Katalog

4 30 ARALIK 2012 / SAYI 1397 Geçmişe saklanıp kalmam... NURGÜL YEŞİLÇAY Bahar asi bir mahalle kızı. Hürmüz yedi kocayı idare eden bir cilvebaz. Kostak Emine genç erkeklerin evlilik “eğitmen”i. Aydanur ihanete uğramış ama aşktan da vazgeçememiş bir kasaba kadını. Bunlar Nurgül Yeşilçay’ın hayat verdiği rollerden birkaçı; hepsi de derdi olan, ayakta kalma mücadelesi veren kadınlar. Onlardan Yeşilçay’a işte bu mücadele hissi kalmış. Şimdi Osman Sınav’ın Aşk Kırmızı’sında aşk üçgeni içindeki Nazlıgül’e bürünecek. A si ve de samimi, çılgın ya da olgun, masum, seksi, soğuk… Her şeyi söylemek mümkün onun için. Bir insanı tanımlamak biraz da kendi çizgileriniz üzerinden geçiyor ne de olsa. Ancak yine de çoğunluğun birleştiği bazı gerçekler olduğu da kesin, o da şu ki iyi bir oyuncu Nurgül Yeşilçay. Türkan Şoray’ın tahtına veliaht olarak gösterildiğinde bile daha sadece “yeni yetme bir oyuncu”, İkinci Bahar’ın Gülsüm’üydü. İlk defa Her Şey Çok Güzel Olacak’ta hastanedeki resepsiyon görevlisi olarak tek cümlelik bir replikle, “Tolga Bey taburcu oldu” cümlesiyle, girdiği sinema dünyasının şimdi aranılan oyuncusu Yeşilçay. Şelale, Mumya Firar’da, Asmalı KonakHayat, Eğreti Gelin, Anlat İstanbul, Yaşamın Kıyısında, Adem’in Trenleri, Vicdan, 7 Kocalı Hürmüz, Çınar Ağacı... Şüphesiz, sinema kariyerinin en önemli anlarını Yeşilçay “Aşk Kırmızı”nın çekimlerinde Osman Sınav’la... 2007’de Fatih Akın’ın Yaşamın Kıyısında filmiyle Cannes’da kırmızı halıda yürürken yaşadı. Siz de âşık olduğunuz bir erkeğe daha edebilmesi beni senaryoda ilk Nurgül Yeşilçay, 14 yıllık yakın olabilmek için tiyatronun peşine çeken şeydi. oyunculuk kariyerine 20’den takıldınız ve böylece biz sizinle tanıştık, daha Nasıl hazırlanıyorsunuz fazla dizi, film sığdırdı. Haliyle bir 22 yaşındaydınız, önce İkinci Bahar’daki rolünüze? Nurgül Yeşilçay, bir şekilde hepimizin hayatının bir Gülsüm karakteri, derken onlarca dizide role hazırlanırken nasıl bir noktasında yerini aldı. Zaman oynadınız. Her yıla bir dizi sığdırıyorsunuz. metin incelemesi, okuması zaman ailenin şımarık kızı Televizyon dünyası için cazip bir yapar? rolünde, zaman zaman çılgın oyuncusunuz. Diğer yandan Türkiye Öncelikle filmin tarzı müzikal âşık kadın halinde, kimi zaman şartlarına göre azımsanmayacak sinema mi, gerçekçi bir film mi olacak ESRA yalnız başına ayakta kalmaya filminde, iyi yönetmenlerle de çalıştınız. vb. yönetmen ve diğer AÇIKGÖZ çalışan bir anne ruhuyla… Hep Kariyerinizin neresinde görüyorsunuz arkadaşlarımla konuşup de derdi olan kadınlara hayat kendinizi? Hedef ne? belirledikten sonra fiziksel verdi. Şimdi, Osman Sınav’ın çekmeye Ben televizyon oyunculuğu, tiyatro kişilendirmeden, anlatımlı vücuda, ses başladığı Aşk Kırmızı filminde başrolü oyunculuğu, sinema oyunculuğu diye bir çıkarma biçemlerinin belirlenmesine kadar oynuyor, Tayanç Ayaydın, Teoman ayrım olduğunu hiç düşünmedim. Keyif birçok adımı takip ederim. Onun öncesinde Kumbaracıbaşı ve Ezgi Asaroğlu ile birlikte. aldığım projelerde yer aldım, keyif ise yukarıda anlattığım adımlara Bu koşturmaca içinde bir solukluk mola almadıklarım da oldu ama oynamaktan keyif başlamadan önce senaryodaki anagnorisis verip sorularımızı yanıtladı. alıyorum. Kariyerimin o noktasındaydım, ve prabasis noktalarına özellikle dikkat Önce Aşk Kırmızı ile başlayalım. İki kadın hâlâ o noktasındayım. ederim çünkü kanımca bu noktalar epey ve bir adam üzerinden bir aşk üçgenini Bir röportajınızda “Göründüğün sürece önemlidir. anlatıyor film. Nedir size bu projeye evet Aşk Kırmızı… Genelde aşk en çok varsın, sonra silinip gidiyorsun” demiştiniz. dedirten? kırmızıya yakıştırılır. Bir de öfkeye. Sizin için Unutulmak gibi bir korkunuz var mı? Filmde yüzyıllardır işlenmesine rağmen de öyle mi, öyleyse neden? Öyle mi demişim, unutmuşum, ne bir tema olarak aşkı ele alışındaki farklılık Kırmızı, kanımca en çok süet ve nubukta korkunç. hoşuma gitti. Konu aşk olunca onun 2004’ten itibaren verdiğiniz iyi durur. Aşk nubuk mudur, bilemiyorum, bizi ele geçirip tüm planları alt üst röportajlarınızda eski sivrilik yok, nedir bu; ama süet olmadığından eminim. Fotoğraflar: VEDAT ARIK toplumsal baskıların kaçınılmaz “terbiye”si mi, çok söyledim, ne oldu bıkkınlığı mı, olgunluk mu? Aklıma ne geldiyse hep öyle konuştum. O zamanlar sivri miydim? Farkında değilim. Şimdi yumuşamış mıyım? Onun da farkında değilim. Bu Nurgül, 22 yaşındaki halinize ne derdi? “Kızım çabuk Flash TV’yi aç, bak, ne var” derdi. Bahar, Hürmüz, Kostak Emine, Aydanur… Oynadığınız kadınlardan size ne kalır, ne kaldı? Bütün bu koşturmacanın ortasında bir çocuk büyütüyorsunuz. Annelik, kadını sokaktan, çalışmaktan hatta neredeyse hayattan alıkoymak için kullanılan bir kutsallıkla sunuluyor bize. Ama siz buna düşmediniz, Osman Nejat’tan sonra da setlerin temposundan, aşktan geri kalmadınız. Nasıl başardınız bunu? Osman Nejat’tan sonra tabii ki hayat değişti. Her değişim gibi bu da bana mutluluk getirdi. Hayatın değişip dönüştüğüne ve bunun güzel bir şey olduğuna inanıyorum. Geçmişe saplanıp kalan bir yapım yok. Annelere de şunu söylemek istiyorum: Hayatınızı nasıl yaşayacağınızı siz belirlersiniz ve bunu sevdiklerinizle paylaşabildiğiniz sürece ortak bir gelecekten bahsedebilirsiniz ve emin olun siz mutlu olunca çocuğunuz daha mutlu oluyor. Meral Okay, Vogue’da size bir senaryo yazmıştı. Şu cümlesi sizi iyi tanımlıyordu sanırım: “Nurgül gerçektir, gerçekmiş gibi yapmaz, gerçeğin ta kendisi olur. Nurgül korkusuzdur, yanmaktan ve yakmaktan korkmaz.” Hâlâ o kadın mısınız? Onu bunu bilmem de, Meral Abla’yı çok özlüyorum. Hep bir şekilde ona, buna, duruma karşı ayakta durmaya çalışan kadınları oynamayı sevdim, sanırım bunun yaşamışlık hissi kaldı. Altın Portakal sistemini eleştiriyordunuz 2005’te. Bu yıl Adana’da jüriydiniz, festivallere dair düşünceleriniz değişti mi, oyunu kuralına göre mi oynuyorsunuz artık? Sadece Adana’da değil, Antalya’da, İstanbul Film Festivali’nde, Kaire Film Festivali’nde, Nurnberg’de de jüri oldum. Ama aynı şekilde şimdi de olsa, şimdi de eleştiririm. Sizinle 2000’den bu yana yapılmış röportajlara göz gezdirdim de. Kimi röportajlarınızda sanki soruları da, dünyayı da alaya alır gibi, madem oturttunuz beni, ben de eğleneyim gibi bir algı seziliyor, acaba bu tamamen benim algımla mı alakalı, yoksa bir dönem biraz oynadınız mı bize, bizle? Ee, birkaç soru önce siz dediniz, ben 2004’ten sonra hani sivri değildim. 20002004 arası alaycı, sonra sakin; ben neydim, neyim, bilmiyorum ki. Estağfurullah siz gazetecilerin sorularıyla neden oynayayım, ama sanırım ben soruları tam olarak anlayamamışım, anlayamıyorum. Anladığım anda da size söz, kariyer planımı yapmaya başlayacağım. Aşk da tabii ki kırmızıdır! Bir insan için, özellikle de kadın için kendini, hayatı tanıdığı, iyi bir yaş 35 ve sonrası. Size ne getirdi? Size katılıyorum, ben de kendimi daha iyi ve hayattan daha keyif alan biri olarak görüyorum. 2012 en çok ne ile aklınızda kaldı, en çok ne yaraladı sizi, ne mutlu etti bu yıl? 2012’den aklımda Muhteşem Yüzyılı iktidarın kaldırtmaya çalışması belki de en son gerçekleşen olduğu için kalacak ve tabii Emek’in kapatılması, AKM’nin hâlâ kapalı durması, geçen gün Duman’ın konserinin iptal edilmesi ve bunun gibi şeyleri artık açık ve seçik, çekinmeden, gizli gündem halinde olmadan yaşamaya başlamış bir ülke haline gelmiş olmamız kalacak. Peki ya 2013’e dair umutlar? Akıl fikir umuyorum. [email protected] İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın / [email protected] C MY B Siz mutlu olunca çocuğunuz daha mutlu oluyor