinseller ve komünistler gibi “ötekilerin” tarihi ve daha neler neler... İşte Güven Erkal’ın kitabı bu renkli tarihe bir davet. İşte anlattıkları... Hikâyeye pinup kavramı ile başlayalım, malum Türkiye’de bilmeden konuşmak herkesin hobisi. Nedir hikâyenin aslı? II. Dünya Savaşı sırasında ABD’li askerlerin dolaplarına iğne veya raptiye ile tutturulan güzel kızların görselleri o sıralarda bu adı alıyor. Yirmili yıllara kadar geri gidildiğinde, bu adı almadan önce kimi dergi kapaklarındaki kızların farklı bir anlatımla kapaklarda yer aldığı görülüyor. Kendine has bir mizah ve kompozisyonla, fotoğraf veya çizimlerle resmedilen bu kapak kızları sonunda “pinup” olarak adlandırılıyor. Türkiye’nin Güzel Tarihi renkli bir zaman yolculuğu, kitap buna bir bilet. Fikir nasıl doğdu, o muhteşem arşivinden mi çıkardın tüm bu tarihi? Ülkemizin popüler tarihi içinde müzik ve eğlence hayatı ilgimi çeken bir konudur. Yirmili yıllardan 1960’lara kadar bu konuda “popüler müzik dergi” yayını yok denecek kadar az. O aradaki dönemin izlerini, zamanın magazin ve sinema dergileri üzerinden biraz takip etmeye çalıştım. Bunu yaparken bu dergilerin kapakları ilgimi çekti. Sonra bu dergiler konusunda ciddi bir çalışma olmadığını fark ettim. Zaten ülkemizin matbu tarihine de çok meraklıyım. Esen Kitap da “haydi” deyince yola çıktım. Türkiye’de pinup nasıl bir yol izlemiş? Dünyada bu kavrama karşılık gelebilecek dergilere baktığımızda, bizde de Osmanlı’nın son zamanlarında bu anlayışa yakın kapaklar görülüyor. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte magazin, mizah ve sinema dergileriyle bu tür kapaklı dergilerin sayısı artıyor. 1930 ve 40’larda büyük şehirlerde sinemanın popülaritesiyle birlikte, Hollywood yıldızlarının yer aldığı kapaklar da çoğalıyor. 1950’lerde bunlara Yeşilçam yıldızlı kapaklar da ekleniyor. Senin bu anlamda en sevdiğin dergiler ve kapaklar hangileri? Kapak çizimlerinde Ramiz Gökçe ve Firuz Aşkın imzası olan dergiler biraz daha öne çıkıyor. Yeni Hayat, Ayda Bir ve Yarım Ay’ın birçok sayısının kapakları poster olarak duvara asabileceğim nitelikte. Bu arada kitabı incelediğimizde yüzyıl öncenin pek çok anlamda günümüzden daha modern ve özgür olduğunu da görüyoruz. Trajedi de burada başlıyor sanırım? Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, ülkemizde “Batılılaşma” hareketleri hızlanmış. Bu da en çok dergi kapakları ve içeriklerinden yansımış. Baskı kalitesi yükselip grafik tasarımlar açısından teknikler de ilerlemesine rağmen, 50’lerden sonra her 10’ar yıllık dilimlerde eskiyi hem baskı hem de görsel zevk açısından mumla aratacak kapaklar da çoğalmış. Özgürlük denilince hangi açıdan bakıldığı önemli; Bir yandan “hard porno” kategorisine girecek dergilerin, 90’lı yıllarda mahalle bakkallarına kadar dağıtıldığı günler oldu. Süreli porno dergiler o yıllarda erkek yaşam biçimi dergileri ve mizah dergileri arasından bir yol bularak önce yaygınlaşmıştı. Günümüzde ise biraz erotik dergilerin bile, artık “mahalle baskısı”yla dağıtım sorunu yaşadığı oluyor. Bu büyük şehirlerin merkezlerinde göze batmazken, biraz dışarı çıkıldığında anlaşılıyor. Tarihsel olarak baktığımız kadın bedeninin kullanımında erotizmle estetik arasında nasıl bir süreç işliyor? 50’lere kadar gelindiğinde, bu tip dergilerin yayıncıları ister istemez elit olan okuyucusuna layık kapaklar sunmuş. İster istemez diyorum çünkü o zamanlar ülkenin ücra köşelerini bırakalım birkaç büyük şehir dışında diğer illere bile dergi ulaşması sorun. 50’li yıllarla birlikte şehirler, özellikle İstanbul göç almaya başladıkça yayıncıların daha çok dergi satış amacıyla estetik değerleri de değişiyor. Hele 1969’da Gameda’nın (Gazete Mecmua Dağıtım) kurulmasıyla dergilerde tiraj patlaması yaşanıyor ama nitelik daha da geriye gidiyor Araştırma yaparken seni en çok şaşırtan neydi? 1920 ve 30’lu yıllardaki grafik tasarım arayışları. Özellikle İhap Hulusi’nin o zamanlardaki Vakit gazetesinin ilavesi Vakit için yaptığı kimi kapakları çok sevdim. Başta mizah anlayışı olmak üzere bizleri birçok konuda şaşırtan Trabzon, bu araştırmada da şaşırtıyor. Sahibi ve yazıişleri sorumlusu bir kadının olduğu ilk dergi “Çalıkuşu” burada 1928’de çıkıyor. Yetmiyor! Dergi bir de bölgenin 6 mahalli takımının katılımıyla “Çalıkuşu Kupası” adı altında bir futbol turnuvası düzenliyor. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle