22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 TEMMUZ 2011 / SAYI 1323 11 İnsan, altından değerlidir! sorumlusu ise kil yastıklarında veya jeotekstildeki çatlak, yırtılma veya delinmeler. Siyanürlü çözeltiyi veya çamuru ileten hatlardaki boru patlakları da önemli teknik de, tehlike devam ediyor. Üstelik gerçek anlamda arızalar. Diğer kritik yerlerse yağmurlarla yıkanan açıkta depolanmış atık yığınları ve taşma ya da sedde yarılması sonucu siyanürlü çözelti ve çamurların çevreye önlem de alınmıyor. Türkiye’de siyanürle maden yayılmasına neden olan atık barajları. Siyanürle altın kazanımı bir madencilik faaliyetinden başka her şeye benziyor. “Altın Madenciliği” kavramı kasten yaratılmış çıkarma işlemi Kütahya’yla sınırlı değil, 60 şirketin bir kavram kargaşasıdır. Burada, topraktan altın cevheri çıkarmak (madencilik) ile ruhsatı bulunuyor. Prof. İsmail Duman anlatıyor… cevherden altın çıkarmak (kimyasal metalurji) çokuluslu altıncılar tarafından bilerek ve isteyerek birbirine karıştırılıyor. ESRA AÇIKGÖZ Neden? Kimyasal faaliyetleri denetleyici çevre yasalarından sıyrılıp maden kanunlarındaki kayırıcı maddelere sığınmak için! Dünya devi şirketler, madencilik yaptıklarını ileri ütahya’da yaşanan siyanür felaketi gündemden düştü belki, ama tehlike hâlâ sürerek artık bir kimyasalhidrometalurjik proses haline gelen altın üretimi için bir tür devam ediyor. Üstelik tahribatın ne kadar olduğuna dair analizler yapılmıyor açık hava kimya tesisi işletmekte ve bu tesisin avlusunu üstü açık bir zararlı atık bile. Onun yerine Çevre Mühendisleri Odası hakkında “halkı paniğe sevk deposuna çevirme hakkını kendilerinde görmekte. İşi bitmiş yığınlar, açıkta etmek”ten dava açılıyor. Tehlike sadece Kütahya ile sınırlı da değil, İTÜ Metalurji ve depolanması yasak toksik katı atıklar değil mi? Hangi sanayici atığını fabrikasının Malzeme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Duman, Türkiye’de şu bahçesinde depolama hakkına sahip? Kimya ve metalurji endüstrisinde zorunlu anda hepsi çokuluslu olmak üzere yaklaşık 60 şirketin maden ruhsatına sahip olan emisyon ve deşarj izinlerini alabilmek için yapılan çevresel yatırımlar üretim için olduğunu söylüyor. 1200’ü arama, 160’ı ön işletme ve 300’ü işletme ruhsatlı. sabit yatırımın yüzde 30120’sini oluşturmuyor mu? Altın üretmeyen sanayicinin Artvin’den Kastamonu’ya kadar Karadeniz Bölgesi, Biga Yarımadası’nı da içine alan günahı ne? Aynı kategorideki faaliyetlere neden farklı yasal kriterler uygulanıyor? Kuzey Ege, Manisa, İzmir, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Konya, Kütahya'daki tehlike insanların tahribatı görmesini de sağladı. Ancak Eti Erzincan, Tunceli, Mardin hedef yerler. Fiilen üretim yapılan Gümüş AŞ bundan memnun kalmadı, öyle ki Çevre Mühendisleri Odası'na, madenlerse; İzmirBergama, UşakEşme, İzmirpaylaştıkları teknik görüşler nedeniyle tazminat davası açtı. Siz nasıl Efemçukuru, BalıkesirHavran ve BergamaKozak Yaylası. değerlendiriyorsunuz yaşananları? ErzincanÇöpler, ÇanakkaleBayramiç ve EskişehirKaymaz 2011’in en yüksek getiri sağlayan metalinin gümüş olduğu söyleniyor. Eti ise yakında devreye girecek. Gümüş AŞ yükselen gümüş fiyatlarına bakarak üretimini arttırırken mevcut atık Altın insanlığın yüzyıllardır kapasitesini zorlamış olabilir. Ortaya çıkan tehlike “kaza” olarak gözünü diktiği bir maden. Çıkarma mı, yoksa tedbirsizlik sonucu “ısmarlanmış felaket” olarak mı yöntemleri neden oldukça riskli, yorumlanmalı, bilemiyorum. Nedeni ne olursa olsun, gelişmiş çevreyi tahrip edici? ülkelerde ya da ileri demokrasilerde bu durumlarda yönetim İsmail Duman Altın madenciliği ve üretimi ile mercileri öncelikle konu uzmanı kurumları ve kişileri çevre ilişkisini başka metallerinkiyle konsültasyona çağırır. Bir çevre felaketinin önlenmesinde, karşılaştırmak sanırım konuyu anlatan en kestirme yol. 1 gram toplumun yaşam güvenliğinin sağlanmasında ve insanların bu demir üretirken 22,5 gram toprak kazılır; 1 gram bakır içinse amaçla uyarılmasında Çevre Mühendisleri Odası mesleki etik 100200 gram. 1 gram altın için kaldırılacak topraksa 15 ton. açısından üzerine düşeni yapmıştır, kanısındayım. Bölgenin 1 gram altını elde ettiğinizde geriye ne mi kalır? Yaklaşık 3,5 tahliye edilmesini talep etmek, su analizleri yapmak nasıl olur ton siyanürlü çamur! da provokasyon olarak algılanır? O seddeler peş peşe Bu siyanürün yarattığı tehlike ne? yıkılırken bir de sağanak yağmur bastırsaydı ne olurdu? Siyasi Dünyada her yıl 22.00030.000 ton siyanür altın otorite her şeyi bilmek zorunda değil, ama doğru bilgiye ulaşıp madenciliği nedeniyle atmosfere taşınıyor. Siyanürün açık doğru karar vermekle yükümlü. havada gün ışığında çabucak parçalandığı ve etkisini Kütahya'da tehlikenin hâlâ devam ettiği söyleniyor, bu kaybettiği çarpıtılmış bir bilgi. Zira siyanürün atmosferdeki konuda acil yapılması gerekenler neler? yarılanma ömrü 276 gün. Açıkta kullanım nedeniyle her gün Uzak veya yakın su kaynakları sürekli analiz edilmeli, yeni siyanür emisyonu yapıldığına göre atmosferde sürekli uygun bir yöntemle kil katmanının sürekli olup olmadığının birikim yapan siyanür radikalleri yağmur, kar, kırağı ve şebnem kontrolü yapılmalı, baraj çevresinde kontrol kuyuları açılmalı. ile yeryüzüne geri döndüğünde kilometrekarelerce toprakta Ancak, civar sulardaki siyanür seviyesinde artış görüldüğünde başta arsen olmak üzere pek çok elementi çözünür hale artık çok geç olacaktır. Daha köklü çözüm 2025 milyon ton getirip yerüstü ve yeraltı sularında, bitkihayvaninsan kapasiteli tabanı sağlam yeni bir baraj yapıp mevcut çamurun Siyanüre karşı Bergama bünyesinde birikiyor. Doğrudan siyanür kirliliğinin baş oraya drene edilmesi. G köylülerinin protestosu simge oldu. Kütahya’da yaşanan felaketin üzerinden aylar geçse SELÇUK EREZ Cellatlar ve Şairler Giordano Bruno,16 yy'da yaşamış önemli düşünürlerdendi: Görüşleri, din adamlarının söyledikleriyle bağdaşmadığından sapkın ilan edilmiş, diri diri yakılmıştı. Polonyalı şair Czeslaw Milosz bir şiirinde, Bruno, Roma’da Campo di Fiori Meydanı’nda yakıldığında kalabalığın, henüz alevler sönmeden tavernalara koştuklarını, satıcıların o meydanda başlarında zeytin ve limon sepetleri dolaşmayı sürdürdüklerini anlatır: O yılları, idam mahkumlarının, kafaları uçurularak, kementle boğularak, asılarak öldürüldükleri çağlar izledi. 1792'de Fransa’da idamlarda Guillotine’in geliştirdiği kafa koparma aletinin kullanılmasının daha insancıl bir tutum olacağına karar verildi. Guillotine, kullanılması kolay bir aygıttı; sadece belli aralıklarla yağlanması, bakımının yapılması gerekiyordu. Avrupalı giyotincilerin başka ülkelerdeki meslektaşları, mesleklerini daha ucuz yöntemlerle sürdürdüler, adam asmaya, kelle uçurmaya devam ettiler. Bu idamları izleyenler ne yaptılar? Maurice Ogden “Cellat” (Hangman) şiirinde yorumlar: Kentimize geldi cellat /Altın, kan ve alev kokuyordu /Yollarımızı çekingen tavırlarla adımlayarak /Çerçevesini mahkeme meydanı’na dikti… Bu şiirde cellat, kent halkını tek tek tutar, asar. Her idamda kentliler, bir sonrasının kendileri olmasından korkar, ses çıkarmazlar. Sonuçta, kentte şiirin anlatıcısıyla cellattan başka hiçbir canlı kalmaz. Anlatıcıyı savunacak kimse yoktur. Cellat, onun boynuna ilmiği geçirirken, Anlatıcı, “Beni kandırdın ..”der, “darağacını başkaları için diktiğini sanmıştım..” Zamanla ABD gibi daha gelişmiş ülkelerde idam mahkumları elektrikli sandalye ve kimyasal maddelerle idam edilmeye başlandı. Şairler mesela, Carl Sandburg sorgulamıştır : “Cellat, akşamleyin işinden evine dönünce, eşiyle, çocuklarıyla bir fincan kahve ve bir tabak yumurtalı jambon atıştırmak için oturduklarında ona gününün iyi geçip geçmediğini sorarlar mı? O zaman neler geçer aklından?” Ülkelerin çoğunda idam cezası artık kalktı, cellatlar işsiz kaldılar. Onları izleyen kuşakta bu işe yatkın olanlar ne yaptılar? Her işe girdiler, bakkal oldular, kuşbaz oldular, kimi ikinci el cep telefonu aldı, sattı, kimi parlamentoya seçildi.. Bunların eskilerine rahmet okutacak kadar gaddar olanları da vardı doğal olarak. Ne yapılsaydı? Yine şairler (mesela Langston Hughes) cevaplıyorlardı: “Demokrasi gelmez/ Bu gün de gelmez, bu yıl da / Böyle ödünler verildikçe ve bu kadar korkuldukça..” G selcukerez@gmail.com K Sosyal beceri nasıl kazanılır? osyal beceri hepimize lazım! Çocuklarımıza, çok küçük yaşlardan itibaren “lütfen” ve “teşekkür ederim” demeyi, sıra beklemeyi, burnu ya da ağzı kola değil de mendile silmeyi, düzgün yemek yemeyi, başka çocukları itmemeyi, kısacası neleri yapıp, neleri yapmaması gerektiğini, kuralları, gelenekleri öğretmemiz gerek. Bilfen İlköğretim Okulları Rehberlik ve Psikolojik Danışma Birimi uzmanlarının hazırladıkları “Sosyal Beceriler” başlıklı çalışmaya göre, sosyalleşme sürecindeki FİGEN çocuğun kazanması gereken temel sosyal ATALAY beceriler şunlar: Empati duygusunun gelişimi. Başkalarının haklarına saygı bilincinin gelişimi. Başkalarına yardım bilincinin gelişmesi ve bundan memnuniyet duyma. İşbirliği bilincinin gelişimi ve rekabet duygusunun tehlikelerini öngörebilme. S Issızsentır Misafir şair şiirden ayrılan bir dize gibi kalktın bir dizesi eksik şiir gibi kalktın on sekiz yaşını alıp masadan Nevzat Çelik (yağmur yağmasaydı) Anasonlu Anons Arkadaşlığı keşfetme ve bundan zevk alma, sevinç duyma. Kendini daha çok “sözle” ifade edebilme hassasiyetine sahip olma. Fırsat... Fırsat... Her türlü fırsat alınır satılır. Nöbetçi Fırsatçı Her jaman HIK'sızlıkla müjadele etmişimdir.Hık. Odaklanılması gereken ihtiyaçlar: Diğerleriyle birlikte olma ihtiyacı: Çocuklar arkadaş edinme ve arkadaşlarıyla birlikte olma ihtiyacı duyarlar. Ailenin okul arkadaşları kadar, okul dışındaki arkadaşlıklarını da gözlemlemesi ve onu ilişki konusunda cesaretlendirmesi önemlidir. Ait olma ihtiyacı: Bir gruba ait olma duygusu oldukça rahatlatıcıdır. İşbirliği içinde çalışma ihtiyacı: Başarıya ulaşma duygusu, bir grupla çalışılarak tatmin edilebilir. Sorumluluğu paylaşma ihtiyacı: Aile içinde çocuğa bazı sorumluluklar verilmesi ve iyi yaptığı şeyler için olumlu geribildirim verilmesi özgüveni destekler. Ailenin bir üyesi olarak önemli olduğunu hissetme ihtiyacı: Çocuğun iyi yapabildiği şeylerin görülüp, takdir edilmesi gerekir. Misal, bir uzaylı dünyaya inse ve dese ki "Selam dünyalı; biz dost kazığıyız!." Diskolara DAMSIZ girilmiyor, meyhanelere de GAMSIZ girilmiyor usta!.. Beyaz atlı kahramanın olamam belki Handan ama, ganyan bayisi kahramanın olabilirim ister misin?!. İbrahim Ormancı Petşop Misafir çizer: İsmet Lokman İstanbul Modern'de yaz sanat atölyeleri İstanbul Modern'de, 79 ve 1012 yaş gruplarındaki çocuklar için farklı sanat atölyeleri hazırlandı. 26 Ağustos tarihine kadar sürecek olan bu çalışmalar, “Benim Müzem”, “Hayal Evreni”, “Tiyatro Çantam” ve “Tuvaldeki Hikâye” başlıklarını taşıyor. G Bence de ‘Güçlü ve zayıf taraflarım’ listesi: Çocuğunuzdan güçlü ve zayıf yönlerini gösteren bir liste hazırlamasını isteyin. Güçlü yönlerini yazarken, sayıca arttırmasına yardımcı olun. Zayıf yönlerini zamanla geliştirebileceği konusunda onu motive edin. G figenatalay@yahoo.com Paran olucak Acelen olmucak İstanbul olur.. Direksiyon hâkimiyetimi kaybettim, hükümsüzdür. C MY B C MY B Kayıp İlanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle