01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 KASIM 2012 / SAYI 1389 5 Oyuncu Ceyda Ateş uzun süredir üstüne yapışan kötü kadın imajına son verdi. Evlerden Biri’nin iyi kalpli Nursen'i oldu. Hatta bunun için sarı saçlarına bile kıymış. Kötü kadın olarak bilinmek zor, Ateş bunun sıkıntılarını günlük hayatında bile yaşamış, İnsanlar onu hovarda biri olarak görüyor olabilir ama o diyor ki: “Aslında çok evcimenim.” Buna yorum yapmak istemiyorum, bir kısmı beğeniyor, bir kısmı da beğenmiyor. Belki bazılarının sahip olmadığı göz rengine sahibim. Bazıları da belki kötü kadın rolleriniz yüzünden beğenmiyor. Başınıza Erol Taş’vari olaylar bile gelmiş. Evet, bizim dizilerde genelde iyi olan taraf tutulur. Aslında bahsettiğiniz olayda yaşlı bir teyze esprisine yavaş bir tokat attı. Bizim insanımız diziyi izlerken gerçekten yaşanıyor zannediyorlar. Bunları henüz aşamadık. Ben Hande’yi oynarken çocuk sevenim çoktu. Bu da ilginç gelmişti. Belki Feriha’ya döner diye söylentiler de var ama böyle bir şey yok. Bundan sonra dönersem herhalde biraz anlamsız olur. Onun dışında iyi yemek yapıyormuşsunuz. Evet hatta bazı arkadaşlarım, “sen mi yemek yapacaksın” diyorlar. Annem ve anneannem de yemek konusunda çok iyidir. Belki oradan geliyor. İnsanlar bende bir ev hanımı tipi görmüyor ki, aslında çok evcil bir kızımdır. Çok gezen, hovarda gibi bir tipim de var sanırım, ama 24 yaşındayım ve hâlâ ailemle yaşıyorum. Can’la ya da ailemle vakit geçiriyorum. Evde hâlâ babamın kuralları geçer. Öyle bir hovardalığım yok. Sosyal medya ile aranız nasıl? Bundan önce herhangi bir hesabım yoktu, ama fake hesaplarımın sayısı o kadar arttı ki, artık Twitter’a girmek zorunda kaldım. Hatta adresimi de vereyim. @cceydaates resmi Twitter adresim, isteyenler buradan ulaşabilir. CEYDA ATEŞ NİYAZ O artık ailenin iyi kızı DENİZ ÜLKÜTEKİN Modern olmak için “Batılılaşmak” gerekmez iyaz grubu epey uzun ve zorlu bir yolu kısa sürede katetti. Azam Ali tarafından kurulan Niyaz, hem Farsça hem de Urduca “yakarış” anlamına geliyor. Grup üyeleri müzikal yolculuklarını “Biz her zaman müziğimiz için ‘21. yüzyılın dünya müziği’ diyoruz. Çünkü bizim müziğimizde eski türküler, mistik şiirler, geleneksel enstrümanlar modern elektronik altyapılar ile bir araya geliyor. Biz modern olmak için ‘Batılılaşmanın’ gerekmediğini göstermek istiyoruz. Bu yüzden doğudan gelen modern müzik bizim yaptığımız. Kültürümüze ve manevi köklerimize bağlı kalarak modernleşmek mümkün. Bu her zaman bizim için en önemlisi oldu” diye özetliyor. Azam Ali, ortaçağ Pers şiirselliği ile İran geleneksel müziğini birleştiriyor. Dört yaşında ailesiyle birlikte İran’ın içinde olduğu siyasi karmaşa dolayısıyla önce Hindistan’a daha sonra da Amerika’ya göç eden müzisyen, gittiği her coğrafyadan aldığı müziksel parçalarla hiç sırıtmayan bir bütün oluşturmuş durumda. İlk 1996’da “Vas” grubu ile müzik dünyasına çıkarma yapan müzisyen daha sonra “Dredg”, “Buckethead”, “Mercan Dede” ile de çalışarak büyüdü. Niyaz ise ALİ DENİZ 2005 yılında kuruldu. Grubun ilk albümü “Niyaz” da aynı yıl yayımlandı. “Nine USLU Heavens” ise üç yıl sonra raftaydı. Son albümleri “Sumud” ise bu yıl geldi. Azam Ali’nin ürkütücü çekicilikteki benzersiz sesi, Loga Ramin Torkian’ın kadife akustik/elektronik düzenlemeleri ve Grammy adayı prodüktör/remiks üstadı Carmen Rizzo’nun organik elektronik ses örgüleriyle akıl karıştıran Niyaz, Sufi mistisizmiyle, Ortadoğu’nun şiir ve türkülerini akustik enstrümanlar ve modern elektronik müziğin tınılarıyla buluşturuyor. Evet, anlatması zor o yüzden onları dinleyerek tanımlamak en doğrusu. Yeni albüme gelince. Sumus’un Arapça anlamı “sebat” demek. Azam Ali, hikâyesini anlatıyor: “Her insanın onurlu yaşama hakkını ve doğduğu topraklarda özgür yaşama hakkını savunan bir felsefe ama bu özgürlüğün şiddetle elde edilemeyeceğini savunuyor. Gandhi’nin pasif direnç felsefesine benziyor. Albüme bu ismi koymamın sebebi, Ortadoğu’da kimlik ve özgürlükleri için yıllarca mücadele eden etnik ve dinsel azınlıkların şarkılarını dahil etmeye karar vermiş olmamız. Bu bakımdan Sumus’un felsefesi içimde derinde yankılandı, çünkü dünyanın herhangi bir yerinde zulüm ve adaletsizlik ile karşı karşıya kalan azınlıkların durumuna uygulanabilir bir felsefe!” Aslında bu albümün mesajı, Niyaz’ın genel mesajının bir parçası. “İnsanlığımıza olan bağlılığımız, her zaman kültürümüze veya dinimize olan bağlılığımızın üstünde tutulmalıdır. Sadece o zaman inancımız uğruna birbirimize karşı suç işlemekten vazgeçeriz” diyor Azam Ali. İyi müzik, iyi içerik ve iyi bir sunuş... Bu anlamda Niyaz çok dinlenebilir ve hissedilebilir bir grup. Hem onlar için de İstanbul'un özel bir yeri var: “İstanbul'un ve Türkiye'nin bizim kültürümüz ve bakış açımız ile çok benzeyen yanları var. Türkiye’de evimizde gibi hissediyoruz, gösterilerimiz daha özel. Bu coğrafyanın etnik öğelerini de performanslarımıza ekliyoruz.” Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında gerçekleşecek Niyaz konserlerini, İstanbul’da 9 Kasım Cuma akşamı İstanbul Kongre Merkezi, Harbiye Oditoryum’unda ve Ankara’da 13 Kasım Salı akşamı MEB Şura Salonu’nda izleyebilirsiniz. N Ö nce Kavak Yelleri’nde izleyicinin dikkatini çekmişti, ardından Adını Feriha Koydum’un Hande’si olarak izleyiciye kendini iyice tanıttı. Yıllardır ekranda kötü kadın karakterlerini başarıyla canlandıran Ceyda Ateş Star’da yayınlanan Evlerden Biri’yle ailenin iyi kızı oldu. dizi sona erdi. Şimdi merak edilen soru, acaba Feriha’ya dönecek mi? Yanıtı Ceyda Ateş’ten dinleyelim. Çok uzun bir kötü kadın kariyeriniz vardı. Şimdi daha farklı bir roldesiniz. Mutlu musunuz? Çok dizide oynadım. Ancak son zamanlarda hep Fotoğraf: kötü karakterleri oynadığım için bunlar izleyicinin VEDAT ARIK gözüne battı. Özellikle de Feriha döneminde. Feriha’nın biteceğini duyduğum zaman diyordum ki “zıt bir rol istiyorum.” Tekrar kötü bir rol olmayacaktı. Gerekirse bir sene bekleyecektim. Derken, bu proje önüme geldi. Okudum, zaten Orhan Kemal’in romanı, zıt bir rol, tam istediğim gibiydi. Farklı karakterleri oynayabileceğimi de gösterecektim. Başta insanlara Nursen karakterini Sevgiliniz Can Yurtsevdi’nin denildi. Böyle bir şey yok. sevdirebileceğimden emin yapımcı Ömür Varol’un evini 65’inci bölümde final değildim. Bir anda iyi rolle bastığı haberleri çıktı. yapacaktık ve birçok oyuncu karşılarına geçiyorsunuz. Bunlara hiç girmesek... başka projeler için imza attı. İnsanlar yadırgayabilirdi. Hâlâ İnsanlar Can’ı çok ters biri Çünkü herkes dizi bitecek sokakta görüp “keşke Hande sanıyor, çünkü basın da onu çok sanıyordu. Sonra “iki bölüm geri dönse” diyenler de var. yanlış tanıttı. Çoğu haber de Saç renginizi o yüzden mi daha yapacağız, finali doğru değil. Sadece durması değiştirdiniz? toparlayamadık” denildi. gerektiği gibi duruyor. Hatta Sonrasında duyduk ki, dizi Zaten sarıyla olacak bir rol basındaki arkadaşlarımızdan da devam ediyor. Ben ve Hazal da değildi. Bir değişiklik birkaçı Can’la tanıştığında “sen o yeni projelere imza attığımız gerekiyordu. Daha bir masum kişi misin” dediler. için “devam edemeyeceğiz” hale getirdik. Bazı insanlar öyledir. İlk Zıtlık demişken, bir zıtlık da dedik. Bir anlaşamamazlık yok. görüşte buna hiç ısınamayacağım şu, Nursen çok iyiyken çevresi Herkes için hayırlısı olsun. Şu dersiniz ama sonra tam tersi bir kötülüklerle dolu. Özellikle an reytingleri de iyi gidiyor diye insan çıkar. annesi Leman. Gerçek hayatta biliyorum ama normal şartlarda Evet herkes Can’ı çok soğuk öyle bir anneniz olsa ne bir oyuncu ayrıldığında dizinin zanneder ama hiç öyle biri değil. hissedersiniz? büyüsü de bozulabiliyor. Gerçi bende hiç öyle bir durum Çok kişi bilmiyor ama siz Leman zenginliğe düşkün, olmadı. Bu sadece diğer insanlar aslında tiyatro kökenli bir frapanlığı seven, tutkulu bir için geçerli. oyuncusunuz. kadın. Para için birçok şeyi Hatta onunla birlikte et Şimdi tekrar tiyatro yapma yapabilir. Kızı Nursen de tam yemeye başlamışsınız. düşüncem var, ama dizi tersi, en çok istediği şey Doktorum biraz et yemem çekimleri o kadar yoğun ki, üniversiteyi kazanıp avukat gerektiğini söylemişti. Çünkü artık tekrar başlarsam yarı yolda olmak. Erdal’a olan platonik ilaçlarla yeterli vitamin desteğini bırakmak istemem. aşkını bile masumane alamıyordum. Mecburen ufaktan Oyunculuğunuzun yaşamaya çalışıyor. Ama köfte yemeye başlamıştım, sonra başından beri tiyatroya zaman gerçek hayatta böylesini Can’la tanıştık. O biraz da olsa eti ayıramadınız belli ki. düşünemiyorum. Leman gibi sevdirdi. Biraz da kilo aldım. Hep bir projem oldu, bir anne olmaz herhalde! Dizide çok karmaşık bir Gurbet Kadınları için iki sene ilişki ağı var. Nursen Erdal’a Urfa’daydım zaten, sonra âşık, Erdal Nursen’in annesiyle birlikte, Erdal’ın kardeşi Kavak Yelleri için İzmir’e gittim. Diziyle tiyatroyu bir Nursen’e âşık. Hatta, Erdal’ın babası da Nursen’e âşık. arada götürmek çok zor. Feriha’da yaşadım bunu, Bu senaryoyu ilk okuduğunuzda ne düşündünüz? diziden çıkıp oyuna gidiyordum, prova falan çok zor. Burada da her gün setteyim. Karmakarışık bir durum var, ilerde nasıl Şemsi İnkaya’yla Üvey Baba’da da birlikteydiniz çözümlencek bilmiyorum. İlk okuduğumda zaten bir değil mi? anda konuların açılması beni şaşırttı. Ama sonuçta dizi Dokuz yaşındaydım, hatta Şemsi Abi’ye ilk sete çekiyoruz. Bir şekilde gidiyor, insanlar izliyor sonuçta. Siz ve Hazal Kaya “Adını Feriha Koydum bitecek” geldiğim gün söyledim. “Vay be koca kız olmuşsun” diye diziden ayrıldınız. Sonrasında dizinin devam dedi. Onunla oynamak gerçekten çok güzel, aldığım etmesinde bir art niyet arıyor musunuz? enerji çok güzel. Siz kendinizi seksi bulmuyorsunuz ama insanlar hiç Yoo, art niyet aramıyorum. İkimiz için de çok de öyle düşünmüyor. söylentiler oldu. “Para konusunda anlaşamadılar” Can yanlış tanındı İranlı asıllı Niyaz, Avea Sıra Dışı Müzik Konserleri kapsamında bu ay İstanbul ve Ankara’ya geliyor. ZÜLAL KALKANDELEN Yaratıcılık ve müzik kuyucular, bu köşede zaman zaman müzikten söz ettiğimi biliyor. Müzikle nefes alıp veren, onu hayatının odak noktası yapmış biriyim. Her ne kadar burada daha çok siyaset hakkında yazsam da bazen herkesle paylaşmak istediğim müzikle ilgili konular da oluyor. Bunlardan birisini geçenlerde Londra’da yaşadım. Bu yazıda Aphex Twin’in Barbican Centre’da verdiği konserden söz edeceğim. Asıl adı Richard D. James olan 41 yaşındaki bu müzisyeni tanımayanlar, Wikipedia’ya bakarlarsa, The Guardian tarafından “çağdaş elektronik müziğin en yaratıcı ve en esin verici figürü” olarak tanımlandığını görürler. Remote Orchestra’ adlı özel projesini Aphex Twin’in ‘R Londra’da sadece bir kereye mahsus olmak üzere dinleyiciyle buluşturacağını duyunca biletlerin satışa çıktığı anda internetin başında yerimi aldım. Çok kısa sürede tükenen biletlerden bir tane kapmayı başardım. Aphex Twin’i bilen bilir; bugüne kadar DJ’lik yaptığı kulüplerde kendisine benzeyen birçok kişiyi kalabalığın içinde dolaştırmakla kalmadı, mekândan tamamen farklı bir yerden gönderdiği elektronik dalgalarla müziği kontrol etti, yüz eşleme teknolojisini kullanarak dinleyicilerin yüzüne kendi yüzünün resmini yansıttı. Kalabalık içinde görünmekten çekinen bir müzisyenin dikkati kendi O üzerinden alıp kalabalığa yansıtma çabaları, ancak bu kadar akıllıca bir şekilde teknolojiyle buluşturulabilir. Bu defa ne yapacağını merak etmem boşuna değildi. Sonunda performans günü geldiğinde Barbican’da ışıklar karardı ve sahneye 5 barlı bir grafikle yansıyan dev kontrol panelini gördük. 28 orkestra elemanı ve 12 kişilik koro sahnedeki yerini aldı, hepsi sırtını izleyiciye dönerek ekrana yöneldi. Her biri, performans boyunca görmediğimiz Aphex Twin’den gelen yönlendirmeleri duyabilmek için kulaklık takmıştı. Kontrol panelindeki farkli renkteki barlar yükselip alçaldıkça orkestradan çıkan neoklasik ve dark ambient arasındaki sesleri tam olarak anlatmak olanaksız. Yalnız şunu söyleyebilirim; Aphex Twin bir MIDI kontrol paneli ile orkestrayı yönetirken, her aşamada matematik devrede ama performansı şekillendiren asıl unsur insana bağlı olarak gelişiyor. Performansın ikinci kısmında, orkestra sahneden ayrıldı; onun yerine başrol, yerden yaklaşık yarım metre yükseltilerek tavandan asılmış bir platform üzerine kablolarla bağlanan büyük bir Yamaha piyanoya verildi. Birisi, kenarına bağlanan iplerden tutup çekince platform farklı sesler çıkararak bir sağa, bir sola sallanmaya başladı. Aynı anda tuşları uzaktan kumanda ile yöneten Aphex Twin’in çaldığı müziğin güzelliği baş döndürücüydü. Teknoloji yine devredeydi ama insanın hareketleriyle belirlenen organik bir süreçti bu. Platformun hareketi kendiliğinden sona erene kadar süren bu bölümden sonra, sıra üçüncü kısma geldi. Minimal müziğin kurucusu Steve Reich’ın 1968’de bestelediği Pendulum Music’ten ilham alan bu son bölümde ana unsur, tavandan sarkıtılan 18 adet disko topuydu. Aphex Twin miks masasının başındayken, her bir top birer insan tarafından tutulup ileriye doğru farklı hızlarda bırakıldı. Aynı anda lazer ışıkları toplarla buluştuğunda çıkan ajite edilmiş sesler ve yansıyan ışıklar, dinleyenleri çılgın bir atmosfere sürükledi. Bütün bunlar, müziği oluşturan elementlerin, planlanmış ya da kendiliğinden olanların farkına varmak, teknoloji ve insan ilişkisini daha net görmek açısından ufuk açıcıydı. Brian Eno görse gurur duyardı. Hissedilmesi için içinde olunması gereken bir performanstı ama en azından bu yaratıcı proje bilinsin istedim. Müzik statik bir olgu değildir; teknoloji de insan aklının eseridir, onu müzikte kullanmaya karşı çıkanlar haberdar olsun. www.zulalkalkandelen.com [email protected] C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle