14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 Liderlik Kampı’nda Kardelenler hem eğlendi hem eğitim aldı. 31 TEMMUZ 2011 / SAYI 1323 Doğu’da çocuk olmak bildiğin gibi değil ESRA AÇIKGÖZ ildiğin Gibi Değil…” faili meçhullerin, işkencenin, “kaybedilme”nin en yoğun olduğu 90’lı yıllarda Güneydoğu’da çocuk olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. Şiddetin, acının, kanın yoğun olduğu 19 yaşamla bize o toprakların kapısını açıyor. Neden mi? Batı da Doğu’ya dokunsun ve anlasın diye… Metis Yayınları’ndan çıkan kitabın yazarları Rojin Canan Akın ve Funda Danışman da çocukluklarını doğuda yaşamış. Önce sizleri tanıyarak başlasak... R. C. Akın: 30 yaşındayım. Batman Kozlukluyum. 17 yaşıma kadar Kozluk ve Muş’ta yaşadım. Sonrasında üniversite hayatım için İstanbul’a geldim, gazetecilik okudum. F. Danışman: Erzincan doğumluyum. Ortaokulu bitirinceye kadar Erzincan da yaşadım, 1995’te İstanbul’a göç etmek zorunda kalan bir aileyiz. “Bildiğin Gibi Değil”i size ne yazdırdı, nereden çıktı kitap fikri? R. C. Akın: Kitabın yazılma sebebi, Türkiye’nin batısındaki metropollerde bölgeye yönelik bir algının olduğu ve baktığımızda ya da yan yana gelip konuştuğumuzda bu algının tamamen medyanın manipüle edilmiş haliyle sunduklarından kaynaklandığıydı. Evet, herkes bölge üzerine bir şeyler söylüyor ama bizim çocukluğumuzda yaşayıp gördüğümüz bölgeyle onların bildiği arasında kocaman bir kandırma duruyordu. Faili meçhullerin, köy yakmaların, her gün taranan evlerin olduğunu biliyordu temas kurabildiğimiz insanlar ama yapanı yanlış biliyorlardı. Bu algıyı değiştirmek, biraz da olsa düşündürmek adına çocukluğu orada geçmiş ve savaşın kirliliğini bütün çıplaklığıyla görmüş birileri olarak, karşımızdakine yaşananları anlatıp “Bunları yaşamış olsaydın, sen ne yapardın” sorusunu sormak için yola çıktık. doğdunuz, belli yaşa kadar da oralarda büyümüşsünüz. Yani Birilerine, onu terörize eden sebepleri bilmeden “terörist” demenin ne Güneydoğu’da çocuk olmanın ne demek olduğunu biliyorsunuz. Sizin kadar zehirli bir dil olduğunu anlatmak asıl meselesi “Bildiğin Gibi için oralarda çocuk olmak nasıldı? Neler yaşadınız? Değil”in. R. C. Akın: Güneydoğu’da çocuk olmayı doğrusu İstanbul’a gelince F. Danışman: 80’lerden itibaren bölgede bir savaş yaşanıyor ve anlayabildim, çünkü oradayken bana göre her yer her gece taranıyor, ortada bir sorun görülüyor ama bu sorunun neden ve nasıl yaşandığını herkesin ağabey, babası öldürülüyor ya da gerillaya gidiyordu. Çünkü birçok insan ya görmek ya da bilmek istemiyor başka bir hayatın da olabileceğini bilmiyordum. Ben ne yaşıyorsam veya biliyor fakat o kısmı çok önemli gelmiyor. İzmir’deki, Ankara’daki ve diğer batı illerindeki akranlarım da aynısını Son politik kuşağın yaşadıklarını ve söylemek yaşıyor, zannediyordum. İstanbul’a gelince, istediklerini anlatmanın bir yolu bu kitap… Aynı sabaha kadar dışarıda olmak başta 19 insan zamanda bir sözlü tarih çalışması… k en d i ç o ürkütmüş ve şaşırtmıştı beni. İnsanlar cuklukla Kitap için ne gibi hazırlıklar yaptınız, sabaha kadar dışarıda kalabiliyor ve anlatıyor rını . Devlet konuştuğunuz kişileri nasıl buldunuz, kaç öldürülmüyorlardı, buna hayret şiddetiyle Hizbullah , kişiyle konuştunuz, kitapta yer alacaklara ediyordum. Bir kere silah sesi yoktu ve bu vahşetiy nasıl karar verdiniz? le, kanla benim için müthişti. yoğrulm uş ç o c uk R. C. Akın: Doğrusu öyle yoğun bir F. Danışman: Ben çocukluğumu luklar bu hazırlık aşamasından geçmedik. Uzun nlar. Ç ün k ü o Erzincan’da ve İstanbul’da yaşadım. Bu nlar Gün süredir var olan bir düşünceyi bir hafta gibi farkı çok hissettim. Somut olaylarla eydoğu’d yaşıyor. a kısa zamanda pratiğe döktük ve yola anlatması zor ama duygularınızın verdiği Rojin Ak ın ve Fun koyulduk. Kafamızda, gideceğimiz tepkiler bile farklı; benim güldüğüm olaylar Danışma da n’ın kale koordinatlar zaten belliydi; savaşın en ya da ağladığım şeyler farklı, oyunlarınız me aldık “Bildiğin yakıcı hissedildiği şehirler. Faili ları farklı… Sanırım bu, daha sonra öğrenmem, gibi değ meçhulleriyle, Hizbullahı’yla, ölüm yaşamam gereken acılara da sevinçlere de il…” yaşa nan savaşın n kuyularıyla, “molotoflu eylemleriyle” çocuk yaşta şahit olmamdan kaynaklanıyordu. edenlerin bilinen yerleri özellikle seçtik. i gözler Bildiklerinize rağmen, kitabı hazırlarken önüne se Konuştuğumuz kişilere gelince, “Bildiğimiz Gibi Değilmiş” dediğiniz oldu mu? riyor; Ba rışı tamamen insan ilişkileri üzerinden R. C. Akın: Batman’da büyümüş ve ağabeyi konuşab ilelim diy gelişti. Herhangi bir parti ki, bölgede faili meçhule kurban gitmiş biri olarak e… DTP vardı o zaman ya da kurumla söyleyeyim; Şırnak ve Cizre nevruzunun bu irtibatlanmadan, mümkünse bağımsız bireyleri seçtik kadar korkunç ve kanlı geçtiğini bilmiyordum. ki okuyanlar “taraflı kişileri bulup, konuşmuşlar” demesin. Kitabın Evlerin, insanların tarandığını, 100’e yakın insanın basılacağı yayınevine kadar her şeye çok dikkat ettik. öldürüldüğünü biliyordum ama evlere havan topu atıldığını F. Danışman: Konuştuklarımızı yoldan çevirdik desem yersiz olmaz. bilmiyordum. 17 yaşında işkencede öldürülen Bişeng Anık’ın etlerinin Amacımız bu savaştan zarar görenlerle görüşmekti ve bu kişileri lime lime edilip arasına tuz basıldığını, buna tanık olan kuzeniyle bulmakta zorluk yaşamadık çünkü bu savaştan zarar görmeyen kişi konuşunca öğrendim. neredeyse hiç yok. 60 kişiyle konuştuk ama 19’una yer verebildik. İlk F. Danışman: Ben evine havan topu düşüp de, dışarı çıkmak yasak olarak benzer hikâyeler olmamasına dikkat ettik, değişik şehir ve olduğu için annesinin cenazesiyle üç gün aynı evde yaşamak zorunda ilçelerde yaşanan farklı olayları yansıtmak için bunlara dikkat kalan çocukları dinledim… Nusaybin’de nevruz kutlaması için toplanan etmeliydik, böylelikle 90’da yaşanan birçok gerçek ve basında yerini halkın üzerinden panzer geçmesini dinledim. Bildiğim gibi değilmiş, bulmamış veya üstü kapatılmış olay bir kez daha hatırlanıp, demedim ama bunlar yaşanırken bu ülkenin insanları neredeymiş konuşulabilirdi. dediğim çok oldu… Siz de acının, devlet şiddetinin yoğun olduğu topraklarda Dinlediğiniz yaşantılardan sizde en derin iz bırakanı ne oldu? R. C. Akın: Avréhan! Babasının öldürüldüğü yere ilk ulaşanın o olup, babasını yerde kanlar içinde yatarken görmesi, babasının aldığı son elmayı yediğini anlatırken ki donuk hali ve üç saatlik söyleşi esnasında hiç ağlamaması karşısında kendimi tutamayıp ses kayıt cihazını kapatarak ağladım... F. Danışman: Aslında hepsi ayrı ayrı derin izler bırakıyor… Fakat kendimi en kötü hissettiğim anlar çaresiz kaldığım zamanlardı, kendime, insanlara, bunları yaşatanlara, herkese öfkelenmemek elde değil. 19 insan, 19 ayrı hikâye. Ancak hikâyelerin ortaklaştığı noktalar da vardır kesin, neydi onları en çok ortaklaştıran? F. Danışman: Yaşamları, yaşam tarzları, aileleri, bakış açıları farklı olsa da bir noktada birleşiyorlardı; olayları anlatırken öfkelenseler dahi bu Türk halkına yönelik değildi, suçladıkları sistemdi. Hepsi yaşadıklarına rağmen barış istiyordu. R. C. Akın: Evet, hepsi ağız birliği etmişcesine “Barışabiliriz ama asla affetmeyiz” diyor. Affetmek zor hepsi için, çünkü bu 19 kadın ve erkeğin diğer ortak yanları da ya ağabeylerini, babalarını ya da bir yakınlarını devlet eliyle kaybetmeleri. Devlet babanın “zalim” bir babadan çok daha feci şeyler yaşattığına tanık olmaları, onları affetme noktasında frenliyor. Hepsi şunun farkında, affetmek unutmaktır ve unutmak da kaybetmektir. Kaybetmek istemiyorlar ama barışın artık gerekli olduğu noktasında hemfikirler. Kitap hazırlığı boyunca sizi en çok zorlayan ne oldu? F. Danışman: Ağlayamamak, susarak dinlemek, susarak okumak… R. C. Akın: Dinlemek müthiş yorucuydu. Çocukluklarında yaşadıklarını onlara tekrar anlattırmak, o anı tekrar yaşamak oluyordu, hem bizim için hem onlar için ve bu çok da kolay atlatılacak bir şey değil. Bir de hâlâ devletin polisinden ve askerinden itina ile saklanarak gizlice söyleşi yapmak epey zorlayıcıydı. Özellikle Hakkâri sınırlarına girince epey zorlanacağımızı anladık, çünkü ilk arama noktasında özel timler neden Hakkâri’ye gittiğimizi sordular. “Gezmeye geldik” dedik ama sanırım pek inandırıcı bulmadılar ki sürekli takip edildik. Aslında Kitaba dair eleştirileri haklılar tabii, oralara gezmeye gidilmeyeceğinin, oraları cehenneme [email protected] çevirdiklerinin onlar da farkında… G “B Rojin Akın Üniversiteli Kardelenler kampta buluştu ARDA ÖZTÜRK Y emyeşil Polonezköy ormanlarından geçerek, Saklıköy’e ulaştık. Kuşlar kadar güzel cıvıldayan, 40 Kardelen var bahçede. YGA Liderlik Kampı’nın bir sonraki seansına girmeden önce sohbet ediyor, çaylarını yudumluyor, bir önceki seansla ilgili yorumlar yapıyorlar… Turkcell’in, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile birlikte 11 yıldır yürüttüğü Kardelenler Projesi, ekonomik yetersizlik nedeniyle öğrenimlerine devam edemeyen kız çocuklarına eğitimde “fırsat eşitliği” yaratmaya, onları hayatlarının her alanında desteklemeye devam ediyor. 1620 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen kampa konuşmacı olarak; Turkcell Genel Müdür Yardımcıları Koray Öztürkler, Selen Kocabaş, Lale Saral Develioğlu ve Meltem Kalender’in yanı sıra, YGA Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Yaman, Unilever OrtaKuzey Afrika Ortadoğu Direktörü Oğuzhan Gürsoy, Yapı Kredi Yayınları Genel Müdürü Tülay Güngen, Ekser Danışmanlık Kurucusu Füsun Çağan, Eğitmen Psikolog Güray Sabit ve LiberationX şirketi Kurucusu Eğitmen Yasemin Snaith katıldı. Vicdanİ zekÓA, stratejik yaratıcılık, sosyal inovasyon, liderlik reçeteleri, birlikte başarmak konularında konuşmacıların sıra dışı başarı hikayelerini dinleyen Kardelenler yoğun eğitim programlarının yanı sıra spor yapma, sinema izleme ve diğer Kardelenleri tanıma fırsatı buldular. “Elimizdeki gücün farkına vardım” Zeynep Torğul (Muğla Üniversitesi, İşletme Bölümü son sınıf öğrencisi) Buraya gelerek ne kadar değerli ve şanslı olduğumu anladım. Şimdiye kadar tek bir Kardelendim. Diğer Kardelenlerle bir araya gelmek çok güzel oldu. Kardelenlerle bir şeyler başarıldığının, diğer arkadaşlarımın da benim gibi zorluklar çektiğinin, yalnız olmadığımın ve elimizdeki gücün farkına vardım. “Eksik yönlerimin farkına vardım” Zuhal Erciyeş (Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, son sınıf öğrencisi) Bir Kardelen olarak, türlü sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulundum. Genç arkadaşlarıma dersler verdim, gönüllü etkinliklere katıldım. Ama burada daha fazla şey yapabileceğimin, eksik yönlerimin farkına vardım. Kendimle bir yüzleşme yaşadım. Kendime itiraf edemediğim pek çok yönümü keşfettim. BİNLERCE KIZ OKULLU OLDU Kardelenler projesinde, ailelerinin ekonomik yetersizliği nedeniyle öğrenimlerine devam edemeyen kız çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlanması, meslek sahibi, ufku açık bireyler haline gelmeleri amaçlanıyor. 20102011 eğitim yılı sonunda 2 bin 40 Kardelen liseden, 283 Kardelen ise üniversiteden mezun oldu. Proje dahilinde bugüne kadar yaklaşık 27.500 öğrenciye Turkcell bursu verildi, 11000 öğrenci liseden mezun oldu, 3500 öğrenci üniversiteyi kazandı ve 1250 öğrenci de üniversiteden mezun oldu. Üniversiteden mezun olan öğrenciler arasında şu an meslek hayatına atılarak, doktor, avukat, hemşire ve öğretmen olan Kardelenler var. G “Zaman nasıl geçti anlamadım” Esma Tatlıcı (Marmara Üniversitesi Ekonomi Bölümü, 4. sınıf) Bu proje ile lisede tanıştım ve o zamandan beri çok mutluyum. Bu sayede üniversite okuyorum. Üniversiteli olmaktan, ekonomi okumaktan çok mutluyum. Önümde pek çok seçenek var, hayallerim var. Kampta kendi iç sesimi dinlemeyi öğrendim. Kısa zamanda kendimi daha da geliştirdiğimi düşünüyorum. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. G Funda Danışman EĞİTİM OKULLA SINIRLI DEĞİL ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla bu yıl Kardelenler projesi Türkiye’nin en uzun gerçekleştirilen “Kardelenler Etki Araştırması” soluklu projelerinden biri. Turkcell olarak sonucunda, Kardelenlerin en çok kişisel gelişim, sürdürülebilirliğe büyük önem veriyoruz, Bugüne kariyer planlama, iş bulma ve iş hayatında başarı kadar on binlerce kız öğrenciye burs vererek, konularında eğitim almak istedikleri sonucu binlerce kızımızın liseden, üniversiteden mezun ortaya çıktı. olmasına destek olduk. Ama eğitim Liderlik Kampı’nın ardından, sadece okul hayatıyla sınırlı değil. Kardelenler, yıl içerisinde farklı Bundan sonra amacımız, mezun olan projelerle desteklenmeye devam Kardelenlerimizin iş hayatına ve özel edilecek. Turkcell Akademi tarafından hayata daha donanımlı geliştirilen kisisel gelişim eğitimleri hazırlanabilmeleri için kişisel (kurumsal iş hayatında yaşam, kariyer gelişimlerine de destek olabilmek. Bu seçimi, CV yazma ve mülakat nedenle YGA ile yürüttüğümüz Koray Öztürkler teknikleri gibi..) alabilecekler. Ayrıca Liderlik Kampı çok önemli bir Turkcell Genel Müdürü kariyer koçları sayesinde üniversite adım. Bu kampa katılan ve başarılı yaşamları süresince olan lider Kardelenler, eğitim yönlendirilebilecekler ve farklı üniversitelerden portalı okul.com.tr de yer alan Türkiye’nin ilk yaklaşık 2.000 öğrencinin katıldığı İstanbul’da sanal liderlik okulunda geleceğin sorumlu gerçekleşen YGA Liderlik Zirvesi’ne liderlerini yetiştirmek için gönüllü görev katılabilecekler. Yine seçilen öğrenciler alacaklar. İlerleyen dönemlerde de Turkcell arasından kriterlere uyan ve mülakatlardan olarak, Kardelenlerimizin gelişimine destek başarıyla geçen öğrenciler “Turkcell Yüksek olmak için farklı projelerimiz olacak. Lisans” burs programına dahil olabilecekler. G Üniversitede okuyan Kardelen öğrencilerin adresine bekliyorlar… C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle