22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 KASIM 2014 / SAYI 1497 5 Erkeklere etek giydiren kadın Rallide, son yıllarda daha sık görmeye başladığımız kadın sporcular arasında en başarılılarından biri Simin Bıçakçıoğlu. Şasi, lastik, şanzıman gibi kelimelerle dolu bir dünyada kendini ispatlayan bir kadın. “Beni geçersen etek giyerim” diyen erkeklere ise cevabı yollarda veriyor. Söyleşiler: DENİZ ÜLKÜTEKİN Hülya Aksular Sanat Atölyesi, genç bedenleri, dansla tanıştırmayı hedefliyor. Dansın her türü bu atölyede H enüz 18 yaşında Kuğu Gölü balesinde başrol oynayarak, bu rolü üstlenen en genç balerin unvanını alan bir isim Hülya Aksular. Yıllar süren bale ve dans hayatında, şimdilerde, gelecek kuşaklara bir şeyler bırakmak adına Hülya Aksular Sanat Atölyesi’ni hayata geçirdi. Bu atölyede sanata dair her şey var. Detayları da Aksular’dan dinleyelim... Bize atölyenin kuruluş çalışmalarından bahseder misiniz? Dansın hangi dallarında eğitim vereceksiniz? Hülya Aksular Sanat Atölyesi, sanatın inceliklerinin üretildiği, içinde Türk balesinin starlarından oluşan alternatif topluluğu bulunan, dans eden bedenlerin kostüm ve gerekli tasarımlarının yapıldığı, bir buluşma yeri olarak tasarlandı. Atölyenin beynini oluşturan eğitim kolu, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak veriliyor. Bale ana sanat dalı içinde yardımcı ders piyano ve yaratıcı drama dersleri de var. Ayrıca her yaş için hobi bale sınıflarımız, popmoderncaz’dan oluşan street caz sınıflarımız da mevcut. Yaşama dengemizi sağlayan, bizi huzurla uyumlandıran yoga sınıflarımız da var. Böyle bir projeyi başlatma amacınız neydi? Atatürk’ün sanat anlayışının meşalesi olmaya devam eden on binlerce sanatkârdan biri olarak durmamak! Ticari olmayan, gerçek emekle bugüne ve geleceğe ışık tutabilmek ve biraz da ömrüm bittiğinde başka ömürlerde var olabilmek sanırım. K artal’ın uçsuz bucaksız apartmanlarının arasında bir araba garajındayız. Etrafta yoğun bir benzin kokusu ve üst üste dizilmiş lastikler göze çarpıyor. Bir süre bekledikten sonra beklediğimiz kişi ortaya çıkıyor. Böyle bir mekânda, sarışın bir güzel bulmayı kimse hayal etmez. Ama Simin Bıçakçıoğlu, motorsporları dünyasında ezberleri bozan isimlerden biri olarak karşımızda duruyor. Rallide, kadınlar klasmanında son üç yılın en başarılı sporcusu olan Bıçakçıoğlu, erkekler arasında da başarılarıyla sivriliyor. Hikâyesini kendisinden dinleyelim... Garaja ilk girdiğimde yoğun bir benzin kokusu vardı. Bu kokuya alıştınız herhalde değil mi? Evet, çok da sevdiğim bir koku, hem de küçüklüğümden beri. Dalga geçerlerdi, “tinerci misin” diye. Bu işin bir parçası sonuçta. Esasında, çocukluktan itibaren okçuluktan, tenise kadar birçok spor dalıyla ilgilendim. Arabalara karşı,hep merakım vardı. Pek, “barbie’lerle oynayan kız çocuğu” gibi değildim. Oyuncakları çok sevmezdim. Babam, bir iki aldı değişik şeyler. Hiçbirinin yüzüne bakmadım. Oyuncak arabanız var mıydı? Vardı, abimden kalanları da tutuyordum. Babam çok güzel araba kullanır. Sürekli onu izleyerek, bir şeyler öğrendim. 14 yaşımda filan bir şeyler göstermeye başladı. Sonrasında çok da örnek olmayacak şeyler yaptım, ehliyetimi almadan, birkaç kere araba kullandım. Babam fark edince, “Madem bu kadar seviyorsun, eğitimini al, lisanslı sporcu ol” dedi. Peki arabayı kaçırıp ne yapıyordunuz? Araba kullanmayı bilen arkadaşlarıma, “hadi bana bir şeyler gösterin” diyordum. Çok kısa sürdü, çünkü çabuk yakalandım. Biraz cahillik ve gençlikle yapılmış şeyler. Belki ailem farketmese daha farklı şeyler olabilirdi. görüldü. Bunun ne gibi dezavantajları vardı? Seksenlerde, Renç Koçibey, İskender Atakan, Cem Hakko gibi kalburüstü ailelerin insanları vardı. Tabii ki, imkân meselesi. Bir kere işin içinde benzin, lastik ve dünya kadar parça var. Ciddi maliyetler. “Bu işi bin liraya yaparsınız” diyemem. Fakat amatörce de yapabilirsiniz. Bir araba kiralarsınız, en iyi araba olmaz da, bir alt düzeyi olur. Sosyal statüye bağlı bir durum, ama düzen böyle zaten. Ailem başından beri destek oldu. Çoğu baba, “kızım rallici olsun” demez. Biraz tuhaf tabii, ama ailemiz her zaman sanat, spor kabiliyetimiz ne yöndeyse ona yönlendirmeye çalıştı zaten. Ben şu dezavantajı yaşadım. Durumunuz biraz daha iyi olduğu zaman, “o daha iyi arabaya biniyor” gibi konuşmalar oldu. Hiçbirine cevap vermedim ama insanların kendine bakmasını bekledim. Türkiye Şampiyonu olan erkekler için hiç, “o Super Evo’ya biniyor, ben 2000”e” denmedi. Dünyada da böyle yarışılıyor. Dolayısıyla artık bahane kalmayınca oradan vurmaya çalışıyorlar. zaman da emin adımlarla yükselen bir grafiğim oldu. “Hayalin nedir” gibi sorular oluyor. Dünya Şampiyonası’na gitmek gibi bir hayalim yok. Çünkü çok farklı hayatlar, insanlar tamamen bu işi yapıyorlar. Bir şirket kurdum, çok yoğun çalışıyorum. Ralli de çevre olarak çok farklı insanlarla tanışmama vesile oldu. Trafikte kadınlarla tartışıyorum Ralli dünyası çok maskülen bir ortam mı? Siz de böyle davranma ihtiyacı hissettiniz mi? Tabii ki, erkeklerin domine ettiği bir spor. Beni ilk defa gören insanlar, öyle bir tarzım olduğunu düşünmüyor. Çünkü giyimime de makyajıma da önem veriyorum. Yarışlarda bile, ojemi sürerim. O anlamda erkeksi yanım yoktur. Fakat, küçüklüğümden beri, futbolu, erkeklerle Play Station oynamayı severim. Bu yüzden bu ortama da çok çabuk adapte oldum. Valla erkeklerle daha iyi anlaşıyorum, kadınlardan daha zararsızlar. Peki erkekler daha bir usturuplu davranma ihtiyacı hissetti mi? Bazıları ağzından küfür kaçırınca, “pardon” diyorlar. Ancak bir süre sonra “Simin zaten bizden” gibi bir muhabbet oldu. Bir firmanın marka yüzü oldunuz. İleride bu tip bir işte devam edebilir misiniz? Açıkçası, biraz seçiciyim bu konuda. Sonuçta çok güzel bir şey ortaya çıktı. Devamı gelir mi, evet birçok teklif geliyor. Şimdi sözleşmem var zaten, ama ilerisi için açığım tekliflere, neden olmayayım. Trafikte kadın olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Erkekler, açıkçası tek bir işe odaklanıyor, ama kadınlar, aynı anda birçok şey yapma eğiliminde. Kuaföre gider, o anda telefon görüşmesini yapar, arabaya biner makyajını yapar ki artık bir ritüel oldu bu. Son derece yanlış buluyorum. Kadınlar birçok işi aynı anda yapabiliyor, ama aynı dikkati her şeye vermediklerinde ve trafikte başlarına bir şey geldiğinde bağırıp çağırıyorlar. Trafikte, en çok hemcinslerimle kavga ediyorum. Bunu söyleyince tepki alıyorum, ama kadınlar maalesef böyle. Erkeklerde de kötü sürücüler var, ama kadınlar, trafikte de azınlıkta olduğu için çok göze batıyorlar. Her yaş grubuna eğitim Hangi yaş gruplarında eğitim yapıyorsunuz? Bir de çocuklarını dansla tanıştırmak isteyen velilere branş seçimi ve başka konularla ne gibi tavsiyeleriniz olacak? Üç yaş bale oyun grubu ile birlikte 423 yaş ve hobi sınıflarında her yaş grubuna eğitim veriyoruz. Veliler öylesi bilinçle bale sanatını severek, seçerek geliyorlar ki mutluluk verici. Eğitim kurs adında verilse de evlatlarını geleceğin dansçıları olmaları adına getiriyorlar bize. İçlerinden bale sanatının disiplininden, matematiğinden bir ömür faydalanacak bireyler yetişecek. Elbette ki bedenleri zarafet kazanacak ve bilinçli sanatseverler olacaklar. Hacettepe Konservatuvarı’nın müfredatını karmalayarak uyguladığımız 7 yaş alt sınırlı akademik eğitimde sanatın inceliklerini işlediğimiz bazı bedenlerse sanatçı olacaklar. Mutlak sınavla aldığımız öğrencilerle sevginin büyütüldüğü, aile olarak çoğaldığımız bir yuvayız artık. Dans kendini çok hızlı güncelleyen bir sanat dalı; bu açıdan eğitime yeni başlayanlar ve bu alanda kalıcı olmak isteyenlere ne gibi tavsiyeleriniz olacak? Hepimiz biliyoruz sanatların yaşaması, sanatçıların, sanatseverlerin çoğalması bir millet için elzem! Ancak bale eğitimi adı altında çoğalarak açılan okullar faydalı oldukları kadar çocuklarımızın bedensel, ruhsal gelişimleri için zararlı olmaya başladılar. 14 yıllık eğitmenliğimde bazı okullardan ayrılarak bana gelen çocuklarda üzülerek görüyorum ki, küçücük bedenlerde düzeltilemez ortopedik ahrazlar bırakılmış. İsimleriyle hitap edilmemiş. Temel altyapılarını sağlamca kuracak eğitmenler sınıfta olamamışlar. Sanat popülerlik çizgisinden yüründüğünde altına ağ çekilmemiş tel cambazı ipine benziyor. Düşen için can pazarı, hele çocuksa! l Hülya Aksular Sanat Atölyesi: 19 Mayis Mahallesi Sinan Ercan Caddesi No: 29/B KozyatağıKadikoy / Tel: 0553 490 49 69 Beni geçersen etek giyeceğim Yarışlarda erkeklerden daha üst sıradayken nasıl hissediyorsunuz? Kadınlar klasmanında üç senedir Türkiye birincisiyim, birçok erkeği de geride bırakıyorum. Erkekler de takılıyor, “beni geçersen, etek giyeceğim” filan diyenler oldu. Böyle tatlı rekabetler oluyor. Onları geçtiğim zaman, bir nevi meydan okumuş oluyorum. İnsanlar “böyle ince, zarif bir kadın nasıl araba kullanabiliyor” diye soruyorlar. Kokpit’e girdiğimde içimde bir canavar çıkıyor. Dışardan ben de kendime bakınca, bazen ben de “nasıl bu sporu yapıyorum” diyorum. Erkek arkadaşınızla yarışa girdiğiniz oluyor mu? Bazen aynı yarışlara giriyoruz. Kendisi iki yıldır yoğun gerçi, ama denk gelmişliğimiz var. O da çok garip bir duyguymuş. Çok tecrübeli o tabii, Adil Küçüksarı; Türkiye’nin en genç WRC (Dünya Ralli Şampiyonası) pilotu. O da bana ailemden sonra, en çok yardımı dokunan insandır. Yurtdışına açılma planınız yok mu? Bu sene yine sponsorluk görüşmelerimiz var. Olursa, milli sporcu olmayı çok istiyorum. Atamız’ın “Sporcunun, zeki, çevik, ahlaklısını severim” sözü var ya; hep o mottoyu izlerim sporculuk yaşamımda. Bunları kendi kendime de yapabilirim, ama istiyorum ki, farklı birileriyle, o bayrağı hep birlikte açalım. Kimseden maddi destek istemiyorum, manevi destek istiyorum. Bunu dediğimde şaşırıyorlar. Bilmiyorum, o bayrak öyle bir şey ki, her baktığımda çok duygulanıyorum. Oraya kendi adımı duyurmak değil, gerçekten ülkem için gitmek istiyorum. l Yarıştan önce oje sürerim Tamamen, kadın olmanız üzeriden mi yaklaşıyorlar? Evet. En iyi araba da olsa altınızda, eşeğe altın semer vursanız, eşek yine eşek. Bu işe, çok alttan, “düz vites kullanmak nedir”den başladım. Çok emek verdim, çok zaman ve nakit harcadım. Şunu da biliyordum, bu iş benim hayatım olmayacak. Bir kariyerim de olacaktı. Her Muhabirimiz Deniz Ülkütekin, Bıçakçıoğlu’ndan yarış arabalarının inceliklerini de öğrendi. Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK Ralli “ucuz” değil Ralliye nasıl merak saldınız? 18 yaşımda ehliyetimi aldığımda hemen eğitim alıp, pist yarışlarına katılmaya başladım. Düz vitese alıştım, yarış disiplini edindim. Ancak bir süre sonra pistte dönüp durmak sıkıcı gelmeye başladı. Dedim ki, “bunun daha hareketli bir versiyonu yok mu.” Dediler ki, “bu işin zirvesi ralli.” Türkiye’de ralli seksenlerde popüler hale geldi. Hep bir zengin sporu olarak C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle