Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MART 2012 / SAYI 1355 7 Karlı bahar Karnabahar SELÇUK EREZ Kızımdan eposta geldi! K ızım Elif on sekiz yaşında, Yale Üniversitesi’nde öğrenim görüyor; bir eposta yollamış: “Felsefe dersinde bu hafta J.S. Mill’in “Özgürlük Üstüne”sini okuyoruz. Mill, düşünce ve düşündüğünü açıklama hürriyetinin önemini anlatıyor, karşıt düşünce sahiplerini ve muhalefeti bastırmakla sadece kendimizi cahilliğe mahkum ettigimizden bahsediyor!” demiş ve sormuş, “Sadece muhalefet liderinin değil sendikaların, meslek kuruluşlarının, TUSİAD’ın farklı düşüncelerini hakaret ve küfürle eşdeğer sayan iktidar sorumluları ne yaptıklarının farkındalar mı?” John Stuart Mill, 1859’da yayımlanan “Özgürlük Üstüne”de söylediklerini şöyle aktarabiliriz: Tek bir kişi dışında bütün insanlar aynı düşüncede olsalar da farklı düşünen bu kimseyi susturma hakları yoktur... Bir düşüncenin susturulması, o düşünceyi destekleyenlerden çok o düşünceye karşı olanlara kötülüktür. Çünkü eğer o düşünce doğruysa, insanlar yanlış olanı, doğru olanla değiştirme olanağından yoksun bırakılmış olurlar; eğer yanlışsa gerçekle teraziye vurulduğunda gerçeğin daha iyi anlaşılmasına yol açar ki bu da yararlıdır. Bastırılmaya çalışılan düşünce pekâlâ doğru olabilir. Onu yok etmeye çalışanlar hiç yanılmaz mıdırlar? Karşıt oldukları düşünceyi kesip atmak, insanları konunun iki yanını görmekten alıkoymaktır… Eleştireni susturma, bir yanılmazlık taslamadır. İnsanlar yanılabildiklerini bilirler ama çoğu yanılmalarını engelleyecek önlemler almaz. Mutlak hükümdarlar ya da sınırsız saygı görmeye alışmışlar düşüncelerinin hata içerdiğini düşünemezler. Kendi yargısına güvenmeyen insan, dininin, mezhebinin, bazen partisinin vb. yanılmaz olduğu varsayımına dayanarak buna ayak uydurur... Bir sürü dinin, mezhebin içinde kendisinin bel bağladığı dini, mezhebi salt bir tesadüfün tayin ettiğini ve kendisini mesela Konya’da imam yapan etmenlerin onu pekhalâ Ulan Batur’da Şaman papazı yapabileceğini de düşünmez. Bireyler gibi çağlar da yanılmaz değildir. Sokrates, MÖ 399’da neden yargılanmış ve ölüme mahkum edilmişti? Düşünceleri, kutsal kavramlarla çeliştiği için! Bugün o kutsal kavramların zırvalığının su götürmez olduğunu biliyoruz. Sokrates’i mahkum edenler, onun farklı düşüncelerini dinleselerdi belki de doğruya daha çabuk ulaşırlardı. Elif’e ne mi dedim? Ona eylemlerde dinlediği ve sevdiği sloganla cevap verdim: “Haklısın Elif, gün gelecek, devran dönecek, bu güzelim ülkeyi okuduklarını anlayanlar yönetecek!” www.selcukerez.com selcukerez@gmail.com emreler teker teker düştü. Baharın gerçekten cemre düşmesini kafamıza gelişini haber veren cemre düşmüşçesine net fark edebiliriz. Kar düşmesi bir zamanlar herkesin yağsa da, soğuklar kırılmasa da, gizliden bildiği bir deyim, insanların adeta günlük gizliye yeraltı örgütü çalışıyor, toprağın yaşamlarını ayarladıkları bir işaret gibiydi. derinliklerinde başlayan kıpırtı Günümüzde ise cemre düşmesi ifadesi hissediliyor. Eski hesaba göre 56 Mart hayata yol göstermekten çok uzakta, günü toprağa düşen son cemre ile bir hatta neredeyse gerçeklikle alakası anlamda bahar mevsimi açıldı. olmayan bir halk inanışı Anadolu’nun çoğu metrelerce kar altında AYLİN olarak algılanıyor. olsa bile ağaç damarların yürüyen suyun ÖNEY TAN Cemre, sırasıyla geri dönüşü yok. havaya, suya ve Bahar yaklaştığı zaman toprağa düşüyor. insan hemen özlenen Daha doğru bir bahar açıklamasıyla önce lezzetlerini havalar ısınır gibi düşünür. Oysa oluyor, soğuk bir kış mevsimi nebze kırılıyor. hakkı Havadan etkilenen verilmeyen ama su buzlarını bir o kadar da kırıyor, ısınmasa lezzetli ve faydalı bile karını, nice lezzetle buzunu eritiyor. doludur. Karnıbahar Toprak da bunlardan biridir. Adında bundan nasibini bahar olan ama bir o kadar da alıyor, eriyen karların kışlık bu sebze kartopu gibi buzların etkisiyle suyu kana kana beyaz yumuk görünüşüyle kışa içiyor, kökleri susamış doğaya hayat çok yakışıyor. İşin ilginç yanı veriyor. Ortalık kar kıyamet olsa da karnabahar, karı neredeyse otuz yılda derinden derine toprak suyunu bir gören bir diyarın çiçeği. Anavatanı Kıbrıs olan emmeye, yaşamı canlandırmaya mart karnabaharı, Kıbrıslılar kartopuna benzetecek değil ya, ayında başlıyor. bambaşka bir isim vermişler: Çiçek lahanası. Çiçek Cemre düşmesi, birer hafta arayla üç kez lahanası, deyimi de böylece Kıbrıslılar sayesinde gerçekleştiğine inanılan bir bahar müjdecisi. Çoğu bütün dillere geçmiş. İtalyanlar tıpatıp tercümesi olan kez fark edemesek de, doğaya biraz dikkatli bakınca “Cavolfiore” sözcüğünü yakıştırmış. Bütün diller de C Karnabahar salatası Kıbrıs’ta kişniş İngilizce coriander kelimesinden gelme, kolyandro diye adlandırılıyor. Tazesi, maydanoza benzeyen bu ot bizde pek bilinmiyor ama artık bulmak mümkün. Sevmiyorsanız veya bulamazsanız yerine dereotu kullanarak bahar tadını yakalayabilirsiniz. 1 küçük karnabahar, ½ limonun suyu, 1 limonun rendesi, 45 çorba kaşığı sızma zeytinyağı, 1 demet taze kişniş (kolyandro), 1 dolu tatlı kaşığı hardal (mümkünse sarı İngiliz hardalı), ½ tatlı kaşığı bal, ½ tatlı kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karabiber Karnabaharı hafif diri kalacak şekilde haşlayın. Süzün ve çiçeklerine ayırın. Taze kişnişi veya dereotunu ince kıyın. Diğer bütün malzemeyi bir kavanoza koyun ve iyice karışana kadar çalkalayın. Karnabaharın üstüne dökün. Kişniş veya dereotunu ekleyin ve alt üst edin. takip etmiş. Almanlar bile Kıbrıslı çiçek lahanayı Blumenkohl diye adlandırmış. Karnabahar maalesef mutfağımızda tam hakkını bulamıyor. Oysa hem baharı, hem kışı yaşatacak bu çiçek gibi sebze ile olağanüstü lezzetler yakalamak mümkün. Kıbrıslılar her daim bahar ayında yaşar gibiler, kış gördükleri yok. Ama politik baharlarını görmek bir türlü kısmet olamıyor. Kırk yılda bir kar düşen Kıbrıs’a neredeyse kırk yıldır bahar gelemiyor. Bu kez tariflerimiz Kıbrıs mutfağından esinlenilmiş tarifler. Bir kış lezzeti, bir bahar tadı... aylinoneytan@yahoo.com Peynirli karnabahar pastiçyo Kıbrıs’ta fırın makarnaya, Venedik mutfağında pek sevilen “pasticcio” yemeğine benzetilerek pastiçyo deniliyor. Venedik mutfağında her türlü sebze, haşlanmış makarna ve beşamel sos harmanlanarak yapılan bu yemek üstüne bol peynirle fırına verilince tadına doyulmuyor. 1 orta boy karnabahar, 1½ lt süt, 250 g kısa makarna (penne vb), 4 çorba kaşığı tereyağı, 3 tepeleme dolu çorba kaşığı un, 1½ bardak rendelenmiş kaşar, 1 çorba kaşığı tane kimyon, 1 tatlı kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karabiber Karnabaharı ve makarnayı aynı suda yumuşayıncaya kadar haşlayın. Eşit pişmeleri için çok bol kaynar suyu bir çorba kaşığı tuz ile kaynatın. Önce karnabaharı ufak parçalara bölerek koyun. Su tekrar kaynayınca makarnayı ekleyin. Yaklaşık 15 dakika kadar haşlayın. Beşamel sosu yapmak için tereyağını ufak bir kuşanede eritin. Unu ekleyin ve hemen karıştırın. Topak topak olmaması için sürekli karıştırarak sütü azar azar ekleyin. Tuz, biber ve kimyonu ekleyip karıştırmaya ara vermeden kaynama noktasına getirin. Koyu muhallebi kıvamına gelince ateşten alın. Karnabahar ve makarnayı süzerek fırına dayanıklı bir kaba koyun. Beşamel sos biraz ılınınca kaşarın yarısını ekleyip karıştırın ve karnabahar ve makarnanın üstüne ekleyin. İyice altüst edin. Üstüne kalan peyniri dökerek önceden ısıtılmış kızgın fırına verin. Üstü nar gibi kızarınca çıkarın. Fazla sıcağının gitmesi için biraz bekletin ve servis yapın. Çocuklar asker olmasın! lköğretim öğrencileri, çocukların çatışma ortamlarında asker olarak kullanımının durdurulması çağrısında bulundular. Özel İzmir SEV İlköğretim Okulu, geçen günlerde, Junior Model Birleşmiş Milletler (JMUN) Konferansı’na ev sahipliği yaptı. İzmir SEV’in yanı sıra, Üsküdar SEV İlköğretim Okulu, Tarsus SEV İlköğretim Okulu, Bilkent Laboratuvar Okulu (BLIS) ve İzmir Gelişim Koleji’nden yaklaşık 50 öğrenci, “Güvende Olmayan Çocuklar” konulu konferansta, dünya çocuklarının sıkıntılarını ve çocuk FİGEN haklarını tartıştılar. Konferansa katılan ATALAY öğrenciler Güney Afrika, Afganistan, Rusya, Çin, Somali, Almanya, Mısır, Japonya, ABD ve İtalya gibi ülkeleri ve UNESCO, UNICEF ve UNHCR (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği) gibi sivil toplum kuruluşlarının delegelerini temsil ettiler. Çocuklar, özellikle bazı ülkelerde, çocukların maddi imkânsızlıklar ve zorlamalar sonucunda asker olarak kullanıldıklarına dikkat çektiler ve Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm dünya ülkelerinin bu konu karşısında tepkilerini daha ciddi adımlarla ortaya koymaları gerektiğini dile getirdiler. figenatalay@yahoo.com İ Sanalsentır Misafir şair Sana göre bana göre olandan daha iyi. Bana göre sana göre olandan daha iyi. Nasıl yaşayacağız aynı ülkede şimdi ? Küçük Gökyüzü Yaprak Öz Mülteci çocukların hakları İşler Ayna Ö zel İzmir Amerikan Koleji Model Birleşmiş Milletler Kulübü öğrencilerinin oturum başkanı olarak görev aldıkları konferansta öğrenciler aşağıdaki konuları tartıştılar ve çözüm önerisi aradılar: Dünyada çocukların asker olarak kullanılmasının önlenmesi, Mülteci çocukların sağlık, eğitim ve yaşama hakları, Dünya genelinde çocuk hakları, Anne karnında, yeni doğan ve tüm diğer çocuk ölümlerinin önlenmesi için yapılabilecekler. Sahibinin Sesi Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur. Aynaya SIRrını sordum Arkama GİZledim dedi... Mehmet Tuncer Pera Müzesi’nde matematik era Müzesi’nde mart ayında okul gruplarına yönelik “Terazi var, tartı var, her şeyin bir matematiği var!” başlıklı bir eğitim etkinliği düzenleniyor. Pera Müzesi ve Matematik Saati işbirliğiyle 16 Mart’ta yapılacak etkinlikte öğrenciler, önce Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu sergisini farklı ve eğlenceli bir biçimde gezecekler. Öğrenciler, daha sonra sergiden yola çıkarak eğlenceli Büstüne basa basa söylüyorum; sen büyüyünce heykeltıraş olacaksın oğlum! Off the record İnternet ruh sağlığını bozuyormuş! Tıklarsan bişiyin kalmaz... Petşop Utandırma Servisi Üstümde gelmeyen baharın yorgunluğu var. Kemal Ateş P İTÜ’de EğlenBilim Atölyeleri İbrahim Ormancı Sahibinden yarışmalar, doğaçlamalar ve hesaplamalar ile sergi içeriğini kavrayarak, matematiğin ağırlık ve ölçüler üzerinden günlük hayatla ilişkisini keşfedecekler. Poseidon Misafir çizer: Mehmet Kahraman C M Y B C MY B İ TÜ Bilim Merkezi’nde hafta sonu atölyeleri 31 Mart’ta başlıyor. 46 ve 711 yaş için “Çılgın Bilim Atölyesi”, 711 yaş için “Elektronik Atölyesi”, 710 ve 1014 yaş için “Model Uçak Atölyesi”, 26 Mayıs’a kadar 8 hafta boyunca her cumartesi yapılacak. Sınırlı sayıda deniz minaresi uygun fiyatlarla satılıktır. Kredi kartı geçer.