Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 HAZİRAN 2011 / SAYI 1315 11 Bu kalemler mücevherden değerli İtalyan markası OMAS’ın ürettiği “1453, İstanbul’un Fethi” kalem serisi, esin kaynağını İstanbul’un fethini mümkün kılan Osmanlı topundan alıyor. Sınırlı üretilen bu kalemlerin fiyatları iki bin ile 30 bin Euro arasında değişiyor. DEVRİM EGE ünyanın tanınmış saat ve kalem markalarını müşterileriyle buluşturan Arte Gioia ile ünlü İtalyan kalem üreticisi OMAS’ın ortak projesi olarak hayat bulan “1453, İstanbul’un Fethi” serisi, Türkiye ve dünyadaki kalem tutkunlarına sunuldu. Öyle kalem deyip de geçmeyin çünkü bu ciddi bir pazar ve işin içinde düşündüğünüzden fazlası var. Geleneksel el işçiliğiyle modern teknolojiyi birleştiren İtalyan markası OMAS’ın ürettiği “1453, İstanbul’un Fethi” kalem serisi, esin kaynağını İstanbul’un fethini mümkün kılan Osmanlı topundan almış. Kalemin gövdesi, İstanbul kenti ile Fatih Sultan Mehmed’i temsil eden iki zarif kabartma sadece pistonlu dolmakalem olarak üretilen “1453, İstanbul’un Fethi” serisinin bu modelinin fiyatı ise 26 bin Euro. Koleksiyonerler şimdiden bu ürünler için harekete geçmiş durumda. Sınırlı sayıda üretilen ve numaralandırılan “1453, İstanbul’un Fethi” kalemleri yine İtalya’da el işçiliğiyle üretilmiş ve kişiselleştirilmiş kutusuyla satışa sunuluyor. Kutuların kapağındaki stilize kalyon resmi, İstanbul’un fethinde büyük rol oynayan Osmanlı donanmasını simgeliyor. Bu kalemlerin tasarımcısı ise 28 yaşındaki İtalyan Flaminia Angelone. Projeye ilk önce İstanbul’u, fethi ve bu macerayı öğrenerek başladığını anlatıyor: “Fethin bu topraklar için anlamını anlamaya çalıştım. İstanbul’un fethi zaten ilham verici bir öykü. Ama İstanbul’u anlamak, fethi çözmek hiç kolay değil. Onlarca belgesel, yüzlerce kitap ve belgeler... Elbette bunu tarihe misafir olarak yaptım. Kalemleri zihnimde tasarladım, uzun süre çizimlerle baş başaydım. Sonra üçboyutlu tasarımlara geçtim. Roma Kostüm ve Moda Akademisi’nde altın ve mücevher üzerine eğitim aldım. Bulgari’da çalıştım bir süre. Ama üniversiteyi bitirme tezim kalem tasarımı üzerineydi. Yani bu benim için aslında bir tutku.” Şimdilerde her şey bilgisayar üstünde. Kalem, kâğıt ve mürekkep nostaljik ürünler oldu. Angelone böyle düşünmüyor; “Ben ve benim gibiler elleriyle çalışır, kâğıt ve mürekkep kokusunu bilir. Bilgisayar ise yalnızca işime yardımcı, belki hızlandırıcı. Başka bir şey değil. Biz zaten yazının, kâğıdın ve kalemin önemine inandığımız için bu işi yapıyoruz.” Tabi bir de soru geliyor akıllara; “İnsanlar bu kalemleri kullanıyor mu?” Ne de olsa servet değerindeler. Angelone veriyor yanıtı; “Bunlar elbette kullanıma yönelik, müzelerine koyanlar da var. Ama bu kalemler kullanıldıkça değer kazanıyor.” G http://www.artegioia.com/ SELÇUK EREZ Çin Masalları Eski Çin masalları kısadır; Çinliler bu öyküleri, binlerce yıldır anlatırlar birbirlerine. * Guan Zung ile Lod Huan ilkbaharda savaşa gitmişlerdi. Kış başında savaşı kaybettiler, orduları dağıldı. Kar bastırmıştı. Zung ve Huan bir ormanda yollarını şaşırdılar.. Her an vahşi hayvanlar ya da düşman askerleriyle karşılaşabilirlerdi. Şimdi ne yapacağız ? Guan Zong, halsiz ve bitkin bir durumda olan Lod Huan’a “Şu yaşlı atını çöz, bırak da istediği yöne gitsin. Onu izlersek doğru yolu buluruz !” dedi. Lod Huan yol boyunca kötülediği, şikâyet ettiği atını serbest bıraktı. Yaşlı atın peşinden giderek köylerine vardılar.. Öyleyse, yaşlılara dil uzatacağına, onların deneyimlerinden ve akıllarından yararlanmaya bak ! * Li Zi’nin ördekleri vardı. Günün birinde bunlardan biri kayboldu. Li Zi ördeğini her yerde aradı ama bulamadı.” Han Fey’e sor !”dediler, “O, her şeyi bilir.” Han Fey, ona, “Git, komşu köyde en zayıf kimseyi bul, onun evini ara; orada bulacaksın!”dedi. Li Zi, komşu köydeki en zayıf adamın bahçesinde ördeğinin tüylerini görünce hayvanını kimin çaldığını anladı. Öyleyse, suçluyu bulmak için ”Bundan en çok kim yararlanır?” diye sormalıyız ! * Çang Fu, atını satacaktı. “Bir ilan yaz, köy meydanında bir ağaca çivile; kısa sürede alıcı bulursun.” dediler. Çang Fu, beş sayfalık bir ilan hazırladı. Aradan on gün geçtiği halde alıcı çıkmadı. Upuzun ilanı okuyacak kadar zamanı olanlar bile son sayfaya vardıklarında onun ne satmak istediğini anlayamıyorlardı. Aslında eskiden, insafsız ve kötü derebeylerinin yönetiminde inleyen Çinliler, olanları bitenleri eleştirdiklerinde başlarına neler geleceğini iyi bildiklerinden dertlerini hep böyle kuş, deve, at masalları uydurup anlatırlardı. Bu eski öykülerden günümüzde bile ibret alınabileceğine inanılır. Mesela, seçim arifesinde bunları, bir partiyi baraj altına düşürmek için kaset hazırlandığında, Demirel’e “Sen çok yaşlısın, otur oturduğun yerde!” dendiğinde , hatta billboardları uzun ve anlaşılması çaba gerektiren ilanlarla donatıp sonuç alacağını sanan partilerin afişlerini gördüğümüzde anımsayabilir, birbirimize anlatabiliriz.G selcukerez@gmail.com D Flaminia Angelone madalyonla bezeli. Kapağı sultanın tuğrası süslerken 18 ayar altın ucuna ise İstanbul’un simgelerinden olan ve tanrısal bilgelik anlamına gelen Ayasofya’nın görkemli kubbesi resmedilmiş. İlk koleksiyon; fetih yılına ithafen 1453 tane ile sınırlı sayıda üretilmiş. 925 ayar sterlin gümüş üzerine sarı altın yaldız kaplama ile üretilen kalemlerin kapakları siyah mine. Pistonlu dolmakalem olarak tasarlanan 1000 tanesi 2 bin 700 Euro. Roller ball olarak tasarlanan 453 tanesi de 2 bin 500 Euro. İkinci koleksiyon; İstanbul’un fethedildiği güne ithafen 29 adet, pembe altından ve gövdeleri siyah mineyle bezenerek üretilmiş. 20 pistonlu dolmakalem 19 bin Euro, dokuz roller ball ise 18 bin Euro ve durun daha bitmedi! El işçiliğiyle beyaz altın ve pırlantayla tasarlanan üçüncü ve en üst model ise fetih ayına ithafen sadece beş adet üretildi. Tabii fiyatını merak ettiniz. Gövdesi kızıl mineli olan ve ocuklarda yeme sorunları ne yazık ki çok yaygın. Sosyoekonomik ve eğitim düzeyleri ortalama ve ortalamanın üzerinde olan ailelerde, çocuklarda duygu durumuna bağlı olarak yemek yemeyi reddetme veya az yeme daha sık görülüyor. Yaş büyüdükçe işler tersine dönüyor ve çocuklar, stres, sıkıntı ve üzüntü duyduklarında aşırı yemeye başlıyorlar. Böylece ergenliğe doğru yoğun stres yaşayan çocuklarda kilo artışı gözlemleniyor. MEF Okulları Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi’nden Nilgün Aktaş, Burcu Özgülük ve Nurçin Gösterişli ile Boğaziçi Üniversitesi’nden uzman psikolog Feyza Bayraktar, 249 annebabayla görüşerek, “49 yaş çocukların yeme alışkanlıkları ile annebaba tutumları” konulu bir araştırma hazırladılar. Çıkan sonuçlara göre 47 yaş çocuklar arasında yavaş yeme, yemeği ağzında tutma, yemek yerken oyalanma, annebabaların en çok yakındıkları sorunlar arasında yer alıyor. Annebabalar, çocuklarının yemek seçmesi, tek yönlü beslenmesinden de kaygı duyuyor. Çalışma sonuçlarına göre okul öncesi ve ilköğretim düzeyindeki çocuklarda FİGEN en sık görülen ve annebabaları ATALAY en çok kaygılandıran yeme tutumlarından bir tanesi ise çocukların abur cubur yemeye olan düşkünlüğü. Çocuklarda En Sık Görülen Yeme Problemleri: Seçici Yemek Yeme: Bu yiyecekler genellikle karbonhidrat ağırlıklı besinlerdir. Dolayısıyla çocukların kilolarında ve enerji durumlarında fazla değişiklik olmayabilir. Yalnız dengeli beslenememenin getireceği gelişimsel gecikmelere maruz kalabilirler. Duygu Duruma Bağlı Yemeği Reddetme: Çocuğun duygu durumuna bağlı yemeği reddetmesi veya kısıtlı yemek yemesi olarak Yemek, ödül de olmasın ceza da! Ç tanımlanabilir. Genellikle çocuğun kaygılı veya üzüntülü durumlarda yemeği reddetmesi şeklinde görülür. Duygu Duruma Bağlı Aşırı Yeme: Yaş büyüdükçe duygusal reaksiyonlar az yemekle değil daha fazla yemek yiyerek ortaya çıkabilir. Abur Cubur Yeme İsteği/Bir şeyler İçme İsteği: Ailelerin en çok şikâyetçi olduğu şeylerden bir tanesi de çocukların abur cubura olan düşkünlükleri ve abur cubur yedikleri için normal öğünlerini yememeleri, sürekli meşrubat, gazlı içecek içmek istemeleridir. Yavaş Yeme/Yemeği Ağzında Tutma: Özellikle okul öncesi çağda çocuğun televizyon karşısında yemek yemesi, saatlerce bir lokmayı ağzında tutması, zorla yemek yemesi de sık rastlanan problemler arasındadır. Neler yapılmalı? Yemek ödül veya ceza olarak kullanılmamalı. Çocukların duygularını sözel olarak ifade etmesine izin verilmeli, bu yönde çocuk cesaretlendirilmelidir; yemeyi ya da yememeyi duygularını bir aktarma aracı olarak kullanması böylece önlenmiş olur. Çocuğa zorla yemek yemesi için baskı yapılmamalıdır, çünkü çocuk gerçekten acıktığı zaman yer. Çocuğa yemek yasaklanmamalı, eğer çok yiyorsa eleştirmemelidir. Aşırı yemesinin fizyolojik veya psikolojik sebepleri araştırılabilir. Abur cubur öğünlerden önce verilmemeli, kolay ulaşılabilir yerlerde olmamalı ama yasaklanmamalıdır da. Aileler akşam yemeklerini birlikte masada yemeye özen göstermelidir. Televizyon ve bilgisayar karşısında yemek yiyen annebabalar, çocuklarına iyi rol model olmazlar. Anne ve babalar çocukların gözü önünde abur cubur yememeli, sağlıklı beslenme davranışı ile rol model olmalıdır. Evde meyve, sebze gibi sağlıklı besinlerin kolay ulaşılabilir yerlerde (masa üzeri, tezgâh, vs.) olması çocukların görüş alanına gireceği için belli bir süre sonra yeme alışkanlığı kazanmasına sebep olabilir. G fıgenatalay@yahoo.com Espirisentır Misafir şair İNCİR İLE NAR sarmaş dolaş yarılmış ikisi de Narın tanelerinden incirin yanıklığından gece gündüz doğuyor sokak güneşi Süreyya Berfe sevgi biriktiriyorum kumbaramda ama hiç harcamıyorum.. Mehmet Tuncer Utandırma Servisi ve Pardon Yani Geçen hafta teknik nedenli bir yanlışlık olmuş. Sözün doğrusu şöyle: Hayat iyi bir öğretmendir, ancak her öğretmen gibi, o da karşısında iyi bir öğrenci ister. Kemal Ateş Müzede eğitim başkadır Off The Record Akbank’ın sponsorluğunda, atölye binası yenilenecek ve atölye sayıları artacak olan müzede düzenlenen eğitim atölyeleri ile çocukların sanat eserleriyle tanışarak, birer m “müze dostu” olmaları hedefleniyor. G Bireyselleştiremediklerimizden misiniz? Sormam lazım..bi dakka.. C MY B C MY B Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, 2011 yılında, yaklaşık 18 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyor. Döviz bürosunda çalışan kıza âşık oldu, KUR yapıp duruyor!.. İbrahim Ormancı Petşop Misafir çizer: Erdoğan Başol Lav Sıtori Sahibinin Sesi Her zaman daha küçük ve daha büyük bir şey vardır. Fırsat... Fırsat... Yazarımız yıllık izninin bir bölümünü kullandığından, diğer bölümlerini satacaktır.