26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 KASIM 2013 / SAYI 1444 3 Kuralları öğrendim, sonra onları yıktım Cahit Baha Pars büyük bir başarı hikâyesinin kahramanı ama onu habere konu eden başarısı değil, ondan vazgeçişi. Geleceğin en parlak banka direktörlerinden biri olarak gösterilen Cahit Baha Pars, Cenevre’deki huzurlu ve rahat hayatını bir kenara bırakıp fotoğraf tutkusunun peşinden gitti. Neden mi? Çünkü artık kendini neyin mutlu edeceğini fark etti. Şimdi bürokrasiyi ve takım elbisesini kenara bıraktı, fotoğraf makinesiyle yaşıyor. C ahit Baha Pars büyük bir bankanın yurtdışındaki ofisinde gelecek vaat eden en genç direktörlerinden biriydi. Cenevre’de huzurlu ve iyi bir hayat yaşıyordu ama hayattan ne istediğini anlaması için epey zaman geçmesi gerekti. Öyle ki güneşin ilk ışıklarını yakalamak için Alpler’e işine geç kalmamak adına takım elbisesi ve mokasenleriyle çıkmıştı. İstediği fotoğrafı çekti, sonra bir başka gün kendini fotoğraf malzemeleri satan mağazada buldu, tüm parasını orada bıraktı ve çıktı. Aslında orada bıraktığı yalnızca parası değildi, o güne kadarki kariyeri, kurallı ve düzenli hayatıydı. Pars “yaptığım kendime ve hayata karşı bir meydan okumaydı. Büyük bir kariyeri bıraktım arkamda. Bunun kitap tanımı belki de ‘orta yaş bunalımı’ da olabilir ama hayalimin peşinden gitmem bana mutluluğun kapısı açtı” diyor. Hayatınızdaki kırılma ne zaman oldu? Yıl 2006, yer Cenevre, saat 04.30, işbaşı saatim ise 08.30. Güneşin ilk ışıklarını yakalamak üzere Cenevre’nin hemen yakınındaki Saleve sıradağlarına arabayla tırmanışım başladı. Hava kapalı da olsa güzel bir gündoğumu yaşayacağıma dair içimde bir umut ve heyecan vardı. İşbaşı saatini kaçırmamak adına tam takım kravat, tıraşlı bir şekilde mokasenlerle buz gibi havada ilerlerken çok büyük bir sis bulutunun içine girişimi hatırlıyorum, hiç moralimi bozmadan yola devam ederken alacakaranlıkta o sisten çıkışımı da... Güneşi karşılamak için karar verdiğim kadrajla, o manzarayı istediğim gibi fotoğraflayamadığımı biliyorum. Ancak “3000 metre yükseklikte, o sis denizinin üzerinde Alpler’in Mont Blanc dağının arkasından güneşin doğuşu” manzarası hayatımdaki kırılma noktası. O mucizevi tecrübeyi yaşadıktan sonra neredeyse dizime kadar çamura batmış bir şekilde işe yetişmeye çalışan HSBC’nin en genç direktörlerinden biri olarak, ancak öğle saatine doğru ısındığımı da hatırlıyorum. Ya sonra nasıl değişti hayatınız? O gün doğumundan sonra amatörce fotoğraflar çekmek için aldığım Nikon D200’um, ikinci ayında bana yetmemeye başlaması şımarıklığı ile bir öğlen tatilinde mükâfatlandırmak için bir fotoğrafçı dükkânında buldum kendimi. O öğlen arası bana pahalıya mal olmuş olsa da, şu anda bile hâlâ Pars’ın objektifinden Başak Sayan ve Nilüfer. Fotoğraf: Melike Müge Şahin Fotoğrafta öne çıkan tetiği çeken, ama bu iş “büyüyünce ne olmak istiyorsun?” diye sorduklarında kolektif bir eylem. Siz nasıl düşünüyorsunuz? “bankacı” dediğinizi sanmıyorum. Nasıl oldu da Özellikle moda fotoğrafında çekimin kolektif bir iş bankacı oldunuz, hem de en başarılarından? olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar beğeninin, “alkışın” Çocukluğumda bankacılığı vezne arkasında para çoğunu fotoğrafçı alsa da üretilen o bir kare fotoğrafın, saymak olduğunu sandığımı itiraf etmeliyim. Boğaziçi saç ve makyajdan, styling’den, fotoğrafçı asistanlarına ve Ekonomi’yi bitirdikten hemen sonra Finans (Suisse)’in retouch’a kadar birçok doğru kişinin beraber çalışmasıyla hazine bölümünden çalışma teklifi geldiğinde büyük bir oluştuğunun altını çizmek isterim. heyecanla kabul edip bir valizle gittiğim Cenevre maceram Ya ego? 95 yılında başladı. Beş yıllık Boğaziçi Üniversitesindeki yurt Herkesin kendisi kadardır egosu, hayatın ve sanatın hayatından sonra, yaşam standartları listelerinde her sene önüne geçtiğinde son başlar. ilk 3’de olan 195.000 nüfuslu Cenevre’deki Türkiye’deki stüdyonuzu ne zaman hayatımı geriye baktığımda Truman Show’daki kurdunuz, özel de bir ismi var, nedir Jim Carrey’in canlandırdığı Truman Burbank’in hikâyesi? hayatına benzetebilirim. İşyerime ulaşmak Türkiye’de fotoğrafta ilk adımlarım Amerikan için sadece bir cadde geçmek, hatta caddeyi yerli Kızılderili dilinde “benim evim” anlamına geçerken aynı insanlara selam vermek, Lac gelen “Awenasa” adındaki stüdyomu Kasım Leman üzerindeki köprüyü geçmenin trafik 2009’da kurdum. 4. Levent’deki bölmesiz saatinde bile sadece bir dakika sürdüğü, ofisimde bir tarafta sonsuz fonum diğer ayağımı yaya geçidine koymamla 50 metre tarafta yatağımla bambaşka bir hayata adım ilerideki otobüsün bile durması gibi birçok farklı ALİ DENİZ atmıştım. Sektörde hiç kimseyi tanımıyordum. deneyime alışmak çok kolay oldu. USLU Kısa sürede kendime bir çevre ve müşteri Çok başarılı olduğunuz, özenilesi bir bazı edindim. Öncelikle dergilerle çalışmaya kariyeri bırakıp bu maceraya atılırken nasıl başladım, Cosmopolitan, Harper’s Bazaar, Vogue gibi tepkiler aldınız? moda dergilerinin yanı sıra Stuff, Alem gibi farklı sektörel Yaptığım kendime ve hayata karşı bir meydan dergilerde moda, advertorial ve kapak çekimleri yaptım. okumaydı. Büyük bir kariyeri bıraktım arkamda. Bunun Kuzey Güney, Al Yazmalım, Adını Feriha Koydum, kitap tanımı belki de “bir orta yaş bunalımı” da olabilir. Doktorlar gibi birçok dizi afişini çektim ve tasarladım. Elbette çevremden de çok tepki ve eleştiri aldım ama Moda tasarımcılarla tanışma fırsatım oldu, Özgür Masur hayalimin peşinden gitmem konusunda bana omuz veren ve Özlem Süer gibi çok değerli moda tasarımcılarımızın çok dostum oldu. koleksiyonlarını fotoğrafladım. Son dönemlerde Nilüfer, Bedük gibi önemli müzisyenlerle çalışma fırsatım oldu. HEP SINIRLAMALARLA YAŞADIM Ya ilk sergi? Paris’in La Defence iş merkezinde L’Arc de Triumph’a Fotoğraktaki derdiniz ne? çıkan o merdivenlerde, birçok sabah işe gidenleri Fotoğrafa güneş, kuş, böcekle başlasam da fotoğrafladım. Yüzlerce beyaz mermer basamaklı o büyük asıl derdimin insan olduğunu biliyorum. Bankacılık mimari yapıların içinde yaşama dair insanın küçüklüğünü, geçmişimle hayatım boyunca kuralları, neleri yapmamam azmini anlatan fotoğraf serim hem Cenevre’de hem de gerektiğini öğrendim. Sınırlamalarla yaşadım. Fotoğrafınsa Fransa Arles’de sergilendi. l bu limitleri bilip bunları aşmak, kırmak olduğunu http://cahitbahapars.com/ düşünüyorum. kullandığım İsviçre’ye gelen ikinci Nikon D3’üm, 105 makro lensim gibi birçok yeni oyuncağım olmuştu. O küçücük dükkândan neredeyse alınabilecek her şeyi alıp çıktığım gün, hayatımın merkezine fotoğrafçılığı koyma kararını vermiştim! Çoğu Cenevre’de geçen 15 yıllık bankacılık kariyerimin son dönemlerine denk gelen fotoğraf tutkumun ilk zamanlarıydı. Geceleri romanların, klasiklerin yerine araştırma raporları ile geçiren ben, hayatımı o zamana kadar libor’dan euribor’a, dönemin Amerikan Merkez Bankası (FED) Başkanı Alain Greenspan’ın her kelimesine, Amerikan işsizlik verilerine adamışken, bir saniyenin, bir anın milyonlar değerinde olduğu bir ritimden o anı donduran ve sonsuzlaştıran fotoğraf dünyası ile tanışıp büyüsüne kendimi kaptırışım belki birkaç yıllık bir süreç oldu. Küçük bir çoçukken size C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle