01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

5 HAZİRAN 2011 / SAYI 1315 5 Tango sokağın dansıdır IŞIK KANSU Tango eğitmeni ve radyo programcısı Ali Işıklı, Arjantin tangosunun felsefesini anlatırken sanıldığı gibi hiçbir zaman ışıltılı salonların olmadığını özellikle vurguladı. Işıklı’ya göre, “Tangonun ev sahibi her zaman sokaklardı, halktı ve hâlâ da öyle.” Kendisi de usta bir tangocu olan Işıklı, sorularımızı yanıtladı: Tango bir felsefe, dünyayı algılayış biçimi mi? Bu aslında tamamen tangoyu algılayış biçiminiz ile ilintili. Kimisine göre sadece bir dans, kimisine göre ise sadece müzikten ibarettir... Aslında tango bir kültür, bir yaşam biçimidir. 19. yüzyılın sonlarında Arjantin hükümetinin başlattığı sanayi hamlesi; işgücü açığı doğurur. Bu açığı karşılamak amacı ile işçi sınıfından birçok kişi, büyük umutlarla Fransa’dan, İtalya’dan, İspanya’dan, Güney Amerika’nın liman kenti Buenos Aires’e göç etmiştir. Yabancı oldukları bir kıtada, farklı bir kültür ile etkileşime giren bu göçmenler tangonun tohumlarını atarlar… İşte tango, bu insanların hayata bakış açılarıdır. Duygularını ifade etmeleri, günlük hayatlarını müzikle, dansla, şiir ve edebiyat ile şekillendirme biçimidir. Arjantin’de işçi mahallelerinde doğan tango bugün ışıltılı salonların dansı mı? Ne yazık ki günümüzde tango böyle tanıtılıyor ve algılanıyor. Tango hiçbir zaman ışıltılı salonların dansı olmadı ki. Anavatanı Buenos Aires’te sosyete tarafından hep dışlanmıştır. Bugün bile Buenos Aires’te yaşayan sosyete takımı tangoya burun kıvırmaktadır. Tangonun ev sahibi her zaman sokaklardı, halktı ve hâlâ da öyle… Fakat günümüzde bazı insanlar tangoyu belirli bir zümreye aitmiş gibi gösterme çabası içerisinde. O zümreye ait kişiler de tangoyu sadece kendilerinin anlayabileceği, ilgilenebileceği bir sanat dalıymış gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu durum, aslında tangoyu yaratan felsefe ile çelişmektedir… Türk tangosu nereden nereye gelmiş. Kısaca öyküsünü anlatabilir misiniz? Her alanda olduğu gibi sanat ve dans anlamında öncümüz yine Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Atatürk’ün dansa ve müziğe olan düşkünlüğü çocukluğuna uzanıyor. Okulların tatil edildiği zamanlarda azınlıkların serbest hayatından yararlanarak edindiği birkaç dostunun evine giderek, Fransızca öğrenmiş, zamanın modasına göre polka, mazurka, kadril ve vals gibi salon oyunlarını öğrenip, dans edermiş. Harbiyede okurken arkadaşlarına “İleride kurmay subay olduğunuzda dans bilinmesi gereken şeyler arasındadır” diyerek vals öğretmiş, teneffüslerde öğrenmek isteyenlere dans dersleri vermiş. Atatürk’ün, 1923 yılında Cumhuriyet’i ilan etmesi ile başlattığı yenilikçi devrimler arasında sanatın olmaması düşünülemezdi. Atatürk’ün öncülüğü ve himayesinde sanatın her alanında olduğu gibi birçok değerli tango sanatçısı yetişmiştir. Necip Celal Antel, Türk tango tarihinin ilk ismidir. 1928 yılında bestelediği Mazi adlı tangosu Seyyan Hanım tarafından plağa okunmuş ilk Türk tangosudur. Necip Celal’in ardından Fehmi Ege, Necdet Koyutürk ve Kadri Cerrahoğlu gibi besteciler Türk tango tarihindeki yerini almıştır. Türkçe sözlü tangolarda geleneksel müzik motiflerini duymak mümkündür. İbrahim Özgür, ilk erkek tango solistlerinden birisidir. Şecaattin Tanyerli ise tangoların geniş kitleler tarafından sevilmesinde önemli rol oynamıştır. Celal İnce, Birsen Hanım, Mefret Atalay, Zehra Eren gibi isimler Türk Tango tarihine adlarını altın harflerle yazdırmışlardır. Ne yazık ki, bu öncü sanatçıların devamını yetiştiremediğimiz için, Türk tangosu bu değerli isimlerin kayıtlarından öteye geçememiştir. TRT’nin eski Türk tangolarını diskoteğinden attığı doğru mu? Neden? Evet maalesef doğru… Geçmişte ehliyetsiz kişilerce alınan kararlar sonucunda ne yazık ki, kim bilir sayısı ne kadardır, birbirinden değerli kayıtları kaybettik. Bir zamanlar müzik konusunda en geniş ve en eski arşivlerden bir tanesine sahip olan kurum TRT iken, ne yazık ki şu anda TRT arşivlerinde bulabileceğiniz tango kayıtları piyasada bulunan CD’lerden fazla değil… Benim o dönemi yaşayan TRT çalışanlarından öğrendiğim kadarıyla genel müdürlük binası taşınırken daha fazla nakliye ücreti ödememek için yüzlerce plak ve makara bant imha edilmiş. Arjantin tangolarını Türkiye’ye getiren ve sevdiren bandoneonist Orhan Avşar, kurduğu orkestrası ile TRT İstanbul Radyosu’nda 1950’li yıllarda çalışmaya başlamış ve rahmetli olduğu 1974 yılına kadar her hafta en az 4 tangonun kaydını makara bantlara gerçekleştirmiş. Kaba bir hesap ile yaklaşık 40 bin kaydın TRT Ali Işıklı, arşivlerinde olması beklenirken, bunların hem tango eğitmeni birçoğu imha edilmiş; elimizde sadece hem de orkestra çalışanlarından Sabahattin Özbaş yorumcusu. ve Fehmi Akgün’ün çabaları ile kurtarılan kayıtlar kalmış. G ADNAN BİNYAZAR ‘İncir Tarihi’nin anlatımsal gücü Edebiyat hemen her çağda önceden pek farkına varılamayan düşünce ve duygu gelişiminin kaynağı olmuş, toplumsal ve bireysel bağlamda yaşananların izini taşımış; birçok yazar, daha hiçbir belirtisi yokken çok önceden devrimleri, sanatsal değişimleri haber vermiştir. Toplumsal gelişmelerin oluşumundan sonra onları insanın gözü önüne serip toplumun vicdanına, beğeni dünyasına sunan da sanatçıdır, yazardır. Aydınlanma öncesini düşünelim; o uzun dönem koca bir ilkçağ edebiyatının büyük mirasını taşıyor. Bilim gibi, sanatta, edebiyatta da kopukluk olmaz. Binlerce yıl öncesinin düşünce, duygu birikiminin çağdaş zamanların besleyicisi olduğunu kanıtlayan yüzlerce örnek gösterilebilir. Bizim edebiyatımızdan da yüzlerce örnek verilebilir. Dışarıya pek açılamadığını bildiğimiz şiirimizin ya da öykümüzün dünyanın anlatı tarihinde iyi bir yeri olduğundan kuşku duyulmamalı. Bunun nedeni, çok eskilere dayanan ağıt geleneğimizle açıklanabilir. Sanatsal yaratı tek kişinin ürünüdür ama onda toplumun her bireyinin yaratıcı soluğu gizlidir. Ancak sanatçı, sanatsal yaratıyı özünde taşıyan o soluğu, toplumsal vicdanı, yüzyılların katmanlaştırdığı beğeniyi, insanı bir duygu/düşünce varlığı olarak algılayıp yansıtabiliyor. Örneğin şiirimizin söylem gücü, Yunus Emre ve ondan önceki deyiş geleneğine bağlanabilir. Oğuzname sayılabilecek Dede Korkut anlatılarının XV.XVI. yüzyıllarda yazıya geçirildiği sanılıyor. Ama öykülerin söylem geleneği, İslam öncesinin çok eski dönemlerine dayanır. Bu, Dede Korkut Oğuznamelerine sonradan eklenen başlangıç bölümünün İslam etkisiyle oluşturulan içerik ve üslubundan da bellidir. Anlatılardaki söylem geleneğinin eskilere dayandığı olgusu, bu alanda çalışanların ortak kanısıdır. Anlatı geleneğimizde şu aşamalar çok önemli: ağıtlar – masallar – halk hikâyeleri – deyişler – menkıbeler – Karagöz/Ortaoyunu muhavereleri – Dede Korkut – Evliya Çelebi – Yaşar Kemal... Faruk Duman’ın, İncir Tarihi adlı romanı üzerinde düşünürken geleneksel anlatımız üzerinde durma gereğini duydum. Çağdaş söylem, yüzyıllar ötesinden bu yana gelişen bir anlatı geleneğinin ürünüdür. Faruk Duman, öykülerinde, romanlarında, özellikle de İncir Tarihi’nde eskil anlatıları özgünleştirerek sağlam bir söylem yaratmıştır. Romanında, insan ruhunun derinliklerine kendi yarattığı bu söylemle iniyor. İnce Memed 1955’te yayımlandığında, masal yazdığı ileri sürülerek Yaşar Kemal pek önemsenmemişti. Oysa o, romanda yepyeni bir söylemin yaratıcısıydı. Masal kişisinin çağdaşlaştırılması belki olanaksızdır ama çağdaş kişi masallaştırıldığında, yeni bir kahraman yaratılmış olur. “Büyülü gerçekçilik” denen anlatı ormanlarında ava bu silahla çıkılıyor. Faruk Duman’ın İncir Tarihi’ni okurken, yalnızca büyülü bir gerçekliği değil, gerçeklik ortamında insanın ruhuna ayna tutan bir masalı da yaşadım; masalın gerçeğe dönük yüzü sayılması gereken Evliya Çelebi’leri, İbni Batuta’ları, Kısası Enbiya’ları, Binbir Gece Masalları’nı, neredeyse tümüyle Doğu anlatılarını... Yazılan her olayın roman sanıldığı bir ortamda gerçek anlatı ürünleri, yaratılan kişilerle, düşünsel boyutuyla, dilin duygu derinliklerine indiği betimlemelerle, halk deyişlerinin çarpıcı anlam örgüleriyle benzerleri arasından anında seçiliyor. Öyküleri de önemli edebiyat ödüllerine değer bulunan Faruk Duman, Kırk ile Pîrî’den sonra, Yunus Nadi Roman Ödülü’nü alan İncir Tarihi’yle adını romancılığımızın ilk sayfalarına yazdırmıştır. G [email protected] C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle