27 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 ARALIK 2012 / SAYI 1397 3 ZÜLAL KALKANDELEN Direnç ve umut arın herkes yeni bir yıla girişimizi kutlayacak. Bütün dünya insanlığın kendi kendine zamanı izleyebilmek amacıyla oluşturduğu takvimin bir yıl için yeniden başa dönmesine heyecanlanacak. Eğlenmek, gülmek herkesin hakkı. Bir şekilde buna bahane oluyor yılbaşı kutlamaları. Ancak birileri bunları yapabilirken, birileri de aynı anda bir yerlerde acı çekiyor, zulüm görüyor. Çok yakınımızda oluyor bütün bunlar. Ne ile suçlandığını henüz bilmeyen gazeteciler, aydınlar yıllardır hapiste yatıyor. İktidarı protesto eden üniversite öğrencileri polisten dayak yiyor, muhalif herkes biber gazı yutuyor. KCK, Ergenekon ve Balyoz davalarında evrensel adil yargılama ilkelerini yerle bir eden hukuksuzluklar yaşanıyor. Uludere’de (Roboski’de) 34 kişinin öldüğü facianın sorumlusu bir türlü bulunamıyor, bulunmuyor. İktidar, emperyalizmle kol kola ilerleyerek, Türkiye’yi Suriye ile sıcak savaşın eşiğine getiriyor. Türkiye’yi faşizan yöntemlerle yöneten iktidar 10. yılını doldurdu; Başbakan artık kuvvetler ayrılığının kendilerini engellediğini söylüyor. Tarihi mekânlar, binalar, rant uğruna sermayeye peşkeş çekiliyor; kentsel dönüşüm adı altında kültürümüz, geçmişimiz yok ediliyor, insanlar yerlerinden yurtlarından edilirken gösterişli oteller, alışveriş merkezleri yükseliyor her yerde. Vajina kelimesinden utanan, kadını her fırsatta aşağılayan kaba ve cahil sözlerin devlet görevlilerince fütursuzca sarf edildiği, tecavüzcülerin elini kolunu sallaya sallaya Her kürtaj bir serbestçe gezdiği, Başbakan’ın “H Uludere’dir” söylemiyle kürtaja dini nedenlerle savaş açarak laikliği bir kez daha rafa kaldırdığı bir ülke Türkiye... Almanya’da yüzyılın dolandırıcılığı olarak adlandırılan Deniz Feneri soruşturması, bizim ülkemizde “örgüt” suçlamasına takipsizlik kararı, ardından da dosyadaki telefon kayıtlarının silinmesiyle imha ediliyor. Y İlköğretim okulları imam hatip ortaokuluna dönüştürülürken, imam hatip okulları dışındaki okullarda da Kuran derslerinde başörtüsü takılabiliyor. Eğitim sisteminde hızla geriye doğru gidiliyor, bilim ve sanattan uzak kuşaklar yetişiyor. Başbakan “ucube” dediği için İnsanlık Anıtı yıkılıyor, +24 yaş uygulamasıyla alkollü içecek firmalarının sponsor olduğu kültür, sanat etkinliklerine üniversite öğrencileri alınmıyor. İstanbul’un ortasında bir müzik festivali gericiler tarafından basılıyor, “bira şeytan işidir” deniyor. Başbakan, ecdadını koruma bahanesiyle televizyon dizilerinin içeriğine müdahale ediyor, Devlet Opera ve Balesi’ndeki balerinlerin etek boyu uzatılıyor... 2012 Türkiyesi, özetle hukuk, adalet, özgürlük, basın özgürlüğü, kültür, sanat, bilim, eğitim, sosyal haklar, fırsat eşitliği gibi temel konularda sürekli gerileyen bir ülkedir. Ekonomik olarak ne kadar iyi durumda olduğumuzu söyleyenlere de kanacak değiliz. Emre Kongar, İlhan Kesici’nin kendisine gönderdiği bir ileti sayesinde, yapılan dikkatli analizlerin ekonomik başarı balonunu nasıl söndürdüğünü, 18 Aralık 2012 tarihli gazetedeki köşesinde ayrıntısıyla anlatmıştı. Ekonomideki gerçek durumu görmek isteyenler, o yazıyı okusun lütfen. (http://cumhuriyet.com.tr/?hn=386294&kn=37 &ka=4&kb=5&kc=37) 2013’e girerken Türkiye’de yaşayan insanların bunca haksızlık ve baskı karşısında mutlu olmaları olanaklı mıdır? Kötümser bir yazı olduğunun farkındayım ama gerçek bu. Ancak ne demişler; çıkmadık candan umut kesilmez. Daha aydınlık, daha güzel günler için yılmadan adaletin peşinden koşacak, ezilenin yanında durma direncini gösterecek insanlar da var bu ülkede. Umudu hiç kaybetmeyeceğiz. www.zulalkalkandelen.com [email protected] DENİZ ÜLKÜTEKİN 2013’ün uğursuzluğu U ğursuzluk! Modern dünyada hiçe sayılan, görmezden gelinen ya da bilinç altına itilen bir korku sebebi. Pozitif bilimler reddetse de çağlar boyunca, pek çok kavim, millet ya da uygarlık uğursuzlukla mücadele etmişti. Uğursuzluk getirdiğine inanılan bu ritüellerin en azından bir kısmı günümüze kadar ulaştı. Tabii insanların uğursuzluklarla mücadele etmek için kullandıkları yöntemler de... Artık bir gelenek haline gelen ve bu yıl 14’üncüsü yayımlanacak olan Campari Takvimi de konseptini uğursuzluk olarak belirledi. Sebebini tahmin etme çok da zor değil, yeni getirdiğine de inanır. Bunu uğursuzluk sayanların yılın son iki rakamı olan 13 belki de açıklamasıysa kuşların, o an olmuş ya da yakında uğursuzlukla ilgili dünya üzerindeki en olacak kötü bir şeyi insanlara iletmek isteyen bilindik sembol. Bugün bile binalarında Tanrı’nın mesajcısı olduğudur. Tuz dökmek ya da 13’üncü kat ya da 13 numaralı oda olmayan otellerle ilgili israf etmek şimdilerde inanılması pek de mantıklı haberleri duyabiliriz. Öte yandan takvimin yaprakları olmayan bir uğursuzluk, Aslında tuzun uğursuz sadece 13’ün uğursuzluğuyla sınırlı değil. sayılmasının bir sebebi de satanist ritüellerde önemli Her 12 ay için farklı bir uğursuzluk konsepti belirlenmiş. bir yere sahip olması. Eski çağlarda çok değerli bir Böylesi bir çalışmanın evlerin duvarında yer edinmesi için en madde olan, hatta İngilizcede maaş anlamına gelen iyi sebeplerden biri şüphesiz Penelope Cruz. Biz de bu salary kelimesi de salt, yani tuz kökenlidir tuzun israf takvim eşliğinde sizin için bilinen uğursuzlukların kökenine bir edilmesinin bereket kaçırdığına inanılırmış. Eğer yolculuk yaptık. etrafa tuz dökerseniz, sol omzunuza çimdik atıp, Hayvanlar söz konusu olduğunda kara kediler oldukça kötü şeytanı gözünden mıhlamayı ihmal etmeyin! bir şöhrete sahiptir ve kötü ruhları taşıdıklarına inanılır. Bunun Çatlak zemine basanın işi rast gitmez inancı sebebi büyük ölçüde, eski Mısır'daki şeytani firavunlarla kara İngilizceye “çatlakta yürüyün ve annenizin belini kedilerin özdeşleşmiş olması. Bu yüzden kara kedilerin kötü kırın” gibi Türkçeye çevirince pek de manalı şans getireceğine inanılıyor. Ancak bu lanetten kurtulmak olmayan bir tekerleme de hediye etmiştir. Birine basit, tek yapmanız gereken kediyi çağırıp size gelmesini ait resmin duvardan düşmesiyse, o kişinin başına sağlamak. Böylece kötü şans tersine dönecek. 13 kötü bir şeyin geleceğine işarettir. Sembolik anlatım rakamının uğursuz sayılmasıyla ilgiliyse her uygarlıkta farklı takıntısı olan pek çok yönetmen, filmlerinin alt hikâyeler vardır. İsa’yı ihbar eden metinlerinde bu detayla izleyicinin Yahova’nın son akşam yemeğindeki bilinçaltına seslenmeyi sever. Siz siz 13’üncü misafir olması, Hıristiyan âlemi olun sevdiklerinizin resimlerini sağlam Batıl inançların için bu rakamı uğursuz kılmıştır. Öte kazığa bağlayın. Eski çağlarda yandan bundan eski dönemde bile günümüze göre çok daha önemli uğursuzluk getirdiğine cadıların ritüellerini 12 kişiyle olan atlar da batıl inançlarda önemli inanıyor musunuz? gerçekleştirmesi 13 rakamının yere sahipti. At nalını duvara ayrık Hemen hepinizin hayır uğursuzluğuna işarettir. Çünkü bu uçları yere bakacak şekilde asmanın ritüellerdeki 13’üncü misafir şeytan kötü şans getireceği inancı, özellikle dediğini duyar gibiyim, olarak bilinir. Tüm bu hikâyelerin kırsal bölgelerde bugün bile canlılığını ama kaçınız, kendinizi gün etrafında Ortaçağ Avrupası’nı altüst eden koruyor. Unutmadan, tersi de iyi şans bir olay, Fatih Sultan Mehmet’in getiriyor. içinde tahtaya vurmaktan İstanbul’u fethettiği tarih olan 1453 ya da merdivenin Tanrı seni korusun yılının rakamlarının toplamı da 13 olunca günümüz Batı dünyasında bu rakamın yanından dolaşmaktan Merdiven altından geçmenin hâlâ uğursuz kabul edilmesi çok da uğursuzluğu ise aslında sembolik bir alabiliyorsunuz? Campari anlaşılmaz değil. gönderme. Şeytani üçgen, Horus’un Takvimi bu yıl uğursuzluk her şeyi gören gözünü taşıyan piramit Şemsiye uğursuzluk mu? konseptini içeriyor. ve daha birçok yerde benzer Evde şemsiye açılması herkes sembollerle açıklanan şeytanın kutsal Takvimin modeli Penelope tarafından bilinen bir uğursuzluk üçgeni, bir merdiven altında karşınıza Cruz da batıl inançlara işaretidir ama nedeni muğlaktır. Bu çıkabilir. Altından geçerseniz aynı eylemin uğursuz sayılmasının sebebi, zamanda karanlık tarafa geçiş yapmış karşı koyuyor. evin, Tanrı’nın ışığından mahrum sayılırsınız. İki sütun arasından geçişle kalması inancıyla açıklanabilir. Ayna ilgili olarak da benzer bir inanç vardır. kırmak! Ayna mitolojiden masallara ve Ayaklar kapıya dönük uyursanız günümüz Hollywood yapımlarına kadar milyonlarca hikâyede kötü ruhların bedeninizi ele geçireceğine inanılır. Sebebi, eski önemli bir semboldür ve kişinin ruhunun yansıması olarak bilinir. çağlarda ölülerin, yakılmadan önce bu pozisyona getirilmesidir. Bu yüzden aynayla birlikte kırılan ruhun yedi yıl boyunca Birisi hapşırdığında biz “çok yaşa” deriz, ama Batı’da genelde uğursuzluk getirdiğine inanılır. Ancak bu inanca sahipseniz yedi karşılığı, “Tanrı seni korusun”dur. Çünkü hapşırırken ruhumuzun yıl sonunda ayna parçalarını toparlayıp ay ışığında yakmayı kazara bedenimizden ayrılabileceğine inanılır. unutmayın. Ancak böylece kırık aynanın uğursuzluğundan Islık çalmak, özellikle karanlıkta çalmak da uğursuzluk olarak kurtulabilirsiniz. Sıradaki lanetimizse, aslında bir öngörü. Birinin sayılır. Çünkü eski toplumlarda şeytanları yardım ya da işbirliğine ayağını süpürmek; geleneksel olarak uğursuzluk getirmeye çağırmak için ıslık çalma yöntemleri kullanıldığına inanılır. sebep olan bir eylem. Çünkü ev süpürürken yanlışlıkla kendi ya Bir evin yanında baykuşun ötmesi o evden birilerinin da birinin ayağını süpüren bir kadının evlenilmeyecek kadar öleceğinin işareti olarak algılandığı gibi, kurban kesilirken dilini beceriksiz olduğuna inanılır. çıkarırsa kurbanı kesenin de kısa süre sonra öleceğine inanılır. Yatağa şapka koymanın uğursuz olduğunu biliyor muydunuz? Birçok insan kötü kaderi kovmak için hâlâ tahtaya vurur ya, Bu inanç Batı kültüründe oldukça yaygın bir uğursuzluk alameti bunun da geçmişi yine eski çağlara, meşe odununun kutsal sayılır. Sebebiyse çok basit. Kötü ruhların saçlarda yaşadığına sayıldığı dönemlere uzanır. Batıl inançlara göre hava karardıktan inanılması, şapka takınca bu ruhların şapkaya geçmesi, şapkayı sonra yapılmayacak şeyler de bellidir: Sakız çiğnemeyin, aynaya yatağa koyunca da yine aynı ruhların bu sefer bedeninizi ele bakmayın, kapının önünü süpürmeyin, tırnak da kesmeyin. Ama geçirmesi. Eve giren kuşun uğursuzluk getireceği inancı aslında ay ışığında banyo yapabilirsiniz, böylece ay gibi parlak tartışmalı bir konu. Kimileri tam tersine, eve gelen kuşun müjde olursunuz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle