22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 30 KASIM 2014 / SAYI 1497 Caz standartları hepimizin yol göstericisi Kerem Görsev yapmak istediği işler için cesareti Bill Evans albümleri dinleyerek yakaladığını söylüyor. Kerem Görsev yeni albümü “Emirgân”da yaşadığı, hissettiği ve paylaşmak istediği mahallesi Emirgân’ı müziğine taşıyor. Müzikli bir zaman yolculuğu yapıyor. Her albümünde olduğu gibi Emirgân’da da hayata dair pek çok şey var. K erem Görsev 15. albümü “Emirgân”ı ilgilendim ve rotamı belirledim. Trio, nefesli, yayımladı. İlk Albümü Hands & Lips büyük orkestra... Vokal tarzlarında pek çok ile 1994 yılında bestelerini kayıt konser ve çalışmalarım oldu. İnandığım, altına almaya başlayan Görsev, Abbey Road kendime güvendiğim ve çaldığım her şeyin Stüdyoları’nda, London Philharmonia arkasından durduğum yolculuğuma devam Orchestra ile kayıtlarını yaptığı Therapy ediyorum albümünde beraber çalıştığı Grammy ödüllü Ve elbette Ernie Watts. Caz ruh işi ve saksafoncu Ernie Watts ile bu albümde yine Watts da çok özel bir saksafoncu. Nasıl birlikte. Davulda Ferit Odman, kontrabasta bir ilişkiniz var? ise Kağan Yıldız var. Ernie Watts yıllardır dinlediğim caz Dile kolay 15. albüm “Emirgân”. tarihinin en önemli saksofoncularından Öncelikle Emirgân’ın sizdeki yeri nedir? birisi. İlk tanışmamız London Phillarmonia Evet “Emirgân” benim 15. ile Londra Abbey Road kişisel albümüm. Emirgân 400 stüdyolarında kaydettiğimiz yıllık yerleşimi olan Osmanlı’dan THERAPY albümümde oldu. günümüze kadar İstanbul Alan Broadbent sayesinde Boğaz kıyılarının en nadide tanışmıştık. Kendisinin anlattığı semtlerinden. Emirgân benim caz hikâyeleri, çalıştığı gruplar... için İstanbul içinde bir sahil Ernie kendinden bahsetmeyi kasabası, sayfiye yeri, biraz seven bir yapıya sahip değil. Ben arkamda harika Emirgân korusu turne boyunca devamlı kendisine Söyleşiler: dev ağaçları olan her zaman pırıl sorular sorup, dilini çözüp bizden pırıl bakımlı geniş bir yeşilliğe biri haline getirdim. Kendisi çok ALİ DENİZ sahip yer. Yaşadığımız bu kuralcı, disiplinli. Doğa ve hayvan USLU yüzyılda unuttuğumuz mahalle sevgisi olan, pozitif enerji yüklü yaşantısının olduğu, herkesin ve öte yandan müzikten başka birbirine görünce selam verdiği, bakkalı, hiçbir şey düşünemeyen, her gün saatlerce kasabı, mahalle berberi ve benim en çok saksofon çalan bir dünya yıldızı! vakit geçirdiğim yer Rıfat ağabeyin Çınarlı Caz bir takım işi, kolektif müziğin en Kahvesi olan 2001 yılından bugüne ailemle disiplinlisi belki de. Sizin caz takımınızda yaşadığım yer. da Ferit Odman, Kağan Yıldız var… Ferit Odman ve Kağan Yıldız ile 2006 Bu ara ilk albümünüz “Hand&Lips” yılından itibaren beraber bir takımımız bundan tam yirmi yıl önce var. Türkiye’de yurtdışında festivaller ve yayımlanmıştı. Peki, caz yolculuğunuzun konserlere giden sahnede ne yapacağımızı neresindesiniz? bilen, müzikal yaşantısında aynı müzikleri Hands & Lips albümümü 1994 yılında, dinleyen, aynı duygulara sahip bir Trio 20 sene önce yayımlamıştık. Dünyada ve olduk. Bugüne kadar Diversion, Therapy, Türkiye de caz müziğinde gelişmeler oluyor. To Bill Evans, Emirgân albümlerimizi Ben ilk caz müziği ile tanıştığım günlerden kaydettik. Bizim Trio herkesin sahnede eşit bugüne sadece akustik caz müziği ile yüzde 33 33 33 sololar çaldığı interplay (iç içe çalma) sistemi benimsemiş (dünya da Bill Evans tarafından icra edilmeye başlanmıştır 1961) ve çalmadığımız zamanlarda da telefonla görüşen bir KeremKağan Ferit beraberliği olan grubuz. Çay bahçesinde beste yaptım Her albümünüzde başka bir caz serüveni dinleyiciyi karşılıyor. Bu serüvende siz nereye gittiniz, dinleyiciyi nereye çağırıyorsunuz? Her albümün başka bir yaşanmışlık hikâyesi ve oluşum nedenleri var. Emirgân, çay bahçesinde otururken aklıma gelen bir melodiyi eve giderek yazmamla başladı. Quartet formunda bir albüm olmasını istedim. John Coltrane, McCoy Tyner, Elvin Jones, Jimmy Garrison dörtlüsünün yaptığı pek çok albüm beni çok etkilemiştir Soundları, icraları bana bu albümde yol göstermiş olabilir. Bir de dinleyiciyi bir masala davet ediyorsunuz, anlatacaklarınız var ve dinleyici de o masalda kendine bir rol biçiyor gibi… Her parçanın bir gizli kahramanı ve her parçanın bir oluşum hikâyesi var. Ben bu hikâyeleri konserlerimde ve CD kapakçığımda kısaca anlatıyorum. Çalmaya başladığımızda ve CD çaldığında dinleyenler etkilenebiliyorsa ve müziği kendi dünyalarına katıyorsa, kendi hayallerini kurmaya başlıyorlar. Ben de yıllardır Bill Evans albümleri dinleyip hayaller kurar ve yapmak istediğim işlerin peşinden koşacak cesaret alırım. Türkiye’de caz müzik yolculuğunun neresinde? Ülkemizde pek çok yeni nesil ve bizden bir önceki nesil müzisyen var. Hepsi ayrı bir duruşa ve bakış açısına sahip. Bırakalım herkes inandığı ve sevdiği müziği çalsın. Kimseyi yargılamadan, kategorize etmeden serbest bırakalım yapacağı işlere üretimlerine engel çıkarmayalım. Caz standartlarında biraz tutucusunuz diye biliyorum ama farklı tınılardan, ritimlerden beslendiğiniz oluyor mu? Caz standartlarını her gün dinler ve çalarım. Sadece kendi albümlerimde kendi bestelerimi çalıp kendimi daha iyi ifade ettiğimi zannediyorum. Yıllardır caz standartlarını analiz ederek çalarak müzikal kimliğimi oluşturmaya çalışıyorum. Geçen hafta Alan Broadbent ve Kerem Görsev Trio olarak konserler verdik. İki piyanolu harika caz standartları çaldık ve çok mutlu olduk. Caz standartları hepimizin yol göstericisi... l Hayatın şarj ettiklerini sahnede deşarj ediyorum Ceyl’an Ertem’in “Amansız Gücenik” albümü arabeskten, İstanbul’dan, melankoliden, aşk acılarından, şairlere olan bağlılığımızdan, güçlü ve büyük kahkahalı kadınlardan ilham alıyor. Müziğinde Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Bergen, Yıldız Tilbe, Tülay German, Selda Bağcan, Sezen Aksu duymak bu yüzden mümkün. Ertem, “Şarkılardaki çoğu kadın ben değilim. Ama o kadınlara âşığım!” diyor. C eyl’an Ertem’in üçüncü solo albümü “Amansız Gücenik”. Albüm ismini Edip Cansever’in “Ben Ruhi Bey Nasılım” şiirinde geçen bir tasvirden alıyor. Prodüktörlüğünü Can Güngör’ün üstlendiği albümde Ertem, sekiz şarkının söz ve müziğine imzasını atmış. Cem Tuncer, Can Güngör, Cihan Mürtezaoğlu, Cenk Erdoğan ve Elif Çağlar gibi müzisyenlerin de şarkılarının yer aldığı albümde ayrıca; sözü ve müziği Mabel Matiz’e ait olan “Umut Var” ve Ceyl’an Ertem’in “ilham kaynağım, dev ruh” olarak tanımladığı Yıldız Tilbe’nin Ertem’e özel kaleme aldığı “Kahroloji” isimli şarkısı da bulunuyor. “Amansız Gücenik”in hikâyesi nedir? Nasıl bir ruh haliyle, nelerden beslenerek oluştu bu albüm? “Amansız Gücenik” arabeskten, İstanbul’dan, melankoliden, aşk acılarından, şairlere olan bağlılığımızdan, güçlü ve büyük kahkahalı kadınlardan ilham aldı. Bir değil bin derdi var. Çocuklukta da hep plakçalar ya da kasetçalarda aynı isimler vardı, geçen iki yılda da sanırım bir dönüş yaşadım o günlere, hep kulakta Müzeyyen abla (Senar), Safiye Ayla, Bergen, Yıldız Tilbe, Tülay German, Selda Bağcan, Sezen Aksu vardı. “Eğer o kadın olsam ne derdim şimdi, nasıl davranırdım”ın üzerine sözler yazdım. Şarkılardaki çoğu kadın ben değilim. Ama o kadınlara âşığım. Yıldız Tilbe büyük şair Edip Cansever ile özel bir bağınız var. İçinize sızan şairlerden biri, başka kimler var? İkinci Yeni’nin tüm şairleri okunur, durmadan, evririp çevrilip sayfalar… Umay Umay, Küçük İskender, yenilerden Sinem Sal. Ve tabii Nâzım’ın, Metin Altıok’un isimlerini anmasam çarpılırım. O kadar çok var ki… Ve şarkı sözleriniz müzikten bağımsız şiir olarak varlığını koruyabiliyor. Teşekkür ederim. Şiir üst düzeydedir benim için, müzisyenlerden çok şairlerden etkilenmişimdir. Bir sürü defterim vardır, karalarım. Sonra bir müzik yazdığımda o sayfaları karıştırır, şiirimsilerden yardım alırım. Belirli bir matematik üzerine Ferhan Şensoy’un dediği gibi “cuk oturttum, helal olsun ulan bana” yöntemiyle şarkı sözü yazmıyorum! Peki, müzik olmasaydı ne yapıyor olurdunuz? Bilemiyorum. Benim için en büyük terapi yöntemi, hep söylerim. Hayatın şarj ettiklerini sadece sahnede deşarj edebiliyorum. Ölmezdim elbette. Bulurdum tutunacak başka bir dal. Fotoğraf sanırım başka bir kurtarıcı olurdu benim için, buralardan umut duyabilceğim. Yıldız Tilbe ile nasıl bir ilişkiniz var, çok başka bir dünyadan özel bir kadın Tilbe. Belki de delilikle dâhiliğin o ince ve flu sınırındaki pek çoklarından biri. İşte başka bir büyük şair aslında. Yaşıyor üstelik, dibine kadar. Hep diyorum onun gibi yaşamadan öyle yazamazsın ve söyleyemezsin. Yıldız Tilbe çocukluğumun kadınlarından. Ne derdim vardı o yaşlarda bilinmez ama sesini her duyduğumda tüylerim ürperir, burnum sızlar, hatta bazen ağlardım o şarkılarda… Şimdi ise hayallerimden biri gerçek oldu. Sevdiğim ve saydığım o kadın müzisyen bana bir şarkısını hediye etti. “Amansız Gücenik”in tek alaycı ve en “posta koyan” şarkısı. “Kahroloji” bu albüm yayımlanana dek bir şey demek değildi! Şimdi ise Yıldız abla Türkçemize yeni bir kelime hediye etti. “Dravmatik” ise başka bir yeni kelime. Bayılıyorum kendisine. Umarım bağımız hiç kopmasın. l alidenizuslu@gmail.com C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle