01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Sanem Tezman, iki yıldır takı tasarımı yapıyor. Altı aydır da Nişantaşı’nda kendi mağazasında. Son dönem tasarımlarında ise rotasını çocukların dünyasına çevirmiş. Snoopy karakterleriyle tasarladığı çocuk takılarına yetişkinlerin de ilgisini bekliyor. 1 OCAK 2012 / SAYI 1345 Snoopy takı dünyasına girdi anem Kardıçalı Tezman, son birkaç yıldır takı tasarımı yapıyor. İçlerinde kendi tarzına göre hazırladıkları da var, kişiye özel tasarımları da. Yaratıcı çalışmaların ilgisini çektiğini söyleyen Kardıçalı, aynı zamanda bunları da farklı yolculuklar olarak tanımlıyor. Peki nasıl mı başladı tasarım macerası? Çocukluğundan bu yana mücevhere çok meraklı olduğunu söylüyor. Hatta bir şeyler tasarlamak, tasarladıklarını kullanmak da onu her zaman heyecanlandıran ve mutlu eden bir iş olarak hayatında yer almış. Sonunda da bunca keyif aldığı hobiyi, bir işe dönüştürmeye karar vermiş. Birkaç mağazaya tasarım yaparak yolunda devam ederken, bu yıl Nişantaşı’nda kendi mağazasını açmış. “Bu şekilde işin her kısmıyla kendim ilgilenmek istedim. Müşterilerimin tercihleri, görüşleri doğrultusunda çalışmak, karşımdakine doğru bilgiyi vermek önemli” diyor. Tasarımlarında ise farklı olanı arıyor Kardıçalı. Sanem Klasikle moderni Kardıçalı karıştırmayı, renkli Tezman deriler ve renkli taşlar kullanmayı sevdiğini söylüyor. Kendi üretimleri olduğu gibi, kişiye özel tasarımlar da yapıyor. Kullanmayı en çok sevdiği materyaller ise altın, pırlanta, elmas ve renkli taşlar. Tüm bu materyalleri kimi zaman değişik deri çeşitleriyle de kombinlediğini söylüyor. Şimdilerde Beymen Kids için Kids by Sanem Kardıçalı’yı hazırlıyor. Çocuklar için takı tasarımı nasıl olur diye merak ediyorsanız, anlatıyor Kardıçalı: “Çocuklara tasarım yapmam için çok talep geldi. Ben de araştırdım ve gerçekten çocuklar için fazla alternatif olmadığını gördüm. İnsanlar hediye alırken çocuğun boyunu, bedenini veya zevkini bilmeyebiliyor. Onlara bir kıyafetle aynı fiyata altın gibi değerli bir hediye götürmek daha mantıklı geliyor. O yüzden de yeni dönemde çocuklara da tasarım yapıyorum.” Çocuk tasarımları elbette yetişkinlere göre daha renkli ve eğlenceli. Aynı zamanda rahat edebilecekleri ve sevecekleri şeyler olması da önemli. Kardıçalı, bu tasarımlarda pembe, sarı ve beyaz altın, mineli mavi gözler ve pırlantayı rengarenk iplerle birlikte kullandığını söylüyor. Bu çocuk tasarımları, ona farklı bir yol da açmış. Warner Broos Türkiye temsilci firmasından gelen telefonla Snoopy karakterini tasarlamaya başlamış Kardıçalı. “Bu benim için çok güzel bir gelişme. Sonuçta dünyanın en büyük firmalarından biri ve 60 yıl boyunca birçok neslin favorisi olmuş bir karakter var karşımda” diyor Kardıçalı. Yaptığı ön hazırlığın ardından, Snoopy’nin dokuz farklı halini kullanarak 30 farklı tasarım ortaya çıkaracak. Zaten öyle ki, sadece çocukların değil yetişkinlerin de ilgisini çekeceğini söylüyor. Her yaptığı tasarımla bir adım ötesini hayal eden Kardıçalı, önümüzdeki süreçte erkekler için de tasarımlar yapacak. “Çıktığım bu yolda başarılı adımlarla ilerlemek istiyorum. Önce hayal ediyor, sonra hayallerimi gerçekleştiriyorum. Gelişim önemli, her yaptığım tasarımla bir adım daha ileriye gittiğimi düşünüyorum.” Gamze Saraçoğlu Bir yılı geride bıraktık. Aslında bir akımı da. 2012 yılı, moda dünyasında farklı izlerle birlikte geliyor. Gardrobunuzda ufak bir temizliğe ihtiyaç olabilir. Çünkü Gamze Saraçoğlu, bu sezonda siyahı unutup, çiçeklerin ve renklerin dünyasına gireceğimizi söylüyor. Puantiye desenler sezonun en gözde detayı olacak. Kadife ise 2012’de altın çağını yaşayacak. S Siyahı unutacağımız bir sezon geliyor ZUHAL AYTOLUN er yeni yıl, aslında moda dünyası için de yeni bir heyecan. Çünkü yeni yılın trendlerinin belirmesiyle birlikte defilelerde modacıların farklı yorumlarını görmek mümkün oluyor. Dünyaca ünlü Chanel markasının kurucusu Coco Chanel, “Moda geçicidir, stil ise kalıcı” demiş demesine de, her sezon neler giyileceğini belirleyen bir marka olmaya da devam ediyor. Elbette önemli olan kişinin kendine has, tavrına, tarzına, karakterine uygun olan stilini belirlemesi. Ama moda da diğer yandan, getirdiği yeniliklerle birlikte her sezon insanları etkilemeyi başarıyor. Bir yılı geride bıraktık, şimdi yeni bir yıl var önümüzde. Geçen sezonun koleksiyonlarındaki çeşitliliğe rağmen, renk ve desen olarak daha düz bir yılın ardından, 2012 çiçekleriyle desenleriyle birlikte geliyor. Demedi demeyin, puantiyeli kıyafetler de bu yıl hiç olmadığı kadar moda olacak. Modacı Gamze Saraçoğlu, 2012 modasını anlatıyor. Nasıl bir 2012 yılı modası bekliyor bizi? Şehrin kozmik yapısına ayak uyduran, modern, elegan ve sofistike tasarımlara rastlayacağımız bir sezonla karşı karşıyayız. Bu kış ve devamında bahar aylarında renk, desen ve kumaşlara teslim olacağımız bir dönem bizi bekliyor. Geçen sezona nazaran bu sezon çok daha hareketli olacak. Hatta sonbahar ve kışın kasvetine inat renkli ve enerjik bir moda sezonu var karşımızda. 2012 yılı giyim modasında belirgin ve baskın olarak hangi renkleri görüyoruz? Yeni sezonda daha çok çamur hissi veren renkler dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra bordo, kahverengi, yeşil ve laciverdin her türlü tonunu görmek mümkün olacak. Renk tonlarındaki geçişler de tercihler arasında. Peki etek boylarından, kullanılan kumaşlara ve desenlere kadar giyim tarzında, anlayışında değişiklikler göze çarpacak mı? Her dönemin olmazsa olmazı siyahı unutacağımız bir sezon geliyor. Çiçeklerin, renklerin ve puantiyelerin coşkusuna tanıklık edeceğimiz bu mevsimde ihtiyacınız olan enerjiyi trendlerde bulacaksınız. Sezonun en gözde detayı, Marc Jacobs ve Stella McCartney başta olmak üzere birçok markanın koleksiyonunda yer alan puantiye desenler... Puantiye desenli elbise ve gömlekler sezonun hitlerinden. Hem günlük giyimde, hem iş hayatında hem de davetlerde puantiye en göze çarpan detaylardan biri olacak. H 90’lı yıllara bir geri dönüş olduğunu söylemek mümkün mü? 90’lı yılların izini biraz görebiliyoruz bu sezon. Çünkü diz altı, piliseli, kloş etekler ve bu eteklerle kombinlenen sivri burun ayakkabılara da sıkça rastlayacağız. Nostaljik ve bir o kadar da cool bir görünüme sahip kadife de bu sezon altın çağını yaşayacak. Özellikle kadife ceket ve elbiseler bu nostaljik ruhu tarzımıza taşıyacak. Her gelen yıl, aksesuvarlarda da bir değişikliği mutlaka getiriyor. Ya modeller küçülüyor, ya büyüyor. Peki bu sezonun aksesuvar modasında nasıl detaylar olacak? Aksesuvar olarak minik saplı vintage görünümlü çantalar, fötr şapkalar ve sivri burun ayakkabılar çok moda olacak. Saplı minik çanta, kaşmir palto ve fötr şapka kombinasyonu her kadının gardırobunda mutlaka olmalı. Siz, tasarımlarınızda nelere ağırlık veriyorsunuz bu sezon? Sizin gündeminizde neler var? Bu sezon, kadınlar için elbise ve Oxford ayakkabıları sıklıkla görebileceğiz. Kalın kazaklar, ekose etekler, Oxford ayakkabılarıyla modern kadın siluetleri sıkça karşımıza çıkacak. Dizde kabarık etekler ise davetlerin gözdesi olacak. Aksesuvarlarda sert hatlı ufak çantalar, kombinasyonlara eşlik edecek. Biz de tasarımlarımızda iz bırakmış kadınların siluetlerinden yararlandık. Koleksiyonda, teknolojik formlara sokulan özel tasarım ipek, şifon ve ketenlere, mekanik hissi vermesine rağmen tamamen el işçiliğiyle yaratılan hasır detaylar, biyeler ve drapeler eşlik ediyor. Yaz canlılığıyla geliyor Tabii bir de yaz modası söz konusu... Yaz aylarında nasıl bir canlılık bizi bekliyor olacak? 2012 ilkbahar ve yazında yine çok canlı ve renkli bir görünüm var. Çünkü renkler doğal ve nude renklerde, citron ve nar çiçeği kombinelerinden oluşuyor. Genelde yaz koleksiyonlarımda doğallığı sadeliği öne çıkarmak için pastel tonlarını tercih ediyorum. Bu sezon daha güçlü kadını temsil etmesi için canlı ve güçlü renkler de var. Bunlarda pastel tonlarıyla kombinelenebilen citron ve narçiçeği, öte yandan bu sezon altın ve gümüş renklerini de koleksiyonumda sıkça göreceksiniz. Y ZÜLAL KALKANDELEN C M Y B C MY B Veganlar örgütleniyor eni yıla yeni dileklerle girmek âdettir. Ben de 2012’ye her zamanki gibi adaletli ve daha barışçıl bir dünyada yaşama umuduyla girdim. Ama bu yılın sonuna doğru bir değişiklik oldu hayatımda. İlk kez İstanbul’daki veganlarla buluştum. Uzun yıllardır İstanbul’daki veganlarla iletişim kurmaya çalıştım, çevremdeki herkese tanıdıkları varsa benimle tanıştırmalarını rica ettim. Ama pek faydası olmadı; sınırlı sayıda vejetaryenle yolum kesişti ama hiçbir veganla tanışmadım. “Karşılaşacaksın da ne olacak?” diye sorabilirsiniz. Ben çok sosyal birisi değilim ama sonuçta insanım; herkes gibi ben de benzer düşünceleri paylaştığım, ortak yönüm olan insanlarla konuşmayı seviyorum. 1 Kasım Dünya Vegan Günü’nü hep tek başıma kutlamaya alışmıştım aslında ama Kasım 2011’de güzel bir gelişme oldu. Vegan Kolektif adı altında bir araya gelen veganlar olarak o günü birlikte kutladık. Benim için çok değişik bir gündü. Türler arasında ayrımcılık yapmayan ve şiddeti tamamen reddeden hayat felsefem nedeniyle bugüne kadar toplumda “uzaylı” muamelesi gördüm ama o gün bir de baktım ki, benim gibi başka “uzaylılar” da var! Sayımız az ama yalnız değiliz. Türkçe sözlüklerde yer almayan vegan sözcüğünün ne anlama geldiğini bilmeyenler ya da yanlış bilenler çok. Çok kısa bir ifadeyle, hayvansal hiçbir ürünü / maddeyi yemeyen, giymeyen ve kullanmayanlara verilen isim bu. Veganlık, Türkiye’de son bir iki yıla kadar ana akım medyanın hiç ilgi göstermediği bir konuyken, geçen yıl birden dikkat çekti. Bunda en büyük pay, Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde yatan vegan mahkum Osman Evcan’ın kendisine hayvansal ürün içermeyen, yenilebilir yiyecekler verilmesi için başlattığı açlık greviydi. Osman Evcan, haklı mücadelesinde direnince, cezaevi yönetimi istekleri kabul etmek durumunda kaldı. Politik bir vegan hareketinin Türkiye’de başlaması kolay olmasa da önemli bir adımdı Osman Evcan olayı. Dünya Vegan Günü’nü birlikte kutladıktan sonra Vegan Kolektif’teki arkadaşlarla toplantılar yapmayı sürdürdük. Geçen 2012 Vegan Bir Yıl Olsun” sloganıyla bir cumartesi gecesi de “2 gece düzenledik. Vegan, hatta vejetaryen olmasa da gelip merhaba diyen herkes bizi sevindirdi. Arkadaşımız Gülce Özen Gürkan’ın yazıp seslendirdiği vegan şarkısını dinleyip çok beğendik. (Şarkıyı dinlemek için link: http://soundcloud.com/gulce/neayaksin) Amacımız, kısa zamanda manifestomuzu yazıp dernek haline gelmek. Daha yolun başındayız. Yapacağımız çok iş var. Belki bu yazdıklarım ilk anda bazı insanlara uçuk fikirler gibi gelebilir. Ama bana da koşabilen, yürüyebilen, yüzebilen, uçabilen, görebilen, duyabilen, hissedebilen, farklı derecelerde de olsa bir muhakeme ve öğrenme yeteneği olan, yavrusunu sahiplenip büyüten canlılara “mal” gibi davranmak, uçuk ve çok acımasız geliyor... Gerçekten hayvanların birer eşya gibi görülmekten kurtulacağını düşünmek fazla mı saflık? Bana göre, her insan ömründe bir kez tavuk çiftliği ya da et fabrikası ziyaret etse vejetaryen olurdu. Her şeyin mükemmel olduğu bir dünyada da herkes vegan olurdu. Savunduğum bu görüşlerin ülkemizde çok fazla yandaş bulmadığının farkındayım. Ancak üzerinde düşünülmeye başlanması, Vegan Kolektif adlı bir oluşumun kurulması çok olumlu gelişmeler. Barışçıl bir dünya yaratılması ve vegan felsefesinin tanıtılması için yapacağımız çabalara destek istiyoruz. Hayvanlara uygulanan köle düzeninin sona erdirilmesi için çalışmak isteyenler bizimle iletişim kursun. Diyoruz ki, insana, hayvana ve yeryüzüne özgürlük temelinde bir araya gelelim. Her türlü zulmü, seksist, ırkçı ve türcü yaklaşımı reddedelim! www.zulalkalkandelen.com / [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle