17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 8 EYLÜL 2013 / SAYI 1433 Edebiyat yıldızlı bir gece değil Gazeteci, yazar Erk Acarer’in yeni kitabının ismi “Korsan Kitap”. Acarer, “elbette maymundan gelmedik ama koyuna gittiğimiz kesin” diyenler,“baĞzı şeyler değişsin” isteyenler,“Komünist Manifesto’yu kim finanse etti?” diye meraklananlar için hazırlamış hikâyelerini. ALİ DENİZ USLU “Korsan Kitap” merakınızı giderdiği kadar merakınızın iştahını da kabartıyor. Çünkü her hikâye yeni farklı kapılara açıyor. Peki, bu kitapta neler mi var? Mesela niçin çaycıya, “Çek bir çay, tavşankanı olsun,” deriz, tavşanla meselemiz ne ki? Peki, Avusturya’nın muhteşem hamurişlerinin Viyana Kuşatması’yla ilgisi ne? Sansür tarihimizin ciltlere sığmayan sayfalarının arasında neler saklı kaldı? Pornografik şişme bebekler kimin fikriydi? İşte bu soruların yanıtları “Korsan Kitap”ta... Erk Acarer anlatıyor... Yeni kitabınızın ismi “Korsan Kitap”, nedir derdi? Bize anlatılanların sıkıcı, anlaşılmaz ve gerçek dışı tarafları oldu şimdiye kadar. Popüler bir dille, yormadan gerçek ve derin öyküler anlatmanın peşine düştüm. Nasıl topladınız hikâyeleri, nasıl bir süreçti? Biz hikâyelerle iç içe yaşıyoruz. Özellikle yaşadığımız coğrafyanın böyle bir özelliği var. Benim yaptığım onların peşinden gitmek. Merak etmek, yazarı savuran şeydir. Hikâye toplamak, hayatı toplamaya benzer. Elbette yorucudur. Bir hedef değil bir yaşam biçimidir. “Herkesin sert bir anısı, sert bir öfkesi, sert bir kahkahası var” diyorsunuz önsözünde. Gezi Direnişi kokuyor kitap buram buram. Nasıl yaşadınız o günleri? Biz hem ailemizden hem de arkadaşlarımızdan, toprağa, doğaya, hayata saygılı olmayı, çocukları korumayı, kadınlarla yan yana yürümeyi ve haksızlıklara karşı söz söylemenin asaletini öğrendik. İşte bu nedenle, hem kalemimizle hem ruhumuzla hem de bedenimizle olmamız gereken yerde durduk. Kimseyi mahcup etmedik yani. Hayata karşı mahcup duruma da düşmedik... Öyle günler yaşıyoruz ki savaş için gün tarih veriliyor, herkes her an “terörist” olabiliyor. Edebiyat bu cinayetin neresinde kalıyor? Edebiyat, onu farklı taraflarda kullanmaya çalışanlara inat hep sosyal yaşamın içinde. Kimse kimseyi kandırmaya ve manupile etmeye kalkışmasın. Edebiyat sadece yıldızlı bir gece değil! Bir sonraki gece, kıyıldıkları için yıldızları göremeyen çocuklar hesabına atılması gereken bir tokattır. Birileri çıkar konuşur, susturamazsınız. Yazdıklarından korkmayacak ve onları tekrar tekrar temize çekme ihtiyacı duymayacaksın! Artık masallara inanmıyor çocuklar, ya da uyandıracak masalları anlatacaklara ihtiyacımız var değil mi? Evet, artık masallara inanmıyorlar. Üstelik, dramı da sevmiyorlar. Kimse “Kibritçi kız”, “Kanadı kırık ağustos böceği” filan da olmak istemiyor. Bize böyle yaşam tarzları biçmeyin diyorlar. Herkes çocukların şekillendirdiği bir dünyada yaşamaya alışmalı. Cumhuriyet gazetesindeki uzun soluklu “çArşı” röportajınızdan sonra bir “çArşı” kitabı beklentisi doğdu, var mı ufukta? Fotoğraf: VEDAT ARIK Bu siyah beyaz ruh hali benim için çok özel bir durum. Çifte su verilmiş bir hançer kadar sert bir tribün çocuğuyla konuşuyorum. Anlattıkları bu sert havaya tezat yumuşacık bir etki bırakıyor. “Abi” diyor, “Gezi Direnişi’nin benim için dramatik tarafları da vardı. Ben sokak çocuklarıyla ilgileniyorum. Neredeyse İstanbul’daki tüm sokak çocuklarını isim isim tanırım. Gezi Parkı’na gittiğimde hepsi ‘Evsiz kaldık’ diye ağlıyorlardı. Önce onlarla ilgilenmem gerekliydi…” Bunları anlatan bir adamla sadece maça gidilmez! Evet, böyle bir fikrimiz var. Başarırsak, kitabı tamamlayabilirsek gelirini de Gezi Direnişi’nde mağdur olanlara bağışlamayı düşünüyoruz. l [email protected] Korsan Kitap’tan şaşırtıcı bir hikâye... Komünist Manifesto ezelden bir “korsan” kitaptır! Deniz vurgunlarının tarihi eskidir. Korsanlığın, ilk gemilerin deniz üzerinde yüzdürülmesiyle birlikte ortaya çıktığı söylenebilir. Üzerinde kemik resmi bulunan siyah bayrakla birlikte bacağı tahtadan, tek kolu çengeli ve bir gözü bantlı o korkunç denizci hafızalarımıza kazınmıştır... O deniz kurdu Kaba Sakal’dır. O barbar ihtiyar esirinin yüreğini yiyen Jean François Nau’dur. O vahşi adam Kaptan Cook’tur... Ancak deniz haydutları içerisinde bazıları ayrı bir yerde durur. İnce bıyıklı, yakışıklı bir Fransız olan Jean Lafitte, doğasındaki zarafeti yaşamına yansıtabildiği için “Kibar Korsan” olarak anılmıştır... Çok disiplinli bir teşkilatı olan Lafitte kendisine, Kuzey Amerika’daki Mississipi Nehri’ni mesken tutmuştur. Bir labirenti andıran nehir, korsanların vurgun yapmalarını ve saklanmalarını kolaylaştırmaktadır. Lafitte’den bıkan New Orleon valisi, günün birinde şehir sokaklarına yaftalar astırıp onu kendisine teslim edecek olana tam “5000 dolar” ödül vereceğini duyurur. Fakat bir gün sonra bu ilanlar kaldırılıp yerlerine yenileri asılır. Üstelik üzerlerinde de korsanın yerine valinin resmi vardır. Alt taraftaki yazı dikkat çekicidir... “Valiyi canlı bir şekilde teslim edene 10.000 dolar verilecek!” Elbette imza, Mississipi’de “Kibar Korsan” olarak nam salan Lafitte’e aittir. Fransa’nın sömürgelerinden biri olan Haiti’de doğan Lafitte, ilginç kişiliği kadar farklı yaşam tarzıyla da kendisine “deniz vurguncuları” sayfasında ayrı bir başlık açtırır. Her ayın ilk iki haftasını suda gerçekleştireceği talana ayıran Kibar Korsan, diğer on beş günlük bölümü de içkilerin su gibi aktığı sosyete partilerinde geçirir. Vurgunlar, hızlı yaşam ve sıkı partiler... Lafitte yaşlanmaya başladığında, gemisinden inip ticarete atılır. Ancak ticaret ve yozlaşmış burjuva hayatı onu tatmin etmeyecektir. Açıkçası o, denizcilerin komün yaşam tarzını, elde edilen ganimetin ortak bir biçimde paylaşıldığı coşkulu ve heyecanlı günleri özlemektedir. Bittiği sanılan bazı hikâyeler aslında henüz başlamaktadır... Lafitte’in öyküsü de bunlardandır. İçindeki kara deliği kapatma arayışı sadece onun yaşamının ikinci yarısını değil, tüm dünya tarihini değiştirir. Lafitte, kapitalizm karşıtı işçi hareketiyle ilgilenmeye başlar. Çok geçmeden Amerika’dan ayrılıp Avrupa’ya doğru yola çıkar. Nihai durağı Belçika’nın başkenti Brüksel olacaktır. Söz konusu şehir, aynı yıllarda ülkelerinden ayrılan devrimcilerin adeta merkez üssü gibidir. Gördükleri büyük baskılar nedeniyle, ülkelerinden kaçan aydınlar, yerleştikleri Brüksel’in bistrolarında felsefeyle yoğrulurlar. Eski korsan da kendisine bu mekânlarda ve tartışmalarda yer açmaya çalışmakta, büyük bir iştahla bilgiyi aramaktadır. Günün birinde tam olarak istediğini bulup, devrimci iki gençle tanışır. Artık neredeyse her gün, fikirlerini tamamen benimsediği bu gençlerle buluşmaktadır. Daima, yanlarında kalınca bir defter taşıyıp ona sürekli notlar alan yeni arkadaşlarının Lafitte’in ruhunu aydınlatarak, içindeki kara deliği kapattıkları kesindir. Ne var ki “Kibar Korsan” da onlara borcunu başka bir biçimde ödeyecektir. Amaçları, yazılarını bastırabilmek olan gençlerin ceplerinde hiç para yoktur. Notlar, son halini aldığında eski deniz vurguncusu iki gence, notların kitaba dönüşmesi için gereken parayı verir. İşte Kibar Korsan Lafitte’in genç arkadaşları Karl Marx ve Frederic Engels’in kaleme aldıkları Komünist Manifesto böylece Belçika’nın başkentinden, basılıp dağıtılması daha uygun olan Londra’ya taşınacaktır. Kitaplar kolay yoldan kazanç sağlamak amacıyla olduğu gibi, yasaklı sayıldıklarında da bandrolsüz basılıp illegal yöntemlerle dağıtılabilirler. Buna “korsan kitap” denir. Komünist Manifesto, Türkiye’de çok uzun bir dönem yeraltında basılıp el altından satılmıştır. “Korsan baskı” denildiğinde ondan iyisini bulmak zordur... Bununla birlikte ironik bir biçimde, kitabın ezeli kaderi de Türkiye’deki durumuyla örtüşür. Onu yazan Marx ve Engels, basılmasını sağlayan ise bir korsan olan Lafitte’tir. Yani... Durum şüpheye yer bırakmayacak kadar açıktır... Komünist Manifesto ezelden bir “korsan” kitaptır! l www.anishkapooristanbulda.com Çağdaş sanatın yaşayan efsanesi ilk kez sergilenecek eserleriyle Sakıp Sabancı Müzesi’nde. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt /İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın / [email protected] C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle