17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

19 MAYIS 2013 / SAYI 1417 5 Belgeseldeki siyasi mülteciler Aynur Öztürk Melbourne Avustralya emekli: “Belgeselin yapılacağını duyduğumda karmaşık duygular yaşadım önce. Heyecanlandım, sonra oradaki tüm yaşamımız gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti, hüzünlendim, öfkelendim. Ama diğer yanıyla çocuklarıma ve torunlarıma mültecilik dönemimdeki onurlu bir yaşam mirası bırakmanın hazzını duydum” Özgür Çöplü Sandal Mersin (altta): “Yapılacağını ilk duyduğumda da heyecanlandım yapım aşamasında da. Heyecanımın yanı sıra tarif edemediğim, iyi mi kötü mü olduğuna karar veremediğim şeyler de hissettim. Yaşadıklarımız sadece kötü değildi, iyi olanlar da vardı, ama ben mesela hâlâ izleyemedim.” Naile Çöplü Mersin ev kadını: “Geçmişte yaşadıklarımızı tekrar anımsamak kolay değildi. Ama tüm bunları iyisiyle kötüsüyle bir arada yaşadık. Bana göre geçmişte kaldı. Ama o zaman yaşadıklarımızın bir kesiti de olsa böyle kalıcı hale geldiği için heyecan duydum. Benim yaşadıklarımın bir kesitinin belgesel olarak torunuma kalabilecek olmasından son derece memnunum.” Nezih Duygu Atina işçi: “İki şey düşündüm: Birincisi; yıllar sonra Yunanistan’da birlikte olduğumuz dostlarımıyoldaşlarımı yeniden görecektim ve bu benim için çok heyecan verici bir durumdu. İnsanlar, sanki birbirleriyle tekrar karşılaştıklarında, sanki dün ayrılmışlar gibi kaldıkları yerden konuşmaya devam ettiren duygu. Acısıyla, tatlısıyla onurlu ortak bir yaşam hikâyesi.” l Yurtsuzlar yurdunda... 12 Eylül 1989 faşist darbesi sonrası siyasi nedenlerle Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan politik göçmenlerinin 26 yıl sonraki buluşmaları belgeselleştirildi. “Yurtsuzlar” adıyla İzmir’de yapılan gösterimle görücüye çıkan belgesel bugüne kadar ele alınmayan politik göçmenlerin yaşadıklarını anlatıyor. Yönetmenliğini Sezgin Öztürk’ün yaptığı belgeselde, farklı ülkelerde, farklı yaşam deneyimleri bizzat siyasi mültecilerin ağzından aktarılıyor. Üç yıl önce “Mamak’ta” METE belgeseliyle adından KIZIK söz ettiren Öztürk, “Yurtsuzlar”da Müşerref Boz, Naile Çöplü, Ender Öztürkçü, Veli Karaman, Nezih Duygu ve Aynur Öztürk’ün mültecilik öyküsünü ele almış. Yönetmenliğinin dışında yapımcılığını da üstlendiği “Yurtsuzlar” için şu saptamayı yapıyor Sezgin Öztürk: “12 Eylül sonrasına ilişkin özellikle cezaevleriyle ilgili birçok film yapılmasına karşın siyasi mültecilerin yaşamına 1984 Yunan basınında Türk mülteciler... ilişkin çalışma yapılmadı. Bu konuda ilk belgesel çalışması. Bir başka yanı da, ‘ezilmiş’ insanlar yaklaşımından çok, bu zorlu duruma karşın insanın varoluşunu anlatmaya çalıştım. Çünkü insanların durumu böyleydi. Atina’da siyasi sığınmacı olarak yaşayan Naile Çöplü, Ender Öztürkçü, Veli Karaman, Müşerref Boz, Nezih Duygu ve Aynur Öztürk’ün 26 yıl sonra tekrar buluştuklarında, anılarıyla, yaşama yeniden bakışını aktarıyorum. Bu siyasi göçmenler farklı ülkelerde, farklı yaşam deneyimlerinin ardından birlikte yaşamı duyumsuyorlar. Elbette geçmişi sorgulayarak ve yaşamdaki yansımalarına hep birlikte yeniden bakarak gerçekleşiyor” diyor. Son iki filmi, yani “Mamak’ta” ve “Yurtsuzlar” da yakın yaşam tanıklarından yola çıkmış. Mamak Askeri Cezaevi’nde kalmış. Ağabeyi ise siyasi mülteci olmuş. Öztürk bu konuda şöyle diyor: “Cezaevlerinde zorlu yaşama karşın ‘net’ bir durum vardır. Ya direneceksiniz; ya yok olacaksınız. Mültecilik ise daha karmaşık bir durum. Bir yandan fiziksel olarak yaşıyor gibisiniz; diğer yandan sizi insan olarak var eden kültürel, ekonomik her kanalın yok edildiği bir durum. Bu yanıyla belgesel yaparken 12 Eylül darbesinin yarattığı tahribat üzerine ne çok film yapıldı. Ama hemen hepsi de içeridekileri anlatan filmlerdi. İşkenceler, ölümler ya da dışarı çıktığında yaşama ve topluma yabancılaşma konuları işlenmişti. Ya dışarıdakiler?.. Dışarıdakilerden kasıt, özgürlüğünü yitirmeyenler değil yurtsuzlar. Yani mülteciler. Dilini, kültürünü bilmedikleri bir dünyaya mahkum edilenler. Sezgin Öztürk’ün politik göçmenliğini konu alan “Yurtsuzlar” belgeseli gösterime girdi. Mamak’taki yaşamdan daha karmaşık bir durumla karşı karşıya kaldığımı söyleyebilirim.” Belgeselin yapım çalışmaları kolektif bir çalışmayı da yaratmış. Öztürk, özellikle bu alanda belgeselde de yer alan Ender Öztürkçü ve Nezih Duygu’nun çabalarını vurguluyor. Tüm bağlantıları yapmalarını ve yapımındaki katkılarını dile getiriyor. Yunanistan çekimlerinde, evlerini açmalarına çevirilerdeki desteğine ayrı bir değer biçiyor. Ayrıca Aleko Polyzoidis’i anmadan da yapamıyor. Öztürk, “Aleko’yla Facebook’tan tanıştım. Atina’dayım dedim. Yarım saat sonra yanımdaydı. Aleko, Yunanistan Komünist Partisi üyesiymiş. Filmde yer alan Aynur’a iş bulan Besi’ye, onun sayesinde ulaştık. Böylece yapım grubumuza Aleko da katıldı” diyor. Belgeseldeki Gülenay Öztükçü ve Kenan Öztürk yıllar sonra ilk kez Türkiye’ye gelişinin ertesi günü bir trafik kazasında erkek kardeşiyle yaşamını yitirir. Çekimleri; Ankara, Mersin, Dikili, Seferihisar ve Atina’da yapılan, 82 dakika süren bu belgeselin çekimleri 2 yıl sürmüş. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla da olmuş. Ama yetersiz bir destek verilmiş. Üstelik yurtdışı çekimleri olan bir belgeseli salt bu destekle gerçekleştirmeye yetmemiş. l En çok lisanslı sporcu satrançta! O kullarda seçmeli ders olarak okutulmaya başlanması ile öğrencilerin hayatında daha fazla yer edinen satranç, ailelerin de çocuklarını bu spora yönlendirmesi ile Türkiye’nin uluslararası arenada söz sahibi olmaya başladığı spor olarak dikkat çekiyor. Bu yıl 614 Mayıs tarihleri arasında Yunanistan’da gerçekleştirilen ve 41 ülkeden 550 sporcunun yarıştığı 9. Dünya Okullar Satranç Şampiyonası’nda Türkiye’yi 64 sporcu temsil etti. Şampiyonaya, Türkiye Küçükler ve Yıldızlar Şampiyonası’nda tek yaş kategorilerinde Türkiye Şampiyonu olan ve Altyapı Geliştirme Grubu (AYGEG) tarafından katılımı uygun görülen 24 sporcu Satranç Federasyonu’nun davetlisi olarak, 40 sporcu da bireysel olarak aileleri ve antrenörleri ile birlikte katıldı. İlki 2005 yılında okul takımları arasında bir şampiyonayla düzenlenen turnuvaya öğrenciler ülkeleri adına bireysel olarak katılıyor. Şampiyona, 7911131517 yaş kategorilerinde genel ve kızlar ayrı olmak üzere toplam 12 kategoride gerçekleştiriliyor. Türkiye Satranç Federasyonu’nun önemli aşamalar kaydettiğine dikkat çeken TSF Başkanı Gülkız Tülay, “Satranç sınıflarının Türkiye’nin her tarafındaki 81 il ve bütün ilçelerdeki devlet okullarında açılıyor olması bizim için çok önemli. Şu an 2012 yılı itibarıyla 2.5 milyon çocuğumuz satrancı seçmeli ders olarak seçti” diyor. Federasyon olarak lisanslı sporcu sayısının önemine dikkat çeken Tülay, 280 bin lisanslı sporcu sayısı ile Türkiye’de bir numara olduklarını anlatıyor. Satrancın çocuklar üzerindeki faydalarını da aktarıyor Tülay “Satranç çocukları sosyal açıdan geliştirmekle beraber, onları kötü alışkanlıklardan koruyor, zekâ anlamında da onların geleceğe daha donanımlı hazırlanmalarına destek veriyor. İş Bankası’nın satranç projesine verdiği büyük destek ile uluslararası alanda elde edilen başarılarımız da gün geçtikçe artıyor.” Türkiye Satranç Federasyonu’nun 2005 yılından bu yana sponsorluğunu yürüttüklerini anlatan İş Bankası Kurumsal İletişim Bölümü Müdürü Suat Sözen de Milli Eğitim Bakanlığı’yla yapılan protokolle satrancın okullarda seçmeli ders olduğunun altını çiziyor. Okullarda satranç sınıflarının açıldığına dikkat çeken Sözen, yapılan çalışmaların kontrol altında büyümesini sağlayacak programları federasyonla birlikte geliştirdiklerini söylüyor. l Yeniliği sen tasarla! L C Waikiki, güzel sanatlar fakültesi öğrencilerini ve yeni mezunlarını “Yenilik Sensin Moda Tasarım Yarışması”na davet ediyor. 16 Nisan 2013 tarihinde online başvuruların başladığı yarışmada katılımcılar, LC Waikiki’nin belirlediği ürün kategorileri arasından seçtiği ürün üzerinde yeni bir “detay” tasarlayarak (nakış, desen, işleme vb…) yarışmaya başvuracak. Son katılım 21 Mayıs. LC Waikiki, her yıl farklı bir tema ile düzenleyeceği “Yenilik Sensin Moda Tasarım Yarışması” sayesinde 30 yaşını aşmamış olan güzel sanatlar fakültesi öğrencilerine ve mezunlarına hayal gücünün kapılarını aralıyor. Aralarında moda tasarımcısı ve Yarışma Koordinatörü Özgür Masur, stil danışmanı Deniz Marşan, moda tasarımcısı Elif Cığızoğlu, LC Waikiki Moda Danışmanı ve Yarışma Koordinatörü Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım Bölümü öğretim üyesi Dr. Yeşim Bağrışen tarafından değerlendirilerek finale kalan 10 tasarım, LC Waikiki tarafından üretilecek, 25 Haziran 2013’te gerçekleşecek özel bir ödül töreni ile sergilenecek. l HYPERLINK “http://www.yeniliksensin. com/”www.yeniliksensin.com C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle