22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 4 AĞUSTOS 2013 / SAYI 1428 Otomobil krallığı çıkmaz sokakta Sanayileşme dönemi değişimlerinin en sert vurduğu yerlerden biri Detroit. Aynı zamanda sermayenin yükselişini yaşadığı topraklar. Tarih boyu, pek çok iniş ve çıkışa ev sahipliği yapan, ayrık uçların kenti Detroit, şimdi yok olmanın eşiğinde. Yazılar: DENİZ ÜLKÜTEKİN B karşısına Detroit yazmak çok da mantıksız değildi ama Kanada sınırındaki bu şehir Amerikan tarihi boyunca hemen hemen tüm siyasi ve ekonomik eşikleri sert bir ivmeyle ir şehir nasıl iflas eder? Aslında bu geçmişti. Detroit pek de dikkat çekmeyen soru Detroit özelinde elinde kapitalizm bir yerleşim yeriyken, tarihe not düşülecek çarklarının nasıl işlemez hale başlangıcı, Augustus Woodward tarafından gelebileceğinin de yanıtı. Kısa süre önce 1805’te hazırlanan şehirleşme planı ile yaptı. iflasını açıklayan ve eyalet valisi tarafından Esasında bu planın, daha önce Washington yönetime bir acil durum yöneticisi atanması ve Paris’te yapılandan pek farkı yoktu. Kent talep edilen Detroit sokakları açlık ve sefaletle geometrik bir şekilde sokak ve caddelere karşı karşıya kalmış binlerce insanın protesto bölünüyor, büyük bulvarlar yaratılıyordu. Belki gösterilerine sahne oluyor. Detroit, on yıllar çok yaratıcı değildi ama tam da Detroit’in sonra bir kez daha fakirler için aş evlerinin ihtiyacı olan şeydi. 19. yüzyılla birlikte bir kurulmasına tanık oldu. kasabayı andıran Detroit Almanya, İrlanda ve Evet belki 20. yüzyılda refah kelimesinin Polonya üzerinden gelen büyük göçlerle birden sınıf atladı. Elbette farklı ırkların biraraya toplanması, ülkede hızla yükselen Afroamerikan sorunu ve kapının eşiğinde olan iç savaşın yansımaları da kent içindeki sorunları beraberinde getiriyordu. Kentin ülke gündemindeki yerini sağlamlaştırması da iç savaşın eseriydi zaten. Kanada sınırına yakınlığı ve yer altına kurulan gizli tren yollarının varlığı Kuzeyliler için önemli Henry Ford (üstte sağda), 1910’da Detroit’e otomobil fabrikası bir avantaj sağlıyordu. kurdu, Chrysler gibi birçok girişimciyi de beraberinde getirdi. Bu da kente akıtılan sermayenin artmasına sebep oldu. Ancak savaş beraberinde acıyı da getirecekti. 1863 yılında, henüz yaralarını tamamen saramayan kent, Amerikan tarihinin o güne kadar görülmüş en büyük beyazsiyah çatışmalarından birine ev sahipliği yaptı. Özellikle Alman ve İrlandalı katoliklerin öncülük ettiği gerginlik, kayıtlara göre en az iki kişinin Detroit sokakları artık açlık ve sefaletle karşı karşıya kalmış binlerce insanın protesto gösterilerine sahne oluyor. ölümüne, çoğu Afroamerikan onlarca kişinin Alpaçino ve Gang çetesi yaralanmasına sebep olacaktı. Detroit’in kaymağını yiyor 19’uncu yüzyılın sonuna doğru kentte artan Kentin nüfusu 1900’le 1930 arasında 250 sermaye yeni bir sosyal sınıfın doğmasına yol binden, bir buçuk milyona kadar yükselmişti. açtı. Sanayi devriminin oluşturduğu kaymak Bu hızlı yükseliş elbette beraberinde adaletsiz tabakası kendini Detroit’e atmıştı adeta. yaşam koşullarını getiriyordu. Özellikle Kent mimari anlamında yeniden bir değişim Afroamerikan yerleşimciler bir tehdit haline geçirecekti. Yüzyılın başında yükselen pekçok gelmiş, ucuz iş güçleriyle kentteki yüksek bina yerlerini daha büyük, dev ve görkemli maaş seviyelerini tehdit eder hale gelmişlerdi. yapılara bırakacaktı. Bu aynı zamanda kentin Ancak görünüşe bakılırsa mavi yakalı kesim yerlilerinin de kuzeydoğu tarafına kayması bu durumdan çok da şikâyetçi değildi. İş anlamına geliyordu. Ancak sanayi devriminin yerindeki durumu kontrol etmektense özel kent üzerindeki etkisi bununla sınırlı değildi. hayatlarını kontrol etmeyi tercih ediyorlardı. Henry Ford adlı bir girişimci 1910 Detroit’te kurduğu otomobil fabrikasını faaliyete geçirdiğinde, dünya tarihini sosyal ve ekonomik yönden tamamiyle değiştireceğinden haberdar mıydı bilemeyiz ama kentte ortaya çıkan bu yeni istihdam alanı, peşinden Chreysler gibi bir çok girişimciyi “Gang Çetesi” filminden. de beraberinde getirecekti. Detroit, İşte emek ve emekçi arasındaki bağların sanayi devriminin sokaklardaki en önemli kopuşunun en keskin belirtileri Detroit sembolü olan otomobilin üretim merkezi özelinde yaşanıyordu. Tam da bu sırada haline gelmişti kısa sürede. Ford’un getirdiği “büyük buhran” yılları geldi. Ülke genelinde yenilikler bununla sınırlı değildi elbet. Yarattığı içki üretiminin yasaklanması, kent özelinde seri üretim bandı sayesinde kısa zamanda yaşananlar ortaya Purple Gang isimli, çok sayıda ürün kopyası elde edebiliyordu, Yahudilerden oluşan bir çetenin ortaya bu da ortaya “seri üretim” gibi bir kavram çıkmasına sebep olmuştu. Dönemin en büyük çıkaracak ve sırf sanayiyle ilintili kalmadan mafya lideri Alpaçino ile yaptıkları anlaşmayla 20’nci yüzyıl ve sonrasındaki toplumsal kentte hâkimiyeti elinde tutan çete, yaşamın hemen her alanını etkileyecekti. Kanada’dan düzenli olarak viski getirerek, el Ford, Detroit’teki işçilere, yüksek ücret altından satıyorlardı ve bir anlamda Detroit’in politikası sunuyordu. Bu yeni üretim ilişkisi içki ihtiyacını tek başına sağlıyor olmaları Detroit’ten hızla dünyaya yayılacaktı. Ancak resmi olmayan bir meşruluk kazanmalarına etkisi de belki en sert şekilde Detroit’i sebep olmuştu. vuracaktı. İkinci dünya savaşı öncesinde büyük buhranın etkilerini atlatan kent yeniden hareketlenmeye başladı. Ama bu hareketlilik savaşla birlikte yeniden yerini sefalete bırakacaktı. Otomobil fabrikaları artık askeri araçlar üretiyordu ve işçiler savaş öncesine göre çok daha ucuza ve gönülsüzce çalışmak zorundaydı. Üretimdeki lider rolü, Detroit’e savaş sırasında “demokrasi cephaneliği” lakabını kazandıracaktı. Ancak övgü karın doyurmuyordu. Pekçokları savaş öncesinde biriktirdikleriyle geçinmek zorundaydı. Geçinemeyenler içinse aşevleri kurulmuştu. Sanayi devriminden müzik devrimine Savaş sonrası kent bu kez müzikle gündeme geliyordu. Motown Plak Şirketiyle özdeşleşen soul müzik türünün Detroit yansıması birçok önemli müzisyeni ulusal ve uluslararası müzik piyasasına sunacaktı, ama kentteki sert hava, birçok rock ve rap grubunun da zaman içinde türemesine yol açıyordu. Bunlardan en ünlüsü de belki Detroit’in siyahi Rap’e cevabı Eminem’di. Elbette Detroit’in sert imajını destekleyen bir başka detayı da anmadan geçmek olmaz. NBA’i 90’ların başında kasıp kavuran “basketbolun kötü çocukları” Detroit Pistons takımı da kentle özdeşleşen bir yapıya sahipti. Amerika’daki her iyiyi ve kötüyü en derinden hisseden ve ortaya aykırı uçlar çıkaran, bu yapısıyla da tarihte önemli bir yeri tutan kent Detroit.. Bakalım tarihteki bir zorluğun daha üstesinden gelebilecek mi? l denizulk@gmail.com Eticaret hayallerinizi bir daha düşünün E ticaret, artık her girişimcinin dilinde. Az sermaye ve çok yaratıcılıkla girilip, oldukça kazançlı çıkılacak bir alan olarak görülüyor. Hemen herkes bir site açıp geleneksel ekonomik çarkları kırmanın peşinde. Size kötü haberlerimiz var. Sanal ticaretin gerçekleri hiç de iç açıcı değil. Acı gerçekleri uzun süredir sektörde olan Sanalpazar.com sitesinin Genel Müdürü Cem Kesici’den dinleyelim. Öncelikle eticaret sektörünün detaylarından bahsedebilir misiniz? Eticaret, 90’lı yılların ikinci yarısında özellikle geniş bant internetin hizmete girmesiyle popüler hale geldi. İnternetten yapılan alışveriş, kentlerde, sağladığı önemli zaman tasarrufu nedeniyle tercih ediliyor. Öte yandan büyük kentlerde yaşamayan, dolayısıyla her türlü ürüne, markaya ulaşamayan kitlenin bu sınırlamasını ortadan kaldırıyor. Perakendecilerin sabit giderlerini büyük oranda düşürdüğünden, son tüketiciye önemli fiyat avantajı sağlıyor. Normal şartlarda mekânsal olarak karşılaşması mümkün olmayan alıcı ve satıcıları bir araya getiriyor. Ortak bir pazar yaratıyor. Ticareti evrenselleştirerek, sınırları kaldırıyor. Eticaret, sermayesi olmayan pek çok girişimci ruhuna sahip gencin hayali, bu hayal ne kadar gerçekçi. Bir sitenizin olması bu işe başlamak için yeterli mi? Bir eticaret sitenizin olması öncelikle ıssız bir çölde bir dükkân açmanız gibi bir şeydir. Ancak yolunu kaybeden gezginler size uğrayabilir. Az ya da çok ziyaretçi çekmeyi başardığınızda ise, onlara anlamlı ürünler sunabiliyor olmanız gerekir ki sizden bir şeyler satın alsınlar. Dolayısıyla internet sitesi sahibi olmak işin sadece başlangıcıdır. Önemli olan sitenin içini neyle ve nasıl doldurduğunuz, sitenizi nasıl tanıttığınız, satış sonrası süreci nasıl yönettiğinizdir. Sitenizin geleceğini belirleyenler de bu etkenlerdir. Eticaretin reel ticaretteki mekântaşıma gibi lojistik masrafları devre dışı bıraktığı yönünde bir inanış var. Eticaretle reel ticaret arasında maliyet açısından bir kıyaslama yapabilir misiniz? Reel ticaretin maliyetleri eticaret sürecinde sadece kısmen bulunuyor. Fakat eticaretin de kendine özgü maliyet kalemleri var. Örneğin, satışlarınız arttıkça, ürün tedariğinden sevkıyatına kadar birçok lojistik sorun sizi bekliyor. İş akışınızın bu noktadan sonrası artık dijital ekonomi değildir, bildiğiniz satış ve dağıtım şirketlerinin yüz yüze olduğu geleneksel sorunlar sizin de sorununuzdur. Bu sorunlar da genellikle yatırımla yani parayla aşılacak niteliktedir. Eğer sermayeniz veya kârlılığınız yeterli değilse lojistik sorunları aşmak asla mümkün olmayabilir. Eticarete atılırken arkanızda güçlü bir sermaye desteğinin olması şart. Eğer bu konuda tecrübeniz de yoksa, hali hazırda trafiği yüksek olan eticaret firmalarında ticareti öğrenip, yüksek müşteri portföyünden faydalanmak ilk aşamada daha uygun. Sektöre adım atarken satıcı ve alıcıyı bir araya getiren “pazar yeri” formatındaki siteleri size kolaylıklar sağlayarak yön gösterecektir. Bir eticaret sitesinin popüler hale gelmesi ve ziyaretçi akınına uğraması için gerekli kıstaslar nelerdir? Nasıl bir çaba gösterilmesi gereklidir? Öncelikle sitenin özgün olması gerekli. Diğer eticaret sitelerinden farklı yönleri, müşteriye katma değer sağlayacak özellikleri bulunması lazım. Her zaman çok parlak bir fikir de gerekli değil. Daha önce yapılmış bir şeyi farklılaştırarak, katma değer ekleyerek yapıyor da olabilirsiniz. Yani bilinen bir iyi fikre, küçük yeni fikirler de ekliyor olabilirsiniz. İşin yazılım kısmına gelirsek, pek çok eticaret sitesi kalıplaşmış şablonları ve hazır siteleri kullanıyor. Bu pratik bir çözüm mü? Yoksa işin yazılım yönüne daha fazla ağırlık vermek gerekir mi? Hobi düzeyinde kalacaksanız, evet pratik bir çözüm, ama ülkemizin eticaret pastasından bir pay almak istiyorsanız, tereddütsüz söyleyebilirim ki, milyonlarca liraya ihtiyacınız var. Hem başlangıç yatırım sermayesi olarak hem de işletme sermayesi olarak. Gerçek eticaret siteleri, örneğin elinizdeki akıllı telefonlar kadar teknolojik ürünlerdir. Bu da birkaç kişinin üretebileceği bir şey olmadığı anlamına gelir. Geri plandaki lojistik, finans, muhasebe işlemleri için gerekli ERP yazılımları, teknik bir kriz anında sizi kurtaracak devamlılığı sağlayacak sistemler, işinizin gidişatını ölçmeniz için gerekli raporlama ve analiz sistemleri, ziyaretçilerinizin sitenizdeki davranışlarını analiz etmeye yönelik sistemler gibi birçok alt Eticaret, yeni yüzyılda ekonominin lokomotifi olacak gibi görünüyor. Hemen herkes sanal ticarete bir yerinden girmek istiyor. Peki cidden eticaret, sermayesiz bir başarı hikâyesine dönüşebilir mi? İşte Sanalpazar.com Genel Müdürü Cem Kesici’den acı gerçekler. sistem kurulması gerekir. Bunların hepsi ayrı uzmanlık alanlarıdır. Çoğu durumda paranız olsa da yeterli birikime sahip uzmanlara ulaşmanız neredeyse imkânsızdır, çünkü az sayıdaki bu insanlar zaten kapılmış durumdadır. Yani eticaret sektöründe kalıcı olabilmeniz için fabrikasyon sitelerden çok daha fazlasına ihtiyacınız var. Yatırımcılar açısından bir eticaret sitesini çekici kılan kriterler nedir? İyi bir fikir ve iyi bir başlangıç yatırımcıları çeker. Çok açık bir gerçek ki; yatırımcı, gelecekte yaptığı yatırımın karşılığını katlayarak alabileceği alanlarda yatırım yapar. Yatırımcıların ülkemize olan ilgisi öncelikle genç nüfus, internet kullanıcı sayısının yüksekliği, kredi kartı kullanım yaygınlığı gibi iştah kabartan istatistiksel verilerden geliyor. Bu verilerden yola çıkarak ülkemizde yatırım alanı aramak için geliyorlar. Ancak, yatırım yapılması olası siteleri incelerken iyi bir fikir, arkasında ayakları yere basan bir işletme, istikrarlı ve hızlı büyüme gibi unsurlara özellikle dikkat ediyorlar. Dijital dünya, tahminlerin ötesinde bir hızla yaygınlaşıyor. Bu yaygınlık mevcut tüm iş kollarını ciddi biçimde etkileyecektir. Bu yüzden özellikle geleneksel ekonomi içinde geleneksel yöntemlerle faaliyet göstermekte olan işletmelere önerim, şu ya da bu şekilde bu dünyada yer almaya çalışmaları. Bu girişimleri başarısız olsa bile, dijital dünyanın işleyişine ilişkin birçok şey öğreneceklerdir ve bu öğrenme sürecine erken başlayanlar her durumda kazançlı çıkacaklar. l C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle